Hayvan öldürmek kabahat mi suç mu? - Gülin Yıldırımkaya

13 Ekim 2010 14:53  

 

Hayvan öldürmek kabahat mi suç mu? - Gülin Yıldırımkaya

Hayvanlara karşı işlenen suçların yasal olarak cezasız kalması Kabahatler Kanunu kapsamında görülmesi tartışma yarattı.

İzmir Bornova’da, üniversiteli 4 gencin, bir büfecinin baktığı sokak kedisini tekmeleyerek öldürmesinin güvenlik kamerasınca kaydedilen görüntüleri hayvanseverleri ayağa kaldırdı. Ellerinde pitbull köpekle gelen bir grup gencin önce köpeklerini kedinin üzerine saldırtmak istediklerini, başaramayınca da birisinin kediyi feci şekilde tekmeleyip, başını da ezerek öldürmesi, gençlerin gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılmaları, hayvan hakları ihlalleriyle ilgili yasal düzenlemeleri yeniden tartışmaya açtı.

Hayvanlara karşı işlenen suçların Kabahatler Kanunu kapsamından çıkarılıp Ceza Kanunu dahilinde ele alınmasını isteyen hayvanseverlere karşın yetkililer cezaların yeterli olduğu görüşünde.

Peki cezalar gerçekten yeterli mi, bu suçların çok daha geniş bir kapsamda mı ele alınması gerekiyor?

İşte farklı görüşler...

"Hayvana tecavüz etmiş, buradaki örnekte olduğu gibi bir kediye vahşet uygulamış kişiler de idari suçlar kapsamında değerlendiriliyor ve bu kişiler mahkeme huzuruna çıkmıyor"
HAYTAP Hukuk Danışmanı, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Kom. Bşk. Avukat AHMET KEMAL ŞENPOLAT:

Olay sabah intikal etti ve biz öğlen başvurduk. Suçlu tespit edildi, yakalandı, serbest bırakıldı. Olay yıllardan beri şikâyetçi olduğumuz şekilde gelişti. Çünkü polis, emniyet güçleri, savcı ne kadar iyi niyetli olursa olsun yargının hayvanlara kötü muamelede yetkisi yok. Hayvanları Koruma Kanunu Kabahatler Kanunu kapsamında yer alıyor. Kabahatler Kanunu da küçük suçlar dediğimiz, idari suçlar dediğimiz örneğin sokakta nara atmak, sarhoş olarak gezmek, kapalı alanda sigara içmek vb. nasıl ki birmiktar para cezası ile yaptırımlanıyor ve bu kişilermahkeme huzuruna çıkmıyor, para cezasını ödedikten sonra bir caydırıcılık teşkil etmiyor.

‘HUKUKÇULARIN ELLERİ BAĞLI’
Hayvana tecavüz etmiş, buradaki örnekte olduğu gibi bir kediye vahşet uygulamış kişiler de idari suçlar kapsamında değerlendiriliyor ve bu kişiler mahkeme huzuruna çıkmıyor. Polisin de, savcının da yetkisi yok. Hukukçuların gözleri değil, elleri bağlı, vahşeti görüyor, yargılamak istiyorlar ama savcılığa başvurduğumuzda takipsizlik çıkıyor. Bunun temelini araştırdığımız zaman Adalet Bakanlığı’nın hâkim ve savcıların yükünün artmasını istemediği sonucuna varıyoruz.

Eğer bugün bir kedinin-köpeğin hakkını savunuyorsak, toplumdaki en zayıf halka olan yaşlıların, kadınların, çocukların, özürlülerin de hakkını savunmuş oluyoruz. Parlamentonun ya da bu konuda ‘önce insan hakları dururken neden hayvan haklarıyla uğraşıyorsunuz’ diyen insanların olaya bu şekilde yaklaşmaları gerekir. Bir kişi hayvanları sevmeyebilir ama onun yaşam hakkına saygı duymak zorundadır.

