Sansür tarihimiz, bu kez de Diyanet eliyle zenginleşiyor!

01 Ocak 1970 02:33  

 

Sansür tarihimiz, bu kez de Diyanet eliyle zenginleşiyor!

Sansür tarihimizi zenginleştirmek için her kurum elinden geleni yapar çok şükür bu topraklarda, doğruya doğru.

Kervana son katılan da Diyanet oldu önceki gün.

Bir devlet kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı, özgür bir ortam olan interneti, isterse kapattırabilecek bundan böyle.

İnternet sitelerinde Diyanet’in resmî ideolojisine karşı bir yayın yapıldığında, İslami herhangi bir durum, kültür, gelenek vb. eleştirildiğinde ya da farklı yorumlandığında Diyanet İşleri Başkanlığı, mahkeme marifetiyle sitenin yayınına son verebilecek artık.

Salı günü Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”da yapılan yeni düzenleme böyle söylüyor.

Bu hikmetli girişimin püf noktası ise; Diyanet, bir internet yayınından rahatsız olup da mahkemeye başvurduğunda; gerekirse hâkim, bilirkişi görüşü isteyecek tabiatıyla.

Peki, bilirkişiyi kim tayin edecek?

Tabii ki Diyanet!

Çünkü Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın üstünde bir dinî kurum yok.

Diyanet de kendi başvurusuna, yani itiraz ettiği konuya karşı durarak, kapanmasını istediği site lehine bir görüş bildirebilir mi hiç?

Bildirirse saçma olur zaten, dava düşer!

Sansür kültürü, inanç kurumuna da yerleştiyse şayet, inanç özgürlüğü ve inanca yönelik yorum özgürlüğü (fikir özgürlüğü kapsamında) lafta kalmaktan öteye gidemez artık.

Oysa İslam’ın engin hoşgörüsü içinde İslam kültürü ve İslami inanç için ne kadar çok yorum yapılsa, ne kadar çok değişik fikirler ortaya atılsa, bu kültür o kadar zenginleşir ve derinleşir. Ki, bu da, İslam’ın özünün daha net ve anlaşılır biçimde ortaya çıkmasını sağlar.

Ama her şeyden önce İslam’ın felsefesi, bilindiği gibi fikrî kapalılığa karşıdır aslında; özgür araştırmadan yanadır. Bu nedenle de, İslam, resmî bir biçimde sansürcü olamaz, onun fıtratına aykırıdır çünkü bu.

Sansür kültürü yok edilmeye çalışılırken –ki, uzun bir zamandır bu mücadele sürüyor ve önemli adımlar atılmıştır- bir inanç kurumu marifetiyle bu yolun engellenmesi ve tekrar sansür üzerine konuşuyor olmak, demokratik olmayan, bir düşünce özgürlüğü ihlalidir her şeyden önce.

İnternet, Türkiye’de zaten vur abalıya bir durum yaşıyor ve sansür kol geziyor her yanda; erişimler engelleniyor, devlet kurumları interneti karşılarına almışlar, düşünce açılımlarını engelliyorlar. Bir Diyanet kurumu kalmıştı galiba, onun da sansürcülüğüyle devre tamamlandı diyebiliriz.

Sansürün hiçbir türlüsünden hayır gelmeyeceğini ne zaman idrak edeceğiz?


Telesiyej/Taraf

Son Güncelleme Tarihi: 15 Temmuz 2010 22:38

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0