28 Aralık 2011 akşam 17.20`de Amerikan İHA`lar Haftanin deresi vadisinde "ısı kaynakları" tespit edildiği istihbaratını aktarıyor. 23. Jandarma tümeninin topçu atışı önerisi kafilenin üç koldan ilerlemesi gerekçesiyle yetersiz bulunuyor.
23 Aralık 2013'te Askeri Savcı'ya ifade veren 2. Ordu İstihbarat Başkanı Albay Aygün Eker, İHA görüntülerini Yarbay Taner Dündar, Tuğgeneral Halil Erkek'le birlikte izlediklerini ve grubun kaçakçı olduğu kanaatine vardıklarını ve bu kanaati 2. Ordu Komutanı Org. Servet Yörük'e de anlattıklarını belirtti.
Genelkurmay hava harekatına karar verdikten sonra da Albay Eker, 2. Ordu Komutanı Servet Yörük’e kararın yanlış olduğunu ve sonuçlarının vahim olacağını söylüyor.
Batman 2’nci İHA Filo Komutanlığı’nda görevli Hava Pilot Kurmay Binbaşı Ali İhsan Şahin de ekranda yük hayvanı ve insanlardan oluşan kalabalık bir grubun kuzeye, sınıra doğru geldiğini görüyordu. Hemen 2’nci Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi’ni (BHHM) arayarak gelen grubun kaçakçıya benzediğini bildirdi. Bu sırada odaya giren 14’üncü İnsansız Hava Uçakları Sistemleri (İUS) Üs Komutanı Albay Fidan Yüksel, binbaşıya “Üzerine vazife olmayan işlere karışıyorsun” diyerek kızdı.
Yarım saat kadar sonra Binbaşı Şahin, 2’nci BHHM Amiri Kurmay Albay Ahmet Kazdal’ın konuşmalarından hava operasyonu düzenlenebileceğini anlayınca “Komutanım yanlış yaparsınız, bunlar kaçakçıya benziyor” diye bir kez daha uyardı. Albay Kazdal “Bir şey olacağı yok, izliyoruz” demekle yetindi.
Aslında Kurmay Albay Kazdal da Batman İHO Filo Komutanlığı ile yaptığı görüşmelerden sonra gruptakilerin kaçakçı olduğuna kanaat getirmişti. Hatta hava taarruzuna karar verildikten sonra da grubun kaçakçı olduğunu düşünüyordu. Savcılıkta, kaçakçı olduğunu düşündüğü gruba karşı hava taarruzu kararını ‘askeri hiyerarşiye aykırı olacağı için’ tartışmadıklarını söyleyecekti.
Genelkurmay İstihbarat Başkanı Orgeneral Yaşar Güler konuyu Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Necdet Özel`e onaylatıyor. 20.30`da Hava harekatına karar veriliyor.
Bu karardan sonra Ordu Komutanı karargaha davet edildi. Çünkü Ordu Komutanliginin kanaati ile hava harekatını planlayanların kanaati arasında bir çelişki vardı.
Buradan sonrasını yine 2. Ordu İstihbarat Başkanı Albay Aygün Eker'in ifadelerinden dinleyelim; "Bu aşamada biz hava harekatına karar veren makamın elinde bizim bilmediğimiz teyit edilmiş bir bilgi olduğunu düşündük. Ancak bize danışılmamasını da yadırgadık. Çünkü önceki tecrübelerimizde bu tür bir operasyon kararı alındığında Ordu’ya danışılmaması gibi bir durum genellikle olmamıştı. Şöyle ki; topçu atışı yapma talebimiz üzerine hava harekatı düzenlenmesi söz konusu olmamıştı. Hatta hava harekatı isteklerimiz kabul edilmemişti."
Ordu Komutanı (Org. Yörük) saat 21:30 civarında GIM`e (Görüntü İzleme Merkezi) geldi.
Albay Eker ve GIM`deki diğerleri değerlendirmelerini son kez kendisine aktarıyor ve alınan kararın yanlış olması halinde vahim sonuçların doğacağını söylüyor. Bunun üzerine Ordu Komutanı kendilerine harekatın Ordu tarafından planlanmadığını, Genelkurmay’ın elinde kesin bilgiler olmaması halinde bu kararı vermeyeceğini belirtiyor.
