31 MART 2019 YEREL SEÇÝMLERÝ ÜZERÝNE NOTLAR

10 Nisan 2019 00:00 / 1715 kez okundu!

 

 

Ülkede 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri tamamlandý. Herkesin kazandýðýný iddia ettiði bir tartýþma doðal olarak yine var. Ancak Ak Parti hem aldýðý toplam oy hem de kazandýðý belediye sayýsý açýsýndan yine birinci parti oldu.

Seçim öncesinde zaten ortak davranan kimi partiler Millet Ýttifaký’ný oluþturduðundan; Ak Parti, MHP ile birlikte Cumhur Ýttifak’ýný devam ettirdi. Seçim sonuçlarý bu açýdan deðerlendirildiðinde de görülüyor ki, kendisine de MHP’ye de yarayan bu ittifak, gelecekte de sürdürülecek. 

Diðer seçimler gibi bu seçimde de kaybedenler, kazananlar, deðiþenler, deðiþmeyenler ele alýnacak, eleþtirilecek, dersler çýkarýlacaktýr. Sonuçlarý henüz resmen kesinleþmese de, seçimlerden umudu kesmiþ, darbelere bile bel baðlamýþ muhalefeti yeniden sisteme monte eden bu seçimler þimdiden “tarihi” olmuþtur.

 

****

 

31 MART 2019 YEREL SEÇÝMLERÝ ÜZERÝNE NOTLAR

 

Her þey, çocuklar sokaklarda huzur içinde koþturabilsin diyedir ancak þu da bir gerçektir: “Cihanda huzur arayanýn huzuru kaçar” Ýbni Arabi

 

Ülkede 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri tamamlandý. Herkesin kazandýðýný iddia ettiði bir tartýþma doðal olarak yine var. Ancak Ak Parti hem aldýðý toplam oy hem de kazandýðý belediye sayýsý açýsýndan yine birinci parti oldu.

 

Seçim öncesinde zaten ortak davranan kimi partiler Millet Ýttifaký’ný oluþturduðundan; Ak Parti, MHP ile birlikte Cumhur Ýttifak’ýný devam ettirdi. Seçim sonuçlarý bu açýdan deðerlendirildiðinde de görülüyor ki, kendisine de MHP’ye de yarayan bu ittifak, gelecekte de sürdürülecek. 

 

Diðer seçimler gibi bu seçim de kaybedenler, kazananlar, deðiþenler, deðiþmeyenler ele alýnacak, eleþtirilecek, dersler çýkarýlacaktýr. Sonuçlarý henüz resmen kesinleþmese de, seçimlerden umudu kesmiþ, darbelere bile bel baðlamýþ muhalefeti yeniden sisteme monte eden bu seçimler þimdiden “tarihi” olmuþtur.

 

Ülke çapýndaki ittifak oy oraný (yaklaþýk %52) , kazandýðý toplam belediye sayýsý (49 il ve 558 ilçe) ve 15. seçimden de birinci parti (%44) çýkmayý baþarmasý elbette Ak Parti’yi otomatik olarak seçimin kazananý yapýyor. Ancak büyük þehirlerle iliþkisi tartýþmalý duruma geldiði için, öncelikle Ak Parti’nin þapkayý öne koyup düþünmesi gereken çok þey var.

 

Ak Parti’nin genelde oyunu arttýrýp büyük þehirlerdeki kimi belediyeleri yitirmesi üç nedene baðlanabilir:

 

  1. Son dönem ekonomideki iniþ çýkýþlarýn büyük þehirleri kýrsaldan daha çok ve çabuk etkilemesi;
  2. Güçler dengesinin küçük oy kaymalarýna baðlý olduðu noktalardaki “stratejik oy”larýn, o yöredeki HDP oylarýyla neredeyse çakýþmasý;
  3. CHP’nin pragmatik ittifaklar kurduðu ve karþýsýndaki cepheyi zorlayacak adaylarý belirlediði bir ortamda; Ak Parti’nin tüm süreçteki kimi irili ufaklý hatalarý...

 

YOL DEÐÝÞTÝRÝR!

