Egeus’dan Ege’ye...

17 Nisan 2010 02:05 / 2421 kez okundu!

 


Sözüm vardı. Pata pata pat pata.... motorun sesi kulaklarımızı tırmalıyor güneş Midilli’nin üstünde kaybolurken gecenin lacivertini giydiriyordu Ege’ye. Uzaklardan çok uzaklardan yanıp sönen ışıklar belli belirsiz seçiliyordu. Kayığın dümenine sıkıca sarılmış sanki dümen elinden kayıverse geleceği kayıp gidecekmiş gibi sarılmıştı Ali dümene.

Ege’nin ortasındaydık. Kayık bir iniyor bir çıkıyor. Gözüm hep bir görünüp bir yok olan ışıklarda. Korkuyorum. Denizin ortasında bu ışıklar da neyin nesi diye. Ali ‘ye soruyorum. Onların Çanakkale yönünden Edremit’e doğru gelen arabaların farları olduğunu anlatıyor. Bir görünüp bir yok olmalarının nedeni de yolun dağlık ve virajlı kısmından geçerken oluştuğunu ve korkulacak bir şeyin olmadığını anlatarak rahatlatıyor beni.

Karşı kıyıya sağ salim varırsak; sana sözüm olsun deniz, adını ilk çocuğuma vereceğim diyorum...

On yıl durmaksızın sana biriktik. Acılardan, ayrılıklardan, hasretlerden, sevdalardan yoğrulmuş bir on yılın sonunda aydınlık bir nisan sabahı ellerimize doğdun.

Sonra adının gerçek hikayesinin peşine düştüm. Bilmiyordum Ege’nin neden Ege olduğunu.

Sonra bizim Yorgo’ya sordum bir gün. Yorgo iş arkadaşımdı. Adı gerçekten mi Yorgo idi bilmiyorum. Biz Yunanlı olduğu için ona Yorgo derdik.

Sonra bana Ege’nin hikayesini anlattı bir gün.

Adı kimine göre Egean kimine göre de Egeus olan bir Yunan kıralı varmış. O zamanlar Atina derlermiş şimdiki Yunanistan topraklarına. Egean’ ın (Yorgo Egean diye anlatmaya devam etti) bir oğlu varmış. Theseus’muş adı. Theseus çok cesur ve güçlü bir gençmiş. Girit adasında da bir canavar yaşarmış. Atinalıların bu canavara her sene yedi genç kız kurban etmeleri gerekiyormuş. Birçok defa canavarı öldürmek isteyenler olmuşsa da başarılı olamamışlar. Theseus’un çok sevdiği bir genç kız varmış ve artık sıra Theseus’un sevdiğini kurban etmeye gelince; Theseus babasına canavarı öldürmek için Girit’e gitmek istediğini söylemiş. Babası karşı çıksa da Theseus babasını ikna etmeyi başarmış. Theseus Atina’dan ayrılmadan kral Egean oğlu ile vedalaşırlarken ona başarılar diledikten sonra, eğer canavarı öldürürse dönerken geminin sancağına beyaz bayrak çekilmesini istemiş. Anlaşmışlar ve kucaklaşıp ayrılmışlar.

Theseus Girit’e varır ve canavarı bularak çok zorlu bir mücadeleden sonra canavarı öldürür. Sevdiği kızı kurtarmış olmanın sevincinden de beyaz bayrak çekmeyi unutur. Egean oğlunun dönüşünü beklemektedir. Uzakları da görebileceği deniz kıyısında yüksek kayalıkların bulunduğu bir yerde oğlunun dönüşünü beklerken gemini göründüğü müjdesi verilir Egean’a. Ancak beyaz bayrağın çekilmemiş olduğunu söylediklerinde Egean çok üzülür ve kendini yüksek kayalıklardan denize bırakır. O günden sonra denizin adı Ege olarak anılır.

Bu mitolojik hikayeyi dinledikten sonra kızıma Ege adını vermiş olmak bir kez daha çok mutlu etmişti beni. Her ne kadar ölümler de olsa, bir sevginin hikayesi diye düşündüm. Gerek oğlunu kaybetmenin üzüntüsüne dayanamayan babanın oğluna, gerekse Thesus’un sevdiği uğruna ölümü göze alması , hikayeyi bugünlere taşıyanın sevgi olduğunu düşündüm ve kızıma da böyle anlattım.

Daha sonra Yunan mitolojisinde Ege nin hikayesi internetten araştırdığımda bir çok hikaye ile karşılaştım. Yorgo’nun anlattığına çok yakın olan Theseus’un hikayesini de yazının sonuna ekliyorum.

Yorgo’ya da bir kez daha teşekkür ediyorum.

Sevgili Kızım,

Seni on yılda biriktirdik. Sonra bir on yıldır da birlikte yaşıyoruz.. Sarı Gelin’le uyurdun hep. Nedendir bilemem Sarı Gelin ninni gibi gelirdi sana. Birlikte turnaları söylerdik... Üst kata ablalarının odasına çıkmak istediğinde “çıkuliki” deyişin çocuk dilinin bir harikası olarak anılarımızı süslüyor hep.