Amerika’da benzer bir olayda bir kediye kötü muamele yapılmış böyle bir durumda suçu işleyen kişinin hem sınırdışı edilmesi kararı alınmış hem de hapis cezası verilmiş. Yurtdışındaki mahkemeler şöyle diyor:

‘Bugün hayvana bunu yapan yarın öbür gün insana da yapacaktır, potansiyel suçlu olma ihtimali yüksek.’

‘Hayvan hakları ile ilgili yasayı hazırlayanlardanım. Kanunu hazırlarken AB’den görüş aldık, onlar da onayladı. Hangi ülkelerde hayvanlara karşı işlenen suçlarla ilgili hapis cezası var söylesinler’
TBMM Çevre Komisyonu Başkanvekili, AK Parti Hatay Milletvekili MUSTAFA ÖZTÜRK:

Yasada hayvan haklarıyla ilgili yeterli düzenlemeler Anayasa’da var. Cezalar da para cezası. Düşük de değil, bayağı yüksek rakamlar. İl çevremüdürlükleri gerekli cezaları uyguluyorlar. Hayvan hakları ile ilgili yasayı hazırlayan kişilerden biriyim. İlgili kurum, kuruluşlar ve AB delegasyon üyeleriyle beraber hazırladık. Kanunu hazırlarken AB’den görüş aldık, onlar da onayladı. Tepki gösteren arkadaşlara sormak istiyorumhangi ülkelerde hayvanlara karşı işlene suçlarla ilgili hapis cezası var? Onlarda da para cezaları var. Bu tip kanunlar AB’ye uyumlu düzenlenir. Ama şunu diyebilirler: AB’de bir de şumevzuat var, bunu düzenleyelim. Bunu inceleriz. Ama cezalar yetersiz denmesine katılmıyorum. Bir de hayvan barınağı deniyor, bu laftan da nefret ediyorum. Doğrusu “bakımevi”dir. Neden?

Hayvana bakacaksın, tedavisini yapacaksın sonra doğayla barıştıracaksın. Barınaklara hayvanları koyuyorlar, hayvanlar bas bas bağırıyor, ‘Ben doğayı istiyorum’ diyorlar. Kafalarına göre barınak yapıyorlar, çoğu kaldırılmalı. Buralar doğayla barışık olmayan yerler.

‘Ceza kanunu insanı koruyamıyor, hayvanı nasıl korusun?’
Türkiye Hayvanları Koruma Derneği Başkanı BİRGÜL RONA:

Mevcut hayvanları koruma yasasında değişiklik yapılması için Meclis’e birtakım yeni tasarılar verildi. Hayvanlara yapılan suçların da diğer suçlar gibi ceza kapsamına alınması için. Hayvanseverler bu konuda gerekli girişimlerde bulundu. Ancak henüz bununla ilgili yasal bir düzenleme olmadı. Açıkçası bu epey bir zaman isteyecek, kolay olmayacak.

İzmir’de yaşanan son olayı izlerken mahvolduk, kahrolduk. Bu vahşet karşısında bırakın hayvansever olmayı, vicdan sahibi merhamet sahibi herkes, zavallı çaresiz canlıya yapılan bu eziyet karşısında isyan eder. O kişi eğer civarlarımızda ele geçirilmiş olsaydı linç edilirdi. O kadar küçük, o kadar aciz bir canlıya yapılan bu hareket hiçbir şekilde hiçbir vicdana sığmaz. Hayvan sevsin sevmesin bu insanlığın doğal yönüdür. Kanunda değişiklik yapılmasını, hayvana karşı işlenen suçların Ceza Kanunu kapsamına girmesini hep istiyoruz tabii ama şu da var: Mevcut 5199 sayılı hayvanları koruma yasamız bile gerektiği gibi, hatta gerektiğine yakın biçimde bile ilgili bakanlıklar tarafından denetlenmiyor, yürütülmüyor bile.

Yasayı yürütmekle ilgili olan kurum Çevre ve Orman Bakanlığı’dır, Tarım Bakanlığı’dır. Bugüne kadar, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın sahipli veya sahipsiz hayvana yapılan herhangi bir zulme müdahale ettiğine hiçbir şekilde şahit olmadım. Yasa var ama yasayı yürütmekle görevli olan kuruluşlarımızdan hiçbir hareket yok. Siz istediğiniz kadar yasa yapın. Hayvana yapılan zulme bilmem kaç yıl hapis verin. Bunu uygulayacak kafa olmadığı sürece işe yaramaz.

