Forum7. Sanat-İzmirSinema  Yeni Konu 

SOLDAKİ SON EV-Kusursuz bir şiddet/korku filmi

01 Temmuz 2009

deepblueeagle


THE LAST HOUSE ON THE LEFT-Bir Wes Craven yapımı


Sevdiklerinizi incitirlerse intikam almak için siz ne kadar ileriye gidebilirsiniz? 

Soldaki Son Ev, insanoğlunun kötülüğü ve şiddet üzerine çok iyi bir korku filmi. İnsanın sevdiklerini koruma içgüdüsüyle neleri göze alabileceğini gösteriyor.

Film vahşi insan doğasını apaçık gösteriyor. Nedensiz kötülüğü. Günümüz dünyasında kutsal ailenin başına gelebilecek kötülükleri. Şiddet her an her yerde. Nedensiz ve anlamsız. Filmde şiddet en yalın haliyle seks ve fiziksel şiddet, öldürme eylemi, intikam duygularıyla karşımıza çıkıyor.

Film, iyilik, kötülük, öldürme, iletişimsizlik, yabancılaşma, tüketim, burjuva toplumu gibi kavramlar üzerinde entelektüel, sosyo-psikolojik çözümlemeler, çıkarsamalar yapmadan, karakter tahlilleri yapmadan, nedenler, sonuçlar üzerinde tezler üretmeden, ders vermeden, olduğu gibi apaçık şiddeti, insanın içindeki kötülüğü gösteriyor. Rastgele bir kötülük. Bir açıklaması yok. Kötüler var ve iyileri rahatsız ederler. Hepsi bu.

Kieslowski’nin “Öldürme Üzerine Bir Film”i ile Haneke’nin “Ölümcül Oyunlar-Funny Games” filmlerini anımsatıyor. Kieslowski’nin filminde ilk yarı bir öldürme eylemini, ikinci yarıda da suçlunun idam yoluyla öldürülmesini izlemiştik. Haneke’nin filminde ise kötüler, iyileri bir eve hapsediyor ve onlarla ölüm oyunları oynuyorlardı. Bu iki film de ölüm, kötülük ve şiddet üzerine çok rahatsız edici filmlerdi. Kalıplaşmış yargılarımızı yıkan, yabancılaşma olgusuna saldıran filmler. 

Medya ve televizyon sayesinde şiddet artık bir seyirlik haline geldi bizim için. Ve hep başkalarının başına gelen kötülükler olduğunu düşünüyoruz. Haneke’nin filmi iyiler kurtulur, kötüler cezalandırılır klişesini yıkan filmlerdendi. İnsanı sonunda huzura kavuşturan filmlerden değildi bu iki film de. Hayatın ve insanın gerçeği ile karşı karşıya kalıp yüzleşmek durumunda kalıyordu seyirci. Kieslowski ve Haneke’nin filmleri Avrupa sinemasından çıkan filmler elbette. Onlar düş satmayan yaratıcı yönetmenler. Cronenberg de düş satmaz örneğin. 

Craven’in filmi ise sonuçta bir Amerikan filmi, bir savı, söylemi yok, sadece kusursuz bir şekilde gösteriyor şiddeti. Başrolde şiddet ve kötülük var. Ve Amerikan filmlerinde olduğu gibi kötülük cezasız kalmıyor. Kutsal aile kurtuluyor neyse ki. 

Filmin ilk yarısı dışarıda, ormanda, gölde geçiyor. İki kıza uygulanan vahşeti izliyoruz. Tecavüz ve öldürme eylemleri. İkinci yarı ise evde geçiyor. Ailenin kendini koruma ve intikam çabası. Perili, hayaletli, lanetli ev değil, düpedüz kaba, sert şiddetin, kötülüğün uygulandığı sıradan bir ev.  Amerikan tatil evlerinde, göl, deniz kıyısındaki evlerde kullanılan misafir evi ve kayıkhane de benzer filmlerdeki işlevlerini yerine getiriyorlar. Yine benzer korku filmlerinde olduğu gibi olayın geçtiği ev diğer evlere, şehre, uygarlığa uzak Amerikan tatil evleri. 

Filmin yapımcısı korku ustası Wes Craven. Filmi yönetmiyor, çünkü, aynı filmi yıllar önce kendisi çekmişti. Wes Craven yapımcı, yönetmen ve senaryo, film öyküleri yazarı. 

Amerikalı yönetmeni korku türünü sevenler bilir ve filmlerinin takipçisidirler. Onu Elm Sokağı Kabusu serisi, Şok (Shocker), Wishmaster (Tılsım)Drakula 2000Yılan ve Gökkuşağı (Serpent and the Rainbow)Brooklyn Vampiri ve özellikle Çığlık (Scream) serisinden tanıyoruz. 