 

Bu seçimde belki de taktik deðiþikliði yapanlar kazandý. CHP’yi (ittifak arayýþý, aday seçimiyle), HDP’yi (Kürdistan’da kazanýp, Batý’da da AKP ve MHP’ye kaybettirmek anlamýndaki “stratejik oy” çaðrýsýyla) bu arada saymak gerek, Kürdistan’da tam kazanamamýþ olsa da... 

 

Aslýnda bu süreçte MHP daha fazla deðiþen taraf oldu. “Kürt yoktur, Kürtçe yoktur” söyleminden “Kürt kardeþlerimize” ulaþmak kolay olmadý. Bu sadece bir örnektir ve özellikle sol cenah, kendi eski “faþist MHP” ezberine yaslanmayý tercih ederek, bu doðrultudaki deðiþime ne yazýk ki göz yummaktadýr :( 

 

MHP’nin bu alanlarda bilerek daha dikkatli davranmasýyla oluþan “boþluk” beklenmeyen biçimde yer yer Ak Parti tarafýndan dolduruldu. “Kürdistan’a defol git” sloganýný anýmsayalým...

 

Uzun zamandýr baþarýya hasret kesimin sevinmek hakkýdýr

 

Bu seçimler; uzun süredir seçim baþarýsýndan umudu kestiði için darbelerden umut bekleyen hatta Amerika, AB müdahalesi dahil meþru olmayan her yola destek verecek duruma gelen #kategorikmuhalif kesimlere umut verdi, onlarý yeniden sisteme monte etti denilebilir. Bu nedenle uzun zamandýr baþarýya hasret kesimin sevinmek hakkýdýr. Resmi sonuçlar henüz tam olarak belli olmasa da, CHP’nin kazandýðý var sayýlan özellikle iki en büyük büyükþehir belediye baþkanýnýn iþinin hiç kolay olmayacaðý da açýktýr.

 

Bu iki belediyede özellikle Ýstanbul’da (39 belediyeden 24’ü) ve Ankara’da (25 belediyeden 22’si) Ak Parti’nin ilçelerde aðýrlýðý var. Büyükþehir belediye meclislerinde Ak Parti lehinde oluþan bu aðýrlýk, iliþkilerin keskinleþmesi durumunda belediye baþkanlarýnýn elini kolunu baðlayabilir.

 

Ayrýca bu belediyelerde CHP, karýþýk ve hatta tehlikeli bir ittifaka dayanarak yerel iktidarý almýþtýr. Belediye baþkaný seçilenlerin, bunun bedelini her adýmda isteyenlerle sürtüþmesi kaçýnýlmaz olacaktýr. Kimi belediyelerde müdürlüklerin bile þimdiden destekçi partilerce paylaþýldýðý söyleniyor.

 

Üstelik tüm bunlar, ülke iktidarýnýn da 4,5 yýl daha Ak Parti’de olduðu gerçeðiyle her aþamada yüzleþilerek yaþanacaktýr.

 

Belli ki gelecekte bu üç belediye baþkanýnýn Cumhurbaþkanýna olan ihtiyacý, RTE’nin onlara olan ihtiyacýndan çok daha fazladýr.

 

Bu yüzden RTE Ankara balkon konuþmasýndaki ýlýmlý tavrýný sürdürür, Ekrem Ýmamoðlu’nu, Mansur Yavaþ’ý ve hatta Tunç Soyer’i kabullenip ve onlara raðmen onlarý yönetebildiðini gösterirse bu sürpriz olmaz..

 

Binali Yýldýrým’ý kabineye alýp, örneðin Yerel Yönetimlerden sorumlu bakaný yapmasý da kimseyi þaþýrtmasýn. 

 

Üstenci dil deðiþmeli

 

Büyük þehirlerdeki kayýplarda Ak Parti’nin kendi hatalarýný aramaya devam edelim...

