Biz ve Onlar

08 Ekim 2012 12:14 / 2560 kez okundu!

 


"dünyanın tepesinde bir avuç hışır,
'güvercin' kanat çırpsa uykuları karışır"
(Hasan Hüseyin Korkmazgil)


Yakın zamana kadar yoksul ülkelerdeki insanlar, kendi yoksulluklarının farkında bile olmadan sessiz sakin yaşıyorlarken, insanoğlu -el emeği göz nuru- uydu teknolojisini tüm insanlığın hizmetine sunuverdi. Ve son 10-15 yıl içinde evlerimizin çatıları-balkonları uydu antenleri ile bezenince televizyonlar New York'ta-Londra'da, Paris'te ve Roma'da, Tokyo'daki yaşamı herkesin gözleri önüne serdi. Uydu antenlerine bir de Internet-bilgisayar ve cep telefonları eklenince, yoksul ülkelerdeki insanların gözleri fal taşı gibi açıldı... Gelişmiş ülkelerdeki insanların nasıl bir zenginlik içinde yüzdüklerini televizyon ekranlarından gözleriyle gören yoksullar, yoksulluklarına isyan etmeye başladılar... Diğer yandan da zengin batıya akın akın göç etmenin yollarını zorlamaya başladılar.

Yerküremizin kuzeyi ve kuzey batısında ABD-Kanada, İngiltere ve Kıta Avrupası'ndaki ülkeler yer alıyor. Bu ülkelere gelişmiş ülkeler deniyor. Uzak Doğu'daki Japonya, Güney Kore gibi ülkeleri de sayarsak, gelişmiş ülkelerde yaklaşık 1-1,5 milyar insan yaşıyor.

Güney ve Güneydoğu yerküresinde ise az gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler yer alıyor. Bu ülkelerde ise yaklaşık beş milyar insan yaşıyor. Biz kısaca zengin ve yoksul ülkeler olarak tanımlayabiliriz bu ayrımı.

Zengin ülkelerde ağırlıklı olarak Hıristiyanlık, yoksul ülkelerde ise Müslümanlık ve Hindu dinleri benimsenmiş durumda.

Hindistan ve Çin’de yaklaşık üç milyar insan yaşıyor. Hindistan ve Çin’in ciddi bir gelişmişlik hamlesi içinde olduğu biliniyor. üç milyardan fazla insanın yoksulluk çemberini kıracak olmasına her medeni insan sevinirken gelişmiş “Uygar Batı”daki “Şahinler” bu durumdan kaygı duyduklarını saklamıyorlar. Ya Çin ve Hindistan da gelişirse, bu dünyadaki petrol-kömür gibi enerji kaynaklarından onlar da paylarını almaya kalkarlarsa... Dünyada 5 milyar insana yetecek kadar fosil enerji kaynağı yok ki... Ya 50 yıllık bir rezerv kaldığı söylenen petrol, 3-5 sene sonra biterse? Gelişmiş ülkelerdeki şahinlerin kaygıları bununla bitmiyor. Ya gelişmemiş ve az gelişmiş ülkeler de yoksulluk zincirini kırıp zenginleşirse. Yani yoksul 5 milyar insan da zenginleşirse?

Gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerin de gelişmesi halinde 4 tane daha dünya gerekiyormuş. Çünkü dünyamız hammadde-enerji-yakıt- oksijen-su gibi kaynaklar ile çöp atıkları bakımından 7 milyar insana yetmiyormuş..

Gelişmiş ülkelerdeki şahinlerin asıl korkularının yanında bir korkuları daha var. Göç ve isyan. Meksika körfezinden ABD'ye, Arjantin'den, Brezilya'dan, Peru'dan, kısacası Latin Amerika'dan dalga dalga göç edildiği herkesin malumu. Ortadoğu-Pakistan ve Hindistan'dan, Türkiye, Yunanistan ve İtalya üzerinden göç dalgaları da herkesin malumu...

Yerküremizdeki yaklaşık beş milyar yoksul insanın zengin ülkelerdeki insanların yaşam kalitesine ulaşması için 4 tane daha dünya gerekiyor olmasının çözümü için iki öneri tartışılıyormuş...

