Taraf‘ta oluşan Kılıçdaroğlu çılgınlığı

23 Kasım 2010 18:48 / 2685 kez okundu!

 


Bu yazının ana konusu CHP’nin yaşadığı, bir kısmı da suni olan, değişimin bir “resmi yayın organı”nda yarattığı çılgınlıktır.

Taraf Gazetesi’ni takip ediyor, okuyor musunuz bilmiyorum. Uzun süredir bir “bomba” habere imza atmadığı için olsa gerek medyada da ismi geri plana düşmüş durumda. Gözlemlediğim kadarıyla da, ilk çıktığında edindiği saygıyı, misyonunu yavaş yavaş değiştirmesiyle de kaybediyor bu gazete.

Taraf’a son günlerde bir şeyler oldu. Aslında son günlerde doruğa çıkan bu “bir şeyler” ilk belirtilerini CHP’nin Genel Başkan değiştirmesinin hemen sonrasında vermişti. Toplumda esen Kılıçdaroğlu rüzgarının tersine bir anda gazetede bir Baykal rüzgarı esmeye başladı. Özel söyleşiler, haberler birbirini izledi. Taraf bir anda Baykalcı olmuştu. Bir araştırma yapılıp karşılaştırılabilir. Taraf ve bir başka gazetede o olay öncesi ve sonrası Baykal hakkında çıkan olumlu ve olumsuz haber sayıları ortaya konulduğunda görülecektir ki, Baykal’ın gözlerinin badem badem olmasıyla, Kılıçdaroğlu’nun toplumda bir umut yaratması hemen hemen aynı döneme gelir. Ondan öncesi için ise, Baykal, Taraf Gazetesi için, AKP’nin en büyük rakibinin sürekli eleştirilmesi gereken (ve hakkını yemeyelim bunun için de hergün malzeme veren) bir Genel Başkanı’ydı.

Referandum ve sonrası derken Taraf’ın “resmi yayın organı” olma kimliği belirginleşti ve bugünlere gelindi. Takip edenler bilecektir ki, CHP’de Önder Sav’ın da tasfiye edilmesinden sonra ikinci bir Kılıçdaroğlu rüzgarı esmeye başladı sosyal demokrat çevrelerde ve her zaman yüzünü CHP’ye dönmeye hazır olan sosyalist kesimlerde. Bunun da üstüne bir BDP ittifakı söylentisi, tartışması, gelişince bir sene öncesinin ırkçı diye eleştirilen CHP’si ile bugünün CHP’si arasında fark belirginleşti. Hele bir de üstüne Recep Tayyip Erdoğan’ın bu söylenti üstüne “Bakın kimlerle beraberler” şeklinde bir çıkış yapıp milliyetçi bir söylemde bulunması ile bir anda her şey birbirine girdi. “İttifak olmasa da belirli konularda birlikte çalışabiliriz” diyen bir CHP’ye karşılık, “Kürtlerle beraberler, zaten de dinsiz bunlar, oruç dahi tutmazlar” diyen bir AKP. Tabii ki Taraf Gazetesi cephesi de boş durmadı.

Örneğin bugün, yani 23 Kasım günü, gazetede yer alan bazı haber ve köşe yazılarının başlıkları şu şekilde:

* Özel bir Baykal haberi (ki Taraf bu süreçte de BDP ve Kürt yakınlaşması karşıtı Baykal demeçlerine en büyük oranda yer verdi): Yine kurultaya hazırlanıyor.

* Alper Görmüş: “‘Özgürlükçü CHP’ yüzde 25’i de göremez!”

* Leyla İpekçi: “‘İkinci Kemal’izm için solda ittifak yeterli mi!”

* Melih Altıok: “Sahi ya Kılıçdaroğlu’nun ehliyeti var mı”

* Gürbüz Özaltınlı: “CHP’ye dair sorular”

* Tan Oral’ın Kılıçdaroğlu’nu ve Süheyl Batum’u dansöz olarak çizen karikatürünü de unutmamak lazım.

