|
hurkus
|
Merhaba,
Bizler, ülkemizin ve avukatlýk mesleðinin içinde bulunduðu durumdan büyük endiþe duyuyoruz. Ýstanbul Barosu yönetimine bu nedenle talip olduk.
Türkiye, uygar dünyanýn çoktan hallettiði sorunlarýný hala çözememiþ... Birer zenginlik gibi kuþanacaðý din, dil, etnisite gibi kültürel farklýlýklarýný derin çatýþmalara dönüþtürmüþ... Gencecik çocuklarýnýn ölümüne, linç giriþimlerine seyirci kalmýþ... Askeri vesayetten kurtulamamýþ... Her toplumun gururla taþýdýðý aydýnlarýn, yazarlarýn, medyanýn sesini kýsmaya çalýþmýþ, kültürel mirasýna sahip çýkamamýþ, kýyýlarýnýn talan edilmesine göz yummuþ... Boðaz tokluðuna çalýþan iþçilerin kot pantolon taþlarken zehirlenmesine, tersanelerde ölmesine müdahale edememiþ bir ülke...
Bizler, birbirini ezmeden, ezdirmeden yan yana yaþamayý baþaramamýþ bir ülkede avukatlýk yapýyoruz. Ve de zaten yeterli olmayan temel hak ve özgürlüklerin, güvenlik gerekçesiyle daha da kýsýtlanmasý gündemde.
Dünya ile aramýzdaki uçurum giderek açýlýyor.
Siyasetin gündeminde hukuk var, daha kötüsü hukuksuzluk var. Ve hukuksuzluk, kötülüðü yüreklendiriyor. Adalet duygusu zedelenmiþ bir toplum ürkütücüdür.
Hukuka en çok ihtiyaç duyduðumuz bu dönemde yargý sistemi ve avukatlýk mesleði hýzla itibar kaybediyor... Yargýnýn baðýmsýz olmadýðý, hukukun siyasi çýkarlara alet edildiði inancý yaygýnlaþýyor. Toplumda yaygýn bir adalet talebi var. Bunu hepimiz hissediyoruz. Bu talebin yanýt bulmasý gerektiðini biliyoruz. Adalet duygusu zedelenmiþ bir toplum ürkütücü bir toplumdur, bunu hepimiz görüyoruz.
Ülkede de, Baroda da kayýtsýz kalamayacaðýmýz bir durum var. Evet, hukukçularýn isyan etmesi gereken bir dönem yaþýyoruz ama hangi avukat itiraz edebilir? Duruþma kapýlarýnda saatlerce bekleyen, çoðu ücretli/ baðýmlý çalýþan, vergisini ödemekte güçlük çeken, sosyal güvencesi eksik, kendisi adil bir hayat yaþayamayan bir avukat, yargýnýn baðýmsýzlýðý, adil yargýlanma hakký, mesleðin itibarý ya da demokrasi için ne kadar zaman ayýrabilir? Ne yapabilir? Sorunlarýmýzýn çözümü için gözümüzü çevireceðimiz yer, elbette barodur. Ne yazýk ki, bir zamanlar yalnýzca üyelerinin deðil, bütün kurumlarýn gözlerini çevirdiði Ýstanbul Barosu, ne demokratikleþme konusunda aðýrlýðýný koyuyor, ne de mesleki sorunlarla ilgili çözüm üretebiliyor!
Bütün bunlar iþin karamsar yaný.
Ama bir de iyimser yaný var... Ýyimser yaný var, çünkü biz, seyirci kalmamaya, kollarý sývamaya karar verdik.
Böyle yaþamaya hayýr diyoruz.
Böyle avukatlýða itiraz ediyoruz!
Sizlere ilettiðimiz çaðrýmýzda da söylediðimiz gibi, hayatýn üzerine hukukun ýþýðý vurabilir. Bizler yaþama yeni bir içerik verebiliriz.
