Yassıada'nın köhne mahkeme duvarı çiçek açtı...

25 Mayıs 2009 23:50  

 

Yassıada'nın köhne mahkeme duvarı çiçek açtı...

Genç Siviller'in, "27 Mayıs 1960" darbesinin 49. yıldönümü öncesi başlattığı "Yassıada Demokrasi Adası Olsun!" kampanyasının bir parçası olarak 24 Mayıs Pazar günü Yassıada'da demokrasi eylemi yapıldı. Gemiden inerek, adaya ayak basan geleceğin 'demokrat Türkiye' toplumunun habercileri ile de ada bir anda hiç tanışmadığı 'demokrasi' ve çok seslilik ile tanıştı. Hukukun olmadığı göstermelik yargılamanın yapıldığı mahkeme salonunun çürümeye yüz tutmuş dış duvarları Genç Sivil sanatçıların, inanılmaz bir el mahareti ve çabukluğuyla gerçekleştirdikleri 'grafiti' duvar desenleri ile rengarenk çiçekler açtı. Bir anda cıvıl cıvıl olan adada, katılımcılar Deniz Kuvvetleri'ne bağlı inzibatlar tarafından filme alınarak "fişlendi..." Celal Bayar'ın torunu, Emine Gürsoy, "darbecilere profesörler yol gösterdi" dedi.

Genç Siviller tarafından Yassıada'daki terk edilmiş binaları, "Demokrasi Akademisi", "Darbeler Müzesi" gibi kalıcı yapılara dönüştürmeyi de hedefleyen Yassıada etkinliğine, Demokrat Partililerin yakınları da katıldı.

Son dönemde 'Milli Emlak'a bağlandığı söylenen Yassıada'nın, her an çökme tehlikesi ile karşı karşıya olan ve üzerinde denize açık büyük delikler bulunan iskelesine Genç Siviller'in gemisi yanaşır yanaşmaz eylemcileri, başlarındaki bir subay eşliğinde, ellerinde otomatik silahlar bulunan 'askeri inzibatlar' karşıladı.

FİŞLENMEK ÜZERE HER ADIM KAYDA ALINDI

Yassıada'da dönemin göstermelik duruşmalarının yapıldığı mehkeme salonunun önüne gelene dek katılımcılar adım adım Deniz Kuvvetleri'ne bağlı inzibatlar tarafından filme alındı ve "fişlendi". Fişlenenlerin adeta her hareketi, etkinlik sonuna dek filme kaydedildi. Tek kamerayla çalışan asker, hem duvar resimlerini yapanları çekmek, hem de aynı anda içerde yapılan konuşmaları kaydetmek arasında gidip geldi. Koşuşturmaktan bitap düşen asker, etkinliğin bitmesi ile rahat bir nefes alabildi.

İnzibatların başında görevli komutana "burası askeri alan mı, her zaman burada inzibat bulunduruluyor mu" şeklindeki sorumuz, komutan tarafından ('Sizin eyleminiz için burada olduğumuz belli değil mi' anlamında) gülümsenerek karşılandı.

DARBELERİ MÜZEYE KALDIRACAK PROJE...

Halk oyu ile seçilmiş Demokrat Parti milletvekilleri, Hükümet üyeleri, Cumhurbaşkanı ve Başbakan dahil çeşitli düzeydeki DP'lilerin yargılandığı(!) ve bazıları hakkında idam kararlarının da verildiği 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrası özel yargılamaların yapıldığı salon ürpertici idi.

Sıvaları dökülmüş, pencere camları kırık, içi içki şişeleri, gazete yanıkları ve izmaritle kaplı bir durumda olsa da, Türkiye toplumunun yüzleşmeden normalleşemeyeceği, rahatlayamayacağı yakın tarihin kara sayfalarından biri bu salonda oluşturulmuştu.

Buranın Genç Siviller'in önerisi ile bir "Demokrasi Müzesi" olması fikri çok önemli.
Genç Sivillerin projesi, sadece 27 Mayıs'ı değil, ardından gelen tüm darbelerin, bugün birer "cinayet" olduğu apaçık ortaya serilen Menderes'lerin, Deniz Gezmiş'lerin idamlarıyla ilgili gerçeklerin, belgelerin sergileneceği kapsamlı bir "Darbelerle Yüzleşme Müzesi"ni içeriyor.

'Darbeleri müzeye kaldıracak' bir projenin ilk adımının böylelikle atılmış olmasına tanıklık etmek sevindirici...

"BURADA 'MİLLİ İRADE' YARGILANDI"

Adaya ayak basılması ile iç karartıcı, ürpertici duvarlarında çiçekler açan, somurtkanlığını demokrasinin çok renkliliğine terk eden mahkeme salonu, Genç Siviller'den Turgay Oğur'un mikrofona çağrısı ile Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın torunu Akile Gürsoy'un duygulu sesi ile yankılandı:

"Bu benim adaya ikinci gelişim. 1960 yargılamalarından sonra adaya ilk kez geldim. Adaya ilk gelişimin öncesi gece uyuyamamıştım. Dün gece de aynı şekilde hiç uyuyamadım. Yıllar sonr buraya böylesi bir toplantı için geleceğimi düşünemezdim.... Burada yargılanırken hayatını kaybedenler oldu. Bu salondan idam kararları çıktı. Burada yapılana 'yargılama' demeye de dilim varmıyor..."

