Geç kalmış bir proje: Dindar nesil yetiştirmek - Ramazan Rasim

10 Şubat 2012 15:14  

 

Geç kalmış bir proje: Dindar nesil yetiştirmek - Ramazan Rasim

Yapılan son araştırmalara göre Türkiye’de insanlar spor yapmıyor. Hareketsizlikten kaslar pörsümüş, eklemler kireçlenmiş, fazla yağlar almış yürümüş. Neyse ki fikrî hayatımız oldukça fit. Başbakan Erdoğan adeta bir baş beden eğitimi öğretmeni gibi yetmiş beş milyonun karşısına geçiyor ve toplu kültür-fikir hareketleri yaptırıyor. Kâh şınav çektiriyor, kâh hafif koşu yaptırıyor, muhalifinden müttefikine herkese bir güzel ter attırıyor. Başbakanımızın son toplu kültür-fikir egzersizinin teması dindar nesil yetiştirmek üzerineydi. Yine çok tartışıldı. Çok eleştirenler oldu. Karşı kampanyalar başlatıldı. Hâlbuki ne kadar geç kalmış bir girişim.

Dindar nesil yetiştirme çalışmalarına bundan kırk sene önce başlansaydı bugün Ahmet Altan, Perihan Mağden belki de mahkemeye gitmek zorunda kalmazdı.

Dindar bir nesil Kuran-ı Kerim’i ve o kitaba göre hayatını düzenleyen Hz. Peygamber’i yakinen tanır, öğrenir. Yine Peygamber’in, insanları kurtuluşa götürecek yıldız olarak tanımladığı sahabelerinin hayatını bilir. O yaşanmış hayatlardan bugüne ışık tutacak bir kaç şey paylaşırsam ne demek istediğim daha iyi anlaşılabilir.

Sevgili Peygamberimizin çok sevdiği eşi Hz. Aişe’nin zina yaptığıyla ilgili söylentiler çıkmıştır. Peygamber bunu dillendiren insanlara esip gürlemez. “Ben sizin kime hizmet ettiğinizi biliyorum” demez. İddiaları tetkik ettirir. Eşine “eğer suçsuz isen bu ortaya çıkar sabret, eğer bir hata yaptıysan da tövbe et, Allah affeder” mealinde sözler söyler. (Hz. Aişe tabii ki suçsuzdur.)

Bir gün yine Hz. Peygamber yolda yürüyordur. Arkadan bedevinin biri gelir yakasında çeker ve “Allah’ın sana verdiklerinden bana da ver” der. Çekmenin şiddetiyle Peygamber’in boynunda sıyrık oluşur. Buna rağmen “Bedeviliğini de al git” demez, bedeviye döner, tebessüm eder ve yanındaki sahabeye istediğini vermesi talimatında bulunur.

Hz. Ömer ikinci halifedir. Sert mizaçlı, celalli bir adamdır. Halife olunca hutbeye çıkar. Mescitte toplanan kalabalığa hitap eder. Halifeliği süresince doğru yoldan ayrılıp, eğri işler yaparsa cemaatin ne yapacağını sorar. Orada oturan sıradan bir vatandaş kalkar ve “Seni kılıcımızla düzeltiriz” der. Hz. Ömer bunu söyleyen düz vatandaşı mahkemeye vermez. Aksine bu derece takip edilmenin hata yapmaya teşne nefisler için büyük bir nimet olduğunu bilir. Gözleri üzerinde kılıç ve kalem sahiplerinin varlığından dolayı Allah’a şükreder.

Yine Hz. Ömer’in halifeliği döneminde bir savaşın ardından ganimetler dağıtılmış, herkese bir parça kumaş düşmüştür. Kumaşlar çok küçüktür. Bir gün Ömer hutbededir ve ganimet olarak dağıtılmış kumaştan dikilmiş bir gömlek giymektedir. Yine cemaatten biri “Seni dinlemiyorum. Sen önce gömleğin hesabını ver. Bizim kumaşlardan yama olmadı, sen gömlek diktirmişsin” der. Halife, insanların ortasında kendisinden el kadar kumaşın hesabını soran vatandaşa “Dinlemesini öğren” diye hiddetlenmez. Oğlu Abdullah’tan açıklama yapmasını ister. Çünkü Abdullah kendi hakkını babasına vermiştir.

Dindar nesiller kolay yetişmiyor yani...

ramazanrasimtaraf@gmail.com

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0