Forumİzmir'in Köpüleri  Yeni Konu 

Kaçak hayvanlar - Türker Alkan/Radikal

19 Nisan 2009

hurkus

Kakülleri alına düşmüş, yaramaz bir çocuk gibi fıldır fıldır gözlerle bakıyor. Belli ki çok zeki. Kaçakmış, yeni yakalanmış. Tam dokuz ay süren amansız bir takipten sonra.

Cezası: Ölüm!

Suçu: Yok!

Suçsuz ceza olur mu demeyin, oluyor. Üstelik yasalara uygun olarak.

Dilimizi konuşamadığı için dokuz aylık kaçakçılık yaşamını nasıl geçirdiğini bilmiyoruz. Hiçbir zaman da öğrenemeyeceğiz. Zira kahramanımız bir dana.

İngiltere’de kesilmek üzere götürüldüğü mezbahadan bir fırsatını bulup kaçmış! Ve tam dokuz ay bulunamamış. Sonunda yakayı ele vermiş.

Kaçma başarısı insanların ilgisini çektiği için (insanların ‘kahraman’ dedikleri bir karakteri andırdığından olmalı) hayvanları koruma derneklerinin de çabasıyla kaçkın dana ‘affa’ uğramış. Sahibi, “Tamam” demiş, “bu danayı kesmeyeceğim!”

Ama onun yerine başkasını kesecektir tabii!

Hayvanlar konuşamadığı ve elleri olmadığı için onların duygusuz aptallar olduğunu sanıyoruz. Oysa hiç de öyle değiller. Hayvanlar pek çok şeyi hissediyorlar.

Kurban Bayramı geldiğinde can havliyle caddeler fırlayıp kaçmaya çalışan danaları hep birlikte görüyoruz. İngiltere’de kaçmayı başaran dana dokuz ay nerede, nasıl yaşadı, bilmek isterdim. Düş gücü geniş bir yönetmenin elinde güzel bir sinema filmi de olabilir.

Bazen kaçkın hayvanların betonarme kentlerimizde, asfalt yollarımızda, sıkışık trafikteki arabalar arasında kaçmak için giriştikleri umutsuz çabayı görünce, bir Kızılderili reisinin Amerikan Başkanı’na yazdığı mektubu anımsarım. “Dünyayı kendi kokunuzla doldurduğunuz gün, sizin için sonun başlangıcı olacak” demişti Şef.

Dünyayı sadece kendi kokumuzla değil, sigara, kömür, is, yağ, duman kokularıyla da doldurduk. Turgut Uyar’ın, “Bir Kalır yanıl yağlar kokusu şehirlerde/Uzun nehirlere binip uzaklaşmadıkça” dediği türden bir koku.

Bengal kaplanlarının sayısını üç-dört yüze indirdik. Balinaları hızla tüketiyoruz.

Ve öldürdüğümüz her hayvanla birlikte biraz da biz ölüyoruz. Farkına bile varmadan.

Yaşam bir mucizeyse, hayvanlar bu mucizenin bir parçasıdır. Bizim kadar matematik bilmeyebilirler (gerçi maymunların küçük bir çocuk kadar matematik bildiği ve simgelerle konuşabildiği saptanmıştır,) ama bizim erişemediğimiz nice marifetleri vardır. Önsezileri, koklama, yön bulma becerileri, telepatik güçleri, sevgi ve sadakat duyguları insanlardan çok daha gelişmiş hayvanlar vardır. Karmaşık bir ilişkiler ağı içinde karşılıklı etkileşimle yaşıyoruz.

Birkaç ay önce İngiltere’de bir adam öldü. Cenazesi evden uzak bir yerde gömüldü. Ve cenazeye sürpriz bir katılımcı vardı: Evin köpeği. Bu bir sürprizdi, çünkü köpek daha önce cenazenin gömüleceği yeri daha önce hiç görmemişti ve ‘cenazede ne işi var’ denerek evde bırakılıştı. Mezarlığa ulaşmak için iki gün yol yürümüştü. Sahibini uğurlamaya gelmişti.

“Karşılıklı etkileşimler ağı” derken ne söylemek istediğimi, bu örnek pek güzel anlatıyor sanırım.

18.04.2009

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0