Bunlar sadece bugünün yazıları. Bir kaç gün daha genişletilirse, haberlerle de zenginleştirilmiş çok geniş bir portföy ortaya çıkacaktır. Bir gazete bütün olarak CHP’nin milliyetçi politikasını değiştiren bir hamleye girmesine, çok eleştirdiği bir Genel Başkan’dan ve yine statükonun temsilcisi olarak gördüğü bir Genel Sekreter’den kurtulmasına, demokrasinin gereğini yerine getirecek bir kaç hamle yapmasına muhalif. Tabii ki olabilir. Bunlara muhalif olmak en doğal hak. Fakat bu gazete aynı zamanda bu değerleri Türkiye’de temsil etme çabasında. Peki nereden doğuyor bu renk farklılığı? Taraf’ın derdi demokrasi ya da özgürlükler mi yoksa iktidardaki partinin kim olduğu mu? Bu çılgınlık boyutuna varan karşı kampanyanın nedeni de bu olabilir mi? Açıkçası ben Kılıçdaroğlu rüzgarının ve CHP’nin durumunu Taraf’ın tavrıyla anlamaya başladım, ölçüm haberler ve yazılar oldu.


Koray Doğan Urbarlı

23.11.2010



 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
23 Kasım 2010 23:56

nuhungemisi

Sayın Urbarlı kanımca Taraf'a en yumuşak deyimle haksızlık yapıyorsunuz.

Taraf'ın gündemden düşmesi aslında belki de hayırlı bir durumdur ama siz bunu gözden kaçırıyorsunuz. Gazetenin bir geçiş dönemi sıkıntısı yaşadığı kesin ama bunu söylerken bile elimiz vicdanımızda olmalı.

Artık ordu yöresinden ikide bir muhtıra verilemediğinden, zırt pırt basın toplantısı yapılıp politik konularda yalan yanlış konuşulamadığından; cesur savcıları pat diye meslekten atmak artık o kadar kolay olmadığından; Ergenekon tutuklamaları belirli bir noktaya ulaştığından; faili meçhulların sayısı çok azaldığından; çatışmasızlık dönemi yaşandığından sahte karakol baskınları düzenlemek artık inandırıcı olamayacağından, Taraf'ın ezberinin biraz bozulduğu doğru...

Ama Taraf'a "resmi yayın organı" demek kendinizi ulusalcılarla aynı paralele getirmek olmuş.

Taraf çok seslidir. Onu tek bir görüşün sesi hatta yayın organı saymak ve buradan kalkıp eleştirmek haksız olduğu kadar yanlıştır da...

Ümit Kıvanç'ın deyimiyle "Taraf Türkiye için solcu bir gazetedir". Üstelik solcu filan olması gerekmiyor, sosyalist olması hiç gerekmiyor. Ekşi Sözlük'te bir yazar şöyle demiş, iyi demiş: "Taraf, yıldıray oğur'dan ibaret değildir, rasim ozan kütahyalı'dan ibaret hiç değildir. bir dernek, bir örgüt, bir yapı da değildir. siyasi bir parti içinde bile onlarca çatışma, farklı fikir varken bir gazeteden homojen olması nasıl bekleniyor onu anlamıyorum. murat belge, ümit kıvanç, mithat sancar, orhan miroğlu ve bir sürü değerli yazar var. bunu söyleyince de "onlara sözümüz yok" savunması inanın hiç inandırıcı olmuyor" Budur!

Düşünün ki siz Rasim ozan Kütahyalı ile aynı sitenin yazarısınız ve üstelik o hem sizden eski hem de henüz Taraf'a köşe yazarı olmadan bize yazar olmuştu. CHP, Kılıçdaroğlu konular dahil bir çok konuda izmirizmir.net sitesinde de epeyi farklı yaklaşım var. Bu durumu zenginliğimiz olarak görmeye devam ediyoruz. En tanınmış ve en etkili kent sitesi olmamızda bu tavrımızın da rolü olmalı...

Taraf, Türkiye basınına gazete olmayı öğretti, boyuna posuna bakmadan...

Taraf'ın kırdığı tabuları yazmak ayrı bir yazının konusu olur.

