Cem Boyner ve hemcinslerinin egemenlik enstrümanı: AV

11 Ocak 2012 10:22  

 

Cem Boyner ve hemcinslerinin egemenlik enstrümanı: AV

Av mevzuuna başka türlü yaklaşıyorum ben.

Bu yüzden de, Cem Boyner’in büyük bir zevkle Afrika’da bir bufaloyu nasıl öldürdüğünü ballandırmasına hiç şaşırmadım şahsen.

Çünkü dünyanın her yerinde, her toplumdan böyle birkaç örnek çıkarıyor erkek egemen düzen.

Yaban hayvanı avlamanın; ihtiyaçtan zevke, maharete ve hobi-spora dönüşmesi, aslında erkek egemenliğin ikamesinin aksamaması için erkek zihninin aldığı bir tedbirdir bana göre.

Dünyada sporuna avlanan kaç kadın avcı vardır acaba?

Herhalde eser miktarda...

Çünkü kadın kendi üzerinde egemenlik kurmuş erkeğin, günümüz modernitesi içinde kullandığı egemenlik enstrümanlarından biri olan avcılığı –ona spor kisvesi giydirilmiş olsa da– reddetmekte, böyle bir egemenlik işaretiyle işbirliği yapmamaktadır.

Bu da bir kadın direnişi sayılmalıdır bence artık.

Ayrıca erkek; ne gönülden, ne bilinçlenerek ne de demokratlaşarak asla ve asla kadın üzerindeki egemenliğinden vazgeçmeyecektir.

Kadın-erkek çatışmasında erkek tarafının dile getirmediği, hatta olabildiğince üzerini örttüğü en temel korkusu; kadının bir gün tekrar egemen olabileceği ihtimalidir ya.. avcılık bu açıdan değerlendirildiğinde, erkeğin egemenlik şovudur bana göre; her daim bir gizli gözdağı vermesidir anlayacağınız.

Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, yazmakta olduğu avcılık anılarını anlatan kitabından bir bölümü CEO Life dergisinde yayınlatınca, sosyal medyada kıyametler koptu geçen hafta.

Cem Boyner, CEO Life dergisinde yayımlanan makalesinde, 800 kilogramlık bir bufalo ile Afrika’nın Miombo Ormanı’nda yaşadığı avcılık öyküsünü iştahla anlatıyor: “Bufalo ile aramızdaki mesafe 50-60 metreye indi. Terleyen elimdeki 375 H&H Steyr tüfeğim neredeyse kayıp gidecek. Elimi pantolonuma siliyorum aceleyle, bilmem kaçıncı kere emniyeti kapatıp tekrar açıyorum. Nefesimi tuttuğumu fark ediyorum, veriyorum nefesimi ve normal nefes alıp vermek için koşulluyorum kendimi. 40 metreye indi ara. Ama Miombo Ormanı sık. Ağaçların arasında bazen 1 metre kadar bir açıklık oluyor. İleride böyle bir açıklık var. Tam oradan geçerken atsam? Atabilsem... Tam geçerken de orda durmaz ki namussuz! Tetiği çektim, sol omuzbaşına isabet. Omzu kırıldığı için üzerine basamıyor sol ön bacağının. Mermi omzu kırıp mutlaka kalbine isabet etti ama hemen düşmeyecek. Zaten ikircikliydi, kanı bitse de adrenalinle devam eder. Bir anda bizi görüyor ve üzerimize dönüyor. İsa (profesyonel avcımız) ‘Shoot again!(Tekrar ateş et!)’ diye bağırıyor ensemde. Bufalo traktör gibi geliyor üzerimize. Bu kez tam göğsünün ortasına atıyorum. Tam isabet. Hâlâ geliyor. Artık aramızda 20-25 metre var. Mekanizmayı kurup bir tane daha atıyorum. Bu da tam hedefte. Kalbi, ciğerleri; mutlaka! Birer mermi daha yolluyoruz. Sarsılıyor, ama devam ediyor üzerimize gelmeye. Son kurşunumu da kalbine yapıştırıyorum. Ama bufalo artık kanla değil, adrenalinle koşuyor. Bitecek pili elbette düşecek, ama bizi temize havale ettikten sonra. Çoktan düşmesi gerekirdi. Çalışan bir kalbi kalmadığına eminim. Beynine nişan alsam? Ama daha 15 metre var. İp gibi dümdüz gelmiyor ki, kafası sürekli hareket halinde. O koca kafada yumurta büyüklüğündeki beyni ya tutturamazsam? Çabucak bunlar geçiyor kafamdan. “Fight or flight” (savaş veya kaç)... Eminim bilinçaltım bana çaktırmadan bunu da tartıyor. Sonra silahıma güvenmekten başka çarem olmadığını kabul ediyorum. Birimizden birimiz düşene kadar kurşun sıkmaya devam. Ben bizi yok etmek üzere üzerimize doğru koşmaya devam eden bufaloyu beyninden vurmanın hesaplarını yaparken rehberimiz Nat, onu ayağından vurdu. Böylece koşmasını engellemek istiyordu.”

Avcı Cem Boyner, kitabını yazacak kadar sembol aktörlerinden olmuş demek bu alanın.

Bir nevi, erkek egemenlik markasını büyütme misyonu gibi bir şey mi yoksa bu? (Bir zamanlar da öldürdüğü kutup ayısının başında çektirdiği fotoğraflarla yer almıştı medyada, hiç unutmam.)

Türkiye’de hızla gelişen doğaseverlik, hayvan koruyuculuk ve anti-avcılık akımları ve duyarlılığı karşısında avcılığını bir kere daha gözden geçirmesi gereken Cem Boyner, avcılığının aslında hayvan öldürmenin, can almanın çok ötesinde bir erkek egemen refleks sonucu olduğunu da idrak etmelidir bence.

Av zamanında insanlık susar!

Zira insanlık kavramı, sadece insanlar için düşünülüp ortaya atılmış bir kavram değildir.

Bütün doğayı, bütün değerleri kapsar çünkü bu kavram!

Capito?

Telesiyej/Taraf

***

İlgili haber: Cem Boyner Afrika’da avladığı buffaloları neden doldurtuyor?

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0