ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

Bu Dünyada Türk Olmak...

30 Temmuz 2007

enis_yaglican

Aslında çok şeydir, Türk olmak.

Türk olmak, Osmanlı'nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi. Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.

Türk olmak Kıbrıs'ta, Hocalı'da, Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma uğrayıp, yapmadığın soykırımla suçlanmaktır.

Türk olmak faşist olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıktığınca. Türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıkmadığınca.

Türk olmak lisanının Avrupa'da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini anlatamamaktır.

Avrupa'da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir sürü asır önce Viyana'yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana'yı yakmadığın için.

Türk olmak Selanik'te Pontus Anıtı'nın, Viyana'da çiğnenen yeniçeri minberinin ve Malta'da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.

Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir.

Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.

Arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icad edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.

Türk olmak; Troya'dan bu yana, Sümer'den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.

Doğu Roma'yı da Batı Roma'yı da yıkıp, yeni Roma olan AB'ye girmeye çalışmaktır Türk olmak.

Türk olmak, Mostar'da köprüdür, Kerkük'te kaledir, İstanbul'da Kızkulesi'dir, Anadolu'da buğdaydır, Çukurova'da pamuktur, Ege'de tütün, Karadeniz'de fındık, Trakya'da ayçiçeğidir.

Türk olmak Çanakkale'de ölmektir. Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanene taşımaktır. Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlından helallik almaktır.

Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.

Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.

Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. Türk olmak, annenin ardından "bir oğlum daha olsun, onu da göndereceğim" demesidir. Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken "vatan sağ olsun" demesidir.

Türk olmak "Türk çayında radyasyon olmaz" yalanları ile, "gusül abdesti alana aids bulaşmaz" dolanları ile yaşamaktır. Her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.

Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. Aynı nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. Göz hakkına, diş kirasına saygıdır Türk olmak. Evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.

Türk olmak, milli maçta ağlamaktır. Ayhan Işık'a, Belgin Doruk'a aşık olmaktır. Türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. Aşkı için ölmektir, öldürmektir. Sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.
En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. Eşkıyaya türkü yakmaktır,Türk olmak. Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak.

Türk olmak Yunus'u bilmektir, Aşık Veysel'i sevmektir. Mevlana'yı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve Hoca Yesevî -tek bir satırını okumasa da- yüreğinde taşımaktır.
Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü'nde...
Hayatın sana verdiklerine "nasip", vermediklerine "kısmet" demektir. Her işin "hayırlısına" inanmaktır ve "feleğe" küfretmektir ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.

Türk olmak, Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir.

Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevmektir.

Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir. Türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir. Tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.

Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.

Zor iştir Türk olmak. Türk olmak Anadolu'da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak için şükretmektir.



Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu'da dik durabilmektir.



"Son günlerde mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi: Halbuki hangi istiklal var ki ecnebilerin nasihatleri ve planlarıyla yükselsin?!"
30 Temmuz 2007

nuhungemisi

Doğruları, yanlışları harman etmişliğimizi güzel yansıtan bir yazı olmuş; gerçek sahibini öğrensek daha da iyi oulurdu



imparatorluk torunu olmanın, hiç sömürge görmemiş olmanın da bir bedeli olmalı elbette...



Güçlüyseniz fetih yaparsanız, zayıfladıkça soykırım... Güçlüyken mecburen baş eğilir, sadece övgüleri duyarsınız; zayıfladıkça telaşınızın adı koyulur, her fani gibi yanlışınız vardır, yüzünüze vurulur. kural böyle...