Şırnak Çakırsöğüt Jandarma Komanda Tugay Komutanı Tuğgeneral Niyazi Erhan Patır’ın görüşü de görüntülerdeki kişilerin kaçakçı olduğu yönündeydi. Görüntüleri izlerken Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük de Tuğgeneral Patır’a katıldı, “Terörist olsalardı aydınlatma mermilerini ve top atışlarını fark edince dağılırlardı” dedi. Ama görüntüleri izlemeye devam ederken uçakların grubu bombaladığını gördüler. Çok şaşırmışlardı.
Neticede o gece GIM`de harekatin dogrudan Genelkurmay’ın inisiyatifiyle gerçekleştiği, bu nedenle sorumluluğu üstlenmesi gerektiği yönünde bir düşünce ortaya çıkıyor.
Genelkurmay’da harekatla ilgili kritik toplantıya katılan 5 isimden biri Tümgeneral Satı Bahadır Köse idi.
Dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Bahadır Köse, topçu atışının yeterli olmayacağı, PKK’lı teröristlere havadan uçakla müdahale edilmesi gerektiği yönünde görüş bildiren komutandı.
Kendisi 15 Temmuz darbe girisiminde Genelkurmay Harekat Başkanı idi ve 15 Temmuz soruşturmasında ortaya çıkan belgelere göre darbe gerçekleşseydi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olacaktı. TSK’den ihraç edilen Köse tutuklu.
Yine katliamda Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı olup, görüntüleri izledikten sonra kafilenin terörist olduğu yönünde son raporu hazırlayarak üst komutanlıklara gönderen isim olan Korgeneral Yıldırım Güvenç, 15 Temmuz darbe girişiminin mimarlarından olup, planlamada darbe sonrası ‘TRT Genel Müdürü’ yapılacaktı.
Yine, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı olarak görev yapan ve o dönemde tümgeneral olan 7'nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz da, Uludere’ye topçu atışı talebini Genelkurmay Başkanlığı’na gönderen son isimdi. İbrahim Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişiminde tutuklandı.
Genelkurmay İstihbarat Başkanı Orgeneral Yaşar Güler konuyu Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Necdet Özel`e onaylatıyor. Saat 20.00
Kafileye saat 21:43'te ilk, 22.02`de ikinci 22.16`da üçüncü ve 22:24'te sonuncu bombardıman yapılıyor.
Bir ara not: Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın Roboski’ye ilişkin takipsizlik kararında nedense Eker’in gruptakilerin kaçakçı olabileceğine ilişkin değerlendirmeleri yer almadı. Aslında hiçbir sanığın ya da tanığın ifadesi yok, kronolojik olarak olayın gerçekleşme hikâyesi anlatılmış. Hepsi bu.
Bir kaç saat sonra ülkemiz bu dramatik olayın sonuçları ile sarsıldı. 17'sı çocuk 34 kişi yaşamını yitirmişti.
Bu ülkenin 34 vatandaşı, bu ülkenin savaş uçaklarıyla bombalanarak öldürüldü.
Olayı EMRE USLU-MEHMET BARANSU ikilisi “MİT’in verdiği istihbarat ile bombalandı” şeklinde duyursalar da MİT "28 Aralık tarihinde hayatını kaybeden 35 vatandaşımız ile ilgili herhangi bir istihbarat teşkilatımızca paylaşılmamıştır" açıklamasında bulundu.
Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan ilk açıklamada da Irak'tan Türkiye'ye doğru "bir grubun hareket halinde olduğu İnsansız Hava Aracı görüntüleri ile" tespit edildiği belirtildi. Ancak bu istihbaratın hangi İHA'lardan geldiği uzun süren tartışmalara neden oldu.
Amerikan, Wall Street Journal, Mayıs 2012'de söz konusu istihbaratın Amerikan İHA'lardan geldiğini yazdı.
Gazetenin haberinde istihbaratın Amerikan İHA`lar tarafından verildiği ancak hava operasyonu kararının tamamen Türk askeri yetkililere ait olduğu belirtildi.
