21 Mayıs 1864 tarihini analiz ederken… - Erol Kılıç Kutalia

21 Mayıs 2013 01:58 / 1618 kez okundu!

 


21 Mayıs 1864 Tarihini analiz edip, sebep sonuç ilişkilerine baktığımızda tabloyu açık seçik görürüz:

- Kuzey Kafkasya coğrafyasında, sınırları harita üzerinde kalemle çizilerek belirlenen küçük küçük cumhuriyetler,

- Aynı dili konuşup, aynı kültürü paylaştığı halde birbirlerinden zorla koparılmış kardeş halklar,

- Yine aynı dili konuşan ama ayrı ayrı alfabeleri olan insanlar,

- Otohton halklarından arındırılmış, yetkileri her yıl azaltılan devletçikler,

- İşsizlik nedeniyle her yıl nüfusu azalan, ekonomik yardım almadan yaşaması mümkün olmayan cumhuriyetçikler,

- Din, mezhep ayrılıkları ile siyasi ideoloji empoze edilerek esasen çok küçük olan cumhuriyetleri daha da küçültmek isteyenler,

- Emperyal güçlerin iştahını kabartan yer üstü yer altı zenginliği olan stratejik konumlu bir Kuzey Kafkasya.

- Halkların kardeşliğini gözeten değil, komşu halkların çatışması üzerinde kurulan bir politika,

- Yüzlerce devlette yaşamaya mahkum sürgün edilmiş Kuzey Kafkasya halkları,

- Dilini, kültürünü yitirmekte olan, asimile olmuş veya asimile tehdidi altında milyonlarca insan.

- Asimile olmamaya direnen binlerce yurtsever,

- Vatanı olan ama vatansız bırakılmış milyonlarca 21 Mayıs sürgünü kader mahkumu,

- Anavatanına dönmek isteyenler, dönmek isteyip dönemeyenler, dönüş yoluna set çeken politikalar,

- Anavatana dönüp adapte olamayıp, hayal kırıklığına uğrayanlar,

- Ben Çerkesim demeye utananlar, ben Çerkesim demeye korkanlar.



Sonuçları daha çok uzatabiliriz ve hepsi de meydanda olan objektif gerçekler.

***

Peki 21 Mayıs 1864 tarihinin sebepleri, sonuçları gibi açık seçik ortada mı?

Kocaman bir hayır.

- Rus-Kafkas savaşları öncesi Rus halkı feodalizmi yıkmış, uluslaşma sürecini tamamlamıştı ama Kuzey Kafkasya halkları içlerindeki feodalizmi yıkamadıkları için uluslaşamamıştı.

- Uluslaşan Rus halkının Rus Çarlığı diye bir devleti varken, uluslaşmayıp kabile düzeyinde kalan Kuzey Kafkasyalılar’ın bir devleti yoktu.

- Ruslar, Kuzey Kafkasya coğrafyasında bir devletle değil, kabile düzeyinde olan Kuzey Kafkasya halkları ile savaştılar.

- Kuzey Kafkasya halklarının bir devleti olmadığı için enformasyonları, organizasyonları, koordinasyonları yoktu; dolayısıyle stratejileri, objektif bir politikaları da olamadı.

- Savaşta bireysel başarılar zafer getirmez, kollektif başarılar ancak zafer getirir. Ancak devletleri olmayan Kuzey Kafkasyalılar kollektif hareket edemediler.

- 300 yıl direndiler, 21 Mayıs 1864 tarihinde Rus Çarlığı zaferi kutlarken, Kuzey Kafkasya halkları vatanlarından sürgün edilmeye başlandı.

- Rus Çarlığının sıcak denizlere ve Çerkessiz bir Kuzey Kafkas toprağına ihtiyacı varken, 300 yıl süren savaşta hep vaatte bulunan ama vaat ettiği hiçbir şeyi yerine getirmeyen Osmanlı Sultanı’nın da savaşacak askere, topraklarını ekip biçecek rençber insanlara ihtiyacı vardı. Rus Çarlığı da, Osmanlı Sultanı da kazandı; kaybedenler ise biz Kuzey Kafkasyalılar olduk.

- Kuzey Kafkasya coğrafyasında uluslaşmış bir halk ile bu uluslaşmış halkın bir devleti olmuş olsaydı, 21 Mayıs bizim için bir sürgün, bir acı, bir yas, bir gözyaşı günü olmazdı. 21 Mayıs bir zafer günü olur, ağlayarak değil gülerek, üzülerek değil sevinerek büyük bir çoşku ile kutlardık 21 mayısları.

Peki neden uluslaşamadık? Neden anavatanımız Kuzey Kafkasya coğrafyasında bir devlet kuramadık?

İçimizdeki feodaller yüzünden uluslaşamadık, içimizdeki feodaller yüzünden devletleşemedik.

Kuzey Kafkasya halkının devlet kurma ve yönetme yeteneği vardır. Ortadoğu coğrafyasında Mısır’da yüzlerce sene Kuzey Kafkasyalılar Memluk imparatorluğunu sevk ve idare etmişlerdir.

Bu devlet kurma ve yönetme yeteneği maalesef kendi anavatanlarında feodallerin egoları nedeniyle pratik bulamamıştır.

İnsan ticareti ile iştigal eden, saray, konak ve köşklere kadın-kız pazarlayan feodallerimiz, sosyolojik evrimlerini tamamlayamamış, lord, lordes, kont, kontes, dük, düşeş gibi ünvanlar alamadıkları gibi Kuzey Kafkasya halklarının sürgün ve soykırım trajedisine sebep olmuşlardır.

Sürgün ve soykırımın faturasının tamamını Rusya'ya kesmek kolaycılıktır, objektif değildir, hakkaniyet kurallarına uygun değildir.

Rus Çarlığı’nın, Osmanlı Sultanlığının ve içimizdeki feodallerin bu trajedide payları eşittir.

Bir Kafkasya halkı olmasına rağmen Rus Çarlığına bütün kapılarını açıp Kuzey Kafkasya halklarının mağlup olmasına sebep olan Gürcistan’ın da payı vardır bu trajedide. Gürcistan’da Saakaşvili’nin Rusya karşıtı yürüttüğü politikalar gereği Anaklia’da Çerkes Soykırım Anıtı’nın açılması, Parlementoda Çerkes Soykırımı’nın kabul edilmesi ile bu trajediyi hafifletmek mümkün değildir.

Gürcistan, bugün Rusya’dan şikayet ediyor. Kuzey Kafkasya coğrafyasını Ruslara açanın kendileri olduğunu unutmamaları gerekir, dolaysıyla şikayet etme hakları yoktur.

Kuzey Kafkasya halkının bu trajedisinde ağırlığı İngiltere’de olmak üzere Fransa’nın da payı vardır.

Biz Kuzey Kafkasyalılar için ''söz namustur'' ama her iki ülkenin sözlerine fazla güvenmekle de hata ettik.

Topraklarımızdan sürgün edildik ama kalplerimizdeki anavatan sevgisi sürgün edilemezdi, nitekim edilemedi.

Biz vatansız değiliz, vatan bizsiz.

Ama gelecekte vatan bizle yine beraber olacak.

Kuzey Kafkasya coğrafyasında gözleri olanlar size kötü bir haberimiz var: Biz diasporada gurbetteydik, şimdi SILA'ya dönmeye başladık.

Bu halk 149 yıldır bedel ödedi ama artık ödemek istemiyor.

Bu halk her engeli aşıp anavatanına dönmek istiyor.


Kaffed

18.05.2013

Son Güncelleme Tarihi: 21 Mayıs 2013 02:03

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.