RAMON

29 Kasım 2010 13:48 / 1869 kez okundu!

 


Siz hiç zifiri karanlıkta yemek yediniz mi? Gözün gözü görmediği kelimenin tam anlamıyla el yordamıyla tabağınızın yerini, çatal bıçağınızı, bardağınızı kullanabildiğiniz zifiri bir karanlıkta. Ben 26 Kasım akşamı böyle bir yerde, kasım ayının son cuma günü tekrarlanan iş yeri yemeğindeydim.

Benim için oldukça yararlı bir yemek oldu. Kırmızı şarabımı koklayarak bulabildiğim masada altı arkadaştık.

Ramon…

Böyle karanlık bir ortamın işini bilen garsonu. Yemek salonuna geçerken Ramon en önde ve biz birbiri ardına Ramon’un arkasından gidiyoruz. Ellerimiz bir öndekinin omuzlarında. Masa numaramızı söylüyoruz ve Ramon bizi zifiri bir karanlığın içine çekerek masamıza götürüyor ve her birimizi özenle, arada bir sıcacık bir ses tonuyla yaptığı uyarılarıyla yerlerimize oturtuyor.

Hangi masada kimin oturacağı ve siparişleriniz önceden belirleniyor. Bir de garsonunuzun adının Ramon olduğu bildiriliyor size.

Yerlerimize oturduktan sonra içeceklerimizi getiriyor Ramon. Karanlığın acemisi bizler tuvalet ihtiyacımızı da Ramon sayesinde hallediyoruz. İhtiyacınızı belirtince Ramon yanınıza geliyor ve ellerinizden tutup ellerinizi kendi omzuna yerleştirerek, beni takip edin diyor. Dönerken de aynı şekilde sizi masanıza geri getiriyor.

Ben ortada oturuyorum. “Bir sandalye sonra sizin yeriniz“ diyor Ramon, tuvalet dönüşü. Menü sırasıyla geliyor. Ramon, her servisten sonra masanın sağ başında topladığımız boşları alıyor masadan.

Yemeğin ortasında birden bir oyun başlıyor. Geceye oyunlarıyla katılan tiyatrocular karanlıkta oynuyorlar. Bir şey göremediğimiz için benim aklıma çocukluğumun radyo tiyatrosu saatleri geliyor hemen. Tabii burada durum biraz daha farklı, seslerin farklı yerlerden geldiğini algılıyorsunuz. Oyun sabit bir yerde durarak değil, gerçekten de bir sahnedeymişçesine oyuncuların dolaştığını anlıyorsunuz. Bazen oyunun bir yerinde ansızın omzunuza dokunan bir el sizi ürkütebiliyor.

Her şey bitip ışıklar yanınca da salonun küçüklüğü beni oldukça şaşırtmıştı. Karanlığın içinde geniş salonda yemek yediğimizi düşünmüştüm nedense. Sonra Ramon’u gördüm. Koluna giren bir refakatçi eşliğinde evine gidiyordu.

Ramon tarafından bakınca beni şaşırtan ustalığını, yıllarca aynı işi yapıyor olmasından dolayı anlaşılabilinir bir alışkanlık diye düşünmek mümkün. Ama bu karanlık ortamda insan gerçek bir karanlığın içinde doğal olarak korkabiliyor. Sürekli kahkahalarla gülen arkadaşlar olduğu gibi, yüksek sesle konuşan arkadaşlar ve arada çığlık atanlar da oldu. Sonra aklıma gözlerim bantlı işkence seansları geldi. Gözlerime bağlanan bantların kararttığı dünyamda ne kadar çok ışık vardı. O ışıkla ayakta kalabilmeyi başarabilmiştim.

Bugün bu yazıyı yazmaya çalışırken bir kez daha düşündüm karanlıkları. Sonra anladım ki, gözlerinizin görmüyor olması karanlık bir dünyada yaşıyor olmanız demek değildir her zaman. Ya da gerçek körlüğün gözlerin görmemesi demek olmadığını da anladım. Gözleri görmeyen Ramon, işinde ne kadar başarılıydı. En az aydınlık bir ortamda işini görerek yapan usta bir garson kadar ustaydı Ramon.

