Forumİzmirütopya  Yeni Konu 

İzmir'de neden İzmirli yok?..

17 Mayıs 2008

hurkus



Nur içinde yatsın, Osman Kibar, namı diğer Asfalt Osman'ın bir lafını bir türlü unutamıyorum. Çünkü unutturmuyor, İzmir'de yaşayanlar..

Efsane başkanın başarıları yurdu sarmışken, yolum İzmir'e düştü, Oturup yemek yedik... Kutlayınca, "Hıncal Bey, doğrudur, pek çok şey yaptım bu kentte.. Pek çok yere imzamı attım.. Ama bir şeyi bir türlü başaramadım. Ölüp gideceğim içimde ukde kalacak" dedi.

Meraklandım tabii.. Başkanın bu kadar umutsuz olduğu şey neydi, diye..
"Bir İzmirli yaratamadım" dedi.. "Bu kentte İzmirli yok.. Sorun bakalım.. 'Nesin, nerelisin' diye.. Levantendir.. Karşıyakalı, Göztepeli'dir. Nerden gelmişse, oralı, Sivaslı, Malatyalı, Anteplidir, ama İzmirli değildir.. 'Ben İzmirliyim' diyen çıkmaz.."

O zaman İzmir'i pek bilmem.. "Şaka" deyip geçmiştim.. Aradan geçen yıllar, Kibar'ın ne kadar haklı olduğunu gösterdi bana..

İzmir Allah'ın yer yüzünde yarattığı cennetlerden biri.. Her türlü doğal imkanı da vermiş.. Avrupa'ya açılan liman.. Arkasında da bu ülkenin en bereketli toprakları uzanıyor.. Sanayi için de her şey mevcut.. Tarih, turizm desen, hazine..

Ülkenin en zengin, en müreffeh yöresi olabilir.. Yok, yok, burada..

Olmuyor.. İzmirliler, hele de okumuşları, iş bulmak için kentten kaçıyor, İstanbul'a gidiyor, Avrupa, Amerika'ya gidemezse..

İzmir'den, cennetten çıkıp İstanbul cehennemine göç.. Olacak şey mi?.
Ama ne yapsınlar?..

Karşıyaka'da imza günüme gelmiş bir kız.. Konuşuyoruz. Uluslararası İlişkiler mezunu. Üç dili ana dili gibi konuşuyor.. "İş bulamıyorum. Çünkü İzmir'de iş yok" diyor.. İstanbul'a gitmiş, hemen iş bulmuş, ama maaş ancak ev kirasına yetince geri dönmek zorunda kalmış. Boş oturuyor.. Yani aklına başka şey gelecekler olur.. Gelmesin.. Kız çok da güzel üstelik. Al hemen televizyona koy, sunucu diye.. Cıvıl cıvıl.. Yani nerden bakarsanız bakın "Bizde iş yok" diye kapıdan çevrilecek biri değil.. Ama gerçek acı.. İş yok!.. Yok!..

Neden?..

Gazeteciler geldi yanıma.. Konuşuyoruz.. D&R tıklım tıklım.. Açılışa gelmişler.. İmza masasının başında kuyruk.. 10-12 yaşında küçükler.. Gençler.. Orta yaşlılar.. Benden de büyükler.. Dört kuşak insan var orda.. Ve de İzmir'in her yanından.. Ta karşıdan Güzel Yalı'dan, Bornova, Buca, Hatay, aklınıza ne gelirse ordan gelen var..

Ortak özellikleri Hıncal Sevgisi..

Meslekdaşlara onları gösterdim..

"Bakar mısınız" dedim.. "Her yerden, her cinsten, her yaştan insanlar.. Bunların hepsi beni seviyorlar, ama birbirlerini sevmiyorlar?.. Neden?.."
Bir nefret, kan davası, kin, öfke..

En bariz yansıma, spor sahalarında..

Göztepe'li kendi takımının haline bakmıyor. Karşıyaka küme çıkamadı ya, ona seviniyor.. Karşıyakalı, Altay terfi edemedi diye bayram yapıyor..

Altaylı İzmirspor çöktü diye sevinçli. İzmirsporlu "Ama Altınordu da gitti" diye mutlu..

Bunlar bir araya gelseler.. Bir İzmirgücü kursalar mesela, güçlerini bir araya getirip, Trabzon efsanesi biter, İzmir destanı başlar, Anadolu'da..

Bu ülkenin en büyük stadı orda.. Bu ülkenin en meraklı, en yoğun seyircisi orda.. Arkada Ege Hinterlandıyla en büyük futbolcu kaynağı orda.. Ama bir araya gelemiyorlar. Destek de olmuyorlar.. İşleri birbirlerini kösteklemek..

Göztepe'yi eleştiriyorum, Karşıyaka'dan gelen mailler bilgisayarımı kilitliyor.

"Hıncal Ağbi çok büyüksün" diye..

Karşıyaka'ya kızıyorum.. İzmir'de rastladığım Göztepeliler omuzlarına almak için koşuyorlar..

Bu mudur?..

İzmirlilik bu mudur?..

Ne olur yapmayın, benim Sevgili İzmirlilerim..

İz-mir-li-lerim!.. Yapmayın!..

(Harika İzmir günlerini, hafta içinde anlatacağım.. Merak etmeyin..)