 

Rabia iþaretinin kitlelerle birlikte bir tür politik ayin biçiminde yapýlmasý bir bölüm insan için eðitici oldu ancak nispeten þehirli aydýn kimi kesimlerde ise giderek tehlikeli olabilecek bir çeþit toplumsal histerinin hazýrlýðý gibi algýlandý. Varoþlarda ya da kýrsalda sorun yaratmayan bu çaba þehirlerde Ak Parti’ye yönelebilecek oy üzerinde uzaklaþtýrýcý etki yaptý. “Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak” sloganlarý; rakipleri tarafýndan bilinçli, bilinçsiz arasýna “tek dil, tek din” eklemelerine, bütün zehirleme çabalarýna raðmen, özünde ýrkçý, faþist sýnýfa dahil edilecek türden deðiller. Özellikle eskimiþ kalýplara düþkün sol cenahýn tüm çabasýna raðmen bu böyle deðil. Bu yüzden de seküler kesim üzerindeki nispeten uzaklaþtýrýcý etkisini azaltmak için; Rabia iþaretini öðreten mitinglerdeki eðitim tarzý, büyük olasýlýkla gelecekte yerini artýk bilgilendirici küçük cep kitaplarýna, el kitaplarýna býrakacak..

 

***

 

“Ýslamý güncellemeliyiz” sözü de doðrudur, yararlýdýr ama Ak Parti’ye biraz oy kaybettirmiþ olabilir. Ýslamcý kesimin küçük de olsa bir bölümünün “Ýslamý güncellemek” sözünden ürktüðü ve oyunu çektiði bellidir.

 

Elbette bu konuda Ak Parti bir þey yapmasýn diyen yok. Tersine, kurultay organize etsin, akademisyenleri harekete geçirsin, konunun sakince, saðlýklý olarak ele alýnmasýný toplumun süreç içinde sindirerek öðrenmesini kolaylaþtýrsýn. Ancak doðrudan CB olarak “Ýslamý güncellemeliyiz” denmesinde sorun var çünkü bu ona, karþý taraftan çok oy getirmez ama kendi safýnda kafa karýþýklýðý yaratýr, oy kaybettirir. Gerçi söylenen þey çok önemlidir ve bunu Mustafa Kemal’den beri bu açýklýkla dile getiren bir lider olmamýþtýr. Böylesi bir durumda yine de ben olsam özel bir ekip kurar, 2 yýl özel hazýrlýk sonrasýnda, önce ülke çapýnda sonra dünya çapýnda “Ýslam Kurultayý” düzenlerdim.  CB olarak da bu süreci en geriden yönlendirirdim. Hele böyle bir “güncelleme”nin tek darbede halledilmesinin imkansýz olduðunu, bir kaç kuþaðý ilgilendirdiðini de iyi biliyorsak, özellikle böyle yapardým ;-)

 

Üstelik bu güncellenmeyi kendince savunan Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün ya da “Evrim teorisi Ýslam ile çeliþmez” diye çok doðru bir fikir öne sürdüðü için Prof Dr. Caner Taslaman’ýn medya lincine tabi tutulduðu bir ortamda; yukarýda demeye çalýþtýklarým daha da önem kazanýyor.

 

***

 

Bu süreçte yararlý olmayan “Bay Kemal” söylemi de tümden ve bir daha geri dönülmemek üzere tedavülden kaldýrýlmalýdýr. “Sayýn Kýlýçdaroðlu”’na dönmek ise zaten doðru yola dönüþ olacaktýr.

 

Seçim sonuçlarýna bakýlýrsa þu da söylenebilir: Eðer Ýmamoðlu küçük bir farkla kaybetmiþ olsaydý, Kýlýçdaroðlu’nun yeri kesin tehlikedeydi. Þimdi onun yerine, 5 yýllýk bir gecikme ile de olsa kimin geleceði de netleþmiþtir. 

 

Ak Parti bu sürece bilerek bilmeyerek yol açmýþ, Kýlýçdaroðlu’nu da bir anlamda “kurtarmýþtýr” ama bundan böyle sürecin akýlcý yönetimine geçmelidir. CB ya da Ak Parti’nin Ýstanbul, Ankara, Ýzmir’in yeni baþkanlarýyla iliþki alanýnda býrakacaðý boþluklarý Pensilvanya/USA ya da AB’deki Türkiye karþýtý koalisyonun dolduracaðý açýktýr.

 

Ak Parti iþin zorluklarýný da bilerek süreci yönetmeyi acilen ele almalýdýr çünkü bu konu bir noktadan sonra parti meselesi deðil ülke meselesi olacaktýr.

 

***

 

Ak Parti, basýn ile iliþkilerini gözden geçirmelidir

 

Tüm gazete ve televizyonlarý, kendini destekler hale getirmek ya da böyle geliþmesine “yan cebime koy” tarzýnda göz yummak, demokratik olmadýðý gibi akýllýca da olmamýþtýr.