Türk olmak abartıcılıkla eş tutulmamalı, Türk olmak paranonya ehli sayılmak hiç olmamalı? Türk olmak Kürt olmak kadar doğal sayılmalı. "Bir Türk Dünyaya Bedel" ise kim kendini nasıl görüyorsa bu sözü istediği gibi demek onun da hakkı olmalı. Demokrat ve çağdaş olanlar da en az milliyetçi, ulusalcı, ırkçı, muhafazakar olanlar kadar yurduna, tarihine, sahip çıkıyor. Bütün mesele sahip çıkılan tarihin olduğudur. Birinin sahip çıktığı nın resmi çerçevesi, istediği ise mutlu günlerdeki masalların kandırıkçı, uyuşturucu tadının sunulmaya devam edilmesidir; diğerinin sahip çıktığı ise örneğin bağımsız sivil toplum kuruluşu olan Tarih Vakfı'nın () bilimsel tarih yaklaşımıdır, istediği ise kendi tarihinin iyi ya da kötü yanlarıyla tarafsız olarak yüzleşmektir...

Türk olmak Avrupa'nın tüm ülkelerinde kendi dilini ikinci, üçüncü dil olarak okullara sokmuş olmaktır, yaşadığı ülkenin dilinin yanında kendi dilini de ihmal etmemektir; Türk olmak kendi dilini yüceltmek için kardeş dili olan Kürtçe'nin üstüne basma ihtiyacı duymamaktır; bir zamanlar Kürtçe'yi yasaklatmış olma utancıyla ancak yüzleşerek başa çıkmaktır, böyle bir şeye bir daha kalkışmamak, aklından bile geçirmemek, aklından geçirenlerden desteğini sonsuza dek çekmektir Türk olmak...

Türk olmak, Türkçe'ye Nobel kazandırmaktır, Türkçe'nin bayrağını dünyanın tepesine çekmektir, bunu yaparken geçmişiyle yüzleşmeyi istemek hakkını da isterse kullanabilmek, bunu kullananların bu hakkına saygıyı da ihmal etmemektir; dünyaca ünlü yazarlarını 301'den yargılama ayıbını ülkesinin alnına sürmemektir.



Türklerin Avrupa'da hor görülme dönemi çok kısa sürmüştür, güçlü, adil ve akıllı davrandıkça da artık gündeme gelmeyecektir; ısrarcı olan bir miktar ırkçı, milliyetçi oralarda hep var olacaktır; tıpkı bizdeki ısrarcı karşıt-kardeşleri gibi...


Bir dönem imparatorluk kurmanın bir bedeli olmalı... Avrupa 'da artık bu eğlencelikleri bırakıyor yavaş yavaş, uyum yasaları onlar için de geçerli... yoksa Yunanistan, tarih kitaplarındaki Türkler ve Bulgarlar aleyhine olan bölümleri tek tek ayıklar mıydı? Tarih Vakfı sağolsun, işin bizdeki kısmını da o yapmıştı; ayıkla ayıkla...


Asya'nın ortasından kalkıp Avrupa'nın ortasına uzanmak kolay olmamalı... Önemli olan şu an bulunduğun yerin hakkını vermek. Yoksa cahil ve cesur düşmüş aristokrat naralarına devam mı: Ya Sev Ya Terket! Unutulumasın ki, bizden önce Anadolu'nun konukları olmuş Kürtlere, Ermenilere, Yunanlılara yönelik olarak misafir muamelesi yapıp "Ya sev ya terk et!" demek, öncelikle kendini Anadolu'da misafir kılmaktır!


Sayısız değil, zorlamalarla 16 olarak veriliyor sayı, abartmasak iyi olur; yıkma konusuna gelince, doğru söze ne denir; önemli olan yazılı anayasası bile olmadan (bizim delik deşik ve acayip ayrıntılı üstelik 3 anayasamız var, dördüncüsü yolda) 1000 yıldır İngiltere gibi tek devleti yıkmadan akıllıca idare edebilmek;

Yerine daha iyisini koyamadığın sürece Kapitalizmin kurallarına uygun davranmaktır sadece, çok normal.


Atatürk'ün bir ara kalkışıp sonra vazgeçtiği, herşeyi, herkesi Türklerden başlatan ve ni yeniden ısıtıp bilmeyenlerin önüne sürmemek olmalıdır Türk olmak.




