hurkus
|
Edebiyat herkese lazım.
Roman okumak, hikâye okumak, denemelerin öznel dünyasında gezinmek, şiirle uçmak; sadece edebiyatseverler için değil, özellikle yöneticiler için de lüzumludur.
Bir insan bir başka insanı, ya da insanları; nerede olursa olsun, hangi düzeyde olursa olsun yönetiyorsa şayet, her şeyden önce kendisini zenginleştirmeyi yönetebilmelidir.
Bu zenginleşmenin tek ve önemli gerçekliği de, edebiyatla baş başa kalmaktır.
Bir yöneticinin, karşısındaki insanı yönetilen değil, aslında bir ortak olarak görebilmesi için edebiyatın insanı keşiflerinden nasiplenmesi elzemdir.
Hele hele bu yönetici bir siyasetçi ise.
İnsanı anlamada, kavramada; bir siyasetçinin elinde edebiyattan ve sanattan başka hiçbir asal silahı yoktur zira.
Dünyanın ilk büyük demokrat siyasetçisi olan Perikles’in, edebiyata, sanata ve felsefeye ne kadar düşkün olduğunu hatırlayalım.
Siyaseti yöneten, yani halkı yönetmeye kalkan kişi, ancak edebiyatın derin ama berrak sularında yaşayarak devlet denilen şeyi ceberutluktan kurtarıp, insancıl hale getirebilir; “Sine magistratuum prudentia ac diligentia esse civitas non potest” (Yöneticilerinde sağgörü ve titizlik yoksa o devlet de yoktur. ) Ünlü siyasetçi ve hatip Cicero’nun bu deyişi içinde yer alan sağgörü ve titizliğe, bir yönetici siyasetçi nasıl sahip olabilir peki?
Dostoyevski’nin, Tolstoy’un eserlerini, Şeyh Bedrettin’in Varidat’ını, Turgut Uyar’ın, Seferis’in şiirlerini, Don Kişot’u, Hitit edebiyatını, Anderson’un masallarını ve Keloğlan’ı, Homeros’un İlyada ve Odysseia’sını okumadan, okuyup da özümsemeden, bir yönetici siyasetçinin ne insanı, ne toplumu, ne devleti, ne de doğayı anlaması ve layıkıyla yönetmesi mümkün değildir; bu durum, resmisinden siviline kadar, siyasi olmayan diğer yöneticiler için de geçerlidir tabii.
Hakikatle yüzleşmede, diyalektik süreçleri yönetmede, hukukun üstünlüğünü kurmada, velhasıl insanı ve toplumu ileri taşımada tek çare, edebiyatın yöneticiye sağladığı kavrayıcı ve kapsayıcı manalar gücüdür.
Ne yazık ki zaman zaman roman ve şiir okumamakla övünen yöneticilere rastlıyoruz bu toplumda. Siyasetçilerimizin edebiyat okuma alışkanlığı ve oranı ne durumdadır şahsen merak ederim hep. Bu konuda bir araştırma yapılsa da, bizi yönetenleri -siyasetçileri ve diğerlerini- biraz daha iyi tanısak.
Türkiye’de, siyasetçilerin ve bürokrat yöneticilerin ara sıra gündeme getirdiği okuma seferberliğine kendileri ne kadar uyuyor acaba, bu da ayrı bir merak konusu tabii.
Edebiyat herkese lazım.
Okumak herkese lazım.
Edebiyat olmadan, okumadan ortaya atılan her kelam, nihayetinde içi boş bir kelam olmaktan öteye gitmez.
Pakize Barışta Gazetem.net 7 Nisan 2008, Pazartesi
|