Tecavüzde asla kadın suçlu değil

03 Temmuz 2011 14:21  

 

Tecavüzde asla kadın suçlu değil

Erkek üstünlüğünü ve cinselliğin erkeğin doğal hakkı olduğunu kabul eden sosyal normlar, cinsel şiddete karşı kanun ve yaptırımların yetersiz olması, kadın-erkek eşitliğinin kabul edilmemesi, toplumda suç ve her türlü şiddetin yaygın olması tecavüz suçlarında etken...

İSTANBUL - Toplumdaki tecavüz mağdurlarının damgalanarak insanlardan soyutlandırıldığı, özellikle erişkin kadınların tecavüze maruz kaldıklarında suçlandığı, çoğu zaman tecavüzü yapanın değil, ''buna sebebiyet verdi'' diye kadının suçlandığını görülüyor.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mert Savrun, hiç bir tecavüz olayında kadının suçu olmayacağını söyledi.

''Cinsel suçlarda bazı toplumsal normlar etkili" diyen Savrun, şunları söyledi:

''Erkek üstünlüğünü ve cinselliğin erkeğin doğal hakkı olduğunu kabul eden sosyal normlar, cinsel şiddete karşı kanun ve yaptırımların yetersiz olması, kadın-erkek eşitliğinin kabul edilmemesi, toplumda suç ve her türlü şiddetin yaygın olması cinsel suçlarda etken. Bu algı mutlaka değişmeli. Bu algının değişmesi şu açıdan önemli. Tecavüz kurbanlarının çoğu, bu damgalanma korkusu nedeniyle adli makamlara başvurmaktan çekiniyor. Böylece suçlunun yakalanmayarak, çocuk-kadın çok sayıda kurbanına tecavüz etme ihtimali ortaya çıkmaktadır. Çocuk tacizlerine karşı aileler dikkatli olmalıdır. Bu suçun engellenmesi için mümkün olan en ağır ceza verilmeli. Toplumsal caydırıcılık olmadan, bireysel müdahalelerin çok fazla yardımı olamaz.''

Savrun, çocukların cinsel tacize uğramasının tüm dünyada bir insanlık suçu olduğunu ve bunun tüm dünya ülkelerinin sorunu olduğunu kaydetti.

Amerika'da çocuk tacizi oranlarının korkunç boyutta olduğunu vurgulayan Savrun, 1995'de yapılan bir araştırmada ABD'de tecavüze uğrayan çocuk sayısının 126 bin olduğunu, bu rakamın yüzde 30'unun 7 yaş altı çocuklardan oluştuğunu vurguladı.

Savrun, istatistiklerin güvenilir olmadığı geri kalmış ülkelerde bu rakamın çok daha üzerinde çocuk tacizi olayının tahmin edildiğini söyledi.

''BELİRLİ BİR CİNSEL SUÇLU PROFİLİ YOK''
Savrun, belirli bir cinsel suçlu profilinin olmadığını belirterek, bu suçların her toplumda, her sosyoekonomik grupta ve her eğitim seviyesinde görülebileceğine dikkati çekerek, ''tecavüzcü'' deyince akla filmlerdeki klişe rollerin geldiğini dile getirdi:

''Dışarıdan bakınca anlaşılan bir tecavüzcü profili yok. Hatta ne yazık ki tecavüzcülerin çoğu hemen yanımızdaki kişiler. Tecavüzler genellikle güvenilir zannedilen ortamlarda meydana geliyor. Rakamlar bu konuyu çok net bir şekilde ortaya koymakta. Cinsel suçların yüzde 75'i mağdurun yaşadığı yerde meydana geliyor. Tam bir tecavüzcü profili çıkarılamasa da bazı bireysel özellikler suça eğilimi arttırıyor. Alkol ve madde kullanımı suç eğilimini arttırmakta, şiddet içeren cinsel fanteziler ve bu durumun kadınlar tarafından arzu edildiğine dair inanç tecavüz suçlularında sık görülmekte, cinsel suç işleyenlerde günlük ve duygusal olmayan cinsellik tercihi ön planda.

YAPTIRIMLAR
Bu konuda uygulama açısından sorunlar var. Mahkemelerin teknik açıdan tıbbi karar vermeleri mümkün değil. Varsayalım, mahkeme böyle bir karar verdi. O zaman bu kararı kim uygulayacak? Hekim kendi koymadığı teşhisi yine kendi yetkisinde olmayan tedaviyi etik olarak nasıl uygulayacak? Yine tedaviye bağlı yan etkilerden dolayı, suçlu hastalanır veya ölürse bunun sorumlusu kim olacak? Bütün cinsel suçlarla mücadele etmek için toplumsal farkındalık yaratmak gerekir. Her türlü cinsel şiddete aynı sertlikle karşı durmak gerekir. Tecavüz ve taciz bir insanlık suçudur. Hayat kadınına veya bir travestiye karşı cinsel suç işlendiğinde aynı çocuğa yapılmış kadar sert tepki göstermeli ve aynı oranda cezalandırılmasını talep etmeliyiz.''

ntvmsnbc.com

Son Güncelleme Tarihi: 03 Temmuz 2011 14:41

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0