Taraf, aslında" iktidara muhalefet nasıl yapılır?" sorusunun da son 3 yıldır en iyi yanıtını verdi. Çünkü Türkiye'nin son 3 yıldır ana muhalefeti AB ve Taraf oldu. İktidarın iyi yaptıklarını eleştirdiler, yanlışlarında ise karşısına dikildiler.

Ekşi Sözlük'te değişik zamanlarda yazılmış nuhungemisi imzalı yazıları en alta ekleyeceğim ki bu notlarımı ayrıntıya boğmamış olayım.

Yeşillerin Taraf'ı eleştirmek için biraz daha fazla verileri olabilir ellerinde çünkü çevre konusunda Türkiye solunun durumu neyse gazetenin durumu da oydu. Ama Yeşiller Türkiye'deki bölünmenin kanımca yanlış tarafında kaldılar, bunun acısını da Taraf'tan çıkarmaya çalışmalarının anlamı yok.

CHP'ye bakış yönünden de yazınız Taraf'a yüklenmekte çok haklı değil. Gazetenin yayın yönetmeni olan Ahmet Altan'ın 19 Kasım tarihli yazısını okumak bile yeterli bir yanıt olurdu. Yani CHP konusunda da, olması gerektiği gibi epeyi farklı yaklaşım var gazetede... Başta yönetmeni olmak üzere bir sürü yazar ayrı tellerden çaldılar, çalıyorlar.

http://www.taraf.com.tr/ahmet-altan/makale-kararsizlik-ve-mesruiyet.htm

Türkiye politikasına bir dönem damgasını vurmuş bir gazete için, Urbarlı kardeşimizden daha özenli eleştiriler beklemek hakkımız değil mi?

Sevgilerimle...

--------------------------------------

Ekşi sözlük'teki Taraf yazılarım:

1974.taraf gazetesinin sahibi olan alkım yayınları'nı, gazete çıkmadan önce devletten hazine yardımı almış... bazıları bunu müthiş bir balyoz darbe haberi gibi internette gruplara yazıyor. vay canına... canı acımış ya, taraf'ın canını acıtacak ya... ama fırsat çıkmıyor bir türlü.... al sana fırsat... atlıyor bu haberin üstüne ve ... bizi güldürüyorlar.

ne sakıncası var bu yardımı almanın? bütün iş adamlarına açık bir devlet hizmeti bu... ya ar-ge için ya da toplumsal boyutu olan kimi durumlarda devlet bu desteği yapıyor. başkalarının şimdiye dek bundan ne denli yararlandığını bilse bu arkadaşlar, sanırım dudakları uçuklar... aydın doğanların, karamehmetlerin 100 lerce milyon dolarlar seviyesinde yararlandığı bu tür hazine desteklerinden bir biçimde de taraf yararlanmış. aman ne büyük olay... dışardan alsa işbirlikçi, ajan, sorosçu diyorlar, devletten alsa böyle deniyor... özel kredi kullansa, patron zaten patron... işi yürütemeyip batırsa söylenecek şeyler yine hazırda, bir yandan göbek atacaklar sevinçten bir yandan da kötü bir iş adamı bunlar, yürütemediler diyecekler. öte yandan da fethullah gülen destekliyordu demeye de devam edecekler. bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? kabul edelim ki gülen desteklese muhtemelen başka türlü desteklerdi. hani abartıyoruz ya onu da, şişiriyoruz ya öcü olarak... sonra da gazete ekonomik sorularla kıvrım kıvrım kıvranarak, medyadaki tekellerin gazetelerinin akıl karıştırmasına, militarizm şakşakçılığına rağmen müthiş işlere imza atmayı başarırken, sağdan, soldan böyle salvolar geliyor... ne acı!

eee ne olacak? bunların oynamaya niyeti yok efendim, yerim dar diyorlar... ya da kurdun niyeti zaten kuzuyu yemek, o nedenle kurt nehrin aşağısında ama kuzuya diyor ki "suyumu kirletiyorsun!"

birgün gazetesinden ümit alan da "müthiş" bir yazı yazmış, hem de işçi yanlısı ve epeyi solcu.