Batı Roma'yı yıkan Türkler değildi... Doğu Roma (sonradan adı tarihçiler tarafından Bizans İmparatorluğu koyuldu) Türkler tarafından sonlandırıldı ama Türkler, dünyanın en iyi sentezcileri olarak tarihe geçtiklerinden, Roma'nın küllerinden yeni bir sentez yaratmayı başardılar. Türkmenler, Türk, İslam, Yahudi, Ermeni ve Rum kültürünü harmanlayarak Osmanlı İmparatorluğunu kurdular. Bunları yaparken kendilerini hep batı saydılar, gözleri hep Batı'da oldu. Bu nedenle AB'ye ilgileri gayet anlaşılır.

Korumuş ve onarmış da olsa Kız kulesi bir Türk yapısı değildir, Bizans'ın ilk dönemlerine uzanmaktadır...

Türk olmak Çanakkale'nin ardındaki politik anlam ile ilgilenmeyip, bu nedenle de gerçeği asla bilmeyip, ayrıntılarla idare etmek mi olmalıdır? Çanakkale'deki Alman planı ve Alman gücünü ortaya çıkarınca Atatürk'ün ya da Çanakkale'deki Osmanlı direnişinin anlamı azalacak diye korkmak olmamalı Türklük. Ama unutulmamalı ki orada ölen sadece Türkler değildi, Kürtler ve diğer Osmanlı tebasına ait insanlar da vardı. Buradan sadece "Çılgın Türkler" gazı toparlayıp, kendi insanımızı durmadan şişirmek ne yazık ki yine biz Türkler'e özgü olsa gerek...

Acı olan koca imparatorluğu yedi düvele tahta kılıçla meydan okumak zorunda bırakmaktır. Bırakanları asla sorgulamamaktır (bknz. İttihad ve Terakki), hatta bırakanların hatalarını da bir çeşit sahiplenip, halının altına ittirip 80 yıl kendi vatandaşına tersini anlatmaktır. (Bknz. Ermeni Tehciri ve sonucundaki katliamlar)


Türk olmak vicdani redcilere vatan haini olarak bakmaktır. Ordunun 23 yıldır gencecik çocukları asker olarak, dağlarda gerilla mücadelesi verenlerin karşısına donanımsız olarak sürmesine karşı çıkmamaktır, buradaki terore karşı Abdülhamit'in Hamidiye Tugaylarını günümüze uyarlamaktan (Korucu sistemi - Kürdü Kürde kırdırmak) başka çareler aramamaktır, ne yazık ki! Kürt sorununa hamaset edebiyatı ötesinde gerçekçi çözümler arayan politikacıları desteklemek yerine Çılgın Türkler gazına puan vermek yine bize özgüdür. Bunun ardından, "Vatan Sağ olsun!" demekten başka çare de kalmamıştır zaten...

Bir Türk eğer Dünyaya Bedel ise, AİDS'den neden korksun? Cahillik ve şişirilmiş egoların varacağı başka yer var mıdır?


Birazı Türklüğe, birazı müslümanlığa birazı da Anadolu Kültür mirasına ait olan bu geleneklerin çağa uyum yaparak devamını sağlamak güzel olurdu doğrusu...


Türk olmak 'niye öldürdün oğlum bu kızı?" sorusuna "seviyordum hakim bey!" diyenlerin neslinin tükenmesini istemektir, tersine övgü düzmek değil!