Çığlık ile korku türünü günümüze taşımış ve kanlı, bıçaklı filmleri gençleştirmişti. Çığlık filminde kullanılan maske ise (Edward Munch’ın Çığlık tablosundan alınma) artık popüler kültür evrenimize girdi ve Zippo çakmak, Rubi küp, Barbie ve Ken bebek, Mick Jagger’ın dili, Camel devesi, Marlboro kovboyu, Marilyn Monroe’nun havalandırma ile açılan eteği kadar ünlü ve gündelik hayatımızda sık sık gördüğümüz nesneler arasında. Bu maskeyi özel günlerde, yaşgünlerinde arkadaşlarımızı korkutmak için kullanıyoruz artık. Korkunç Bir Film adlı korku filmleri parodisinde ise bu maske bir eğlence unsuru idi. 

Korku ve Craven severler yakında Çığlık 4 ve en yeni Elm Sokağı Kabusu’nu seyretmeye hazırlasınlar kendilerini.

Filmde anne babayı Tony Goldwyn ile Monica Potter oynuyor. Goldwyn’i en çok Hayalet (Ghost) filminde ölmüş arkadaşı Patrick Swayze’nin karısı Demi Moore’u baştan çıkarmaya çalışan fırsatçı erkek rolüyle hatırlarız. Monica Potter’ı ise Nicolas Cage ile çevirdiği Con Air ve korku filmi Testere (Saw) ile hatırlayabiliriz.

Polisiye severler ise Goldwyn ile Potter arasında bir ortak nokta bulabilir. Morgan Freeman’ın detektif Alex Cross’u oynadığı iki film vardır. Alex Cross, macera romanları yazarı James Patterson’un detektifidir. Cross, Kiss the Girls (Kızları Öp) ve Along Come A Spider (Örümceğin Maskesi) filmlerinde seri katilleri/sapıkları izleyip yakalamıştı. Potter, Örümceğin Maskesi’nde bir gizli servis ajanını canlandırıyordu. Goldwyn ise Kızları Öp filminde doktor rolündeydi. 

Filmin konusu; yüzücü bir genç kız anne babası ile göl kıyısındaki ıssız evlerine gelir. Yöredeki kız arkadaşı ile eğlenmek için yakındaki kasabaya giderler. Kız arkadaş uyuşturucu sevmektedir (Amerika’da gençler arasında uyuşturucu çok yaygın. İşsiz güçsüz, parasız gençler en çok uyuşturucu ve televizyonla zaman öldürürler. Kriz nedeniyle de soygun, gasp, şiddet olayları arttı). Genç bir oğlanla tanışırlar ve oğlanın kaldığı otel odasına gidip uyuşturucu kullanırlar. Yüzücü kız aslında istemeden katılır onlara. Ve odaya oğlanın babası, sevgilisi ve amcası gelir. İki kızı bırakmazlar, kaçırırlar ve ormana giderler. Oğlan üçünün şiddet merakından rahatsızdır. Ancak sessiz kalır, onlara karşı güçsüzdür. 

Oğlanın babası, hapisten kaçan bir suçludur. Sert ve tehlikelidirler. Yaygın deyimle üçü de vicdansızdır ve psikopata bağlanmışlardır. Kötüdürler. Tutunamayan veya kaybedenlerdir onlar. Ve aile, zenginlik, düzen gibi kavramlardan nefret ederler. 
İki kıza şiddet uygularlar. Birini bıçaklayıp, diğerine tecavüz ederler. Üçü de zavallıdır aslında. Tecavüz ve şiddetle iktidar kurmaya çalışırlar.

Yüzücü kız kaçar ve yaralı olarak evine ulaşmaya çalışır (kaçarken yaralanmıştır). Bu arada kötü üçlü, kızın evine gider, yağmur ve fırtınadan dolayı sığınırlar, ancak, kızın evi olduğunu bilmezler. Anne baba, üçlüye iyi davranır, baba tıbbi yardım eder ve gece orada kalırlar.

Fakat oğlan, kızın evi olduğunu anlar ve kızın kolyesini gizlice bırakır, aileyi uyarmak istemektedir. Anne durumu kavrar ve eşine söyler. Bu arada, kızları da yaralı halde eve ulaşır.

Bir yandan kızlarını göl yoluyla hastaneye ulaştırmaya çabalarken bir yandan da kızlarının intikamını almaya çalışırlar. Üçünü de yakalamaya ve öldürmeye çalışırlar. Yardım istemek zordur, çünkü telefonlar çalışmaz, ayrıca zamanla yarışmaktadırlar. Kısılı kalmışlardır evde. 

Anne baba ile üçlü arasında ölüm kalım savaşı olur. Anne baba evde buldukları her aletle üçlüden kurtulmaya çalışır. Onlar da aileyi öldürmeye. Ancak genç oğlan da aileye yardım eder. Babası onu da öldürmeye çalışır.

Dümdüz çıplak şiddet, korku filmlerini ve Craven’ı sevenler bu kaliteli filmi kaçırmamalı. Müzik de filme çok uygun.

Klasik bir korku filmi. Eski tarzda.
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0