ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

Artık itiraf edin bu "ikinci Dağlıca"

08 Ekim 2008

hurkus



Hakkari Şemdinli’de 17 askerin şehit düşmesiyle sonuçlanan Aktütün saldırısının, polisin 16 gün önce yaptığı uyarıya rağmen gerçekleştiği ortaya çıktı. PKK’nın başta Şemdinli bölgesindekiler olmak üzere sınır karakollarına saldırı hazırlığı yaptığı istihbaratını alan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın (İDB), 17 Eylül 2008 tarihinde askeri uyardığı öğrenildi. Başta Jandarma Genel Komutanlığı olmak üzere ilgili tüm askeri birimlere gönderilen uyarı yazısında, karakol ismine yer verilmediği bildirildi.

Edinilen bilgiye göre; İDB, 17 askerin ölümü ve 21 askerin yaralanmasıyla sonuçlanan Aktütün baskınından 16 gün önce PKK’nın Şemdinli bölgesindekiler başta olmak üzere sınır karakollarına saldırı hazırlığı yaptığı istihbaratını aldı. İDB, bu istihbaratı, 17 Eylül 2008 tarihinde gizli bir yazıyla Jandarma Genel Komutanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği başta olmak üzere ilgili tüm kurumlara gönderdi. Uyarı yazısında, 150-200 kişilik bir PKK’lı grubunun, sınır karakollarından birine saldırmak amacıyla Kuzey Irak’ın Türkiye sınırına yakın bir bölgede toplandığı bilgisi aktarıldı. Uyarı yazısında, PKK’nın saldırmayı planladığı karakolun ismine yer verilmedi. Uyarı yazısında, Aktütün ya da o bölgede bulunan başka bir karakolun ismi yer almadı.

Polisin Aktütün baskınından 16 gün önce uyardığı Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı Jandarma İstihbarat Teşkilatı’nın (JİT) da İDB’nin uyarısını doğrular yönde bilgi elde ettiği öğrenildi.

İDB ve JİT’in elde ettiği bu bilgiler, saldırıdan bir gün önce Aktütün Karakolu’ndaki termal kamera tarafından doğrulandı. Aktütün baskınını kamuoyuna sürpriz bir basın toplantısıyla açıklayan Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, karakoldaki termal kameranın saldırıdan bir gün önce bölgede hareketlilik saptadığını ve karakolun takviye edildiğini açıklamıştı. Baskınla ilgili basına ayrıntılı bilgi veren Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız da bu bilgiyi teyit etmişti. Iğsız, termal kameranın bir gün önce saptadığı hareketlilik üzerine karakola takviye birlik gönderildiğini belirtmişti.

Aktütün saldırısıyla ilgili Taraf’a bilgi veren üst düzey bir yetkili, baskına gelen PKK’lıların ıslak yağmurluk giyerek termal kameranın kendilerini görüntülemesine engel olduğu yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Islak yağmurluğun vücut ısısını çok kısa süre saklayabildiğini söyleyen yetkili, soğuk suyla ıslatılan yağmurluğun, kısa süre sonra vücut sıcaklığıyla ısındığını vurguladı. Üst düzey yetkili, “Kaldı ki ıslak yağmurluk giyildiği zaman yüz ve eller açıkta kalıyor. Termal kamera da buralardan yayılan ısıyla PKK’lıları saptayabiliyor” dedi. Aktütün Karakolu’nun sarp bir bölgede bulunduğunu anımsatan yetkili, “PKK’lılar sarp bir bölgedeki hedefe saldırmadan önce at, eşek ve katırlarla o bölgeye mühimmat getiriyorlar. At, eşek ve katırlara da ıslak yağmurluk giydiremeyeceklerine göre termal kameraların en azından bu hayvanları görüntülemesi gerekirdi” diye konuştu.

PKK’nın Aktütün saldırısını en az 150, en fazla 200 militanla gerçekleştirdiğini tahmin ettiklerini anlatan yetkili, çatışmada öldürülen PKK’lı sayısının da iddia edildiği gibi 23 olmadığını belirtti. Hakkâri Devlet Hastanesi’nin morguna dokuz PKK’lının cesedinin getirildiğini kaydeden yetkili, PKK’nın da saldırının hemen ardından sadece dokuz kayıp verdikleri yönünde açıklama yaptığını anımsattı.

Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı’nın, 21 ekim 2007 tarihinde 13 askerin şehit edildiği Dağlıca Taburu baskınından dokuz gün önce Genelkurmay’dan Hakkari Dağ Komando Tugayı’na kadar tüm komuta kademelerini ‘acil’ damgalı raporla uyardığı ortaya çıkmıştı. Dağlıca Tabur Komutanı Albay Onur Dirik de mahkemeye sunduğu raporda olaydan bir ay önce baskın istihbaratını aldıklarını itiraf etmişti.

Taraf’ın 25 Haziran 2008 tarihli “Dağlıca baskını biliniyordu” başlıklı haberine göre, 12 ekim 2007 tarihli, ‘ivedi’ damgalı Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı istihbarat raporunda, Dağlıca baskınının nereden yapılacağı, zamanlaması ve baskın yapılacak üslerin koordinatları ayrıntılı olarak yer aldı. Rapor, Genelkurmay, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Komutanlığı ve 2. Ordu Komutanlığı istihbarat başkanlıkları ile Dağlıca Taburu’nun bağlı olduğu Hakkari Dağ Komando Tugayı’na kadar her komuta kademesine bildirildi.

3590-2292-07/İDAM (63939) numarasıyla, saat 18.36’da faksla ilgili birimlere iletilen ‘Haber Talimatı’ ibareli raporda, Dağlıca Taburu’na yapılacak saldırı, şu ifadelerle anlatıldı: “Hakkâri-Yüksekova İkiyaka Bölgesi’nde faaliyet gösteren Zindan sorumluluğundaki T.Ö. (Terörist Örgüt) grubunun işbirlikçileri aracılığıyla, Dağlıca (20-37) 3. Motorize Tabur Komutanlığı’nın faaliyetleri hakkında bilgi almaya çalıştığı, önümüzdeki günlerde Dağlıca Bölgesi’nde bulunan Keri Tepe (19-35) üs bölgesi ile Geper (22-35) olarak adlandırılan bölgede askeri birliklere yönelik eylem yapmayı planladıkları...”
Raporun komuta kademelerine gönderilmesinden 2 gün sonra ise, Jandarma Genel Komutanlığı bir ‘İç İstihbarat Raporu’ düzenleyerek, ilgili birimleri uyardı. Bu raporda da ‘Hakkari Yüksekova bölgesinde faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarının, Dağlıca’da güvenlik güçlerine yönelik eylem yapmayı planladığı’ bilgisi ayrıca kayıtlara geçirildi. Baskına ilişkin bütün bu bilgilerin yanı sıra, her iki raporda ayrıca, Şırnak, Siirt, Van bölgelerinde beklenen saldırılar, karakollar ve teröristlerin kimlik bilgileriyle ayrıntılı olarak bildirildi.

Dağlıca Tabur Komutanı Albay Dirik de Askeri Mahkeme’ye verdiği yazılı ifadede, Taraf’ın Dağlıca baskınına ilişkin tespitlerini doğrulamış, baskın hazırlıklarının bir ay önceden başladığının delili olan telsiz kayıtlarının bir örneğini de mahkemeye sunmuştu. Dirik, baskın hazırlıklarının bir ay önce başladığını, son haftaya girildiğinde arttığını, bunların tümünü ‘üst makamlara’ ilettiklerini belirtmişti.

İstihbarat zafiyetiyle benzerlik taşıyan Aktütün ve Dağlıca olaylarında komutanlık rütbesi en düşük askerlere bırakılması dikkat çekiyor. Dağlıca baskınında en üst rütbeli subay Üsteğmen Çağdaş Cücünoğlu idi. Cücünoğlu, çatışma günü Dağlıca Tabur Komutanı Albay Onur Dirik bir düğünde olduğu için tabura komutanlık yapıyordu. Aktütün Sınır Bölüğü’nde ise komutanlığı çatışmada şehit olan Astsubay Çavuş Hasan Önal yapıyordu.


08.10.2008
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0