http://www.birgun.net/...59&day=10&month=02&year=2010

burada özetle diyor ki taraf'taki bir yazar tekel işçilerini pek desteklemiyor ve onlara hükümet yanlısı çözümler empoze ediyor.... ve soruyor, bu ne biçim solculuk?

yazar, taraf'a solcu demesini de ümit kıvanç'ın bir başka yerdeki söyleşisindeki bir cümlesine dayandırıyor. taraf yazarı kıvanç özetle demiş ki, "taraf, işçi meseleleri dışında solcudur" ama bu arada kıvanç'ın bu eskimiş kafadaki solculuk üstüne başka her yazısında neler dediğinden ise bu arkadaş bahsetmiyor hiç. üstelik en sevdiği taraf yazarı da oymuş meğerse...

şimdi soruyorum?

solculuk nedir?

bir rastlantıyla verilmiş bir tanımdır. fransa'da kralın meclisinde, kral taraftarları meclisin sağına, burjuvazinin ve işçilerin temsilcileri de soluna oturduklarından, böyle isim verildi. kimlere? mevcut sistemi destekleyen, değişim istemeyen, muhafazakarlara sağcı; mevcut sistemi istemeyen, onu değiştirmek isteyen, ilerici kesimlere ise solcu dendi. ancak elbette bu tanım böyle olsa bile sabit bir şey değil çünkü bunun içine girenler zaman içinde değişebiliyorlar. zaten o sırada burjuvazi de devrimci , ilerici ve demokrat bir konumda o nedenle de mevcut köhnemiş, asalak krallık sistemini istemiyor, onları sürekli kredisiyle desteklemekten bıkmış olduğundan işçilerle birlikte aristokratları devre dışına çıkarıyor 1789'da... ha sonra yeni sistemin ne olacağı konularında işçiler ve aydınların bir bölümüyle de çatışıyor o ayrı. yani doğal süreç bu... o günden beri de bu tür yer değiştirmeler süregeliyor...

şimdi soru şu, bu yönüyle bakılırsa, taraf solcu mu sağcı mı?

soruyu yanıtlamak için savunulan ya da karşı çıkılan sistemin ne olduğuna karar vermek gerek. şu anki ana çelişki işçi sınıfıyla burjuvazi arasında değil ki... yani işçiler sosyalist bir sistem kurmak üzereler de, diyelim taraf da buna karşı mı çıkıyor? hayır! tersine, mevcut otoriter, militarist, tek boyutla adam yetiştirme ve herkesi bu milliyetçi garip yapıya iman ettirme üzerine kurulu sisteme karşı taraf, avrupa birliği çizgisinde, demokratik hukuk kurallarına uygun bir sistem oluşmasını istiyor; her normal demokratik ülkede olduğu gibi ordunun, milli savunma bakanlığına bağlı memurlar olarak artık politika dışında kalmalarını, darbeler ve darbe planları yapmamalarını istiyor; başörtülü müslümanların, alevilerin, gayrı-müslimlerin, kürtlerin, hakkı yenen işçi ve memurların, özgürlüğü boğulan solcuların, çevrecilerin, hayvan haklarını savunananların, feministlerin, gaylerin, lezbiyenlerin... özetle bu sistemle sorunu olan tüm mağdurların hakkını savunmaya çabalıyor. bunu daha iyi yapmak elbette mümkündür ama durum budur. belli ki yeni demokratik bir cumhuriyet oluşup, şimdiki sorunların çoğu tarih olunca, büyük ölçüde biçim değiştirse de elbette ki kalmaya devam eden dertler olacak... o zaman da solculuğun o aşamada neler içereceği yeniden tanımlanacak. hayat böyle, diyalektik böyle bir şey zaten... eskimiş gibi dursa da, "somut durumun somut tahlili" bunu gerektirir.

