2010'un falı nasıl?

01 Ocak 2010 00:26  

 

2010'un falı nasıl?

Astrolog Oğuzhan Ceyhan, 2010 yılının zor geçeceğini söyledi. Ceyhan’ın yorumuyla Türkiye ve dünyada önümüzdeki yıl yaşanacaklar...

İSTANBUL - Astrolog Oğuzhan Ceyhan'ın 2010 için yorumu şöyle:

Modern batı astrolojisinde büyük gezegenlerin burç değiştirdiği yıllar çok önemli yıllar olarak bilinmektedir.

Bu yıl Jüpiter, Satürn ve Uranüs, normal hareketlerinin dışında gibi görünen, elbette astronomik olarak standart rotalarında ilerlerken, astrolojik olarak önemli ve gergin açılar yaratıyor.

Jüpiter, Balık burcunda ancak yıl ortasında 6 Haziran 2010 günü Koç burcuna geçiyor ve sonra yeniden Balık burcuna geri dönüyor. Satürn şu an ilerlemekte olduğu Terazi burcundan geri hareket yaparak 7 Nisan 2010’da Başak burcuna geçiyor. 21 Temmuz’da ise Terazi burcuna geri dönüyor. Uranüs, 28 Mayıs 2010’da normalde 7 yıl kalması gereken Koç burcuna giriyor ve geri hareket yaparak 14 Ağustos 2010 günü Balık burcuna dönüyor. Yılın geri kalanı boyunca Balık burcundaki hareketine devam ederek 13 Mart 2011’da Koç burcundaki “geleneksel” hareketine başlıyor.

Gezegenlerin bu çok gergin açı değerleri 7 Nisan 2010’dan Eylül başına kadar devam edecek.

Her 3 gezegenin de her zaman görülmeyen yörünge davranışları, Nisan ile Eylül arasına düştüğü görülüyor.

Bu arada, davranışların değerlerini daha da agresifleştiren, 26 Haziran 2010 Ay tutulması ve 21 Aralık 2010 Güneş tutulması ile yılın dönüm noktalarından biri olan Türkiye’den görülmeyecek ama etkisi yoğun hissedilecek 11 Temmuz'da Güneş tutulması var.

ATEŞTEN GÖMLEK BİR YIL
Yıla 15 Ocak’taki olan Güneş tutulmasının yoğun etkileriyle başlıyoruz. Ülkemizi, tüm yıl boyunca Güneş tutulmasının etkisinin temsil ettiği şekilde, ekonomik ve siyasi alanlarda yoğun bir istikrasızlık bekliyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 29 Ekim 1923 Ankara merkezli haritasında gördüğümüz şeyler çok da hoş değil. Tüm yıl boyunca bilhassa Satürn-Plüton karelerinin Mars-Uranüs karşıtlıklarının yoğun olduğu dönemlerde -hükümetin tüm barışçıl çabalarına rağmen- önemli ve yorucu halk hareketlerinin fazlasıyla gündeme geleceği, hatta bunların zaman zaman sokaktaki vatandaşa yansıyacağı çok zor bir döneme giriyoruz.

Cumhurbaşkanının tüm olumlu çabalarına rağmen bu etkilerin çeşitli yerlerden kundaklanan bir orman yangını gibi zaman zaman artacağını bilmeliyiz. Neyse ki, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın doğum haritaları çok büyük karışıklıklara rağmen problemleri atlatacak güç ve kararlılıkta. Hatta Güneş ile Jüpiter’in ve Uranüs ile Jüpiter’in olumlu olduğu bazı dönemlerde; 8 Haziran haftası, 23 Eylül haftası, 16 Mart haftaları ve 21 Aralık 2010 ve takip eden dönemlerde, sosyal karışıklıklara rağmen Türkiye’nin başındakileri başarılar ve dünya üzerinde prestij sağlayabilecek kararlı günler bekliyor.

