ForumBizi Biz Yapan Öykülerimiz  Yeni Konu 

BUGÜN ÖLME SEVGİLİM

20 Temmuz 2007



Sana hep söyleyecek bir şeylerim vardı. Bütün kelimeler boğazıma düğümleniyor. Çok zor geliyor bana sensizlik. Yalnızlık yakama yapıştı bırakmıyor. Giderken yaptığın son yemek dolapta duruyor. Belki sürpriz yapıp gelirsin diye yemedim, belki dedim... Haklısın suçlu benim kabul ediyorum ama bir söz vardır ya kaybedince anlıyorsun kaybedilenin değerini. Bu sabah ütülediğin son gömleği de geçirdim sırtıma. Unuttuğun birkaç parça eşyanı gördüm. Onları yakmayı unutmuşum. Evet yanlış duymadın yaktım bütün eşyalarını. Sadece kırmızı eteğin duruyor. Bir tek o eteği yakamadım. Çakmak çakmadı aslında yoksa çoktan yakmıştım. Ben eşyaları yaktım sen gemileri...

Gözlerimin içine bakardın, delip geçerdi bakışların içimi. Artık bakmıyorsun. Uzun zaman oldu ağlamayalı. Saat dokuza geliyor şimdi sen olsaydın bir kahve yapardın yakardık sigaraları koltuğumuza oturur hayattan, ilişkimizden dem vururduk. Dem diyince aklıma geldi hani tatildeydik bir otel odasının balkonunda bir ziyafet hazırlamıştık beraber. Sen mezeleri hazırlamıştın, balıkları kızartmıştın ben sofrayı kurmuştum. Rakı içmiştik ben senin gibi içemediğim için iki kadehten sonra sızmıştım. Sen o gece beni izlemiştin sabaha kadar. Kahveler biter ben sana fal bakardım. İnan hep sallardım. Sen bana kanardın. Yada ben öyle sanardım.

Bir daha gülüşünü göremeyecek miyim? Başını göğsüme koyup ağlamayacak mısın artık? Beni bırakma demeyecek misin? Beni sevdiğini söylemeyecek misin? Anlına öpücük kondurup seni seviyorum diyemeyecek miyim? Sana sarılıp bunlarda geçecek sabret, bana güven, üzülme diye teselli edemeyecek miyim? En önemlisi kırmızı eteğini giymeyecek misin artık.

Üzülme, beni de düşünme gittiğimiz yerlere şimdi sensiz gidiyorum seni soruyorlar bu gün gelmedi diyorum bu yalanı daha ne kadar sürdürürüm bilemiyorum. Çok yorgunum, geceleri kabuslarla uyanıyorum. Kabuslarımda terk ediyorsun beni kabuslarımdan uyanıyorum başka bir kabusun içinde buluyorum kendimi sen yoksun ve gerçekten beni terk etmişsin. Bu gecede yoksun saat on daha uykum yok. Seni düşünüyorum tatile çıktığımız ilk yaz kumsalda çekildiğimiz fotoğraf var önümde nede güzel gülümsüyorsun. Bir kez daha düşün ne olursun bırakma beni bir fırsat ver bana bırak bir kez de ben senin göğsünde ağlayayım. Sarılıp sana bırakma beni diye haykırayım. Ne olur.

Dün üç kere telesekretere mesaj bıraktım. Cep telefonunu değiştirmişsin her gün otuz ile kırk arası mesaj attım. Bir kez olsun cevap yazmadın. Sen gittin gideli ellerim hep titriyor. Geçen gece kahve yaptım ama senin ki gibi olmadı, sigaranın dumanı öksürttü. Fotoğrafına üfledim sigaranın dumanını çünkü sen yoktun.

İşe gitmiyorum bir haftadır. Telefonun başında bekliyorum belki ararsın diye. Cep telefonuma gelen her mesajda kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor ya senden geldiyse diye. Gitmeseydin kaçıracaktım seni. İstanbul’a götürecektim. Bir ay sonra doğum günün ben sensiz sen bensiz kutlayacaksın. Yoksun... yokum...

