Anneannem
13 Ocak 2012 12:39 / 6146 kez okundu!
Elazığ merkeze bağlı Kulveng köyünde yaşayıp hayatta kalmayı başaranlar, 1915 yılını Büyük Felaket olarak anmalarını haklı kılacak derin acılar yaşadılar.
Bütün köy bir gecede katledilip Hizol Çayına dökülürken Suriye Derzor çöllerine sürgüne gönderilenlerin bir kaçı hariç hiç birisi geri dönmedi.
Warter Ohannis, kendilerini bekleyenleri birkaç gün önceden sezen annesinin sayesinde kurtulmuş ve sonrasında ailesini katleden askerlerden birisiyle evlenerek yaşamına Kayseri'de devam etmişti...
Adı Ermenice'de Gül anlamına gelen Warter Ohannis sesiz ve çalışkan mizacı, sebebini bilemediğimiz farklılığı ile çocuklarının dahi yaşam öyküsünü tam olarak bilmediği, kendisine bir isim verilmediği için torunları tarafından dahi veyve (gelin) olarak seslenilen , 87 yaşında aramızdan sessizce ayrılan benim anneannem…
Onu kaybettikten sonra tüm çocukları ve torunları onu anlamadıkları, yalnızlığını paylaşmadıkları için çok üzüldüler. Ona dair anılarını biriktirmeye çalışsalar da, onun aslında kimseyle bir şey paylaşmadığını, hayatının bir dönemini adeta beton atarak gömdüğünü anlamaları uzun sürmedi. Oğulları kızları son anda hatırlanacak küçük bir ayrıntı için birbirinden medet umdular uzun süre...
Geçmişinin kimse tarafından merak edilmediğini düşündüğünden midir bilinmez, yıllarca ne tek kelime Ermenice konuştu ne de yaşadıklarını paylaştı. En küçük kızı olan annem Şirin ile kaçamak zamanlarda Kayseri'ye giderek Papaz ile görüşür, Büyük Felaket öncesinde Amerika'ya kaçan abisine mektup gönderir, papaza abisinden gelen mektupların çevirisini yaptırarak köye dönermiş.
Ermeniceyi zor okuyup yazdığı için papaza okuttuğu mektupları, köye döndükten sonra yalnız kaldığı zamanlarda açarak uzun uzun yazılara bakmasını halen gözyaşları içerisinde hatırlar annem. Bir de abisinin gönderdiği fotoğraf varmış cebinde taşıdığı.
Şimdi hepimiz için yürek sızısı olan o sorular "niçin sormadık, niçin dinlemedik, neden anlatmadı" simetrik aynalar gibi birbirimize bakarak sonsuza çoğalttığımız sorular benim sessiz anneannemin bize bıraktığı yürek yüküdür...
"Bize vaad edilen bu mudur,
Gittikleri yer Hizol Suyudur"
Annem içinde bu satırın geçtiğini hayal meyal hatırladığı bir türkü mırıldandığını söyler anneannemin. Hizol Çayı'nın, hepsi kendisinden küçük olan kardeşlerinin anne babasının ve tüm köy halkının atıldığı dere olduğunu biliyoruz ama bu türküyü kendisi mi yaktı, birinden mi duydu bilmiyoruz.
Anneannemin sevdiği ya da sevmediği şeyler hakkında kimsenin fazla bir fikri yoktu. Taleplerinin yok denecek kadar az olduğunu, sadece çalıştığını, zor güldüğünü hatırlar çocukları. İstekleri hakkında kimsenin hafızasında bir yer tutmayan Warter Ohannis ölmeden önce yaptığı son istek ile kaldı hepimizin aklında.
Kara bir kefen ile düz bir mezara gömülmek istediğini söylemiş kendisi ile birlikte yaşayan oğluna. Ailesine ve kendisine yaşatılan acılara karşı tek protestosu bu muydu bilemiyoruz ama biz bir tek bundan haberdar olduk.
Vasiyetinin yerine getirilmeyeceğinden kuşkulandığı için "kefenimi getirip asın karşıma" demiş ölmeden 3 gün önce ve mecburen bunu yapan dayımın söylediğine göre bu Kara Kefene bakarak vermiş son nefesini. İstediği gibi o Kara Kefen ile gömüldü. Ancak düz bir mezara çocuklarının gönlü razı olmadığı için bu isteği yerine getirilmedi.
Seçmediği bir yaşama mecbur edilen, kendi dilinde kimseyle selamlaşamadığı bir kentte annemin tabiriyle katilinden bir aile kuran, Kulveng köyünün en güzel kızı iken Kayseri'de Kara Kefen ile gömülen benim Anneannem….
Çok pişmanlıklar kaldı ondan bizlere. Bir araya geldiğimizde öyle çok keşkeler savruluyor ki çocuklarında, torunlarında. Warter Ohannis sessiz protestosu ile çok şey anlatmaya çalışmış aslında bizlere ama ben yine de keşke diyorum geç kalmasaydım, keşke böyle aymaz olmasaydım, keşke Kayseri'deki ocağın başına oturup önce özür dileyip sonra da sorsaydım ona:
Sahi, 1915'te size ne oldu anneanne?
Canan UÇAR
Son Güncelleme Tarihi: 21 Ocak 2012 10:14