İnsanı asıl körelten inandığı şeylerin değişmezliğine olan inançlarıdır. Değişememektir asıl körlük. Ya da değişeni görememektir.

Değişmek için çabalıyor diye düşündüren, tamam şimdi gözleri açılıyor galiba diye umutlandıran CHP’nin değişime direnişi de bir şekilde körlük değil midir? Görevlerinden alınan generallerin hangi koşullarda ve nasıl bir süreç içinde görevden alındıklarını görüp anlamadan sivil darbe çığlıkları atmak, en basitinden apaçık bir siyasi körlük değil midir? CHP’nin askerlere her sahip çıkışında AKP’nin oylarının yükseldiğini görememek körlük değil midir?

Bu hükümet şimdiye kadar yapılmayan birçok şey yapıyor. Ya da yapmak zorunda kalıyor. Küreselleşen sermayenin küresel çıkarları Türkiye’ye önemli roller biçiyor. Eski söylemler tekrarlanarak bu hükümete muhalefet edilemiyor. Hükümete, sermayenin küresel büyümesi göz ardı edilerek muhalefet etmek mümkün değildir artık. Anladım ki insanlar, görerek ve kendini yenilemeden, sürekli kendini tekrarlayarak da kör olabiliyormuş.

Karanlıkta yenen bir akşam yemeğinden sonra 12 Eylül karanlığına daldım birden. Ramon kadar usta olamadık biz. Ramon bütün yeteneklerini en iyi şekilde kullanarak karanlığı yenmesini bilen usta bir garson. Bizler de yeteneklerimizi ustaca kullanmasını bilebilseydik 12 Eylül karanlığını yenebilirdik.

Ama hala 12 Eylül karanlığında birbirimize çarparak, karanlığın korkusuyla birbirimizin canını acıtarak ayakta kalmaya çalışıyoruz.

Karanlık insana kendine karşı dürüst olmayı, başkalarına karşı da dürüst ve sorumlu davranmayı öğretiyor.

Aynı karanlığın içinde yaşayan insanların birbirlerini anlamak için oldukça özenli olması gerektiğini düşünüyorum. Bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Herbirimiz de geçmişimizi ve inançlarımızı sorguluyoruz. Çok teorisyen bir insan değilim. Çok okuyan bir insan da değilim. Ama her zaman hayatın iyi bir öğrencisi olduğumu söyleyebilirim.

Yaşadığımız zamanı anlamaya çalışırken kendisi ve inançlarıyla dürüstçe yüzleşebilen bir insanın kendi ifadesiyle Karl Marks’la hesaplaştıktan sonra, okuyucularına Karl Marks’ı okumalarını önermesini, kapitalizmi aklama çabası olarak değerlendirmeyi de bir çeşit körlük olarak algılıyorum.

Karanlıktan çıkış yolu olarak mücadelesini verdiğimiz “demokrasi, tarafların birbirini hor gördükleri bir rejim değildir”.

Ramon, karanlıkta ben farkında olmadan neler bırakıp gitmiş. Ancak yazarken fark ettim birçoğunu.

Bu nedenle onun bir kez de ailemle birlikte misafiri olmak istiyorum. Çocuklarım karanlıktan ne öğrenecekler merak ediyorum doğrusu.

Teşekkürler Ramon.



Ali Rıza Üleç

28.11.2010, Almanya


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
30 Kasım 2010 14:39

ERTUĞRUL BARKA


"Yaşantımda en çok etkilendiğim yazılar" başlığı altına rahatlıkla ekleyebileceğim bir yazı. Gerçekten çok öğretici.
Okutabileceğim kadar kişiye iletilmesini sağlayacağım. Umarım sizler de aynı şeyi yaparsınız.

Ali Rıza ÜLEÇ'e de çok teşekkür ediyorum; yeni bir ufuk açtığı için.
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.