Lice, taammüden katliamýn þehri

22 Ocak 2014 21:10 / 1423 kez okundu!

 

 

Licê, onurlu ve direngen þehir, kendi yarasýný sarýyordu sarmasýna ya! Onu taammüden cinayete kurban eden devletin adaleti nedense terazisinin dengesini katillerden yana bozmuþtu bir kez.

1990’lý yýllarýn ilk yarýsý þimdilerde artýk yaygýn olarak telaffuz edilen Türkiye Kürdistaný için sahiden felaket yýllarýydý. Gerillaya gücü yetemeyen devlet güçleri sivil halktan öfkesini çýkarýyordu.

PKK gerillalarýn yürüttüðü silahlý savaþ nedeniyle köyler, gerillaya “lojistik destek” saðladýklarý gerekçesiyle çok hýzlý bir þekilde boþalttýrýlýyor, insanlar köy meydanýnda toplatýlýp içlerinden çoðu kez rastgele seçilmiþ olanlar bir daha izi, akýbeti bilinmeksizin “meçhul” e götürülüyorlardý.

Þehir merkezlerinde ise, “faili meçhuller” ve “kayýplar” artýk gündelik hayatýn rutini olmuþtu.

Ýþte tam da anýlan yýllarda seksenli yýllarýn sýkýyönetimlerinin varisi diyebileceðimiz “Olaðanüstü Hâl” yönetimleri önce bildirileriyle sonra icraatlarýyla arzý endam etmeye baþlamýþtý.

Sýradan bir polisin ya da askerin “hükmü” o yýllarda adý en fazla “bölge” olarak telaffuz edilen coðrafyada etkili bir emir-ferman konumundaydý. Durduk yerde üst baþ aramasýndan geçirilmek, günün ya da gecenin bir vakti kapýnýzýn kýrýlmasý ile evinizin darmadaðýn edilip ucunuzun nerede çýkacaðýný bilmeden “kayýp”lara karýþmanýz iþten bile deðildi.

Zor yýllardý velhasýl.

Korucu ol baskýsý

 

Kýrsalda olaðanüstü hâlin askeri, polisi, özel harekâtý, JÝTEM'i yetmiyor olacaktý ki, halktan paramiliter bir güç olarak Koruculuk sistemini kabullenmeleri dayatýlýyordu. Kimi yerleþkeler tez zamanda paranýn ve gücün büyüsüne kapýlarak kabulleniyorlar. Kimileri içten istemeseler de devletin zalim gücünün hýþmýna ve zulmüne uðramamak için sonunun nereye varacaðýný düþünmeden silah alýyor koruculaþýyorlardý.

Kimileri de ucunda ölüm dahi olsa silah almayýp, koruculuðu kabul etmeyeceklerini yüksek sesle dillendiriyorlardý. Adý isyanlarla anýlan, asi ve serdengeçti þehir Licê, koruculuða karþý direnen Kürdistan þehirlerinden biriydi. Defalarca zorbalýða maruz kalmýþ olmasýna raðmen direniyordu. Zorla ellerine silah tutuþturulan Liceliler dayanmýþlardý Kaymakamlýðýn, Jandarmanýn kapýsýna devletin silahýný devlet görevlilerine iade etmek istiyorlardý. Koruculaþtýrýlmak istenenlerden birinin sekiz yaþýndaki çocuðu kalabalýðýn içinden öne fýrlayýp “babama silahla birlikte zorla vermek istedikleri maaþý, biz onlara verelim, onlar kendilerine korucu olsunlar madem koruculuk bu kadar iyi bir þeyse!” diye baðýrýyordu. 1994 yýlýnda.

22 Ekim 1993 tarihinde Jandarma Bölge Komutaný Tuðgeneral Bahtiyar Aydýn, Licê’de komutanlýk binasý bahçesinde kannas tipi bir silahla suikasta kurban gitmiþti. Ardýndan üç günlük “büyük felaket” Licê için baþlamýþtý. Sokaða çýkma yasaðý ve insana, mekâna dair vur emri!

Tanýklar, o günün sabahý özellikle yabancý kamu görevlisi, asker polis çocuklarýnýn ailelerince okula gönderilmediðini ve ne olacaðýnýn devletçe bilindiðini vurguluyorlardý.

"Askeri yasak bölge"

 

Sonuç vahimdi. 17’si sivil halktan olmak üzere 20 insan katledilmiþti. 401 ev, 241 iþyeri artýk bir daha da kullanýlamaz hâle getirilmiþti. 22 Ekim ile 26 Ekim tarihleri arasýnda parlamenterlerin, siyasetçilerin, sivil toplum kuruluþlarýnýn, gazetecilerin dahi hiçbir þekilde ne olup bittiðini hiçbir kaynaktan öðrenemediði bir “kapalý kutu” adeta “askeri yasak bölge” olmuþtu Licê.

Sonraki günlerde yerel ve yaygýn medya Tuðgeneral Bahtiyar Aydýn’ý PKK’nin öldürdüðünü, Licê’yi de PKK’nin “havadan” vurduðunu yazacaktý.

Bir tek, doksanlý yýllardan bugüne onlarca mensubunu faili meçhullerde kaybeden Özgür Gündem Gazetesi generalin PKK tarafýndan vurulmadýðýný, PKK’nin suikastý üstlenmediðini yazacaktý. Ama devlet bildiðini okuyacaktý.

16 Ocak 2014 tarihi itibariyle Diyarbakýr Adliyesinde bir duruþma vardý. Kapýda “Licê Adalet Ýstiyor Platformu”nun topladýðý kararlý ve öfkeli kalabalýk. Yirmi yýl aradan sonra Licê katliamýnýn duruþmasý yeniden yapýlýyordu. “Olayýn vahameti, iki rütbeli askerin omuzlarýna yýkýlamayacak kadar mühim” diyor ve ekliyorlardý. “Dönemin siyasetçileri, baþbakaný, genelkurmay baþkaný, içiþleri bakaný, Olaðanüstü hâl bölge valisi mutlaka yargýlanmalý” diyorlardý.

Ve 20 yýl sonra þehirdeki yerel gazetelerin manþeti manidardý; “Generali PKK vurmamýþ”…

Licê, onurlu ve direngen þehir, kendi yarasýný sarýyordu sarmasýna ya! Onu taammüden cinayete kurban eden devletin adaleti nedense terazisinin dengesini katillerden yana bozmuþtu bir kez. Davayý sürüncemeye býrakýp ölmeye yatýrmaya niyetliydi. Sahi, sizce adalet kavramdan öte bir þey miydi ki Licê halký buna inansýn…  

Ötesi belki de birkaç dizeydi;

"Licê’yi ne sen sor, ne ben söyleyim
Taammüden cinayete kurban gitmiþ bir þehir
Arayaný, soraný hak getire…" 

* Þeyhmus Diken, 16.01.2014 Dîyarbekir

 

Þeyhmus DÝKEN

18.01.2014

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.