Milli maçları savaş gibi görmemek, bizden yana taraflı maç anlatan sunucunun salaklığından bıkıp televizyonun sesini kapatmak olmalıdır Türk olmak;

Tüm dünyanın önceden sonuçlarını kestirebildiği 2007 seçimlerinde yanlış hayalerin peşinden gidip, sonra gerçeklerin aynası yüzüne tutulduğunda da Aziz Nesin'in başka ve doğru amaçla kullandığı sözün arkasına saklanmaya çalışmak mı Türk olmak? Ya da yanlış yaklaşımıyla yüzleşmek yerine Deniz Baykal'a yüklenerek gerçeklerden kaçmaya çalışmanın bir anlamda milletine sövmek olduğunu fark etmemek mi övünülecek Türk davranışı? Ya da Hrant'ın akılcı makalesinde Türklüğe hakaret arayıp sonra da bu paranoya ile gidip adamı öldürmesi sonrasında, polislerinin bir şarkıcıyla fotoğraf çektirir gibi katil zanlısıyla mutluluk pozu vermesi, tipik Türk davranışları arasında mı sayılmamalıdır?

Dünyada onları başka sevenler olunca onlara kuşkuyla bakmak ve hatta onları bir çeşit misyoner saymak paranoyasına da imza atmak Türklük övünmesi sayılmamalı...

Çok normal olan bir durumdur. Buzuki çaldığında Yunanlı'nın, balalayka çaldığında Rus'un, ud çaldığında Arabın duyguları da benzerdir...


Biraz eğitimle, tümünü yitirmeden olgunlaştırmamız gereken yönlerimizin çocuksuluğumuzun naifliğimizin tanımı iyi olmuş.

Türk olmak Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu gibi davranmaktır. Türk olmak çoğunluk batıya giden gemide durmaksızın doğuya gitmeye çalışmak, ancak batının harcındaki doğuyu aramaya ve anlamaya hiç çalışmamaktır.

Bu sözler meseleye biraz islami yorum getirmektir; yoksa ırk sözünü, biraz yumuşatılmış ve şaşırtılmış haliyle, hayatının her alanına yaymış kişilerdir Türkler; öyle ki Kürtler'in 'dağ Türkü olduğuna inanmak ister, Orhan Pamuk, Elif Şafak, Hrant Dink'e "kansızlar" diyerek onların Türk kanı taşımadığını ima eder ve ırkçılık denizinde kulaç atarlar; bir Türk dünyaya bedeldir lafının söylendiği günlerdeki anlamından çok uzaklaşmış olduğuna ve toplum açısından artık kapsayıcılığı kalmadığına inanmak istemezler; ciddi ciddi "dünya Türk olsun derler", İstiklal marşları ırkçılıkla doludur, kimi uluslar eski moda kalmış marşlarını gözden geçirirken Türkler bunu onur meselesi sayıp, gözlerini ırkçılığa kapatıp, burunlarının doğrultusuna gitmek isterler, duvara toslayana kadar!

Yıllar içinde Maraşlarda, Sivaslarda birbirini keserek, katlederek, yakarak demokratik gösteri yapmayı öğrenen Türkler, bayrak tapınmacılığı yapmalarının, kimi mitingleri yanlış yorumlamanın aslında onları kullanmaya çalışan iktidarsız muhteris kötü politikacıların, televizyon cambazlarının tuzağına düşmek olduğunu seçimler öncesinde ve sonrasında yaşayarak öğrendi. Yaşadığından ders çıkardı mı, orası belli değil...

Böyle şişirilen topluma doğru şifreleri kullanıp istediğini yaptırtmak mümkündür. Yeter ki şifreleri bilinsin... Bunu bilenler şimdiye dek hüküm sürdü zaten. Olan paranoyaklaştırılmaya çalışılan masum köylüye oldu. Kendisini milletin efendisi sandığı anda Ankara kapısından geri çevrildi ama o demokrasi oyununu çok sevdi çünkü kendini kişi hissettiği neredeyse tek an, oyunu kullandığı an oldu. Demokrasiyi oydan ibaretmiş sanmasına yol açsa da bu, gerçeğin önemli bir yanını oluşturmasını engellemedi.

Bu paranoyalar içinde gerçekten zor iş...



