Kýrýk 'sol ayaðým'

08 Aðustos 2014 23:56 / 1068 kez okundu!

 

 

Demokratik etkinliklerde, basýn açýklamalarýnda, mitinglerde bütün gücüyle gördüðümüz devletin terörize gasp ve hýrsýzlýklarda da “koruyucu güvenlik talimat”larýnýn gereðini yapmasý þart.

 

Aklýmýn köþesinden geçirmezdim en az onbeþ yýl evvel Van Gölü seyahatinde Ahlat’tan anama armaðan olarak aldýðým ceviz aðacýndan yapýlma sedef iþlemeli Ahlat Bastonunun bir gün bana lazým olacaðýný.

Evet, siz bu satýrlarý okuduðunuzda o bastondan destek alarak alçýlý kýrýk ayaðýmla dolaþmamýn üzerinden tam dört hafta geçmiþ olacak. Birkaç gün içinde kontrol röntgenini çekip bakacaðýz sol ayak baþparmaðýnýn eklem yerinden üç parçalý kýrýk eðer kaynamýþsa alçý sökülecek.

Þimdi size kýrýk ayaðýn hikâyesini yazacaðým. 12 Haziran 2014 Perþembe akþamý Avrupa Komisyonu Türkiye Büyükelçisinin Diyarbakýr Suriçindeki Balýkçýlarbaþý semtinde Gren Park Otel’de (Eski Klas Oteli) akþam yemeðine davetliydim. Akþam sekizde baþlayan kentin sivil toplum örgütlerinin yöneticilerinin ve belediye baþkanlarýnýn da katýldýðý yemek saat on sularýnda bitti. Oðlum arabayla beni almaya gelmiþti. Beklediði yeri söyledi çýktým. Kapýnýn önünde aracý görmeyince tekrar telefon açýp sordum. Otelin kapýsýnda protokol araçlarý olduðundan biraz ileriye Balýkçýlarbaþýna yakýn bir noktaya park etmiþ, yürüdüm. Balýkçýlarbaþý ile Gren Park Otelin arasýndaki eski Muþ Oteli’nin sokaðýnýn baþýný birkaç adým geçmiþtim ki, arkamdan þiddetle peþpeþe kafama üç yumruk indirildi. Üçüncü yumrukta yere yüzükoyun kapaklandým. Gözlüðüm gözümden fýrladý. Telefon elimden iki parçaya ayrýlarak fýrladý. Baðýrarak yerden kalktýðýmda sokaðýn baþýnda birkaç kiþi vardý. Ve beni darp eden sokaða kaçýp kaybolmuþtu. Tuhaf olan telefon iki parça halinde yerdeydi, alýnmamýþtý. Hemen oradakilere yönelip sordum, kimdi neden vurdu filan diye. Abi boþver delinin biri çek git zaten birazdan polis de gelir dediler. Yapacak bir þey yoktu. Biraz ilerde mobese kamerasý vardý. Olaný biteni gün boyu çekiyordu. Ayrýca otelin kapýsýnda hem otel güvenliði, hem de polisler duruyordu. Hiçbir hareket göstermemiþlerdi.

Sakin olmalýydým ve düþünüp karar vermeliydim. Eve vardýðýmda saat onbir sularýydý. Dirseðimde dizimde sýyrýklar vardý. Sol ayaðýmýn baþparmaðýndan eklem yerine kadar aðrý ve þiþ vardý. Burkulduðunu düþünerek geçer dedim. Geçerdi, iyileþirdi de! Yapýlan neydi. Bir þey alýnmamýþtý. Tuhaftý, yapýlan þiddet doðrudan þahsýma mý yönelikti, yoksa sýradan bir darp ve gerçekleþmemiþ bir gasp vakasý mýydý?

Ertesi sabah Çanakkale’ye bir ay öncesinden verdiðim söz gereði söyleþiye gitmem gerekiyordu. Sabah dokuzda þehirden ayrýldým. Gün içinde Çanakkale’ye varýnca dostlarý aradým. Hele bir soruþturun bu iþ neyin nesidir, doðrudan þahsýma yönelik ise gereðini yapalým, diye. Çanakkale’de ayaðýmýn aksadýðýný soran dostlara ise burkuldu geçer diye geçiþtirdim. Bir gün sonra haber geldi. Doðrudan bana yönelik deðilmiþ, tesadüfmüþ. O bölgede sýkça benzer telefon ve çanta hýrsýzlýðý oluyormuþ. Bu da onlardan biriymiþ. Ve zaten yapanlar da beni tanýmýyorlarmýþ. Telefonu almak istemiþler(miþ), yere düþüp iki parçaya ayrýlýnca artýk hayýr gelmez diye vazgeçmiþler. Ýki deðiþik kaynaðýn soruþturmasýndan çýkan sonuç buydu.

Kýsmen rahatlamýþtým, yoksa uðraþacaktýk! Ýyi de hýrsýz beni tanýmýyor. Ama çok iyi biliyorum ki, devlet beni çok iyi tanýr. Polis de öyle. Katýldýðým bütün etkinliklerde, toplantýlarda kameraya çekerler. Ýçlerinde hemen her etkinlikte yüzyüze görüþtüðümüz kimileri ile artýk kendi polisimiz gibi neredeyse “akraba” olduðumuz yüz aþinalýðýndan merhabalaþtýklarýmýz bile var. Yani devletteki sicilimiz hayli kabarýk. Polis neden mobeseden izleyip de merak edip sormadý!

