ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

Savcılar Taliban militanı çıkmasın

17 Nisan 2009

hurkus

Yıldıray Oğur - Taraf

Tarih 8 Haziran 2007. Genelkurmay internet sitesine yeni bir e-bildiri konuyor. Ve bildirinin son cümlesi ortalığı karıştırıyor. Genelkurmay, toplumu teröre karşı “kitlesel karşı koyma reflekslerini göstermeye” çağırıyor. Sivil toplum örgütleri ve aydınlar, linçlere neden olabilecek bu çağrıya karşı sesini yükseltiyor.

Ve o açıklamanın hemen ertesi günü. Yani Türkan Saylan’ın “ne şeriat ne darbe” diyeceği için konuşturulmadığını söylediği İzmir Gündoğdu Meydanı’ndaki mitinginden (13 Mayıs 2007) yaklaşık bir ay sonra.

Dönemin ADD Genel Başkanı Şener Eruygur ve ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan Genelkurmay bildirisinden vazife çıkarıp birlikte teröre karşı miting yapacaklarını açıklıyorlar. Ve birkaç hafta sonra da bu mitingi epey düşük bir katılımla yapıyorlar.

***

Bugün Türkan Saylan’ın ve ÇYDD’nin neyle suçlandığını bilmiyoruz.

“Bu kez hedef Çağdaş Yaşamdı”, “Çağdaş Yaşama baskın” manşetlerini gören biri, yaşananın Ergenekon’da 12. dalga operasyonu değil de Afganistan’dan Türkiye’ye sızan bir Taliban timinin, kızların okula gitmesi için çalışan kadınların evlerini basıp, bir grup kadını da Tora Bora dağlarına kaldırması olduğunu düşünebilir. (İyi ki savcı geçen hafta eşiyle birlikte gazetelere görüntü verdi.)

Herhalde savcılar Ergenekon-septikler tarafından böyle tefe konup çalınacaklarını bile bile, “misyonerlik”, “PKK’lılara burs” gibi garip iddialara dayanarak yapmadılar bu hamleyi.

Ama 2003-2004 yıllarındaki darbe teşebbüsleri ve 2009 yılında yapılması planlanan bir darbeye zemin hazırlamak gibi ciddi suçlamaların odağında geçen Şener Eruygur ile birlikte Genelkurmay açıklamasının ertesi günü miting organizasyonu yapan bir derneğe yönelik gözaltılar yaşanması, o dernek başkanının evinin aranması “Bu da olur mu” denecek bir şey değil.

Evet, savcıların artık daha da dikkatli olmaları, bu operasyonların aynı zamanda çok ciddi bir halkla ilişkiler operasyonuyla birlikte yürütülmesinin şart olduğunu anlamaları gerek.

Ama herkesin de artık kendisini Ergenekon diye bir örgüt varsa, Türkiye’de bir derin devlet yapılanması söz konusu ise, bunun birkaç ihtiraslı paşadan ve birkaç kara gözlüklü katilden ibaret olmadığı gerçeğine hazırlaması da gerek.

Her Ergenekon gözaltısından sonra “Ama bu çok değerli bir insan. Bu kadar da olmaz artık” diye söylenmeye başlayanların buna ikna olması için daha kaç “Hepimiz Mustafa Balbayız” mahcubiyeti gerekecek acaba?

***

Saylan’ın evinin arandığını duyduğumda, aklıma Sezen Aksu’nun o şarkısının sözleri geldi. “Kolay olmayacak, elbet üzüleceğiz, mutlaka bir iz bırakacak.”

Türkiye, derin devletiyle yüzleşiyor. İlk kez bir darbeyi yargılayacağız. Ne hukuk sistemi, ne siyaset, ne medya buna hazır. Acemiyiz. Bu acemilik yüzünden büyük yanlışlar yapılacak.

Saylan’ın evine sabahın köründe zorla girilmedi. Kendisinin anlattığı gibi, önce üç komşusu kötü muamele olmadığına tanıklık etsin diye çağrıldı. Ne sorgulandı, ne hırpalandı. Evinden bazı belgeler alındı. Ve gidildi.

Bu ülkedeki hoyrat adalet sistemi herkese bu kadar özenli davranmıyor ne yazık ki.

Danıştay Saldırısı’nın azmettiricisi diye, olaydan 40 gün sonra bir gece yarısı evinden pijamalarıyla alınıp, günlerce sorgulanan 83 yaşındaki ağır hasta Salih Kunter’e mesela kimse bu kadar hassas davranmamıştı. Aylarca mahkemelerde süründürüldükten sonra beraatı eline verilen yaşlı adamın, pijamalı ve elinde idrar torbasıyla görüntüleri, daha ortada bir iddianame bile yokken “Katilin azmettiricisi olan hoca” diye günlerce medyada teşhir edilmişti.

Erol Zavar. Hapishanede. Kanser. Son günlerini yaşıyor. Hakkında uluslararası bir kampanya var. Medya Erol Zavar’ı hiç görmedi. Tıpkı bundan iki ay önce Diyarbakır’da yine kanserden ölen dokuz çocuk babası 43 yaşındaki Hasan Kert’i görmediği gibi.

Tıpkı, Türkan Saylan’ın resminin yanına “Hayatını örtü düşmanlığına adadı. Ömrünün son döneminde başörtü takmaya mecbur kaldı” gibi utanç verici bir cümleyi sayfasına taşıyabilmiş Vakit gazetesinin yaptığı kadar ürkütücüdür bu çifte standartlar.

***

Ben Türkan Saylan’ı, ÖSS sınavına girdiğim yıl, birincinin bir İmam Hatip’ten çıkması üzerine yaptığı “Onların çocukları çalışıyor, bizimkiler tembellik yapıyor” sözlerinden hatırlıyorum. Ya da dindarları rencide eden, “Çocuklar namaz kılacağına, bale yapsınlar” sözlerinden. “Biz asılız. Menderes’in sonunu düşünsün iktidar” gibi tehditlerinden.

Kardelen Kızlar kampanyasına methiyeler düzenler, bir de o kampanyayı Kardeş Türküler’den Vedat Yıldırım’ın Berfin şarkısından dinlesinler.

Ayrıca, binlerce çocuğa burs vermek sizi dokunulmaz yapıyorsa, Deniz Feneri de binlerce insana ekmek veriyor, o zaman onlara da adaletin kılıcı değmesin. Fethullah Gülen de eğitim için çalışıyor. Türkiye’ye dönse, bir sabah evi basılsa. Kaç gazete “Binlerce gence şimdi kim burs verecek” diye yazar? Yaşlı ve hasta diye onu gözaltına almayan savcının ömrü kaç dakika olur?

Siz siz olun, ne darbe mitingleri organize edip “Ne Şeriat Ne Darbe” dedi diye birilerini demokrasi şampiyonu ilan edenlere, ne de “Çağdaş Yaşam PKK’lılara burs veriyor” gibi milliyetçi komplo teorileri üretenlere inanın.

Herkes için en şiddetli ve en acilinden adalet isteyin.

O kadar.

16.04.2009
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0