Anadolu insanı kendi yurduna yeni bir uygarlık anlayışı içinde bakabildiğinde, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olmanın Türk, Kürt, Arap, Rum, Ermeni olmaktan daha iyi olduğunu anlayacak, milliyetçi olmaktansa yurtsever olmayı daha anlamlı bulacaktır.



Siz doğulu oluşunuzdan utanırsanız, batının içindeki doğuyu arayıp, kendi hamurunuzla yeni bir çağdaş yorumunu yapmazsanız, başkalarının yaptıklarının peşinden gitmek zorunda kalırsınız. 150 yıldan beri süregeldiği gibi.

Bir tane özgün düşünce, bin adet taklit düşünceden daha kıymetlidir.

Bütün genellemeler gibi "Türk şudur, Türk budur" demeler de aslında yanlıştır. Söylenenlerin neredeyse hepsi doğrudur çünkü, hepsinden bir Türk vardır. Mesele ana eğilimin ne olduğu ve rotanın ne yöne olduğudur.

O halde aramaya devam!
31 Temmuz 2007

enis_yaglican

Yazının sahibini adı, Ertuğrul Öztaşan'dır.
12 Nisan 2008

ahmet cemal

Bu konu açılalı bir sene geçmiş, sözlerim sahibini bulacak mı bilmiyorum... Ama amacım da cevap vermek değil zaten. Yalnızca benim gibi internette gezinip "Bu Dünyada Türk Olmak..." başlıklı yazıyı ve yorumlarını okuyan insanlarla üzüntümü payşamak istiyorum.
Sayın Ertuğrul Öztaşan' ın kaleme aldığı bu güzelim yazıyı bölük pörçük edip kendince bir takım genellemelerle mahfederek yazının ruhunu bütünüyle anlayamayanlara; demokrasiyi, insan haklarını ve hümanizmi avrupalı abilerinin ceplerini doldurduğu gazetecilerin pışpışlarıyla öğrenenlere; halkların kardeşliği safsatası ile uyutulup arka bahçesinden girilen ülkesinde hala yavuz hırsızlara inanan İNSANLARIMIZA sesleniyorum: Gerçek tarih dediğiniz barbarlık tarihi midir? Bir kültürü, bir ülküyü unutmak; bir kalemde silmek bu kadar kolay mıdır? Müslüman olmayabilirsiniz, kendinizi Türk olarak tanımlamayabilirsiniz ama bu ülkenin vatandaşı olarak müslümanlığın ahlak ve erdemlerini; en önemlisi türklüğün Atatürk tarafından hangi anlamda, nasıl kullanıldığını öğrenmeniz bir şarttır. Belki o zaman ütopyalarınızdan uyanıp emperyalizme karşı ulusalcılığın tek çıkar yol olduğunu anlarsınız. Bu topraklarda yaşayanların kalbindeki yoldan yürümedikçe her sosyolojik, etnik vs. tespit kansız bir vücudun soğukluğu ile solacaktır.
12 Nisan 2008

nuhungemisi

Sayın Ahmet Cemal, sitemize hoş geldiniz. sitemizin sizi mutlu etmesini umarız. Ulusalcılık konularına, Türklük meselelerine, Avrupa işlerine sizin gibi bakmayanların galiba ağırlıkta olduğu bir mekan burası. Ama gördüğünüz gibi sizin çok beğendiğiniz yazıları yazanlar da var, onlara kendince dürüst, tutarlı yanıtlar hazırlama çabası da... Bizi lütfen hemen hainler, dışardan beslenenler sınıfına dahil etmeyiniz.

Sizin isminzde bir kişi tanıyorum, kişisel olarak karşılaşmasak bile, edebi yönü ve dolayısıyla yazıları daha derindi, ama sözünü ettiğim derinlik ergenekon ulusalcılığına kadar uzanan bir derinlik değildi elbette.... Felsefe yönünden bir derinlikti, demek istemiştim...

