Suzan Suzi'den Bize Kalan

06 Temmuz 2019 09:28 / 931 kez okundu!

 

 

Yaþanmýþ olup da bilinen ve bir yerlerde duruveren var iken, nedense “kullanýþlý olan” medyatik olana ilgi duyulur. Bu adeta bir kuraldýr.

 

****

 

Suzan Suzi’den Bize Kalan

Video >> Suzan Suzi

 

Suzan Suzi þarkýsý Diyarbekir’e dair olandýr. Þehrin hikâyesidir. Sadece sahici olan, þehrin geçtiðimiz yüzyýlýnýn belleðinde olan deðil. Efsane olanýn hikâyesinde de yeri olandýr. E, zaten þarkýnýn kendisi güzel, alýp götüren hasrete, kavuþamamaya, yitip gidene, özlenene, gönül konulanana deðil mi!

Ama iþin aslýný yazmaya ihtiyaç var. Çünkü asli, yani yaþanmýþ olup da bilinen ve bir yerlerde duruveren var iken, nedense “kullanýþlý olan” medyatik olana ilgi duyulur. Bu adeta bir kuraldýr.

2000’li yýllarýn baþýnda bir özel televizyon kanalýnda “Ekmek Teknesi” diye epey izleyicisi olan bir dizi vardý. Dizinin kahvede hikâye anlatýcýsý karakteri olan “Herodot Cevdet” bölümlerden birinde anlatmýþtý “Suzan Suzi Efsanesi”ni. Abartýda tavan yaparak hem de!

Malum ve kullanýþlý olan hikâyelerden. Hani ne hikmetse hikâyede hep bir Ermeni ya da Süryani güzel kýz (kadýn) vardýr. Bir de ona âþýk olan Müslüman erkek. Nedense Ermeni ya da Süryani kýz bu tip hikâyelerde hep “millet” olarak telaffuz edilir; Müslüman erkek ise “dini” üzerinden dillendirilir. Müslüman’ýn milleti yokmuþ gibi, bu da ayrý gariplik. Kürt mü, Türk mü. Arap mý, yoksa baþka milletten mi, bilinmez.

Efsanede bu; Suzan, Süryani Abraham Efendi ile Mariam hanýmýn kýrklar ziyareti üzerine adaklarla dünyaya gelen kýzlarý. (Tabi Kýrklar ziyareti bir Müslüman türbesi, þehirde Meryemana Süryani Kadim Kilisesi var. Süryani ve çok zengin bir aile niye Müslüman türbesine gidip çocuklarý olsun diye adak adar, o da ayrý bir tuhaflýk). Suzan, yetiþkin bir kýz olunca Müslüman Adil’e abayý yakar. Bir gün Kýrklar Daðýnýn sota bir köþesinde halvet olurlar. Bu böyle bir süre devam eder. Sonra bu mesele duyulunca Suzan köprüden atlayýp intihar eder, Adil de peþinden. Ve bu hikâye anonim bir þarký olur.

Bu efsane tabii þehrin þeceresinde var ve kayýtlý. Hatta Muhsine Helimoðlu Yavuz’un yýllar evvel derlediði Diyarbakýr Efsaneleri kitabýnda da kayýt altýna alýndýðýný biliyoruz.

Þimdi gelelim iþin aslýna, yani sahici olanýna. Diyarbakýr’ý bilenler bilir. Þehrin (þehir derken kasýt tarihi suriçidir) güneye açýlan Mardinkapýsýndan çýkýldýðýnda hemen sol yanýnda Hewsel Bahçeleri vardýr. Bahçelerle hikâyesi olan Kýrklar Daðýný, birbirinden ayýran Dicle Nehri de orta yerde. Ýki üç kilometre kadar ilerisinde de tarihi kadimden zeyl Ongözlü Köprü durur.

Þimdi yaþanmýþ hikâyeye gelelim. 2002 yýlý ile birlikte bir dizi sözlü ve yerel tarih çalýþmalarý yaptým. Sonra o çalýþmalar peþpeþe üç kitap olarak Ýletiþim Yayýnlarýnda çýktý. (Diyarbekir Diyarým Yitirmiþem Yanarým, Ýsyan Sürgünleri ve Amidalýlar Sürgündeki Diyarbekirliler).

Ýlk kitabýn anlatýcýsý olarak 97 yaþýnda iken 2015 yýlýnda öte yakaya göçen rahmetli Abdülsettar Hayati Avþar Suzan Suzi þarkýsýna konu olan hikâyeyi anlatmýþtý.

