REFERANDUM SONUÇLARINI HARÝTA ÜZERÝNDEN DEÐERLENDÝRMENÝN AMAÇLARI
19 Eylül 2010 23:23 / 2576 kez okundu!
12 EYLÜL 2010 referandumunu ülke olarak baþarýyla gerçekleþtirdik.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaþlarý, kendi geleceðinin standartlarýný belirleyerek, ilk defa cumhuriyet tarihimizde anayasa deðiþikliliði halkýn kendi iradesiyle kabul edilip onaylandý.
Bu çok önemli tarihi bir aþama, sonuçlarýnýn etkisi de tarihi olacak doðal olarak. Çeþitli kesimlerin bunu deðerlendirip incelerken hala bazý þeylerin farkýndalýðýna varamadýklarýný görüyoruz.
Referandum öncesi hayýrcý cephede yer alan basýna, siyasilere veya toplum mühendislerine baktýðýmýzda, ince bir politika yürütüyorlar. Sözde bilinçli, kültürlü, batý yanlýsý, sahil kesim gerçekleri görüp hayýr demiþler, orta, kuzey, doðu ve güneydoðu kesimlerinde yaþayan tutucu, muhafazakar, cahil halk, neye evet dediðini bilmeden oyunu kullanmýþtýr deðerlendirmesini yapýyorlar. Bunu yaparken de harita üzerinde illeri renklendirerek hayýrcý, evetçi, boykotçu ayrýþtýrmasýný yapýyor ve iþliyorlar.
Ben böyle düþünmüyorum. Onlarýn deðerlendirmelerinin kasýtlý olduðuna inanýyorum. Hak verenlerin ise görünüþ itibarýyla onlara katýldýðýný var sayýyorum.
ÇÜNKÜ, tanzimattan bu yana, halký güdülecek, yönetilecek bir insan sürüsü olarak gören oligarþik devletçi elit yapý, kendini doðal yönetecek sýnýf olarak görüyor ve bu hala devam ediyor. Bu yapýnýn deðiþmemesi için önce ''þüphe kuþku'' yaratýlýyor, bu algý yaygýnlaþtýðýnda hissetme ''korku''ya, sonra ''nefret''e dönüþtürülerek, ayrýþým körüklenerek, halkýn yönetime katýlýmý engelleniyor.
Bunu, geçmiþ siyasi tarihimizi inceleyecek olursak rahatlýkla görebiliriz. Bunu tahlil ederken, belirleyici unsurun EKONOMÝ olduðunu söylemek gerekiyor. Ne zaman ekonomik göstergeler sýnýfsal olarak yaygýnlýk gösterdi ise, o dönemlerde demokratik atýlýmlarýn da yükseldiðini, toplumsallaþtýðýný görebiliriz.
1924 Ýzmir Ýktisat Kongresi ile 1924 anayasasýný ve sonuçlarýný, 1946 demokratik geliþimin, Marshal yardýmýyla yayýlan ekonomik geliþimin alt yapýsýnýn paylaþýmý sonucu 1960 darbesini, 1961 anayasasýnýn kimlerce düzenlendiðini, bu aþamadaki demokratik geliþimin sonucu üretim araçlarýnýn mülkiyetinin çoðulculuða doðru kaymasýyla, müdahale etme ortamý yaratýlarak 1980 faþist darbesinin gerçekleþtirilmesi, tekrar ''Ýzmir Ýktisat Kongresi'' toplatýlarak orta tabakanýn yok edilmesi, 1982 anayasasýyla gerçekleþtirilmesinin etkilerini tahlil etmek zorundayýz.
O günlerden bugüne hep sosyal ve toplumsal çalkantýlarda mücadelenin tekelci, iþbirlikçi, elit oligarþi iktidarýyla, yerel mülkiyet sahiplerinin iktidara ortak olma mücadelesi olarak görürüz.
Artýk global konjonktür bu yapýyý kaldýrmýyor. Nitekim 1999-2000-2001 krizleri bu geliþimi görmek istemeyen, göstermek istemeyen yapýnýn iflasý ile sonuçlanmýþtýr. Bundan sonra iktidarda kalamayacaðýný gören derin yapý ''kuþkulandýr, korkut, nefret ettir'' politikasýný eskiye nazaran 2002'den bu yana, her türlü kurumuyla hayata geçirmeðe çalýþarak, toplumu hýzla ötekileþtirerek, kaybettiði erk'i tekrar ele geçirme savaþý vermiþtir sekiz yýldýr.
Ama bu referandumla bu savaþý kaybetmiþtir artýk. Bundan sonra bunun ne sosyolojik ne ekonomik ne de konjontür olarak alt yapýsý kalmamýþtýr.
Türkiye haritasýný kullanarak referandum sonuçlarý deðerlendirilmeðe çalýþýlýrken yapýlmak istenilenin, bu gerçekleri saklama ve göstermeme olarak algýlanmasý gerekli diye düþünüyorum.
Benim deðerlendirmeme göre, REFERANDUM'a katýlanlarýn % 85'i evet demiþtir. Geriye kalan % 15'lik kesim, bu ELÝT OLÝGARÞÝK YAPININ BÝLÝNCLÝ kesimidir.
Bunu, yapýlacak olan yeni ANAYASA yapýmýnda göreceðiz. CHP'nin de, BDP'nin de buna katký vereceðine inanýyorum. CHP'deki, MHP'deki eski yapý da marjinalleþerek yok olup gidecektir.
Ýsmail Hakký Atýlgan
19.09.2010
Son Güncelleme Tarihi: 20 Eylül 2010 01:39