Bu bir hayal deðil. Hem Ýstanbul Barosu’nun tarihi, hem bizim kiþisel geçmiþlerimiz gösteriyor ki hayal kurmak, ayný zamanda hayat kurmak demektir. Biz milyonlarca insanýn kirli iliþkilerden arýnmýþ, saydam bir hukuk devleti talebiyle ýþýklarýný yakýp söndürdüðü 1 Dakika Karanlýk Eylemine karar verirken sadece 5 kiþiydik. Körfez depreminden sonra, ihtiyaç sahibi depremzedelerle onlara yardým etmek isteyenleri buluþturan bir koordinasyonun oluþturulmasý için adým attýðýmýzda yine bir kaç kiþiydik.
Türkiye, toplumsal ve siyasal ihtiyaçlarýn hukuksal karþýlýðýnýn üretilmesi, yeni hukuksal mutabaktalarýn oluþturulmasý gereken bir süreçten geçiyor. Ne ülkede ne de Ýstanbul Baro’sunda, güvensizlik, kaygý ve hoþnutsuzluk yaratan bu duruma tesadüfen gelinmedi, nedenleri biliyoruz.
ÇÖZÜM ÝÇÝN biraraya geldik.
Ülkenin ve avukatlýðýn sorunlarýný bilen Av.Bahri Bayram Belen, Av. Ergin Cinmen, Prof. Dr. Nihal Saban, Doç Dr. Ayþe Nuhoðlu, Av. Mehmet Uçum, Av. Erdem Türkekul, Av. Vilson Akbaþ, Av. Ahmet Çoban, Av. Tora Pekin, Doç Dr. Sibel Ýnceoðlu’ndan oluþan güçlü bir yönetim kurulumuz var. Katýlýmcý Avukatlar olarak...
Laikliðin, özgürlüklerin ve barýþýn ödünsüz savunucusuyuz. Sorunlarýn barýþçýl yöntemlerle, hukuka baðlý olarak, diyalogla çözümünden yanayýz. Terörü, þiddeti nereden gelirse gelsin reddediyoruz. Ve hangi gerekçeyle olursa olsun özgürlüklerin kýsýtlanmasýnýn, militarist politikalarýn karþýsýnda duruyoruz.
*Mesleðin ve ülkenin sorunlarýnýn çözümü için özgürlükçü hukuk temelli muhalefet yapacaðýz.
*Yönetim anlayýþýmýz, temsilde adalet ilkesini içerir. Seçime katýlan tüm gruplarýn temsil edildiði bir Baro Meclisi oluþturulmasýný hedefliyoruz. Mesleðin sorunlarýnýn çözümü için tüm barolarla birlikte, yaþadýðýmýz kentin ve ülkenin sorunlarýnýn çözümü için tüm meslek odalarýyla birlikte çalýþmayý hedefliyoruz.
*Hukukun üstünlüðü, yargýnýn ve avukatýn baðýmsýzlýðý ilkesine baðlýyýz. Hukukun siyasi çýkarlara alet edilmesine de güvenlik politikalarýna araç edilmesine de karþýyýz.
*Prof. Dr. Cemal Bali AKAL , Prof. Dr. Ülkü AZRAK , Prof. Dr. Nur CENTEL , Prof. Dr. Bakýr ÇAÐLAR , Prof. Dr. Naz ÇAVUÞOÐLU , Prof. Dr. Ömer EKMEKÇÝ, Prof. Dr. Hüseyin HATEMÝ , Prof. Dr. Aynur ÝLYASOÐLU , Prof. Dr. Yasemin ÝNCEOÐLU , Prof. Dr. Ýbrahim KABOÐLU , Prof. Dr. Erol KATIRCIOÐLU , Prof. Dr. Türkel MÝNÝBAÞ , Prof. Dr. Ali Rýza OKUR , Prof. Dr. Ýzzettin ÖNDER , Prof. Dr. Öget TANÖR , Prof. Dr. Oktay UYGUN , Prof. Dr. Billur Serap YALTI , Doç. Dr. Hakan ONGAN , Doç. Dr. Mehmet Tevfik ÖZCAN , Doç. Dr. Alpay HEKÝMLER , Yrd. Doç. Dr. Þebnem GÖKÇEOÐLU BALCI , Yrd. Doç. Dr. Ozan ERÖZDEN , Yrd. Doç. Dr. Fulya Ýlçin GÖNENÇ , Yrd. Doç. Dr. Necla AKDAÐ GÜNEY , Yrd. Doç. Dr. Adil BAKTIAYA , Yrd. Doç. Dr. Ömer MADRA , Dr. Nilgün ONGAN , Ersin SALMAN’dan oluþan Bilim Kurulumuz bir Türkiye sentezi.
