son yaprak
|
Bir kayıp gece, yarım kalmış bir kahve fincanı, erimiş bir mum, mürekkebi bitmek üzere olan bir kalem, ömürleri taşıyan bir defter ve yanmış sevda kırıntıları...
Kalem yarini unutamamış kan damlıyor. Gece derin esintileriyle fısıldıyor kalbe. Mum yalnız bırakmaktan korkuyor onları, sönmek istese de sönemiyor.O da katılıyor titreyen aleviyle onlara. Gecenin çağırdığı kuşlar geliyor sonra yıldızların kucağından. Özlem dolu nefesleriyle sesleniyorlar. Sonra yıldızlar izin istiyor teker teker ve bulutlar ayı kucaklıyor. Yağmur başlıyor ve anlatıyor. Her damlasında ayrı bir hayat, her melodisi ayrı bir yer.
Kimi zaman yarım kalan bir kahve fincanına, kimi zaman bir ağacın yapraklarına bakarken, ardı ardına gelen melodilere takılıp dalıyorsun. Kimi zaman güneye göç etmekten vazgeçen kuşlar geliyor pencerene. Onlarda hemen kaçıp gitmek istiyorlar. Ama ne onlar gidebiliyor ne de sen! Ne bir cümle yetişebiliyor onların uzaklığına, ne de ellerin. Sadece gözler ve gözlerden akanlar konuşuyor saniyeler içine sıkışmış hayatında. Ve yine bir dem mum ışığında demir alıp gidiyorsun ardında bıraktıklarına bakarak...
Sevdiklerini Mum Işığında Eritenlere İthaf Olunmuştur.
|
deepblueeagle
|
iki edebi yazınız da etkileyici. elbette hepimize yer var. devamını bekleriz. bol bol yazın ve bizlerle paylaşın. tekrar sağolun yazılarınızı paylaştığınız için. yazmak da okunmak da güzel. iyi ki yaşamışsınız o yaşadıklarınızı. ve ne güzel ifade etmişsiniz insanca duyguları. bu site hepimiz için çok değerli. dileriz, sürekli yazarsınız.
not: marcel proust gibi tek bir parça halinde yazıyorsunuz :) bir paragraf halinde. bir de küçük-büyük harf, boşluklar, noktalamalara biraz dikkat ederseniz, inanın, okurlar yazılarınızın ruhuna daha yoğun girerler. çünkü üslubunuz, diliniz çok iyi. ama okurken zorlanıyoruz ve öyküyü anlamak zorlaşıyor. bunu eleştiri değil katkı olarak düşünün. çünkü, okunmanızı isteriz. çünkü, kaleminiz (daktilonuz, klavyeniz:) iyi. başarılar.
|