Biz anlamakta zorlansak da büyük ve hızlı bir değişimin içine doğdun. İnsanlık senin ilk on yılını yaratıcılığının sınırlarını zorlayarak harikalarla süsledi. İsa’nın doğumundan bu yana iki bin yılı geride bırakıp üçüncü bin yılı yaşamaya başladı. Kök hücre bulundu. Kromozomların sırrı çözüldü. Evrenin sırrını çözecek büyük adımlar atıldı. Protonlar çarpıştırıldı. Yerin yüz metre altında “bingbang” gerçekleştirilerek karanlığın sırlarına doğru büyük bir yolculuğa çıktı insanlık. Karanlığın sırları çözülürken ülkeler arasındaki sınırlar da bir bir yok olmakta. Evrende bizim sınırımız tek ve mavi olana kadar uzun bir yürüyüşteyiz...

İnadına doğdun kızım sen,
inadına doğdun.
yağmur bereketinde,
sarı buğday başaklarının
inadına doğdun.
Mavisine, beyazına,
köpük köpük dalgalar üzerinde
martısına,
Sevdasına,
bir baba yüreğinden
ana rahmine,
ırmak ırmak çağlayarak
ellerimize,
damar damar,
yürek yürek
üstelik de zehir zemberek
hasretimiz Ege’sine
Sen
Doğdun
Kızım.


28.Temmuz. 1999- Buckbee-Mears Müllheim.
Ali Rıza Üleç

***

Theseus

Theseus Atina'nın efsanevi kralı. Annesinin Ethra, babasının Egeus veya Poseidon olduğu söylenir.

Theseus, İyonyanın baş kahramanıydı. Atinalılar onu büyük bir reformcu olarak kabul ediyorlardı. Attika'nın Atina önderliğinde siyasi bütünleşmesini sağlayan kişi olduğu kabul ediliyordu.

Efsaneye göre, Atina'nın kadim krallarından Egeus, çeşitli kadınlarla evlenmesine rağmen çocuk sahibi olamaz. Sonunda Troezen kralının kızı Ethra ile evlenir. Ethra, Egeus'tan, bir söylentiye göre ise yüzerken birlikte olduğu Poseidon'dan hamile kalır. Egeus çocuğun doğmasını beklemeden Atina'ya döner, ancak gitmeden önce sandaletini ve kılıcını dev bir kayanın altına bırakır ve Aethra'ya çocuğun büyüdüğünde kayayı kaldırıp emanetlerini alabileceğini, böylece hanedana mensup olduğunu ispatlayabileceğini söyler.

Theseus büyüdüğünde gerçekten kayayı kaldırır ve babasının emanetlerini alır. Annesi genç Theseus'a gerçek kimliğini açıklar. Bunun üzerine Atina'ya yola çıkan Theseus yolda pek çok yolkesen haydutu öldürür.

Çeşitli maceralardan sonra Atina'ya ulaşan Theseus, Egeus'a gerçek kimliğini açıklamaz. Ancak Egeus'un eşi Medea, Theseus'un veliaht olduğunu anlar ve kendi oğlu Medus yerine tahta geçmesinden endişe eder. Ölmesini sağlamak için kendisinden Maraton boğasını öldürmesini ister. Ancak Theseus boğayı yakalayıp Atina'ya kadar getirmeyi başarır ve kurban eder. Bunun üzerine Medea, Theseus'u zehirlemeye karar verir. Son anda Egeus kılıcı ve sandaletleri görerek Theseus'un oğlu olduğunu anlar ve zehiri döker.

Girit kralı Minos'a yenilen Atinalılıar, barış anlaşması gereğince dokuz yılda bir, Minotor adlı öküz başlı canavara yedi genç kız ve erkeği kurban etmek zorundadır. Theseus, canavarla savaşmaya gönüllü olur. Babasına eğer muzaffer olursa dönüşte beyaz bir yelken açacağını söyler.

Kral Minos'un kızı Arian, Theseus'a aşık olur ve Minotor'un içinde bulunduğu labirentten çıkabilmesi için ona bir ip yumağı verir. Theseus, Minotor'u çıplak elleriyle öldürür, Atinalı gençleri kurtarır ve ip yumağını kullanarak labirentten çıkmayı başarır. Arian'ı da yanına alıp Atina'ya yelken açar ancak Nakşa adasında mola verdiklerinde onu adada "unutur".

Theseus, Atina'ya yaklaştıklarında da beyaz yelkeni çekmeyi unutur. Kıyıdan koyu renk yelkeni gören baba Egeus, denize atlayarak intihar eder (Ege Denizi'nin adını bu olaydan aldığı söylenir).

Babasının trajik ölümünden sonra Theseus, Atina kralı olur ve Amazonlar'ın kraliçesi Antiope ile evlenir. Bu evlilikten oğlu Hippolitus dünyaya gelir. Ancak eşi bir savaşta Theseus ile birlikte savaşırken ölür. Bunun üzerine Theseus, Arian'ın kızkardeşi Faidra ile evlenir. Faidra, Hippolitus'a zalimce davranacaktır.

Efsaneye göre Theseus, Atina'dan ayrılarak hayatının son yıllarını Skiros adasında huzur içinde geçirir.


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.