Neyse bu da ayrý bir merak ya! Öyle kalsýn.

Çanakkale programý dönüþünden bir gün sonra kardeþim Doktor Ýlhan’ýn vefatý nedeniyle ayaðýmýn aðrýsýný sýzýsýný unuttum. Yine aksayarak yürüyorum ama dert etmiyorum. Akþamlarý buz koyuyorum biraz rahatlýyor. Taziyenin üçüncü günü kayýnbiraderim Doktor Baran’ýn ýsrarýyla hastaneye gidip röntgen çekince kýrýk ortaya çýktý ve alçýya alýndý. 

Þimdi buradan orta yere þunu sormak istiyorum. Sadece anýlan noktada enaz beþ arkadaþým dostum deðiþik zamanlarda darp edildi. Davut Ökütçü, Mýgýrdiç Margosyan, Abdurrahman Aslan ve diðerleri. Üstelik çantalarýný, telefonlarýný kapmak için yerlerde sürüklediler insanlarý hýrsýzlar gaspçýlar. Kentin sadece suriçinde deðil baþka noktalarýnda da benzer kapkaç, hýrsýzlýk ve gasp olaylarý yapýldý, yapýlýyor yani hýrsýzlýk sanki vakayý adiyeden…

12 Haziran gecesi saat 22.15 sularýnda Gren Park otelinin Balýkçýlarbaþýna doðru eski Muþ Otelinin sokaðýnýn baþýndaki darp edilme anýnýn kayýtlarý silinmemiþse mobesede kayýtlýdýr. Belki ondan sonra muhtemel hýrsýzlýklar da kayýtlýdýr. Yirmi santim sola devrilseydim kafam asfaltla buluþan kaldýrým taþýna çarpacak belki beyin kanamasý geçirecektim.

Buradan sesleniyorum. Bu bir aylýk zaman dilimi içinde çokça konuþup paylaþtým. Neden bunlarýn önü alýnmaz. Sorum, sorgulamam orta yere! Hani valilikte turizm toplantýlarý filan yaparlar ya! Boþuna sayýn vali benden söylemesi. Önce yüzünüzü sokaða dönün. Getirmeðe çalýþtýðýnýz turist sokakta yürür, salonda deðil.

Kimse bana hýrsýzlýðýn, gaspýn, darp etmenin hatta cana kast etmenin; maðduriyetin sonuçlarý üzerinden bir savunma ve okumasýný yapmasýn. Bunu onlara ders verecek kadar iyi bilen ve defalarca yazan biriyim. Ýþte, evlerinden köylerinden sürülüp kentlere gelen yoksul insanlarýn ikinci kuþak çocuklarý çaresiz kaldýlar falan filan diyecekler, doðrudur bunlar. Peki, sormazlar mý adama dünyada bu iþi bölgesel ve iç savaþlar sonucu büyük travmalarla geçiren ve çözümler üreterek atlatan ülkeler var. Onlar çözüm buluyor da biz niye bulamýyoruz. Devlet çözüm üretmek zorunda. Bu tür darp, gasp eylemleri belki yoksulluðun öfkesinin dýþavurumu olarak baþlar ama bir süre sonra mafyatik çete örgütlenmelerine döner, dönüþür. Diyarbakýr’daki hali pür melal budur. Þu an kentte devletin de kent kamuoyunun da lakaplarýný dahi bildiði duyduðu sokak çeteleri var. Üstelik ben sadece hýrsýzlýðý, gaspý ve darpý yazdým. Uyuþturucu ve ötesini ise…

Demokratik etkinliklerde, basýn açýklamalarýnda, mitinglerde bütün gücüyle gördüðümüz devletin bu gibi terörize gasp ve hýrsýzlýklarda da “koruyucu güvenlik talimat”larýnýn gereðini yapmasý þart. Ve tabi kalkýnma, planlama vizyonerliðinden her daim dem vuran anlý þanlý iktidarýn da istihdama yönelik müdahaleler geliþtirmesi gerek.

Ve bir sözüm de gönül ortaðý olduðum; oyumu, tercihimi, duruþumu her daim kendilerinden yana kullandýðým BDP-HDP’de yöneticilik yapan arkadaþlara da birkaç sözüm olacak. Lütfen bu mesele de öncelikler sýralamasýna alýnsýn. Birkaç gün önce yolda karþýlaþtýðým Diyarbakýr Ýnsan Haklarý Derneði Baþkaný dostum arkadaþým Raci Bilici, kýrýk ayaðýmý ve elimdeki bastonu görüp sorunca, anlattým durumu ve dedim ki! Ya hu Raci ÝHD’ye gelip kýrýk ayakla basýn açýklamasý mý yapaydým. Bu meseleler için bir miktar duyarlýlýk oluþturmak gerek! Çevremde üstelik sivil toplum örgütlerinde aktivist olup da hergün o sokaklarda dolaþanlardan bizzat kendileri ya da çevrelerindekilerden biri darp edilmeyen hýrsýzlýða ve gaspa maruz kalmayan yok gibi.

Sokaklarýnda “güvenle” dolaþýlabilecek bir þehrin hemþehrisi olmayý istemek sizce çok mu uçuk…

 

Þeyhmus DÝKEN

19.07.2014, Diyarbekir

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.