tıpkı 1789'larda burjuvalar solda sayıldıklarında nasıl yine işçileri sömürmeye devam ediyor idiyseler; şimdilerde de mevcut sisteme muhalif olan burjuva kesimleri olabilir ve bunlar da sol muhalefet içinde sayılabilirler. mesela taraf'ı böyle değerlendirmek neden mümkün olmasın? üstelik taraf bu çerçevenin de epeyi dışına taşan yanlar barındırıyor. içindeki bir çok yazar "tescilli" solcu ama ne gazetenin sahibi ne de çıkaranlar bu gazeteyi "solcu" diye nitelemedi... bu durumda diyelim ümit kıvanç'ın üstelik kimi rezervlerle, gazeteyi solcu diye nitelemesi neden tüm taraf'ı bağlasın ki?

tekel yazısını yazan ramazan çanakkaleli adlı yazarı ele alalım; bir yazarın işçilerle ilgili bir konuda gazetenin içindeki diğer yazarlardan ya da gazete yönetiminden farklı bir yaklaşımı benimsemesi ne kadar doğalsa, tersi de o kadar doğaldır.

yani solculuk anlayışımızı gözden geçirelim... ülkemizdeki sistem nedir? sisteme nasıl karşı olunur? sistemin içindeki çelişkiler ve bunlara karşı alınan pozisyonlar nasıl tanımlanır? bu sorulara yanıtlarımızı doğru olarak verelim... ondan sonra taraf'ın pozisyonunu da daha iyi anlayabiliriz.

üstelik taraf'ın aslında iyi eleştirilere ihtiyacı var ama bu eleştiriyi bu konumunuzla siz yapamıyorsunuz ne yazık ki...

bari bırakın türkiye basınına gazete olmayı öğreten; demokratik hukuk devleti, demokratik cumhuriyet doğrultusunda tutarlı muhalefet etmeyi örneklendiren bir gazete olarak, basın tarihimize şimdiden kalın puntolarla yazılan taraf gazetesi, bildiği yolda devam etsin...

gölge etmeyiniz bari!

(nuhungemisi, 14.02.2010 20:34 ~ 20:45)
#18192009 paylaş > ... ~ ! X


2037. 2,5 yıldır türkiye'nin gündemini belirlemek gibi bir yükün altındaki gazetedir.

yazık onlara.

yoruldular, ezildiler, adliyelerde süründüler, sözlüklerdeki eziklerin kendilerini tatminlerinde kullanıldılar; üstelik birileri bu tatminde fotoğrafları önemserdi onlar fikirleri önemsiyordu, haber denilen şeye gerçek değerini veriyordu ve 87 yıllık cumhuriyet basınına, basın olmayı öğretiyordu.

yine de hakkını vermemekte direniyor bir grup insan.

ey büyük türkiye, silkin artık, ayağa kalk ve ve demokratik bir cumhuriyet için, demokratik bir basın için artık gerekeni yap. ordunun vesayetinin mantıklı biçimde bitmesine ilişkin olarak atılan tarihi adımları destekle, bunun için yeni basın yayın organları yarat; yarat ki birileri sürekli taraf'ı suçlamaktan vazgeçsin. bu hem taraf için hem de suçlayanlar için artık dayanılmaz bir hal aldı.

taraf haklı çıkmaktan bıktı ama birileri erke dönergecini, oligarşik yapıları, körleştirici ulusalcılık paranoyası'nı cilalamaktan bıkmadı. bir kez olsun durup düşünmüyorlar. her yeni adımdan sonra yeni gerekçelerle taraf'a bir daha bir daha saldırıyorlar.

acaba bir yerde yanılmış olabilir miyim? acaba taraf bir şeylerde haklı mıydı? ben niye ısrarla önyargılı baktım? benim cunta karşıtlığım neden sadece evren'e kızgınlık ile sınırlı kaldı? bu işte bir yanlışlık yok mu?

bir arkadaşımdan biliyorum, bu soruları sormaya başladı.

taraf'ın haklılığını anlat onlara...

taraf ile ikna olmuyorlarsa, taraf'tan daha iyisini yarat!

sen de, onlar da elbette daha iyisine layıklar.

güzel ve "bal" ülkem, daha iyilerini hak etmiyor mu yoksa?

yardım et, ya halk!

halk edensin, en büyük sensin.