Adli kurumlarda, kurumu temsil eden kişiye göre değişiyor tutumlar. Kimi ‘Aman işte ne olmuş hayvan yüzünden 5 yıl ceza mı vereceğim’ diyor. ‘Bir sürü hayvan var, ne olmuşsa olmuş’ diyor. İnsan insana neler yapıyor da 3-5 ay yatıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyorlar. İstediği kadar değişsin yasa, bu suçlar Ceza Hukuku kapsamında değerlendirilsin, yine de uygulanmayacak. Onu uygulayacak adam olmadığı sürece neye yarar?

‘Bu caniler hapse girmeli yaptıkları sabıkalarına işlenmeli’
Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği (DOHAYKO) Gen. Sekreteri ve HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu Bşk. Yrd. NESRİN ÇITIRIK:

Bu vahşetlerin artmasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eksikliği söz konusu. Camilerdeki vaazlarda, dinimizin tüm canlıların korunması, özellikle muhtaç ve mazlum olan çaresiz insan ve hayvanlara duyulan merhamet, yardım ve şefkat duygularının geliştirilmesine yönelik söylemler çok fazla yer almıyor. Gazetelerin 3. sayfaları insanın insana olan vahşeti ile dolu. O ağzı dili olmayan çaresiz hayvanlar vahşete uğrayıp sessizce acı çekip ölüp gittikleri için, hayvanlara uygulanan tecavüz ve şiddetin boyutlarının ne kadar büyük olduğunu topluma gösteremiyoruz. Başı ezilerek öldürülen kedi kameraya yansımasaydı haberimiz olmayacaktı. İnsan öldürmekle hayvan öldürmek arasında sadece bir adım var. Bugün o kediyi başını ezerek öldüren cani, yarın bir çocuğu, bir yaşlıyı da aynı şekilde öldürecektir. Bunlar hakim karşısına çıkıp, hapse girmeli, bu vahşet sabıkalarına işlenmeli.

‘Hayvan hakları tam olarak korunamıyor ama ‘haksızlık’ demek de yanlış...’
Kültür Üniversitesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. BAHRİ ÖZTÜRK:

İdari suçlarla, kapalı bir ortamda sigara içmek vs. ile hayvanlara karşı işlenen suçları kıyaslayıp, haksızlık yapılıyor demek yanlıştır. Fakat Türkiye’de hayvanların tam manası ile korunduğunu söylemek de mümkün değildir.

Hayvan hakları ile ilgili maddeleri ister Ceza Kanunu’na koyun, isterseniz Anayasa’ya koyun kafalardaki hayvan hakları imajını değiştirmedikçe bu konuda olumlu bir neticeye varamazsınız. Ben bir hayvansever olarak gerçekten derin bir üzüntü duyuyorum. Burada önemli olan husus hayvanlara yapılan saldırının Kabahatler Kanunu’na girip girmemesi değil, insanların böyle bir davranışı asla kabul etmemeleri, gayrimeşru saymaları gerekliliğidir. Örneğin yeni bir Ceza Muhakemesi Kanunu yapıldı, İnfaz Kanunu yapıldı durumla ilgili düzenlemeler mükemmel ama uygulamaya baktığınızda çok ciddi problemlerle karşılaşabiliyorsunuz.

Bu demek oluyor ki bir reform yapılması gerekiyorsa önce kafamızda, zihinlerde, gönüllerde reform gerçekleşmelidir. Bu da eğitimden geçiyor. Bizim böyle sığ, kuru bir tartışma yapmak yerine hayvan haklarını ülkemizde nasıl hâkim kılarız, nasıl ciddi bir şekilde uygularız? Bu soruların cevabını düşünmemiz gerekir. İstediğiniz kadar düzenleme yapın beyinler değişmedikçe sonuç da değişmez.


Habertürk

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0