Dere hakkını alır - Tuncer Köseoğlu

13 Temmuz 2012 23:41  

 

Dere hakkını alır - Tuncer Köseoğlu

Dereler herkesin olduğu kadar hiç kimsenindir de. Sadece kendine aittir dere, kendi yatağında akıp gider. Akıp gideceği yatağını da kendi belirler. Müdahale ettin mi bir süre sonra gelir senden hakkını alır ve hiçbir şey yapamazsın. Akıp durduğu süre içinde etinden, sütünden, balığından faydalanırsın, kenarında oluşan bereketli toprakları ekip biçersin. İşte o kadar... Dereyi tanıyan onunla yaşamayı bilen biri asla dere kenarında ektiği yerin bütünüyle kendine ait olduğu yanılgısına kapılmaz. Bilmeyen için derede yüzmek, hele dereye balıklama atlamak çok tehlikeli olsa da mevzuya baştan girelim.

Samsun’un Canik İlçesi’nde sel sularına kapılarak hayatlarını kaybeden 13 insanımız öldükleri için suçludur. Bunu ölenlerin ailelerinden özür dileyerek söylüyorum. Sel felaketinden sonra bu ölümlerde sorumluluğu olan herkesi dinledim. Açıklamalarını okudum. Çıkan sonuç, ölenlerin suçlu olduğu ki özellikle TOKİ konutlarının bodrum katlarında boğulanlar. TOKİ, yetmiş metrelik dere yatağını beton duvarlarla indirmiş yirmi metreye, sana açmış bedava yer. İstimlak parası vermeden üstüne yapmış perde betondan sağlam ev. Hem de Fransız balkonlu. Bodrum katlarında yaşayacak fakirlerde başının çaresine baksın. Her şeyi devletten beklememek lazım. Böyle anlar için bodrum katlarda insanlar pekâlâ dalış malzemeleri bulundurup canını kurtarabilir. Şimdi canını kurtarmayıp devleti güç duruma bırakan insanlar suçlu olmasın da kim olsun! Bir de böyle nahoş olaylar insanın hizmet aşkını köreltiyor. Hem ne der Başbakan: “Durmak yok yola devam”. Sekteye uğruyor işte hizmet...

Samsun’da sel felaketinden 13 can yaşamını kaybederken, Anayasa Mahkemesi çok fazla kimseye malum olmayan bir başvuruya ret kararı veriyordu. CHP, 15 kilo metrenin altındaki derelere HES yapılmasının anayasaya aykırı olduğunu belirterek, Anayasa Mahkemesi’ne baş vurdu. Başvuruyu inceleyen mahkeme heyeti bunun anayasaya aykırılığını görmemiş olacak ki reddetti. Böylece derelerin talan edilmesinin önünde halkın dışında hiçbir engel kalmadı. Bu kararı veren mahkeme heyetinden kimse izlemiş mi bilmiyorum ama bir gün arkadaşımla ulusal bir haber kanalı izliyordum. Birden doğa cennetlerinden biri olan ve HES’ler tarafından katledilmeye başlanan SENOZ Vadisi’nden bir görüntü geldi ekrana. Seksen yaşlarında bir kadın elinde orağı taş atıyordu greydere. Arkadaşım şaşkınlık içinde, “Aaa anam anaşit (anarşist )oldu” dedi. Evet, anası anaşit olmuş doğup büyüdüğü köyünün deresini korumak için çok iyi kullandığı orağı ile makinelerin karşısına dikilmişti. Buna benzer bir çok yerde insanlar makinelerin karşısına dikildiler. İşin kolayını buldu yargı. Neye karşı çıktığına bakamadan özellikle gençleri bir sol radikal örgütle ilişkilendirerek içeri atmaya başladı. Hem bizim ülkemizde örgütten bol ne vardı. Olmasa da uydururuz bir tane maksat HES’lere zeval gelmesin.

Derelerin talan edilmesi sadece HES’lerle bitmiyor. Karadeniz derelerinin en büyük günahı dik arazilerden oluşan yerleşim alanların az olması. Bu nedenle devlet dere yataklarına gözünü dikiyor. Islah adı altında beton duvarlarla daraltılan derelerin kenarlarına yeni yerleşim alanları açılıyor son hızla. Buraya TOKİ de Belediyeler de konut yapıyor. Ta ki yeni bir sel felaketi gelene kadar. Hayatında dereyle hiçbir ilgisi olmayan insanların sırf rant adına yaptıkları işlemdir bu. Bilmezler işte o derenin bir gün gelip hakkını alacağını. Dere hakkını alır almasına da bunun adı rahmet’in aşırı yağması olur. Bu rahmet ne hikmetse hep son yıllarda yağar oldu. Önüne ne varsa katıp sürükledi. Daraltırsan derenin yatağını, değiştirirsen akışını gün gelir delirir Karadeniz gibi, önüne ne çıkarsa alır yığar denize, duble yolunla birlikte diyen olmadı nedense...

Çocukluğumun geçtiği Askoros deresinden çok şey öğrendim ben. Bir gün önce yüzdüğüm derenin ertesi gün yağan yağmurla birlikte kayalarla dolduğunu gördüm .Zaman zaman değişir derenin yatağı, geriye geniş bir alan kalır.Yaz başında gittiğim Askoros Deresi’nde gördüklerime inanamadım. Dere beton içine alınmış, kenarlarında devlet okullar yapmış. Ve daha bir sürü konut. Şuraya yazıyorum... Benim bildiğim o dere bu yapılanı sizin yanınıza komaz. Gün gelir hesap sorar. Siz de çıkar bu bir yüzyılın felaketi der, işin içinden çıkarsınız. Ölenler öldükleriyle kalır zaten. Bu ülkede yaşamak ölmekten daha zor olduğu için unutulur gider. Derelerin isyanını bugünkü iktidarın icraatına uyan bir türküyle dile getirelim. Askoros deresinun/ yan tarafi derindur/ bu gün böyle gideruk/ yarun Allah Kerim’dur... Bugünler, yaşadığımız doğayı talan etmekle gidiyor. Ya yarın?


tuncerkoseoglu@gmail.com

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0