19 Ocaktı İstanbul üşüyordu
19 Ocak 2008 14:18 / 1302 kez okundu!
19 Ocak'dı İstanbul üşüyordu.
Bir yıl geçti aradan.
Senden sonra oğlunu mahkum ettik.
Nasıl gözlerimizin önünde katledildiysen,
Oğlunun hükmüne de çaresiz kaldık.
Işte böyle suskun bir haklılık içinde
Kahrolmaktayız, yüzümüz kara.
Biz milyonlarca Hrant
Senin yaptığını yapamadık.
19 Ocaktı bir yıl önce.
Beyaz ürkek kanatlarının altından
Kanın damlıyordu kaldırıma.
Sonbaharın alıp gittiği yapraklar,
Bir daha geri gelmeyecek sanki.
Kabus gibi bir karakıştı.
Dallar hep çıplak kalacakmış gibi,
Üşüyordu İstanbul.
Beyaz kanatlarının altından,
Kanıyordu yüreğin kaldırıma.
Susuyorum...
Çaresizliğin dili olmuyor ki.
...
söz yine sensin;
Üç milyonduk.
Üç yüzbin kaldık.
Biribirimize sadece,
Ermeni ve Türk olarak baktık.
Üç yüzbini de tüketmek için,
Benim ürettiğim hiç bir zenginliğin farkına varmadılar.
Bitirdiler, tükettiler, tükettiler.
Beraber yaşadığınız farklı kimlikleri aşağılıyorsanız bunun adı ırkçılıktır.
Biribirimize sadece Türk ve Ermeni olarak baktık.
Biribirimize ürettiklerimizle,
Emegimizle yarattığımız
Ortaya koyduğumuz zenginliklerimizle,
Kültürümüzle bakmadık hiç...
Hasta iki toplumuz.
Kim tedavi edecek bizi?
Amerikan, Fransız senatolarının kararları mı?
Kim bizim doktorumuz?
Ermeniler Türklerin doktoru.
Türkler Ermenilerin doktoru.
Reçete:
Diyalog.
"Su çatlağını buldu"
bu cümle beni mahvetti. Ben de oturdum ağladım.
"su çatlağını buldu"
o ne laf yarabbi, o ne edebiyat, o ne dervişlik.
Acıyı onurla sırtlayıp taşımalıyız...
Karanlığın katilleri seni katlettiler.
Ve sen,
Hala acımızı onurunla taşıyorsun.
Sevgili insan...
Ali Rıza Üleç
19 Ocak 2008