(nuhungemisi, 23.02.2010 11:44)
#18281716 paylaş > ... ! X


2063. gazetenin ülke politik geçmişi ve basın tarihi içindeki yerini anlamak maksadıyla mutlaka okunması gereken not için: (bkz: #18334292)

ayın karanlık yüzü

mesaj çöp olay


..araştır..googletdk sözlüğütureng sözlüketimolojik sözlükvikipediwikipediamobygamesimdbyoutube

başlık içinde ara
-> @b ie8 ws paylaş

taşıma tarihçesimyxomatose
22.03.2009 12:52
ayin karanlik yüzü
->
ayın karanlık yüzü

no kitty!


34.bazı yayın organları vardır, kendilerini ayın karanlık yüzü aydınlatmaya adamıştır. başımızı kaldırıp yukarı bakmaya çalıştığımızda bu yayın organlarını hemen fark edemeyebiliriz çünkü onlar fark edilmeyi hak ediyor ve bekliyorlar.

- 1971'de çıkan, kimi 9 martçıları da kapsayan, kemal bisalman üretimi muhalif dergi için: (bkz: ortam);
12 martçıların kapatmasıyla isim değiştiren (1971), dergi iken baskılar sonucu kapanıp günlük gazeteye dönüşen muhalif dergi ve gazete (1972) için (bkz: yeni ortam);

- 1973 seçimleri öncesinde çıkan ankara kaynaklı günlük gazete için: (bkz: yenigün)

- 1977'de, disk'in (disk adına kemal türkler'in) sahibi olduğu, tkp çizgisinde, biraz fazla dar alanda kısa paslarla çalışan, işçilerin sorunlarıyla uğraşmayı bir nebze başarmış ama bir kez bile ülke gündemine oturmayı başaramamış gazete için: (bkz: politika);

- dinç bilgin'in elindeyken sabah grubu tarafından sol, liberal kesim için çıkarılmış, bu alanda bir tarz oluşturmayı ve birikim sağlamayı başarmış, tekelci basının içinde olup "bağımsızlık" şarkısı da söyleyebilme illüzyonuna dair, sahibinin sorunları nedeniyle ömrü biraz kısa olmuş gazete için: (bkz: yeniyüzyıl);

- yeniyüzyıl'ın çıkışının duyulmasıyla doğan grubunun aceleyle verdiği yanıt niteliğindeki benzeri tarzdaki gazete için: (bkz: radikal)

- yeniyüzyıl yerine yeni bir hamleyle aynı grubun çıkardığı benzeri yayın için: (bkz: yenibinyıl)

- aziz nesin önderliğinde, başka umutlarla çıkarılmış, tekel dışı basın olmayı hedeflemiş, öyle olmuş ama gerçek anlamda gazete olmakta zorlanmış gazete için: (bkz: birgün)

ve

şimdiye dek bu kulvarda oluşmuş en demokrat duruşlu, muhalif gazetelerin en geniş kapsamlısı, en büyük tirajlısı, en dişisi, en dişlisi, en cesuru, en anti-militaristi, en sivili, en çok kültürlüsü;

azınlıklar, aleviler, kürtler, başörtülüler, sivil itaatsizler, homofobi karşıtları, her çeşit darbe mağdurları, faili meçhul yakınları, ergenekon karşıtları için ayın arka yüzünü en iyi aydınlatmış, ülke gündemini belirlemeyi başarmış hakiki gazete için: (bkz: taraf)

ayın arka yüzü'nün ve bu toplumun hepsine bir miktar gönül borcu vardır. unutulmuşlar, birileri anımsatırsa eğer, unutulmamış haline getirilebilirler.

1. düzeltme: uyarı için cemvscem'e teşekkürler;

"aziz nesin'in çıkarılması için önderlik yaptığı ve hatta uzun bir süre başyazarlığını yaptığı gazete aydınlık'tı, aziz nesin'in ayrılmasında sonra perinçek ekibi hakim oldu gazeteye ve dergiye çevrildi. birgün'ü daha çok ödp yanlısı aydınlar kurmuştu."

cemvscem, haklıydı... ben o sırada yurt dışındaydım ve aziz nesin ve bir grup ile yapılan toplantıya katılmıştım. ancak yapılan işi pek uygun görmedim ve desteklemedim. yıllar sonra türkiye'ye döndüğümde ise, birgün gazetesini gördüm ve aradaki bağlantıya da tanıklığım olmadığından, hafızam bana bildiğiniz oyunu oynadı.

