Oyumu açıklıyorum, başım belaya girer mi? - Balçiçek Pamir

11 Eylül 2010 21:30  

 

Oyumu açıklıyorum, başım belaya girer mi? - Balçiçek Pamir

SON günlerde “Hayır”cılarda yeni bir moda var. Özellikle meslektaşlarımda... Diyorlar ki, “Hayır deyince iktidar aleyhine oy kullanmış oluyorsun, bu iktidarın muhalefet edene gösterdiği tavır net, o yüzden başımız her an derde girebilir. Her an dışlanabiliriz, her an işimizden atılabiliriz”. İnanıyorlar mı yoksa bu dönem öyle mi gerektiriyor gazetecilik duruşu açısından bilemem. Ama şunu biliyorum bugün burada açıkladığım oy rengi sayesinde benim yaşayacaklarım, hayırcıların yaşayacakları mahalle baskısı ve itilmiş kakılmış tavır açısından solda sıfır kalacak. İnanın!
Dün Sözcü Gazetesi referandumda “Evet” vereceğimi yazmış. Daha ben bile kafa karışıklığı içerisindeyken... Daha ben bile karar verememişken... Loto gibi bir şey olmuş yani! Ama iyi tutturmuşlar!
Dün telefonum susmak bilmedi. CHP’nin önde gelen ve değer verdiğim isimleri tek tek aradılar. Bayramımı kutlamak için değil elbette. Ne yalan söyleyeyim, babasına yakalanmış suçlu çocuk psikolojisine girdim. “Ne, sen evet mi vereceksin yani?” diye soranlara bir-iki şey geveledim... Geveledim de... Olmadı... Telefonun diğer ucunda göremediğim kaşlar havaya kalktı birden, biliyorum, hissettim. İyi ama bu iş parti işi değil ki!
Dün aynaya baktım uzun uzun... Ve niye “Evet” diyeceğimi düşündüm.
Bir gece yarısı evimizden götürülen TİP’li babam için mi mesela? Çok değil yedi yaşındaydım sadece... Ya da iflah olmaz bir iyimser olarak demokrasinin hâlâ siyasette gizli olduğuna inandığım için mi? Yargıyı ele geçiriyorlar mantığında, benim seçtiğim olsun olmasın, seçilmişlerin atanmışların önünde gelmesini arzu ettiğim için mi yoksa? “Bütün kötülüklerin anası siyasettir!” cümlesini benimsemediğim için mi? Hâlâ umudum olduğu için mi? Belki de başkadır nedeni... “Sahiden inanıyor musunuz bu değişikliklerin 12 Eylül’ü yargılayacağına?” sorusuna inat olabilir mi? Hiçbiri değil galiba... İtiraf edeyim... Asıl neden başka.
Çok değil 10 yıl sonra örneğin bir üniversitede, örneğin öğrencilerle sohbet ederken, bıyıkları yeni terlemiş bir delikanlının “Özgürlüklerden bahsediyorsunuz ama siz referandumda hayır oyu vermediniz mi?” cümlesine muhatap olmamak için. Yani sadece kendimi düşündüğümden...
O gün orada cunta anayasasının değişmesine “Evet oyu verdim” demek başka, “Hayır verdim ama...” diye başlayan monoloğu sürdürmek başka... “Ama”sını dinlemezler... Asla! Haklılar da!
O yüzden sevgiyi okuyucu oyum “Evet”tir... Her şeye rağmen... Her şeye rağmen ne mi demek?
1- Bu oy sayesinde AKP’li olarak anılacağım orası kesin. Ama ne dün, ne bugün ne de gelecekte, o partiye oy verme şansım sıfırın altındadır.
2- Vatan haini kabul edileceğim. “Gün seferberlik günüdür, Balçiçek delirdin mi sen?” diyenler sadece kaş kaldırmakla yetinmeyecekler, müthiş bir mahalle baskısı gelecek, hissediyorum.
3- İşin kötüsü hem enayi yerine konulacağım hem de zekâma hakaret edilecek. Kim tarafından mı? Kuşkusuz AKP tarafından... Çünkü sunulan Anayasa değişikliğinin özgürlükler edinme yolunda en büyük adım olmadığının da farkındayım. Üstelik bu Anayasa ilk defa değişmiyor ki... Ne kamu çalışanları, ne kadın, çocuk ve özürlü hakları tam... Yetmez! Üstelik yargıdaki Adalet Bakanı motifi ısrarını da anlamış değilim! Ama yine de yapamıyorum sevgili okur. Siz bunu bir dertleşme kabul edin. Aramızda kalsın lütfen.
Aynaya bakıyorum ve bir Cunta Anayasası’nın değişmesi için “Hayır” oyu verebileceğime inanmıyorum. Mümkün değil. Var oluşuma aykırı öncelikle.
Sonra dostumu düşünüyorum 12 Eylül Diyarbakır Cezaevi’nden kurtulan nadir adamlardan birini, Selim Dindar‘ı... Dün oğlu aradı, bayramımı kutladı, Heja konuşurken bir kazayla kaybettiğimiz Selim geldi aklıma... Nasıl hayır derim? Hadi dedim, nasıl açıklarım, nasıl anlatırım? Önce kendi inanmadığım bir şeye? İster duygusallık deyin, ister gereksiz idealizm... Ne derseniz deyin, sevgili okuyucu oyumun rengi bellidir.
Yolunu yordamını beğenmememe, içeriğini yeterli bulmamama rağmen, Anayasa değişikliğine “Evet” diyorum. Çünkü içimden başka türlüsü gelmiyor!


Balçiçek Pamir/Habertürk

10.09.2010

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0