“Nakif, ilkokuldan arkadaþýmdý. Komiser Hicabi Efendinin torunu, Hakký Efendinin de oðlu olur Nakif. Ortaokulu bitirdikten sonra Eskiþehir’e gidip okumuþ hava pilotu olmuþtu. Orada bir kýzý sevmiþ. Kullandýðý pýrpýr uçaðýyla voleybol sahasýnýn aðýný havaya kaldýrmýþ. Günün olmadýk saatlerinde sevdiði kýzýn evinin balkonunun yaný baþýndan alçaktan uçuþlar yapmýþ. Bir sürü þikâyet gidince iþinden olmuþ. Diyarbekir’e gelip Toprak Mahsulleri Ofisi’nde ambar memuru olarak iþe girmiþti. Sene 1947. Nakif çok savruk biriydi. Berbere gider, bir lira týraþ parasý öder, ikibuçuk lira da bahþiþ verirdi. Her gece garda vagonlu restoranda arkadaþlarý ile içer çok para harcardý. Öldüðünde on küsür milyon lira zimmetine geçirip yediði para çýktý.

“Ýþte o yýllarda Nisan Mayýs aylarý Dicle Nehrinin çok coþtuðu aylardý. 1947 yýlý Mayýs ayýydý. O gün mukaddes bir gündü, ya Miraç ya da Kandil günüydü. (Not: Diyanetin 1947 yýlý kutsal günler takvimine baktým. 21-22 Mayýs Regaip Kandili ve Üç Aylarýn baþý olarak gözüküyor). O gün Kolordudan arkadaþlarý ile birlikte yedi kiþi, aralarýnda yüzbaþýnýn eþi ve baldýzý Suzan’la birlikte Nakif’in Ford marka büyük arabasýyla Gazi Köþkü olarak da bilinen Sem’anoðlu Köþkünün yakýnýna kadar çýkýyorlar. Pamuk Köþkünün sahibi Nihat Bey de o gün bahçe iþleriyle uðraþýyor. Sofralarýný kuruyor ve ‘amca gel sen de iç’ diyorlar. Nihat Bey; ‘Ben ömrümde raký içmedim. Bugün de mukaddes bir gündür. Siz de içmeyin’ diyor. Bir süre orada oturup sonra arabaya binerek Kýrklar Daðýna doðru gidiyorlar. Epeyce yiyip içip eðleniyorlar. Dönüþ yolunda Dicle’nin suyu epeyce kabarmýþ. Nehir neredeyse on gözlünün gözelerinin üstüne gelip dayanmýþ. Köprünün Kýrklar Daðýna taraf olan kýsmýnda yol nerdeyse yarýdan itibaren dardýr. Nakif o dar dönüþü alamayýnca araç sulara gömülüyor. Ve Nakif’le, Suzan’la birlikte araçta olan yedisi de boðuluyorlar.

“Ýþte hikâyesi böyle. Nakif’in mezarý, Mardinkapý Mezarlýð’ýnda Þeyh Muhammed Düzlüðünde Gülþenilerin büyüðü Þeyh Muhammed ül Amidi’nin dört köþe türbesinden 15 metre ilerdedir. Onu mezara indirip defin eden de benim. Ha, Suzan Suzi’ye gelince o olaydan sonra bu þarký çýktý. Hatta o þarkýnýn bir kýtasý daha var ve nedense onu hiç okumazlar, o da þudur.

“Köprünün orta gözü

Sular apardý bizi

Nakif gözün kör olsun

Öldürdün hepimizi…”*

Hazýr hikayenin asli olanýný yazmýþken! Ve kullanýþlý olan efsaneye dayalýsýnýn daha geçer akçe olduðuna da deðinmiþken on yýl kadar önceki bir kitap çalýþmasýndan da söz edip bitireyim.

Kentin tarihini, kültürünü, hikayelerini, folklörünü anlatan kurumsal bir kitap çalýþmasý yürütülüyordu. Bana da baskýdan önceki son halini okuyup düþüncelerimi paylaþmam için yolladýlar. Okuduðumda o çalýþmada da ayný popüler efsaneye ilgi gösterildiðini fark edince kurumun baþýndaki þahsiyete iþin aslýný yukarýda yazdýðým gibi anlatmýþtým. “Boþver, hikâyesi güzel. Öyle kalsýn” deyivermiþti.

Ýþin doðrusu tabii ki þehir efsaneleri hoþtur. Yararlanýlmalý, kullanýlmalý, deðerlendirilmeli. Ama aslý varken ve biliniyorken ve de birinci aðýzdan tanýklarý konuþturulmuþ, yazýlý metne dökülmüþken neden ötelenir. Asýl mesele orda…

 

Þeyhmus DÝKEN

06.07.2019, Diyarbekir

 

Son Güncelleme Tarihi: 06 Temmuz 2019 10:43

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.