Orta sınıfın kerameti: Patlamış mısır ve kola gazı

09 Ağustos 2012 14:09 / 3004 kez okundu!

 


Sakin ve huzurlu geçen tipik bir orta sınıf tatil öğleden sonrası... Erkenden kalkılmış, kahvaltı yapılmış, üzerine Türk kahveleri höpürdetilmiş. Evdeki ufak tefek temizlik işleri halledilmiş, birkaç değişik gazete ve ekleri karıştırılmış… Eveet, artık kendimize vakit ayırabiliriz. Ne yapsak da günümüzün geri kalanı güzel geçse?

Sinemaya gidelim! Nereye? Mümkünse en yakınımızdaki alışveriş merkezinin kocaman, konforlu ve orta sınıfa yakışan gıcır gıcır sinema salonuna… Birkaç saatliğine kurgulara, efektlere kendimizi kaptırıp her şeyi unutalım. Çok iyi fikir. Hadi o zaman. Yolun ortasına vuralım kendimizi.

Lakin, alışveriş merkezinde sinemaya gitmenin bazı bedelleri olabiliyor. Mesela bu bedelleri bir sıraya koyarsak ilkini bilet sırası size geldiğinde ödüyorsunuz: İzlemek istediğimiz film üç boyutlu değilse 15 lira, eğer üç boyutluysa 18 lira + 2 lira gözlük parası... Aslında normal bir insanın bu fiyatlara şaşırması gerekir ama biz orta gelir sınıfına dahil olduğumuz için şaşırmak karizmamızı çizer. Ne de olsa konforumuz için o parayı ödeyecek gücümüz var çok şükür.

İnsanın “orta sınıf” olduğu için şükredesi geliyor değil mi?

Neyse, yukarıda yazdığım bilet fiyatlarını ödeyebilen “belli kimseler” olarak eğlence, kültür-sanat ihtiyacımızı gidermek için bir araya toplandık. Önümüz, arkamız, sağımız, solumuz dolu. Belli ki popüler bir filme gelmişiz. Bize de bu yakışırdı zaten. Sinemanın fuaye alanında satılan kova kova patlamış mısırlarla, kolalarla, cipslerle geliyoruz. Demek abur cuburun abartılı fiyatlarını da ödeyecek kadar kallavi bir orta sınıfmışız! İçimiz bunun doygunluğuyla huzurlanıyor. Kendi sınıfımızla mutluyuz.

Herkes oturuyor. Işıklar kapanıyor. Reklamdı, fragmandı derken film başlıyor. Pardon, sinemaya gelmenin diğer bedellerini ödeme kısmı başlıyor.

Tam kaptırmaya başlıyoruz ki yanımızda oturanın telefonu çalıyor! Ama o hiiiç rahatını bozmuyor. Sanki evinde film izliyormuş gibi açıyor ve telefondaki her kimse onunla uzun uzun konuşmaya başlıyor. Ofluyoruz, pofluyoruz, dönüp bakıyoruz... I ıh! En sonunda uyarıyoruz. Zahmet edip susuyor sağolsun. Tekrar filme dönmeye çalışırken bu sefer de önümüzdeki iki kadının adeta bir kafede oturuyormuşçasına rahat ve yüksek sesli muhabbetine kulak misafiri olmak zorunda kalıyoruz. Kendileri filmdeki her sahneden sonra birbirlerine dönüp sahneyi değerlendiriyorlar. Şöyle koltuğunu arkadan tutup sarsasımız geliyor ama yapmıyoruz. Çünkü biz orta sınıfın kendi yakışanını yapanlardanız. Kibar bir şekilde gülümseyerek öne eğilip “Pardon, biraz sessiz olur musunuz?” diyoruz. Onlar da kıkırdayarak “Ayy çok mu ses çıkardık yea, özür.” diyip önlerine dönüyorlar. Ama kıkırdamaya devam ederek...

İçimizden “Ya sabır!” diyoruz: Kararlıyız, o filmi izleyeceğiz bir de üzerine filmden keyif alacağız! Almadan da bırakmayacağız!

Efendim, bu sefer de arkamızda oturan genç güruhtan cips paketi hışırtısı sesi gelmeye başlıyor. Şöyle arkamızı dönüp bir bakıyoruz ki sinema salonunda değil adeta bakkal dükkanındayız! Birinin elinde cips, diğerinin elinde şeker, ötekinin elinde çikolata... Ve hepsinin paketleri senkronize halde hışır hışır! Ah bu orta sınıf veletleri!

Ona kızmaya fırsat kalmadan üç koltuk sağınızdaki çocuk patlamış mısırı hipnotize olmuş gibi yiyor. Zannedersiniz havuç kütürdetiyor. Öyle bir ses! Annesi çocuğun elinden mısırı alıyor. “Orta sınıf ebeveyn olmak da zor be kardeş.” dercesine bakış atıyor sanki… Birkaç saniye için “Oh!” diyorsunuz “Ses çıkarttığı için aldı herhalde...” Yok canım, ne mümkün?! Annesi, çocuğundan daha yüksek bir gürültüyle mısırı yemeye başlıyor!

Film arası oluyor. Verdiğimiz paraya, harcadığımız vakte aldırmadan kaçasımız geliyor.

Alınan bilet, filmin bedeli olmuyor. Bireysel konfor sevdasına giden yollardan biri haline geliyor. Bir arada yaşama kültürünün zayıflığını anlamak için daha karmaşık örneklere gitmemize gerek yok. Tüketim zincirinin taşıyıcısı ve rahatına düşkün bir grup orta sınıfı, sinema salonunda toplamak yeterli.

Ha, demiyorum ki bütün orta sınıf sinema seyircisi böyledir. Ama alışveriş merkezlerindeki ve sinema salonlarındaki, o fiyatları ödeyebilen çoğunluğun kim olduğunu iyice gözlemleyebilirsek durum daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum.


Ezgi ÖZCAN

08.08.2012


Son Güncelleme Tarihi: 11 Ağustos 2012 13:07

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.