 

Ýyi bir iktidar, kendisini eleþtiren basýndan da akýllýca yararlanmasýný bilmelidir.

 

Bu konuda bir örnek yeterli olur. Örneðin Karar gazetesini tabandaki kimi kesimin yaptýðý gibi þeytanlaþtýrmak yerine korumak, onun içindeki bazý yazarlarýn eleþtirilerinden yararlanmak için özellikle gereklidir. Bu konuya eðilmeyen, önem vermeyen hatta kibirle “hain edebiyatý”na yaslanarak kolaycýlýða kaçýlmasýna izin veren iktidar çok þey kaçýrmýþ olur. Bu kaçan þimdi önemli bir kaç belediye olur ama dikkate alýnmaz ise ilerde bedeli daha da aðýrlaþýr. Özetle “karþý cephede durmayan ama kimi eleþtirileri olanlarý” karþý cepheye itmemek, onlarý bilinçle korumak, onlarýn eleþtirilerinden yararlanmayý bilmek bugün dünden daha acildir, önemlidir... Bilinçle karþý cephede durmak bile, unutmayalým ki aleni þiddet, darbe övgüsü, ýrkçý, faþist propaganda yapýlmadýðý sürece, meþrudur. 

 

Ýçindeki muhaliflere izin veren, onlardan akýllýca yararlanan siyasetlerin gelecekte daha baþarýlý olacaðý bir döneme giriyoruz.

 

Ýçinde muhalif kiþi, eðilim barýndýramayan partinin iþi artýk zor olacak. Böyle bir parti hem esnekliðini yitirir hem de geliþme ve deðiþmeye artýk ayak uyduramaz, sadece iktidar nimetlerinden yararlananlarýn çevresine toplandýðý bir grup haline gelir ve zaten ilk baþarýsýzlýkta da darmadaðýn olur.

 

Günümüzü iyi çözümlemiþ, zamanýn ruhunu iyi okumuþ bir lider ve onun siyasi hareketi; içinde muhaliflerini yaþatmayý baþararak, istiþarelerle ve baþka yollarla onlardan yararlanmanýn yolunu bularak böylelikle bu yanlýþa kolay kolay düþmez. 

 

Baþta Ak Parti olmak üzere acaba siyasi partilerimiz, bu açýdan kendilerini sorgulamaya hazýr mý?

 

En kaybeden Ýyi Parti’yi geçersek bu seçimlerin asýl kaybedeni HDP olmuþtur

 

Gerçi onlara kalsa “kendisi içerdedir ama fikirleri, taktikleri Ýstanbul ve Ankara’da iktidardadýr” derler ama iþin gerçeði taktikleri bu kezbiraz tuttu. “Kürdistan’da kazanacaðýz, Batý’da AKP ve MHP‘ye kaybettireceðiz!” demiþlerdi, dediklerinin yarýsý çýktý. Kürt kardeþlerimiz doðu ve güneydoðuda, ellerinden gelen en iyi yanýtý verdiler ve 3 ili ve onlarca ilçeyi HDP’den geri aldýlar. HDP, bu konuyu kendi açýsýndan umarýz doðru deðerlendirir.

 

Tüm bunlarýn yanýnda yine de söylemeliyiz ki Cumhurbaþkanýnýn “Defolsun Kürdistan’a gitsinler” söylemi süreçte hem Ak Parti’ye hem de genel Türk-Kürt yakýnlaþmasýna yararlý olmamýþtýr.

 

MHP bile “Ya Sev Ya Terket” sloganýna biraz utangaç yaklaþýrken, Ak Parti’nin bunu bayrak yapmasý sürece çok faydalý olmadý. Buna raðmen - ya da kimine göre bunun sayesinde- bazý il ve ilçeler HDP’den Ak Parti’ye geçti. Bu durumda gecikilmeden bölge halkýna bir jest yapýlmalýdýr. Örneðin yöreye giden uçaklarda Türkçe, Ýngilizce’nin yanýnda Kürtçe anonsa da geçilebilir. Böyle bir adýmýn Kürt kardeþlerimiz üzerindeki etkisi inanýlmaz olumlu olacak, en negatiflerinin bile gözünde, demokratik haklara kavuþmak için artýk þiddete ihtiyaç olmadýðýný bir kez daha açýða çýkaracak, PKK’nin silahlý eylemlerini iyice lanetli hale getirecektir.

