GÜLE GÜLE TALAT!
İpek mizaçlı komünist militan. 1984 yılbaşını Şirinyer Askeri Cezaevinde birlikte karşılamıştık.
Koğuş değil kimya dershanesiydi. Ramazan Karakale sonradan açacağı Batı Dersanesinde çocuklara kimyayı sevdirecek metodu kitaplaştırmakta meşguldü.
Ama Tariş Üzüm deneyimli kimya mühendisimiz Talat hoşafları 15 gün önce su kovalarından birinin içinde mayalamış, şarabımızın oluşumunu yılın son gününe ayarlamıştı.
Su kovalarının yanında masumane duran şarap zulamızın sayım sırasında jandarma erleri tarafından keşfedilip patlatılmaması Rauf Cankurtaran fırlama muzipliklerine bağlıydı.
Sağ salim ulaştı şarabımız, yılbaşı gecemize.
Bu arada darbecilere gıcık olan iç kısım komutanı Tuncer binbaşı tayin olmuş, yerine, her vesileyle bizi aşağılamaya çalışıp ağzının payını alan karakurukel darbeci bi yüzbaşı gelmişti.
Yılbaşı gecesi adet olduğu üzere koğuş koğuş dolaşıp kutlama altında ekstra sayım yapmıştı.
Sayım esnasında şarabımızdan kaynaklı, farkedilir olan neşemize bi anlam veremeyip: “Tutuklusunuz ulan hapisanede bu kadar neşeli olunmaz” mealinde bişeyler kusup gitmişti.
Talatçım az yattı Şirinyer’de. Ama şarap imalatımızı sınai bir kaliteye yükseltip her içtiğimizde onu:
“Ayışığı jandarmanın süngüsü yakıyor
Mahpus yoldaş Şirinyer’de
Şarabını yapıyor (yoksa içiyor muydu?)”
eşliğinde kulağını çınlatmamızı gelenek olarak bıraktı.
Talat Özmen yoldaşımı toprağın bağrına indirmeye İzmir’e gelemedim.
İlk geldiğimde, onu tanımış, onunla aynı safta, aynı insani frekanslarda olmuşlarla, onu sonsuzluğa uğurlayacağım.
Kalanlar gitmekte acele etmesin.
Mehmet TÜYSÜZ