Hıncal Uluç
Sabah Gazetesi
17 Mayıs 2008
07 Haziran 2008

Moshe

Hıncal Bey benimde acı ile gözlemlediğim bir kaç analize değinmiş. Belki tanınmış bir insan olmasından dolayı daha sivri eleştirileler yapmamış olabilir. İzmir'de yaşayan birisi olarak bende bir kaç kelam etmek istedim.

2000 yılından sonra 1,5 yıl Eskifoça'da yaşadım. Birçok çeşitli insan ilişkisine muhatap oldum. Bu kişilerin çok azı yerli insanlardı. Dışarıdan İzmir halkına bakıldığında veya kendilerini tanıttıklarında ülkenin en medeni insanları olarak bilinir veya iddia ederler.

Yine bir kış akşamı o zaman okuduğum Irvin Yalom'un Aşkın Celladı adlı kitabımı aldım ve bir cafeye gittim. Çok soğuk olduğu için o gece sahilde ki bir bank yerine cafeye tercih etmiştim. Bir beyefendi bir süre sonra masama yaklaştı ve "Size bir kaç şey sorabilir miyim" diye sohbete başladı. Nerden geldin, nereye gidersin, ne yaparsın sorularından sonra biraz iç çekip "Sevgili arkadaşım kusura kalma çok özür dilerim ama sana burada deli diyorlar" dedi.

Yudumladığım çay zıpkın gibi boğazıma saplandı. Sadece "neden?" diye sorabildim. Cevap çok ilginç ve bir o kadar da acı geldi "Ya sen hani her gece şu ileride ki banka oturup kitap okuyorsun ya işte o yüzden" Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim. Kitap okumak delilik diye mi algılanmış? Maalesef öyle. Hemen hemen her gece bisikletimin selesine bir şişe şarap ve okuyacağım kitabı alır o en uzak banka oturur saatlerce hem okur hem de şarabımı içerdim. En uzak bankı seçmeme rağmen gözlerden kaçmamış ve adım deliye çıkmıştı. Kimse bilmezdi ki Foça tarihinde Foçayı tanıtan en kapsamlı sitenin tasarımcılığını ve editörlüğünü yapıyordum. Sonra beyfendi elini omzuma vurarak "sıkma canını insanlar böyle işte bende dedikodulara meraklandığım için seninle konuşmak istedim. Deli olduğunu düşünmemiştim ama emin olmak için bu sohbet iyi oldu. Pırlanta gibi delikanlıymışsın söylentileri boş ver bildiğin yolda git" diyerek kendi masasına geçmişti.

Evet, nazarımda kent kültürü oldukça zayıf bir yer. İskender'in kurduğu antik kentin üzerine varoş mahallerin yapımına göz yumacak kadar, çarpık kentleşmenin en kötü örneğini sergilemiş, doğal ve tarihi değerlerini değerlendirememiş, şehir planlamasının kısa vadelerle yapılmasından dolayı trafik çilesini yaşayan garip ve güzel şehirdir İzmir.

Elbette alınan göçlerin bunda büyük bir etkisi var ama kendisini İzmir’in yerlisi olarak gören insanlarda da bir kendini beğenmişlik söz konusu. İş verenimle bu konuyu konuşurken "Bu durum faşizmin ilk basamağıdır bence" demiştim. Kendiside "Haklısın. Kişinin kendini diğerlerinden üstün görmesinin gideceği en üst hali faşizmdir" demişti.

"Adamız küçük olsun ama bizim olsun" mantığı çok etkin bu şehirde. Belki mübadele yıllarında yerleştirilen insanlarda gelişen bir psikolojidir. Konuştuğunuzda "Arnavutum biladeeerr, deliyim, dediğimi yaparım, delikanlıyım" söylemlerini çok duydum. Bu davranışta sadece kendisini spor takımlarının taraftarlığında ki fanatizminde hayat bulmuş. Girişimcilikte, eğitimde, sanat dallarında bu söylemler pek bir cılız kalmış.

Gerçek anlamda kentli olma çabası pek gelişmemiş. Sözlerim yanlış anlaşılmasın sonuçta büyük şehirlerde yaşayan göçmenlerin uyum sağlaması başlı başına bir sorun. Ve bir tek İzmir’in sorunu değil bu sorun ama İzmir’in bu sorunları çok daha öncesinden ve hızlıca halledebilmesine olanak sağlayacak dinamikler varken bu yapılamamış.

Son seçim öncesinde CCNTürk'ün Seçim Otobüsü İzmir’e geldiğin de izlemiştim. Birçok siyasi parti vaatlerini sıralıyorlardı. Birçoğu işsizlik ve altyapı sorununu gündeme getirirken büyükşehir belediye başkanı her fırsatta "Yeni bir opera binasını yapacağız" deyip durdu. Elbette şimdiki çalışmalar yabana atılamaz ama öyle bir programda karşındakiler işsizlikten, altyapı sorunundan, ulaşımdan dem vururken başkanın sıklıkla yeni bir opera binası yapma isteğini vurgulamasını anlayamadım.

Yaklaşımın köklü bir değişime ihtiyacı var bence. Neyse çok uzun yazdım ve aslında pek toparlayamadım. Karşılıklı bir münazara olursa sanırım daha iyi bir fikir alış-verişi olur.
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0