ForumDuygu Müzesi  Yeni Konu 

Çocuk Kalbi

14 Mart 2009

hurkus

Ben olsam ilkokullarda sınıflara çizgi romanlar dağıtırdım.
Çocuklara bir şey söylemezdim, öyle sıraların üstüne, kürsüye, bir yere bırakırdım çizgi romanları.
Merak eden çocuklar gelip karıştırsınlar diye.
Severlerse okusunlar.
Ben okumayı öyle sevmiştim.
Teksas, Tom Miks, Teks, Kinova, Pekos Bill...
Kovboylar.
Herhalde şimdikilere uzay kahramanları gerekir, onları daha çok severler.
Bir iki sınıf sonra başka kitaplar bırakırdım.
Küçük Prens, Pal Sokağı Çocukları, İki Çalgıcının Seyahati...
Ve mutlaka Çocuk Kalbi.
Edmondo de Amicis’in, okuyan her çocuğun ruhunda yer eden kitabı.
Bir okuldaki öğrencileri anlatır.
Tavşan derisinden bir şapkası olan ve burnunu tavşan gibi oynatabilen oğlanı hâlâ hatırlarım.
İki yaşındaki Hayrünnisa’nın hikâyesini dinleyince aklıma de Amicis’in kitabı geldi.
Daha doğrusu kitabın adı.
Çocuk Kalbi.
Hayrünnisa’nın kalbini değiştirmişler.
Dünyada ilk kez böyle bir operasyon yapılıyormuş.
Öyle cin gibi bakıyor yattığı yataktan.
Onu kurtaran genç doktor da yanıbaşında duruyor.
Hayrünnisa’nın kalbi durmuş bir ara.
Genç doktor, onu hemen ameliyata almış ve minicik bedenini bir makineye bağlamış.
O sırada başka bir aile başka bir dram yaşıyormuş Antalya’da.
Üç yaşındaki bir çocuk trafik kazasında ölmüş.
Aileyi bulmuşlar.
Talihsiz bebeğin organlarının bağışlanması için izin istemişler.
Aile, kendi acılarının başkaları için bir umut yaratmasına razı olmuş.
Şimdi kaybettikleri bebekleriyle ilgili kimseyle görüşmüyorlar.
Söyledikleri kısa bir cümle:
“Adının Elif olduğu bilinsin, yeter.”
Adı Elif’miş.
Onun kalbini Hayrünnisa’ya takmışlar.
Bir çocuk kalbi.
Edmondo de Amicis herhalde bunun hikâyesini çok güzel anlatırdı.
İki bebek, iki aile ve bir kalp.
Hayatın hüznünü, acısını, neşesini, mutluluğunu, kederini seviyorum.
Ölümün kenarında kıpırdanıp duran hayat bunlardan oluşuyor.
Bir ailenin sevincini görüyorsun.
Öbürünün kederini.
İki duygunun nasıl içiçe geçtiğini.
Hayrünnisa’nın ailesinin nasıl karmakarışık bir hissiyatla boğuştuğunu tahmin edebiliyor insan.
Bir yandan kendi kızları için seviniyorlar, bir yandan Elif için üzülüyorlar, bir yandan kendi sevinçlerinin bir başka
acıya dayanmasından mahcup oluyorlar, bir yandan minnet duyuyorlar.
İstiyorum ki çocuklar bu duyguları, hayatı, insanları daha küçük yaşlarda öğrensinler.
Masumiyetleri bozulmasın ama o masumiyetin çevresindeki duygulardan haberdar olsunlar.
Çocuk Kalbi’ni okusunlar.
Orada bu duyguların çoğu, çocuklara özgü bir masumiyetin ve vahşetin saflığı içinde anlatılıyor.
Böyle büyüsünler.
Yeryüzünde başkalarının da bulunduğunu, başkalarının da duyguları olduğunu öğrensinler.
O kitaplarla, o duygularla ve maceralarla büyüyen çocukların hayata daha hazır bir hale geleceklerine inanıyorum.
Ve, istiyorum ki Hayrünnisa’yla akranlarının yaşayacağı çağda bizim bugün yazıp çizdiklerimize yer olmasın.
Böyle darbelerle, çetelerle, cinayetlerle dolu bir dünyayı hiç tanımasınlar.
Her insanın, yeryüzünün her yanında yaşayacağı duyguları bilsinler sadece.
Okudukları her kitapta başka bir maceranın içine girsinler, okudukları her kitapta bir başka hayatı yaşayarak duygularını ve hayatlarını zenginleştirsinler.
Böyle savaşlar, çatışmalar, cinayetler sadece kitaplarda gördükleri gerçekler olsun.
İçlerinde bir yerde hep, de Amicis’in “Çocuk Kalbi”ne ayrılmış bir yer kalsın.
Ben olsam, ilkokullarda sınıflara çizgi romanlar koyarım.
Zorlamam çocukları okusunlar diye.
Öyle bırakırım.
Sonra başka romanlar.
Elbette Çocuk Kalbi.
Okusunlar.
Ölen bir bebeğin kalbini bir başka bebeğe takıp, kaybolan bir hayattan bir başka hayat yaratıldığında, bu trajedinin içindeki bütün duyguları kavrasınlar.
Ve, de Amicis’in kitabını hatırlasınlar.

Ahmet Altan
Taraf
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0