Forumİzmir'in Köpüleri  Yeni Konu 

Patilerin bitmeyen gözyaşları - Sabahat Uzun

16 Haziran 2009

hurkus

Saygıdeğer dostlar ; Çocukluk yıllarımı hatırlıyorum. Evin tek çocuğu olmam sebebiyle biraz nazlı, biraz edalı biraz da dediğim dedik bir çocuktum. O yaşlarda babamdan gelen özelliğimle hani bu dünyanın en tatlı yaratıkları var ya işte onlara şu an olduğu gibi çok yakınlık hissederdim. Evimiz Manisa'nın merkezinde iki katlı olup bu evde yaklaşık olarak 9 kişi yaşıyorduk. Amcamlar uzun bir süre bizde kalmışlardı işleri icabı. Dedemlerde öyle. Annem evin kalabalık olması sebebiyle alt kattaki bir odayı bana ayırmıştı girişte büyük bir salon yanında sol tarafta benim odam vardı. Karyolamın altı derince olup yaklaşık 40-50cm yüksekliğindeydi. Bu boş alan benim adeta sokakta bulup eve ailemden gizli getirdiğim hazinelerimi sakladığım alandı.

Hazinelerimi evde sürekli kaybolan örtüler, battaniyeler, çarşaflar, yastık kılıfları ile taşırdım. Onlar benim için çok değerliydiler. Biri gider diğeri gelirdi. Tabi gitmelerini ben istemezdim, annemler gece duydukları sesler üzerine odama girerler ve hazinelerimi dışarı bırakırlardı. Sabah uyandığım anda hazinelerimi bulamamak beni derin acı ve üzüntülere sokardı. Günlerce bunun etkisinden kurtulamazdım. AH BU PATİLER YOK MU BU PATİLER. HELE O PATİLERİN GERÇEK GÖZYAŞLARI ; Ta ki ortaokul yıllarıma kadar sürekli patilerim oldu. Ama hiç birinin acısını yaşamamıştım. Ayrılık hariç.

1993 yılında Akhisar'a geldiğimde acıları ve üzüntüleri yaşamaya başladım. Çünkü artık acımasız bu hayatı tanımaya başlamıştım. Evimiz Misak-ı Milli İlköğretim okuluna çok yakındı. Bakmış olduğum 3 patim vardı. Onların üçünün birden zehirlenmeleri beni o yıl insanlığımdan utandırıp insanlığın bittiğine bile inandırmıştı. Çok uzun süre maddi destekle onları doyurup bakmıştım.. Patilerim kalp ve beyinleri arasında ki zehir bombardımanı sonucu ölmüşlerdi. Bu okulda öğretmenlik yapan bir hayvan sever olanları anlatana kadar.

O an bunları duyacağıma ölseydim diye düşündüm. Bittiğim an o andı. Koşarak belediyeye gittim. Her zaman ki gibi belediye kabul etmedi zehir şırınga ettiğini patilere. Hatta başka bir belediye başkanı da yine aynı terimi kullanmıştı. Hayvanlarla uğraşacağınıza onlara yardım edeceğinize insanlara yardım edin demişti. Bilmiyorlardı ki her canlıya eşit düşüncede olduğumuzu. Çaresizlik duyarsızlık biz Akhisarlı hayvan severleri yıllarca çok üzmüştü. Bu gaf üstüne gaflar yıllarca birikti. Mahkemeler vs… vs….

Nihayet 2005 yılında kabul edilen 5199 sayılı hayvan hakları yasası sonucu yaptırım gücümüzü kazandık. Yıllarca isteyip bir türlü çeşitli manalarla yapılamayan hayvan barınağımız inşa edildi. Belediye Başkanımız SALİH HIZLI' nın tam destekleriyle çok kısa bir zaman içinde KISIRLAŞTIRMA ÜNİTESİYLE hizmete geçmiş oldu.

Birazda olsa PATİLERİN GÖZYAŞLARI dindi. Ah birde KUDUZ AŞILARI , KISIRLAŞTIRMA OPERASYONLARI belediyemiz tarafından yapılan bu patileri birde sahiplenebilsek, birde sahiplendirebilsek. Çünkü aşı kısırlaştırma işlemi yapılan köpekler kanunen doğaya bırakılmak zorunda.

Şu an Akhisar'da sokaklardaki KULAKLARI KÜPELİ OLUP SAĞLIK TARAMASINDAN GEÇMİŞ OLAN KÖPEKLERİMİZİN PATİLERİMİZİN HEPSİ BİR SAHİP BEKLEMEKTEDİR. Bu Dünya Hepimizin. Yaratılan hiçbir canlı kendi kimliğini seçmiyor. Lütfen yaratılan bütün canlılara Yaratandan ötürü saygı duyalım.sahip çıkalım. Sevelim. Belki kapımızın önüne koyacağımız bir tas su belki artan bir tabak yemekle bize emanet edilen dünyanın en sadık dostuna sahip olup yada onun dostluğuna ihtiyaç duymadan karnını doyurabiliriz. Onların çöpe atacak olduğumuz her gıdaya acil ihtiyaçları olabilir sevgili dostlar….

Avlanmak için hayvanların hayatına son vermek için avcılık öğrenen yapan kişilerin kendileri içinde duygu alış verişi yapmalıdırlar. Bazıları canlıyı tabancayla ya da tüfekle öldürüp can çekişmesini seyrediyorlar ya da elleriyle başını koparıyorlar. Anlayamıyorum. İnanamıyorum. Bir tavşanın bir kuşun ne anlamda neden öldürüldüğünü neden bir atış noktası yapıldığını anlamak mümkün değil. Ağaç, orman, kuş, insan sesinin olmadığı bir dünya ne kadar yaşanabilir olurdu ki… Oysaki doğa dengesini kendi içinde zaten koruyor. Yaşamış olduğumuz çok kısa bu ömür içinde doğanın dengesini alt üst etmeyelim. Yaratılmış olan hiçbir canlının yaşam hakkını elinden almayalım. 

En kısa zaman içinde köylerde başıboş yaşayıp hiçbir sağlık güvencesi olmayan sağlık hizmeti verilmeyen patilerin köy muhtarlarımız tarafından sahipleri üzerine kayıt yapılarak kimlik verilmesi gerektiğine inanıyorum. Böylece köylerde hemen hemen her evde olan patilerin buralarda kalmaları sağlanmalıdır. O şehirden o şehire adeta sürgün edilen patilerin bu kısa ömürlerini bulunmuş oldukları çevre içinde sürdürmeleri yolunda projeler üretilip uygulanmalıdır. Şehir hayatına uyum sağlayamayan bu biçareler ya trafik kazası sonucu ölmekte yada sakat kalıp biz hayvan severlerin kapıları önlerine bırakılmaktadır. Böylece biz hayvan severlere de hiç olmazsa böyle destek sağlanmalıdır.

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0