Yine Wall Street Journal`e konuşan görgü tanığı Servet Encü bombardımandan önce İsrail yapımı Heron`ların sesini duyduklarını söyledi.
Heron’ların topladığı istihbaratı değerlendirmekle görevli birim İYİ Parti istanbul il başkanı B. KAVUNCU`nun kuzeni Tuğgeneral CÜNEYT KAVUNCU`nun başında bulunduğu ekipti.
Ancak soruşturmada Kavuncu`nun katliamdan 40 gün önce emekliye ayrıldığı söylendi.
Katliamın ertesi günü kaydedilen PKK telsiz konuşmalarını hatırlayalım:
• Andok: Heval Nasılsın
• Murat: Daha iyi hiç olmamıştım. 5 Karakol başsak bu kadar etki etmezdi.
• Andok: Asker artık operasyon yapmaz değil mi?
• Murat: Kesin, bakarsın tamamen durur yaza kadar.
Öcalan, HDP heyetine “..arkasında CIA, Gladyo var. MİT'in müzakere kanadını havaya uçurmaya çalışıyorlar. Bu paralel devleti anlayın diye burada bir savaş yürüttüm. Roboski, 9 Ocak, KCK tutuklamalarının bunların işi olduğunu söylüyorum. Bunların hepsini cemaat yapıyor” der.
EMRE USLU, olaydan çok kısa süre sonra attığı twitte “40'a yakın kişinin öldüğü ve 25-30 da yaralı olduğu bilgisi bana ulaşmıştır” yazıyordu. Pekala kim bu kadar hızlı ve ilk Emre Uslu`ya vermişti bilgiyi? Tuğg. S. Cüneyt Kavuncu olabilir mi?
Aynı EMRE USLU 20 Ekim 2011`de yani katliamdan 2 ay önce "PKK`nın yurtiçindeki kampları yerine dağları, taşları bombalayan uçaklarımız" diye sitem ediyordu. PKK`nın yurtiçinde kampları olmadığına göre Emre Uslu Sivil yerleşim merkezlerini işaret ediyor olabilir mi?
Şimdi bunu, üstüne Fettullahçı darbe girişiminin ana ayağının Hava Kuvvetleri, liderinin de Havacı AKIN ÖZTÜRK olduğunu yapıştırıp okuyun. Üstüne Duran Kalkan'ın "bizim orduyla problemimiz yok" açıklamasını ve artık iyiden iyiye deşifre olmuş FETÖ-PKK işbirliğini de ekleyin.
Ve o gece, o saatte geçecek sivil kafileyi "...PKK`den kalabalık bir grubun ülkeye sızacağı...” şeklinde revize ederek ordu istihbarata kimin aktarmış olabileceğini yeniden düşünün.
Amaç AK Parti ile Kürtlerin arasını açmaktı.
Bu anlamda müthiş de kullanıldı.
Agatha Christie okumuşlar bilir. Cinayet yerinde kendine önce "bu cinayet kime yaradı ?" diye sorar...
Uludere katliamı kime yaradı?
AK Parti hariç herkese.
Başta PKK-FETÖ olmak üzere herkese.
Katledilen köylülerin yaşadığı Ortasu (Roboski) ve Gülyazı (Bejuh) köyleri daha çok korucuların yaşadığı, devlet tarafından bu tür ticaretlerine çokça müsamaha gösterilen ve PKK'ya mesafeli AK Partiye yakın duran köylerdi.
Katliamın ardindan, Başbakan Tayyip Erdoğan “Bu katliam Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak” dedi.
Fakat kayboldu.
Hiç kimse “Neredeyse bütün askeriye, gelenlerin kaçakçı olduğunu söylerken, Genelkurmay’ı uyarmaya çalışırken, uçakla bombardımanda kimler, niçin ısrar etmişlerdi?” sorusu sorulamadı.
Bu ülkenin 34 vatandaşı, bu ülkenin savaş uçaklarıyla bombalanarak öldürüldü ve tek bir kişi bile yargılanmadan dosya kapandı.
ULUDERE KATLİAMI bir FETÖ-PKK ortak prodüksiyonudur.
Mehmet ÇEK