 

Bu arada çözüm sürecinin yepyeni (meclis içindeki ve dýþýndaki tüm siyasi partilerin ellerini taþýn altýna koyacaðý ve sürece dahil edileceði) bir biçimde ele alýnmasý ve 4,5 yýl içinde belirli bir düzeyde çözüm öngörülmesi beklenebilir. 

 

Kayyumdan geri alýnmýþ HDP’li Belediyelerin sýký denetlenmesi elbette kaçýnýlmaz. Yeni hendekçilik anlamýna gelecek adýmlarýnýn gerekirse görevden alma dahil önleneceðini ise bilmeyen yok.

 

Membiç meselesinin çözümü de muhtemelen önümüzdeki günlerde hýzlanacaktýr. USA’nýn oyalamalarýna yapýlan vurgular bunu gösteriyor. Ancak asýl büyük hamle Kuzey Suriye’deki PKK yapýlanmasýnýn ortadan bölünmesi olacaktýr. Belki de Süleyman Þah Operasyonu þu an masada...

 

Bunlarýn devamý olarak Barzani ve Suriye rejimi ile iliþkileri bir adým daha ilerletmek de beklenebilir. Bu adým sahadaki tüm dengeleri deðiþtirir, USA’yý zora sokar, PKK’yi hem bölgede hem ülkemizde daha da sýkýþtýrýr. Bu noktada Rusya ile giderek geliþen, derinleþen iliþki elbette ki yaþamsal. Hele Ýsrail’deki seçimlerin sonucuna göre bu ülkeye karþý izlenecek yeni yol çok önemli. Türkiye ve Ýsrail’in þeytani olmayan yeni tür bir iþbirliði, tüm coðrafyanýn kaderini deðiþtirebilir.

 

Türkiye “hýrçýn dýþ politika izliyor” diye yaratýlmak istenen algýyý dikkate alýp, ona karþý akýllý politikalar gündeme getirebilme açýsýndan kendisine en güvenebileceði bir konumda bulunuyor. 

 

YOL ÖÐRETÝCÝDÝR!

 

Bu seçimler sonrasý ortaya çýkan tablo büyük bir toplumsal, politik deneyin yaþanacaðýna iþaret ediyor. Bu süreci liderlerden baþlayarak her partinin her kademesinin bilinçli olarak ele alýp, hazýrlanýp yaþamasý çok önem taþýyor.

 

Bu deney, geleceðin “parti gibi olmayan partilerinin” hazýrlýðý olarak da görülmelidir. Þimdiden öðrenmeyen, sonra mecburen öðrenir ancak bedeli daha çok olur.

 

Yerelde “yarý iktidar yarý muhalefet” deneyimi herkes için, her politik parti için yeni bir yoldur.

 

Yeni her yol biraz ürkütücüdür ancak ayný zamanda biliyoruz ki yol öðreticidir. Yeter ki öðrenmeye, deðiþmeye, geliþmeye hazýr olalým...

 

"Kimsenin deðiþmemesiyle üretilecek her tez, deðiþmemenin tembelliðine dayandýðý için, baþarýsýzlýða mahkumdur.

 

Biz çocuklarýmýzýn anýsý olmak için var isek, demokrasimizin zedelenmesine izin vermeyelim, yanlýþ yapmayalým, çocuklarýmýza kötü anýlarý miras býrakmayalým!

 

Unutmayalým ki hepimiz ayný gemiden yayýldýk dünyaya. Belki de bu yüzden her seçimde kazanan her daim “Nuh’un Gemisi kardeþliði”dir.

 

Her zaman o kazansýn çünkü bu, ülkemizin kazanmasý demektir ayný zamanda. 

 

Yol kazasý olmadan yolun anlamý olmaz...

 

Yol kazasýnýn etkileri gün gelir giderilir ama yol ortadan kalkarsa hayat yok olur.

 

Yol hayattýr. Hayatýný ýskalama!

 

 

Ýlhami MISIRLIOÐLU

07.04.2019, Ýstanbul

 

Son Güncelleme Tarihi: 13 Nisan 2019 01:33

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.