"DARBECİ PROFESÖRLER YOL GÖSTERDİ"

Akile Gürsoy'dan sonra Celal Bayar'ın diğer torunu, Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali söz aldı. Naskali, izleyenlerin gözlerinin nemlenmesine neden olan duygulu konuşmasında şunları söyledi:

"Burada aslında 'mlli irade' yargılandı. Darbeciler büyükbabamın da içinde bulunduğu çok sayıda tutukluyu ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Darbe destekçisi profesörler, Anayasa hukukçuları, yapılana kılıf uydurmada darbecilere yol gösterdi. Onlara, 'bu tutukladığınız kişilere yönelik somut 'suçlar' bulmazsanız, 'o suçlara istinaden bir yargılama yapmaz ya da yapamaz iseniz', siz 'suçlu' durumuna düşersiniz...' şeklinde yönlendirmelerde bulundular. Onların bu telkinleri ve yönlendirmeleri ile darbeciler (bugün komik duruma düşen)çeşitli suçlar yarattılar, düzmece davalar açtılar. Yine bu darbeci profesörler, idamlar için de çok yol gösterici oldular. Aslında Yassıada'da olacakların senaryosu çok önceden çizilmişti ki, İmralı'da 90'a yakın mezar çukuru kazıldı. İdam sehpaları kuruldu, hazırlık yapıldı. Bu cinayetlerin işlendiği darbenin yıldönümleri, milletin büyük bir bölümü kan ağlarken 'bayram ilan edildi... Demokrasi mücadelesi için çok yol almamız gerekiyor, elele vermeliyiz..."

"DÜNÜN DARBECİLERİNE, DEVAMCISI ERGENEKONCULARA ASLA HAKKIMI HELAL ETMEYECEĞİM!"

Ömür boyu hapse mahkum olan dönemim M. Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin oğlu Cahit İleri de yaptığı konuşmada, "Babam 49 yıl önce hukukun ayaklar altına alındığı göstermelik yargılamaların yapıldığı bu salonda, namusunu, faziletini korumak için mücadele etti. Mahkeme sırasında, tribünlere doldurulan kendini bilmez saldırgan seyircilerin sataşmaları altında kendini müdafaa etti. Babam savunmasında; 'İstediğiniz kadar başımızla oynayın. Ama onurumuzla asla oynatmayacağız' diye haykırdı. Darbecilere, cuntacılara, devamcısı Ergenekonculara asla hakkımı helal etmeyeceğim..."

Konya Milletvekili Remzi Birand'ın torununun oğlu Kaan Doğan ise; "O dönemi yaşamadım tabii ama, milletin temsilcilerinin başına gelen çok acı. Bugün de bu zihniyet aynen Ergenekoncu yapılanmada sürüyor..." dedi.

"BİR DÖNEM 27 MAYIS DARBE ANAYASASINI SAVUNDUĞUM İÇİN YAKINLARINI KAYBEDENLERDEN, ACI ÇEKENLERDEN ÖZÜR DİLİYORUM..."

DP yakınlarından sonra katılımcılarla duygu ve düşüncelerini paylaşan gazeteci-yazar Yalçın Ergündoğan ise; "Yaşamının büyük bir bölümünü sol, sosyalist siyasi mücadele içinde geçiren biri olarak, bir dönem de olsa, 27 Mayıs darbesinin "özgürlükçü bir Anayasa getirdiği" düşüncesini taşıyor olduğumdan, kısa bir dönem de olsa, aslında apaçık bir 'darbe' olan 27 Mayıs'ı darbeler arasında saymadığımdan ötürü, burada yakınlarını kaybedenlerin, acı çekenlerin huzurunda, bir yurttaş olarak kendilerinden özür diliyorum" dedi.

Ergündoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Gerçekler her zaman acıtır. Rahatsız eder. Ama yüzleşme rahatlatır. Ben kendimle ve içinde yaşadığım tarihle yüzleşiyorum. Silahlı askeri bürokrasinin vesayeti altında yaşamayı asla kabul etmiyorum. Demokrasiyi kazanma yönünde de mücadelemi sürdürüyorum..."

Yüzleşme Derneği Başkanı Cafer Solgun ise, yaptığı konuşmada, " Adnan Menderes'lerin idamına karşılık Meclis'te Deniz Gezmiş'lerin idam kararının onaylanması için "Üçe üç" diye bağıranlar da unutulmamalıdır. Favori darbesi olmak kabul edilebilir bir şey değildir" dedi.

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Erdal Aksel de konuşmasında, yassıada'daki eski yapıların Müze ve Akademi binalarına nasıl dönüştürülebileceği üzerine teknik açıdan yaptığı kısa incelemesinin sonuçlarını katılımcılarla paylaştı. Aksel; "Dünyada buna benzer olaylar yaşayan ülkeler var. Bu ülkeler bu geçmişleriyle hesaplaşıyorlar. Andıkları dönemlerde kullanılan çeşitli binaları başarı ile müze ya da akademi gibi kurumlara dönüştürebilmişler. Burada da biraz çalışma ile bu dönüşüm gerçekleşebilir" dedi...

HABER/YORUM: Yalçın Ergündoğan 
Sesonline.net

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0