Nurlu insan
08 Mart 2015 01:07 / 1633 kez okundu!
Beyaz, sarý ve yeþil insana huzur veren renklerdir. Bunlar nuru ve huzuru temsil ederler. Nur ve huzur genelde hep birlikte anýlýr ve yorumlanýr.
Nuru, bize hatýrlatan deðerler, kaynaklar, eserler ve de kimseler vardýr. Onu kalbe yüklemesini bilmek herkesin harcý deðildir. Nuru kalbe yüklemek hem çok kolay, hem de çok zordur. Bu istemeye baðlýdýr.
Bir þeyi öðrenmek isteyen ve öðrendiðini yaþamak isteyen insanýn, karþýsýna hangi engelleri çýkarýrsak çýkaralým onun öðrenmesini kimse engelleyemez. Ama bir insan bir þeyi öðrenmek istemez, öðrendiðini de yaþamak istemezse; o insanýn önüne bütün imkanlarý sunsak, her türlü kolaylýðý saðlasak da ona zorla hiçbir þey öðretemeyiz. Ýlim, öðrenmek isteyene, nasihat almak isteyene verilir.
Nuru bir ýþýk gibi algýlarsak, ýþýðý güneþin yansýttýðýný varsayarsak; güneþ ýþýðýndan azami istifade etmenin yolu, sabah erken kalkmaya baðlýdýr. Sabah erkenden kalkýp, kendini güneþ ýþýðýndan azami derecede istifadeye hazýrlamak, kalbe nur yüklemenin yollarýndan biridir.
Dünyayý ve insanlýðý aydýnlatan asýl nur ise Kur’an ve Hz. Muhammed (sav)’dir. Kur’an ahlakýyla ahlaklanmadan, Peygamberimizin (sav) hayatýna ve sünnetine uygun bir yaþam içinde olmadan, kalbe nur yüklemek mümkün deðildir.
Kur’aný el ve gönül kitabý olarak kabul edip, Ýslam ilmihalinden haberli yaþamak, kalbe nur yüklemenin en önemli yoludur.
Kalbe nur yüklemesini bilenler, imanýný icraata koymasýný bilenlerdir. Ýmanýný icraata koymasýný bilmeyenler, týpký vücuda, zararýný bilip de sigara içmeye devam eden doktorun hali gibidir. Hem saðlýkçýdýr, hem de mikrop üretir. Ýman ne kadar güçlü ise icraat da o kadar güçlü olur. Ýman taklidi ve zayýfsa icraat da taklidi ve zayýf olur. O zaman insan yaþadýðýna inanmaya baþlar. Kalbi, nur yerine nar (ateþ) ve kirle dolar.
Kalbi kirle, siyah lekelerle kaplanmýþ biri olmaktan; ve en tehlikelisi de, kalbi mühürlenmiþ olanlardan olmaktan, yaratana sýðýnmak gerekir.
Kalbin nurla dolmasýndan sonra, sýra yüze gelir.
Yüzü nurlu insanlardan olmak da herkesin karý deðildir. Ýman, iç alemin (kalbin) temsilcisi ise; yüzler de bedenin yani dýþ alemin temsilcisidir. Kalpteki iman gücüyle bedendeki kirler temizlenebilir. Bedende oluþan kirler, gözün, kulaðýn elin, dilin kirliliðidir. Kýsacasý vücudun kirliliði, dýþ abdesttin zayýflýðýndan ileri gelir. Dýþ abdest bedensel ibadetlerin baþlangýcýný oluþturur.
Bir de iç abdest vardýr. Ýþte kalbin temizliði ve nuru bu iç abdestte baðlýdýr. Kalbine iç abdest aldýran insanlarýn dýþ abdestleri saðlam olur. Ýç ve dýþ abdestteki bu uyum, hem kalbi, hem de yüzü nurlu kýlar.
Kalbin nuru, hem yüze, hem de söze yansýr. Sözlerin letafeti, nezaketi ve hitabeti bu nurla herkesi kucaklar.
Sözün letafeti; içinde latif ve lütuf kelimeleri bulunan, rica cümleleri ile dolu, karþýsýndakine emir cümleleri ile hitap etmeyen, her zaman her yerde ve daima lütfen demesini bilmekte yatar.
Sözün nezaketi; karþýmýzdaki kiþiye bir sözü, ne zaman, nasýl ve hangi ortamda söyleyeceðimizi bilmekten geçer. Bilhassa nazik insanlar, söyleyecekleri sözün ortamýný ve zamanýný çok iyi bilirler. Hangi söz, hangi ortamda söylenir, yahut söylenmelidir, konusunda hassas davranýrlar.
Nezaketin temel kuralý olan “Kendine, yapýlmasýný istemediðin þeyi, baþkasýna yapma” hadis’i þerifine uyar ve uygularlar. Sözleri hem iç abdestli, hem de dýþ abdestlidir. Yani kirlerden arýnmýþ tertemizdir
Sözün hitabýndaki güzellik; letafet ve nezaketin uygulanmasýndan doðar. Sakala göre tarak dediðimiz, insanlarýn eðitim, kültür ve sosyal yapýlarýna göre, onlarý kýrmadan, onlarýn anlayacaðý dilden konuþmasýný bilmektir.
Kýsacasý, sözü nurlu insanlarý, dinlerken dinlenir, duyunca düþünür, düþününce de söylediklerini yapmaya çalýþýrýz.
Rabbim bizi, kalbi nurlu, yüzü nurlu, sözü nurlu kullarýndan eylesin inþallah.
Sevgi, saygý ve dualarýmla…
Mahir EYÜBOÐLU
Eðitimci-Ýletiþimci-Yazar
28.02.2015