Birinci çözüm önerisi;

Yerkürede sürekli ve kalıcı bir barış kurulmasıyla askeri harcamaların sıfırlanması, rüzgar-güneş ve jeotermal gibi doğal eneerji kaynaklarına yönelinmesi ve güneş enerjisinin uzayda kurulacak dev akülerle depolanması. Ayrıca zengin ülkelerdeki “arsızlığa” varan tüketim ekonomilerinin dizginlenmesi ve uzayın insanlığın hizmetine sunulması için teknoloji geliştirilmesi, buna uzayda koloniler kurulması da dahil.

İkinci çözüm önerisi ise çok korkunç;

“Madem ki dünyamız 4,5 milyar yoksul insanın yaşam kalitesinin yükselmesine yetmiyor, başka dünya olmadığına göre insan nüfusunun savaş yoluyla, kitle imha silahlarıyla azaltılması.

Afganistan, Irak, İran, Lübnan, Filistin, İsrail, Kafkaslar vs. Dünyamızın bütün çatışma bölgelerinde ABD'li ve Avrupalı şahinlerin, Pentagon'un ve savaş ekonomilerinin parmağı hissediliyor.

ABD politikalarını ya Microsoft- Apple ve Walmart gibi barış ekonomileri ya da Pentagon ve tüm dünyanın silah ekonomisi belirliyor. Savaş ekonomisi ile içli dışlı olduğu artık herkesçe bilinen Cumhuriyetçi Parti'nin Başkan Bush’unun, kuşkulu bir seçimle Başkan olduğunu da hatırlatalım. Hem baba hem de oğul Bush'ların Ortadoğu savaşlarını başlattıklarını, medeniyetler çatışması adı altında İslam ve Hıristiyan dünyasını savaşmaya kışkırttığını unutmadık.

Eski bir CİA ajanı olan Bin Ladin'in lideri olduğu El Kaide militanlarının 11 Eylül'de bütün Amerikan savunmasını ve istihbaratını aşarak İkiz Kuleler'i ateşlemesinin ardından başlayan İslami fobi savaş kışkırtıcılığını kitleselleştirdi ama uydudan mikroskobik hareketleri bile izleyebilen bir teknolojiye sahip ABD istibaratının El Kaide'nin bu sobotajını nasıl olup da görememesi hala kuşku uyandırmaktadır. Hatta camları kıranın camcının çocukları olabileceği bile akla gelmektedir..

Ayrıca daha dün Yunanistan'ın krizden çıkması için Merkel'in CDU-CSU hükümetinin önerisi herkesçe malum değil mi? "Yunanistan'a para veririz ama Almanya ve Fransa'dan silah almaya devam ederse"

Bugün yerküremizde "barış ekonomileri" ile "savaş ekonomisi" büyük bir iktidar çekişmesi içinde görünüyor. AB içinde de barış ve savaş ekonomileri çatışıyor.

Barış ekonomisi yanlıları, yani birinci çözümden yana olanlar, Ortadoğu, Kafkaslar, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’nın Müslüman ülkelerinin demokrasi ve ekonomik gelişmeleri için Türkiye’nin öneminin ısrarla altını çiziyorlar. Özellikle AB'ye girmiş bir Türkiye’nin dünya barışı için kazanım olduğunu belirtiyorlar.

Kısacası bugün dünyamızda:

"Dini inanışlar ve milliyetçi duygular kışkırtılarak dünya nüfusunun üçte ikisini yok edecek savaş yanlıları ile", "Dini ve ulusal farklılıklar zenginliğimizdir bu yüzden uzlaşabiliriz, bu dünya hepimize yeter anlayışı ile barış yanlıları çatışıyor".

"Biz ve Onlar" ayrımının çıkış noktası burada... Evet, siz kimden yanasınız?

Irk, din, dil ve politik benzerliklerle mi yerinizi belirleyeceksiniz? Milliyetçilik (ulusalcılık) yaparak savaş yanlısı bir Pentagonist mi olacaksınız?

Veya ırk-din-dil ve politik ayrılıklara sırtınızı dönüp barış ve ilerlemeden yana olan dünya vatandaşlığını mı seçeceksiniz?



Ali Rıza KAPTAN

06.10.2012


Editörün Notu: Hasan Hüseyin Korkmazgil'in yukarıdaki dizesi "Kızılırmak"tandır. 2.satırdaki "güvercin" sözcüğü yazarımız Ali Rıza Kaptan tarafından değiştirilmiş olup, dizenin orijinali "karga kanat çırpsa..." olacaktır.

Son Güncelleme Tarihi: 15 Ekim 2012 16:29

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.