Unutmayınız, sırf Türkiye değil tüm dünya kara bulutlu, şimşekli bir dönem geçiriyor.

33 yılda bir olan ve önemli bir döngü yaratan Satürn-Plüton karesi 15 Kasım’dan beri dünyanın tepesinde ve yıkıcı etkilerini göstermekte. Bu etki tüm dünyada etkili olmak üzere, 31 Ocak ve 21 Ağustos günleri terör olaylarına, ülkeler arası sosyal gerginliklere, isyanlara sebebiyet verirken, 27 Nisan günü Satürn-Uranüs karşıtlığı ve 26 Temmuz günü bu karşıtlığın daha keskin etkisiyle daha da yorucu bir konuma geliyor.

Artık bir şeyi biliyoruz. 15 Ocak Güneş tutulmasıyla başlayan etkiler 21 Ağustos’a kadar çok yorucu ve zorlayıcı olacak. Ekim 2010’da terör olayları fazlalaşırken, tuhaf bir şekilde iç gerginlikler de azalmaya başlıyor. Kısacası 2010 ateşten gömlek yılı.

2011 ise tüm dünyada güneşin ışığı ile aydınlık getirdiği, kavram ve olayların daha durulduğu bir yıl olarak kendini gösterecektir.

Bu yıl 33 yıllık Satürn-Plüton hareketlerinden bahsetmek istiyoruz. Batı Astrolojisinde Satürn zamanın temsilcisi Cronos olarak adlandırılır. Hatta kronometre kelimesi de Cronos’dan türemiştir.

Satürn gezegeni saatinizdeki yelkovana benzer yavaş, yorucu, daraltan, baskıyı artıran etkiler ile insanların değişime karşı yarattığı direnci ve bu dirence verdiğimiz tepkileri gösterir. Plüton ise Yunan mitolojisindeki Hades’in karşılığıdır. Karanlığın, ışığın olmadığı yeraltının, ölümün ve yeniden doğuşun gezegenidir. Satürn ve Plüton yaklaşık 33 yılda bir yan yana gelir. Pek çok olgunun başladığı, önemli, 33 yıllık bir döngü yaratırlar. Yeni sayfalar açılır ve 33 yıl sonra bu sayfalar kapanır. Bu zor bir döngüdür ve son derece yorucudur. Egolarımızı sınar, bireysel horoskoplarda hastalık ve kayıplarla ilişkilenen olaylar yaratır. Dünya üzerindeki kitle savaşlarına sebebiyet verir. Bu döngü her 8 yılda bir kendini tekrarlayan kavuşum ve kare açılarla birlikte görünür hale gelir. Yaşam büyük bir kitap ise her 8 yılda yeni bir sayfa başlar. Ancak Satürn ve Plüton bir araya gelince iyi şeyler anlatan bir kitap yazmazlar. Beğenilmek gibi bir beklentileri yoktur. Onlar karanlıktır. Bir şeyler her 8 yılda bir başlar, gelişir, büyük güçler birbirlerine meydan okur, zirvelere ulaşılır. Yaşananlar yeni bir düşünce ve bilinç yaratır.

Satürn ve Plüton şu anda 1982’de başlamış olan büyük döngünün kapanış dönemini işaret ediyor. 1982’den beri dünya üzerindeki iki büyük güce, Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’ne işaret eden bu döngü, ilk önce Sovyetler Birliği’ni etkileyerek Afganistan-Sovyetler Birliği savaşını başlatmıştır.

Sovyetler Birliği’nin, sahip olduğu tüm teknolojisine karşı Afganistan da yaşamış olduğu hezimet, o zamana kadar 2. Dünya Savaşı’ndan beri geri çekilmemiş büyük Alman ordularına boyun eğdiren Kızıl Ordu’yu bir avuç Afgan tarafından rezil etmiştir ve bunun sonucunda Rusya’nın çöküşü gelmiştir. Afganistan sanki bir tuzaktır.