Bana aldığın gömleği giydim bugün. Hatırlar mısın? borç harç aldığımız ilk telefonu sattım diye çok kızmıştın, hatırası var demiştin. Bütün telefoncuları gezdim. Dün eski bir telefoncuda buldum satın aldım hemen. Satıcı güldü bana “Abi istersen bundan daha büyük telefonlar var bu biraz küçük kaldı bunu arabanın arkasına takoz diye koyamazsın” hiç gülmedim. Hatta dalga geçmeyi bıraksın diye sert bir bakış fırlattım. Gülmeyi kesti “Güle güle kullan abi” dedi teşekkür ettim çıktım. Elimden düşüp kayacak param parça olacak diye çok korktum. Sen geldin aklıma seni kaybettiğim gibi onu da kaybetmek istemiyordum. Güzelce temizledim. Yatağımızın başucuna koydum. Telefonu kullanıyorum şimdi, biraz ağır ama olsun ona her bakışımda seni hatırlıyorum. Sana ait olan ne varsa ne kadar değerliymiş şimdi anladım. Bir türlü yokluğuna alışamadım. Üzgünüm o yatakta sensiz yatamadım.

Dün gece öksürükle uyandım. Sen olsaydın bir koşu mutfağa gider su getirirdin. Sen yoksun... kimse yok... ben de yokum...

Yanıma gel bir kez olsun seni göreyim. Ellerini tutayım. Kalbini göreyim. Peki mutlu musun? Bir haber gönder onu bileyim. Kendimi otobüs duraklarındaki banklara benzetiyorum. Her gelen bir çizik atıyor bana. Bir tek senin kalbimin üzerine attığın çizik acıtıyor içimi. Bu sızı daha ne kadar devam eder bilemiyorum. Harflerle rakamlarla kazıdım kalbime seni. Hiç kimseyi sevmedim... sevemedim....

Ne istiyorsun yada ne duymak istiyorsun dönmek için. Acı, çok acı çekiyorum. Bunumu duymak istiyorsun. Yoksa seni sevdiğimi tüm İzmir duysun mu istiyorsun büyük afişler mi yaptırayım. Tüm duraklara, köşe başlarına, Otobüslere, Konak-Alsancak seferi yapan taksi dolmuşlara, Konak meydanında Saat Kulesi’nin önündeki kuşların kanatlarına, Saat Kulesinin saatine, istersen romanlara yada öykülere dökeyim aşkımızı. Sen esas kadın ol bende esas oğlan.

Anahtarını almamışsın giderken. Uyurken gelirsen kapıyı duyamam diye dış kapıyı açık bıraktım. İçime doğuyor hiç ummadığım bir anda içeri gireceksin. Dudağıma bir öpücük konduracaksın, “Kalk uykucu ben geldim” diyeceksin. Her gece rüyamda geri geliyorsun. Uykularımdan gülerek uyanıyorum sen geldin diye. Bakıyorum etrafıma sen yoksun...

Kaç gün oldu acaba. Bildiğim tek şey bir sabah daha sensiz başlıyorum güne, bir gün önce olduğu gibi. Suçlusun benim ruh ikizim olduğun için. Artık seninle yaz tatiline çıkamayacağız. Senin güzel mezelerin eşliğinde rakılarımızı içemeyeceğiz. Sarhoş olup şarkılar söyleyemeyeceğiz. Sonra sızıp koynunda uyuyamayacağım.

Gittin; giderken bana ait olan ne varsa aldın. Dön yalnızca benden aldıklarını iade etmek için dön. Sakın ama sakın bir daha gitme. Gidersen beni de götür. Bir gün benden ayrılırsan ben de gelebilir miyim derdim sen gülerdin. Gülücüklerin tüm odayı kaplar pencereden gökyüzüne çıkar her sabah güneş olarak doğardı üstümüze. Gittin, giderken güneşimi de götürdün. Hep karanlık artık.

Ben senin mutluluğun için her şeyi yapmaya hazırım. Sen bu çocuğun mutluluğu için sadece

DÖN...


MURAT ŞAHİN
Nisan 2005
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0