Oluþturacaðýmýz Ýzleme Kurullarýyla yasama, yürütme ve yargýyý mercek altýna alacaðýz. Hukuk reformu, yeni bir anayasa ve toplumda derin çatýþma yaratan konularýn, özgürlük sorununun, insan onuruna, insan haklarýna uygun þekilde çözülmesi için var gücümüzle çalýþacaðýz.
24.000 üyesiyle dünyanýn en büyük üç barosundan biri olan, Ýstanbul Barosu’nun Genel Kurulu 25-26 Ekim’de toplanacak.
Ve Ýstanbul Barosu 130 yýllýk tarihinde hiç kadýn baþkan seçememiþ.
Evet, dört kez çok deðerli dört kadýn aday çýkmýþ, ama olmamýþ!.. Hem de kadýnlarýn seçme seçilme hakký kazanmasýnýn üstünden 74 yýl geçtiði halde.
Diyebiliriz ki, Ýstanbul Barosu’nun kendine ille de bir kadýn baþkan seçmesi þart mýdýr? Elbette deðildir, ama bu genel kurulda böyle bir þans vardýr... Farkýmýz Ne?
Siz deðerli medya mensuplarý, topluma, yurttaþlara bilgi sunanlar, Baro seçimlerine katýlacak bütün gruplarla konuþacaksýnýz. Hemen herkes size kadýn-erkek eþitliðinden dem vuracak, çaðdaþ, laik, demokratik olmaktan söz edecek... Ýnsaný, peki arada ne fark var diye düþündürebilir bütün bu sözler. Ama biliyoruz ki, fark kavramlarda deðil, bu kavramlarýn içinin doldurulmasýnda, bilginin yaþama dönüþtürülmesinde yatýyor. Biz, hukukun, haklarýn sözlük anlamýný deðil, yaþantýmýzdaki karþýlýðýný konuþuyoruz. Hayata deðen, insaný yok etmeyip görünür kýlan, insana dokunan hukuktan söz ediyoruz. Bilgisi kadar duygusu da olan, hayatýmýzý zenginleþtirecek, olgunlaþtýracak ve adaleti amaç edinen hukuktan söz ediyoruz. Kamplaþmanýn, çatýþmanýn taraftarý olarak deðil, hakikatin, hukukun ve adil olanýn sesi olarak konuþuyoruz. Farkýmýz burada!..
Hayatýn bir bütünlüðü var ve hukuk hayatýn önemli bir parçasý. Bu parçadaki iyileþmeler tüm hayatý etkileyecektir. Bu sorunlar yalnýzca avukatlarýn yalnýzca Barolarýn sorunlarý deðil, hepimizin sorunu. Bu süreçten hepimiz zarar görüyoruz. Bugün bu toplantýya katýlmanýz, “Hayatýn üzerine ýþýk nasýl vurur, bu konuda hukukun ve medyanýn bir katkýsý olabilir mi” sorusunun somut bir yanýtýdýr. Hayata ve katýlýmcý anlayýþa destek verdiðiniz, sesimize ses kattýðýnýz için teþekkür ediyorum.
http://www.katilimciavukatlar.org/node/172
|