DÜNYA İÇİN 'SON PERDE'
2010 yılında Obama’nın verdiği büyük kararlarla Satürn-Plüton karesinin eş zamanlı olduğunu görülüyor. Bu kararlarda Afganistan’da çok ciddi silah ve asker yığınından bahsediliyor.

Sonuç nedir peki? Bir süper gücün daha bu çamurda, Satürn-Plüton karesinin sembolize ettiği şekilde boğulacağı görülüyor.

1982 yılında başlayan bu döngü, 1993-1994 yıllarında, 3. Balkan Savaşı diyebileceğimiz, binlerce Müslüman'ın öldüğü Bosna-Hersek savaşını, Srebrenitza katliamını ve Balkanlar’ın karışmasını da göstermektedir.

Astrolojinin gerçekliği konusunda şüpheleri olanlar bilmelidir ki, 1993 yılında Satürn-Plüton karesi gökyüzündeydi. Bu yetmezmiş gibi Satürn ve Plüton’un gökyüzünde birbirlerine tam meydan okuduğu 11 Eylül 2001’de dünyanın en büyük terör saldırılarından birinin yapıldığı unutulmamalıdır. Bu döngü; ABD'nin Irak’a ve Afganistan’a saldırmasına, şu anki en büyük süper güç olsa da Afgan batağına saplanmasına sebep olmuştur.

Şimdi son perdeye geldik. Bilirsiniz her oyunda son perde en önemlisidir. Güç, para, petrol ve uranyum savaşlarının tüm dünyada kendisini göstereceği bir yıldayız. Bu döngüler kapitalist sistemin sorgulanacağına işaret ederken, Arap piyasalarının da oldukça zor bir dönem yaşayacağını gösteriyor.

Artık Arap toplumları petrolün nimetlerini tüm dünyada kullanarak güç elde etme fikrinden uzaklaşmak zorunda kalacaklar. Bunun yanında Venezuella ve Kolombiya gibi ülkelerin sınır çatışmalarının haberlerini alacağız.

Pakistan-Hindistan gerginliği, Japonya’da şiddetli tsunami ve depremler, Avrupa ve batı ülkelerinde suikastlar, eski doğu bloğu ülkeleri veya Çin’de nükleer bir kazadan doğabilecek, tüm dünyayı korkutacak etkiler bunları takip edecek. Bitmiyor. Bilhassa Çin veya Hindistan’da -bu Latin Amerika’da da tekrarlayabilir– meydana gelecek büyük bir sel felaketi, Rusya ve Ukrayna’dan başlayarak Nisan ayının ortalarından itibaren kendini baskın bir etki ile gösterecek domuz gribinin daha öldürücü bir şeklinin ve farklı mutasyonlarının ortaya çıkması da ana konular arasında.

Bu zorlayıcı Astrolojik etkilerin, 2010 Ekim’inden itibaren ülkemizi de tehdit eden bir boyuta gelmesinin, Ocak ve Şubat ayında ülkemizde gripten ölümlerin artması ile sonuçlanacağı görülmektedir.

“Hiç iyi bir şey yok mu?” diye soracak olursanız, minör etkilerin ne yazık ki ana temaları değiştirmeyeceğini söylemek zorundayız.

PİYASALARDA DÜZELME
15 Mart’tan itibaren mali piyasalarda biraz olsun düzelme bekleyebiliriz.

Krizin halk üzerindeki etkilerinde çok önemli bir değişim yaratmasa da iyileşme yeni kapılar açabilir.

YATIRIMCIYA UYARI
Yatırımcının ne yazık ki değerli mineraller hariç, kazançlarını değerlendirebileceği altın, platin gibi bir enstrüman görülmemekte.

SEKTÖRLERDEKİ DURUM
Nisan ayından itibaren emlak fiyatlarında küçük artışlar olsa da, ekonomideki durgunluk otomobil ve inşaatta kısa dönemli vergi koruma politikaları getirebilir.

