ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

'TARAF'lı Bir Yıl...

26 Kasım 2008

hurkus




İZMİR- Korkularımıza fener tuttular, yerimizden sıçradık. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın gazeteciliği”ni kazasız, belasız sürdürmenin rehavetine çomak soktular, afalladık. En kolayını, en alışık olduğumuzu, linç etmeyi seçtik. Akla, hayale gelmeyen yalanlar uydurduk, çamurlar sıvamaya kalktık. Ama olmadı. “Taraf”lı koca bir yıl geçti. “Taraftarların” yalanları tarihe kaldı yadigar…

Hiç mi hata yapmadılar?

Yaptılar. Hatasız kul olur mu?

Ama, hatalarının özrünü manşetlere çekip, “kusurumuza bakmayın” demesini de bildiler.

“Yazılamaz”, “bulaşılamaz” diye kendimizi inandırdığımız ne varsa, Taraf tersini yaptı. Şaşkınlıktan şaşkınlığa sürüklendik. “Bu kadarı da olmaz” naraları attık.

Bu kadar “cüreti” nereden buluyorlardı?

Bunlar olsa olsa “yandaş” bir medya olabilirdi.

Bir de, “değirmenin suyu” meselesi vardı.

Parayı nereden buluyorlardı?

“Biz sizin unuttuğuz gazeteciliği anımsatıyoruz” der gibiydiler.

İnanmamak için elimizden geleni ardımıza koymuyorduk.

“Bir yerden para geldiğini ispatlayın, mesleği bırakalım” diyorlardı.

Kimseler duymak istemiyordu.

Geldik bu güne…

Korkusuz gazeteciliğin faturası ağırdı.

Maddi sıkıntılarını manşetlerinde bizimle paylaştılar. Çalışanlar büyük özveriyle Taraf’ı yaşatmaya çabalıyorlardı.

İlanlar, bıçakla kesilir gibi kesilmişti.

Hiçbir devlet bankası kredi vermeye yanaşmıyordu.

Kendilerine omuz verecek ortak arayışı içindeydiler:

“Her taraftan sıkıştırılıyoruz. Zaten ilanlarımız azdı, şimdi en küçük gazeteleri dahi kapsayan ilan “kampanyalarında” bile Taraf’ın adının üstünü çiziyorlar. Gelirlerimiz çok düşük. Hiçbir para kaynağımız yok. Arkadaşlarımızın maaşlarını ödemekte zorluk çekiyoruz. Bu gazetede çalışan insanlar, bağımsız bir gazetede çalışmanın mesleki hazzını ve onurunu hissederek ama gerçekten büyük sıkıntılara katlanarak çalışıyorlar. Sorunları “tensikat” yaparak aşmayı düşünmedik, düşünmeyiz. Biz bir aile gibi başladık, öyle de devam edeceğiz. Okurlarımızın çoğunluğunun durumunun da bizden daha iyi olmadığını tahmin ettiğimizden fiyatımızı artırmayı en son ana kadar geciktirmeye uğraşıyoruz.”

Hani oluk oluk paralar geliyordu?

“İlle de bavulla mı gelecek” diye inat edenler, hiç yüzünüz kızarmıyor mu?

Kifayetsizliklerinin bedelini en ağır hakaretlerle Taraf’a ödetmeye kalkanlar, hiç utanmıyorlar mı?

Alev Er, Yasemin Çongar, Lale Sarıibrahimoğlu, Hakan Aksay, Cumhuriyet’te yıllarca en önemli görevleri üstlenirken “iyiydiler” de Taraf’ı çıkarmaya başlar başlamaz mı “liboş, dönek, yandaş” oluverdiler.

Ahmet Kaya’ya, “Kasetime bir de Kürtçe parça koyacağım” tümcesini, yaban ellere göndererek “ödetmedik mi? “Vatanımın her köşesini seviyorum” diye diye oralarda öldü.

Hrant Dink’in bir tümcesini eğerek, bükerek, tetikçilere hedef göstermedik mi? İşte o da öldü.

Orhan Pamuk, çareyi gitmekte bulmadı mı? “Beni de öldüreceklerdi” demedi mi?

Can Dündar’ın başına gelenlerle Taraf’ın başına gelenler çok mu farklı?

Peki nereye kadar?

“Yeteneksizler zamanı” daha kaç kurban istiyor?

Yetenekliler zamanına varamayacak mıyız?


25.11.2008
26 Kasım 2008

sultan

Söyleyeceklerim belki de hiç bu kadar gerçek olmamıştır.
:!: :!:
Gazete okuyamaz haldeydim. Politikayı bir "spam" olarak gördüğüm için sadece silmeye çalışıyordum hayatımdan. Onun yerine, sanatı, edebiyatı, fotoğrafı, gezmeyi çoğaltarak kaçmayı yeğliyordum ülkemdeki haksızlıklardan. Ne arkadaş sohbeti, ne gündemden düşmeyen ucuz politik kavgalar, ne ucuzluk, ne pahalılık içimdeki karanlık kuyuya düşmüyordu. İçim, yoksul bir ülkenin yoksun ruhuna dönüşmüştü. Yazılı medyanın acımasız, kalleş mantığı ile hesaplaşmış biri olarak (çekip gitmek :roll: ) gazetecilik ruhumun sansürsüz yanı kapanmıyan bir yara gibi durmadan tekrar kanıyordu. Sağcılık, solculuk, faşistlik, milliyetçilik, Atatürkçülük, liberallik durmadan yer değiştiriyordu. Ve sonunda olan oldu herkesin kafası bir torba, ruhu tahtaya döndü. Ve ben Türkiye'den kendi yaşadığım gerçekten giderek daha uzaklaştım. Ne yaşadıklarımıza bir tanık, ne duyduklarımıza bir sanık bulamadım. Bulmamamız için her işareti, her delili, her duyguyu, her düşünceyi, her türlü rengi toza buladılar. Üstünden buldozer geçirdiler. Katranlı yeni katlar attılar üstüne farklılıkların. Tek bir fikre tutunmamızı, tek bir inanca sahip olmamızı, tek bir görünüşe sahip olmamızı istediler. Mutaasıp, sinirli, gergin, kavgacı ve uzlaşmayı beceremeyen kişiler haline geldik. Yeni imajımız oluştu böylece...imaj maker kim peki? Bu "medya" ile sonsuza kadar yaşamayı kabul eden zihniyet. Medya bizi yaratıyor sonra yarattığı ile övünemeyince geriliyor. Sıradan, korkak yazarların ve kendi başına holding gazetecilerin dünyasında ya "üçüncü sayfalık" ya "arka sayfalık" haline gelene kadar bir cinnet, bir çığlık hayatımıza devam ediyorduk. Ta ki Taraf çıkana kadar. Sağlam yazar kadrosu ile, cesaretleri, habercilikleri, her bir habere gösterdikleri özen ve zarafet ile bizi kendimize getirdiler. Valla beni "topluma kazandırdılar". Kendi hapishanemde boncuk dizmekten yorgun düşmüştüm. Beni ışıklı avlulara çıkardılar önce. Sonra sokağa, şimdi Taraf'la bu rehabilitasyon devam ediyor. Yalnız olmadığımız gibi sağlam bir zeminde durduğumuzu ve düşündüğümüzü biliyorum. Üstelik "problemleri olan bir ülkede" kendimi hala şanslı ve umutlu hissetmemi de Taraf'a borçluyum. Çünkü biz artık tarafsızlığımızı Taraf'la başarıyoruz. :lol:
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0