10.000'lerin girişimi adıyla başlatılan bu hareket meğerse 1000 kişilerde kalmış ve sonradan da perinçek grubu işin tam sahibi olmuş. özetle o girişim aydınlık gazetesi imiş...

"birgün" ise hiç bir zaman tam olarak ödp'nin olmamış ama ilk başlarda karışık bir sol grubun, daha genişçe bir desteğiyle kurulmuş ama o da sonradan dev-yol'cu bir gruba kalmış, diğer bir çok kişi gazeteden ayrılmış. sonradan hem ödp hem de bir gün gazetesi iyice küçülerek kendilerini dev-yol'un devamcısı sayanların eline gitmiş.

ol hikaye böyleymiş. güzel uyarı için tekrar teşekkürler.

(nuhungemisi, 28.02.2010 14:41)
#18334360 paylaş > ... ! X


2505. reklam vermezler korkusu duymadan koç holding'in aleyhine haber yapabilen gazete.

(nuhungemisi, 20.09.2010 01:26)
#20379993 paylaş > ... ! X

2515. gazete olmayı, tarafsız gazete olmayı öğrenen, öğrenirken basının kerli ferlilerine de öğreten gazete.

(nuhungemisi, 23.09.2010 10:03)
#20410585 paylaş > ... ! X

2517. taraf gazetesini beğenirim...

bence taraf, 1970'lerdeki yeni ortam gazetesinden beri basındaki en farklı tarzdır, tavırdır. basını adam etmektedir. yeni ortam'ın da içinde olduğu genel panorama için: (bkz: #18334292)

ancak bu durum taraf'ın da hala emeklemede olduğunu, bir yandan öğretip bir yandan öğrendiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor.

gazetenin bugünkü başlığı eleştiriyi hak ediyor: delikanlı ol tophane

konu, tophane'deki sergi baskınları. esas olarak da bu başlık altındaki haberler son derece olumlu. ancak gazetelerde başlıkların nasıl atıldığını biliyoruz. kimi zaman yazıişleri ya da yönetmen haberi okutmak adına başlıkta biraz abartabiliyor. burada da böyle olmuş ve maksat aşılmış. kızılacaklara mutlaka kızalım, meseleyi paranoyacıların bakışından da ayıralım tamam ama bunun için dilimizi erkek egemen söyleme çekecek kadar da aşırı empati yapmayalım tophanelilerle... empati yaparken sempatinin tuzağına düşülebiliyor.

ne demek istendiğini belli, ben olsam böyle ifade etmezdim çünkü "delikanlı" edebiyatı, kadınları aşağılamanın en kestirme yollarından biridir. kaş yaparken göz çıkarmak böyle bir şey olsa gerek... arka sokakları empatiyle uyaralım derken kadınları aşağılamadan bunu yapmayı da öğrenmeli taraf.

örneğin şu başlık nasıl olurdu: eli kanli olma tophane!

gerçi kan akmadığı için bu başlık da cuk oturmuyor. o zaman şu: uçmuşsun tophane

böylece oranın eski dumanlı havasına da bir gönderme olurdu. gerçi bunda da fena bir damgalama seziliyor ama..

gazeteye doğru başlık bulmak zor işmiş...

bizimkisi hariçten gazel işte...

sadece biraz daha dikkat edin, delikanlıları racona çağırıp kazanmaya çalışırken akıllı kadınları kaybetmeyin demek isterim.

(nuhungemisi, 23.09.2010 23:37 ~ 24.09.2010 07:38)
#20418018 paylaş > ... ~ ! X

2596. eleştiriye tahammülü henüz öğrenememiş pkk'nin tavır alması nedeniyle doğudaki tirajı düşen gazete.

"örneğin siirt'te bir zamanlar herkesin elinde taraf vardı, şimdi göremezsin."
kaynak: çatımı tamir eden siirt'li kürt.
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.