Tabii bu korumaların ne kadar gerçekçi olduğu da düşünülmelidir. Enerji ve tabii kaynaklara gelecek olan zam, tüm bir yıl boyunca halkı zorlayacak.

Ocak başında gıda sektörü, sağlık ile ilgili sektörlere gelebilecek yaptırımlar ve temel ihtiyaç ile ilgili sektörlere gelen yeni vergiler ve Avrupa birliğine bağlı yaptırımlar sebebi ile zorlanacak.

BÜYÜK BİR HOLDİNGE BASKI VAR
Ülkemizde belli kanunlar sebebiyle yolsuzluk ve çıkar politikalarını izlediği düşünülen birkaç büyük holdinge çok büyük baskınlar yapılacak.

Önemli bir medya grubu da yok olma aşamasına gelecek. Medyada büyük kartel grupları varlıklarını artık sürdüremeyecek.

2010’da fazlasıyla parçalara bölünmüş bir medya göreceğiz. Bu çarpıcı gelişmeler 17 Aralık’tan itibaren olmak üzere, 31 Ocak, 21 Mart ve 26 Mayıs haftalarında görülebilir.

YENİ LİDER
Jüpiter transitleri, Uranüs-Jüpiter kavuşumuyla birlikte sosyal demokrat görüşlere sahip ama sağ tabana da hitap eden çok büyük bir lider çıkacağını ve bu liderin 2010 yılının ikinci yarısından itibaren güçlü ve etkileyici bir karizma yaratarak 2011 başında güç kazanacağını gösteriyor.

Astrolojik etkiler bu kişinin seçimlerde de şu anki yönetimin en büyük rakibi olacağını göstermektedir. 2010 yılı politik arenada alternatif liderlerin hızla güçleneceği bir yıl olarak görülüyor.

CHP lideri Deniz Baykal ile MHP lideri Devlet Bahçeli’nin güçlerinin devam edeceğinden; 2002 yılından itibaren Recep Tayyip Erdoğan’ın kat etmiş olduğu yol gibi, güçlenecek yeni ve lider vasıflı politikacılar da yol kat edecek.

Bu yeni politikacının, 6 Ağustos 2009’da başlayan Astrolojik etkilerin tetik mekanizmasıyla birlikte bilhassa 2011 yılında güçlenerek, 2018 yılına kadar olan süreçte arkasına çok büyük bir astrolojik rüzgar alacağını da şimdiden söylemeliyiz.

Daha önce medyada yapmış olduğumuz yorumlarda 2002-2003 yıllarında Tayyip Erdoğan’ın ne kadar hızlı yükseleceğini söylediğimizi hatırlarlar.

Şimdi de yeni lider adayımız, 2011 yılında Astrolojik enerjisi daha az olan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı seçim yarışında ciddi, beklenmedik sonuçlar alabilir.

KAZALAR
Bu yıl bilhassa hava araçlarındaki arızalar devam edecek. Yaz aylarında boğazdaki deniz trafiğiyle ilgili problemler nedeni ile istenmeyen sonuçlarla da karşılaşabiliriz.

26 Ocak’tan itibaren trenlerle ilgili sorunlar ön plana çıkarken, 15 Ocak-14 Mart arası hava taşıtlarındaki arızalar üzücü sonuçlar verebilir.

Ağustos ayının sonları, Eylül’ün ilk 10 günü ve Ekim ayının son haftası içinde trafikteki insan kaynaklı kazaların katliamlara sebebiyet verebileceğini görmekteyiz.

2009 TAHMİNLERİ TUTMUŞTU
Geçtiğimiz yıl yorumlarımızı okuyanlar grip salgınını, Hollanda’daki uçak kazasını, DTP’nin kapatılacağını ve Eylül’de doğal felaketlerin artacağını köşemizden öğrenmişlerdi.


ntvmsnbc.com

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0