Bu akşam ki notunuz bana Ertuğrul Bey'in yazısını beğenmediysem, sadece eleştirmeyip, üstüne bir de benzerini yazma ilhamını verdi. Zaman bulursam yapma sözü vereyim. Şimdilik esen kalın. Sevgiler.
12 Nisan 2008

ahmet cemal

Sayın nuhungemisi nezaketiniz için teşekkür ederim, hoşbulduk. Yorumumu bir daha okursanız size değil hain demek, bunu ima bile etmedim ayrıca fikir özgürlüğü çerçevesinde düşünceleri açıklayan insanlara hain diyenlere de her zaman karşıyım. Biraz daha dikkat ederseniz yazımda size "İNSANLARIM" dan başka bir hitapta da bulunulmamaktadır. Ulusalcılık denince aklınıza "ergenekon ulusalcılığı" olarak tabir ettiğiniz kavramın gelmesi beni oldukça kaygılandırdı. Bir ülkenin en önemli meseleleri hakkında umuma açık bir şekilde görüş belirtirken kendini bilmez üç beş kişinin kurduğu kovboyculuk çetesini (aralarında emekli general ve öğretim üyeleri olsa bile) ulusalcılıkla yan yana koymanız; ergenekon soruşturması çerçevesinde bu ülkenin güzide yazarlarını, sözünü esirgemeyen gerçek "insanların" gözaltına alındığını ve emniyet teşkilatı içersindeki bir takım tarikat mensuplarının verdiği göz dağlarını BiİLMEDEN, OKUMADAN bu konular hakkında konuşmanız üzücü. Üslubunuzda bağnaz, militan bir taraf ağır basmaktadır sayın nuhungemisi. Siz sayın Ertuğrul Öztaşan' ın yazısını yorumlarken, PKK lılardan gerilla mücadelesi veren insanlar olarak bahsetmeniz, Türkiye Cumhuriyeti'nin ideolojisinin bünyesinde bulunduğu zenginlikleri asimile etmek, sindirmek olduğunu düşünebilmeniz, yönetenlerin suçu ve caheletini düşünememeniz; bunu düşünürken yapılan yanlışları abartarak, yapılmayanları "biz" yapmışızdır diyerek tarih kompleksinizi açıkça ifade ediyorsunuz. Militan ağızlarında savunduğunuz batı yararına demokrasiyi, insan haklarını bir tarafa bırakarak geride kalan masum düşüncelerinizle Ertuğrul Öztaşan'ın yazısındaki duyguyu anlayabilmenizi çok isterdim. Bu topraklar "Gulf Stream" le ısınmaz sayın nuhungemisi, Anadolu' nun koskocaman bir güneşi vardır. Kanımız hızlı akar ve sevgimiz tutkuludur. Avrupa'nın aksine ruhsuz değilizdir; özgürlüğü de en iyi biz biliriz, biz severiz. Batının söyledikleri ile yüzyıllardır tek bir ülkü etrafında yaşamış insanların sözlerini karşılaştırınız. Son 50 yılda Ortadoğu' da kaç insan öldüğü ile ondan önce 500 yılda kaç insan öldüğünü düşününüz. Okuduğunuz yazarların nereden nereye geldiğine, hangi görüşleri savunurken şimdi neci olduklarını araştırmanızı; yazdıkları gazetelerin sahiplerini kim olduğunu, para kaynaklarının nerelerden geldiğini araştırmanızı tavsiye ederim.
Felsefi derinlik konusundaki söyledikleriniz önyargılarınız konusunda açık göstergelerden biridir.
Son olarak şunu söylemeden edemeyeceğim hakkınızda hiçbir kötü düşüncem yoktur. Bu ülkeyi sevdiğiniz ve onun için en iyisini isteyeceğiniz inancındayım. Ama kırmızı çizgilerin farkında değilsiniz. Size mutlak olarak algılatılan kimi kavramlarla nereye gidileceğini göremediğiniz bir yolda ilerlemektesiniz. Esen kalın.
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0