Hrant’ın Arkadaşlarından Başbakan’a mektup - Markar Esayan

15 Eylül 2011 12:59  

 

Hrant’ın Arkadaşlarından Başbakan’a mektup - Markar Esayan

Aradan sonra yazmak zor. Kendime uzun zamandır borçlandığım bir tatil yaptım. Tatil insanın “kendine ara vermesi” ve “vazgeçilmezliğinin” bir yalan olduğunu anlaması için iyi bir fırsat. Evet, hiçbir şey vazgeçilmez değil, daha doğrusu “vazgeçmenin” kaçınılmaz olduğu durumlara bulabildiğimiz bir çare yok henüz, ölüm gibi...

Ama ölümlerin de çeşitleri var. Taraf’ın 20 Soru’sundan biri olan “Nasıl ölmek isterdiniz”e çoğunluğun verdiği “Yatağımda, uykudayken, ailemle veya huzurla” cevapları gibi...

Bir de, bedenen ölse de, bıraktığı boşluğun asla dolmadığı insanlar var, vazgeçilmezler var...

Evet, o yaşasaydı bugün 57. yaşını kutluyor olacaktı. Ağabeyim, hocam ve dostum Hrant Dink’in doğum günü bugün. Onu en son 23 Aralık 2006 günü, AGOS’un 10. yaşgününü kutladığımız gece gördüm. Tehditler çoğalmış, çevresindeki halka daralmıştı. “Aileme sordum” demişti, “ben neyse ama, sizin güvenliğiniz daha önemli, göçelim mi bu ülkeden?” Onlar da “Sen oralarda yaşayamazsın ki, hep birlikte kalıyoruz” demişlerdi.

Bir ay geçmeden öldürdüler Hrant’ı. Hem de işin içinde tüm devlet birimlerinin o veya bu şekilde yer aldığı zelil bir planla, ihmalle, Ermeni düşmanlığı zamklı bir imece ile...

Hrant’ın Arkadaşları bir mektup yazmış ve köşe yazarlarına göndermişler. Aşağıda okuyacaksınız. Başbakan Erdoğan’a sesleniyorlar, benim de bu köşede sayısız biçimde yaptığım gibi. Erdoğan şimdi Ortadoğu turunda, kahramanlar gibi karşılanıyor. Çünkü mazlumun yanında yer alıyor. Realpolitik kurallarının soğuk dilinden arı, sahici bir duruş sergiliyor. İnternete düşen PKK-MİT görüşmelerinden, onun siyasi geleceğini, hatta hayatını riske edecek bir ateşten gömleği giydiğini görüyoruz. Yayın Müdürümüz Ahmet Altan’ın dünkü yazısı düşüncelerimin tamamı ile örtüşüyor.

Ama ya evin içi Sayın Erdoğan? Hrant, evin içinden biriydi, büyük ailemizin değerli bir azasıydı, aşağılıkça öldürüldü ve adalet hâlâ yerini bulmuş değil. Devlet, gerçek katillerin ve cinayetin önünü açanların üzerine adeta kapaklanmış, onları koruyor.

Siz bu ülkenin başbakanısınız. Bu devletin başısınız. Bu yükü nereye kadar taşıyacaksınız?


Hrant’ın Arkadaşlarının mektubu

Sayın Başbakan,

Arkadaşımız Hrant Dink’i öldürdüler.

Beşinci yılına yaklaşan adalet arayışımız kadük kalmıştır.

Dilekçe verdiğimiz topyekûn devlet, kendini katile yakın gördü.

Zaten; katil, polis, bayrak ve muzaffer gülümseme kahramanlık posterinde poz vermişti.

Bir türlü ilâmını malûm edemediğiniz o kalabalık güruh, elbirliği ile kıstırmışlar, hain pusuda kurşun sıkmışlar, kaçmışlar, saklanmışlardı

Şikâyetçiyiz.

“Namus Sözümdür Adalet” diye ölü evinde ant içtiğiniz halde, Hrant Dink’i işaret parmağıyla gösterip “bunu” diyen yardımcınızı “Meclis Başkanı”, resmî makamda, adamları resmen “yakarız canını bak” diyen Vali’nizi “Vekil”, emanet edilen canı kollamayan, kötülerin işini kolaylaştıran Emniyet Müdürü’nüzü “Vali”, 17 yaşındaki O.S’yi kocaman “Ogün Samast” ettiniz.

Kan adaletle susar, şikâyetçiyiz.

İsim verdik soruşturun diye, İçişleri Bakanı’nız olmaz onlar bizim çocuklar dedi.

Dışişleri Bakanı’nız AİHM savunmasında bu toprakların yiğit evladına “Nazi” dedi.

Çevik kuvvetleriniz Rakel Dink önlerinden geçerken katillere yazılan methiye türkülerini mırıldanarak Beşiktaş Adliyesi’nde koro yapıverdiler.

Katillerimizi adalet evine getiren Jandarma, cezaevi aracına “Ya sev ya terk et” diye yapıştırma asmıştı.

Sayın Başbakan, nedir daha derine inmeyi engelleyen o büyük kasabanın sırrı? Nedir sözünüzü tutmanıza mani olan?

Azınlıklardan gasp edilenin birazını geri vermeniz sebebiyle seslendirdiğiniz nutukta “Bu ülkede hiç kimse ruh tedirginliğiyle yaşamayacak artık” diyordunuz Hrant’ın veda mektubuna atfen.

İnanın tedirginliğimiz her zamankinden büyüktür.

Sayın Başbakan, mala gelenin telafisi bulunur

Cana gelene de davranınız.

O Anadolu Toprağı’ndan Hrant Dink’in payına bir metrekare toprak düştü; mezarıdır!

Kamera denilen vaka-ü nüvis silinmiş, bize kalan azıcık 19 Ocak 2007 seyirliğinde beş kişi saydık Hrant’a pusu kuranlardan.

Kim bunlar Sayın Başbakan?

Görüneni, görünmeyeni, katillerimizi istiyoruz, adalet olsun, hak hâkim olsun diye.

Bizim hakkımız bizde saklı duruyor, helalleşmekten başka çarenin kalmadığı savaş yorgunu memleketimizde.

Suallerimiz cevapsız... Adalet nöbetçisi “Hepimiz Hrant’ız” diyen yüzbinlerin eli hâlâ vicdanında... Cevaplarımızı almadan susmayacağız, sormaya devam edeceğiz.

Hrant için, Adalet için.

Hrant’ın Arkadaşları


markaresayan@hotmail.com

Taraf

Son Güncelleme Tarihi: 15 Eylül 2011 16:43

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0