hurkus
|
Bir Hollywood filminde genelde arka planda cüsseleriyle doğru orantılı motosikletleriyle boy gösteren aktörler gibiler. Devasa vücutlarının büyük bölümünü kaplayan kafatası ve ejderha dövmeleri, kocaman, ürkütücü pazuları ve üstlerinden çıkarmadıkları siyah deri kıyafetleri ve kocaman parmaklarını dolduran büyük yüzükleriyle bir sokak çetesinin elemanlarını andırıyorlar.
Dış görünüşleri gibi isimleri de ‘bıçkın’: Dövmeli Mike, Dev Karınca, Batso, Sal, Angel, Johnny O ve Des. Kısacası ‘Cehennemdeki Melekler.’ Hayır yanıldınız onları biraraya getiren ne bir hırsızlık planı ne de gasp. İşte kolay kolay aralanamayan önyargı perdesinin bizi yanılttığı bir an daha: Bu ‘zararsız koca melekler’in ortak özelliği motor tutkuları ve içlerindeki büyük hayvan sevgisi. Bu öyle büyük bir sevgi ki New York’ta yaşayan bu 11 adam hayatlarını sokak hayvanlarını korumaya, kaçırılan hayvanları sahiplerin teslim etmeye adamış.
Peki bu doğa aşığı koca adamlar nasıl olmuş da birbirini bulmuş diyorsanız sorunun cevabını hemen verelim: Bundan 18 ay önce New York’ta yapılan ikinci el otomobillerin tamiriyle ilgili bir toplantıda Dövmeli Mike, Robert Missari adında bir adamla tanışır. Vücudunda dövme olmadığı için Robert’a ‘Mürekkepsiz’ diyorlar ve Robert da ilk bakışta mürekkepsizliğiyle diğerlerinden ayrılıyor ama grup üyelerine bakarsanız grubu biraraya getiren de o.
Robert, hayvansever motor tutkunlarını buluşturacak bir organizasyon kurmaya karar vermiş ve bunu da başarmış. Şimdi de Manhattan’daki ofisinde sabahtan akşama kadar motosikletli arkadaşlarını sokaktaki hayvanları korumak için için organize ediyor. Yeni işine istinaden de arkadaşları onu artık ‘Kurtarıcı Mürekkep’ olarak çağırıyorlar.
Günde yaklaşık 250 telefon aldığını söyleyen Robert, bütün zamanını hayvanların iyiliği için harcamaktan keyif aldığını belirtiyor: “Aslında bütün yaptığım, çevre sakinlerinden gelen telefonları değerlendirip arkadaşlarımı hayvanların kötü şartlarda olduğu yerlere yönlendirmek ve sorunu çözmek.” Bu arada Angel hemen araya girerek bir anı anlatıyor: “Bir gün Yukarı Manhattan’ın işlek bir caddesinde bir kadın köpeğini otomobilinde bırakıp, alışveriş yapmaya gidiyor. Geri geldiğinde görüyor ki arabasının camı kırılmış ve köpeği yerinde yok. ‘Mürekkepsiz’i arıyor, o da bana haber veriyor. Olayla ilgili araştırma yapıyoruz ve köpeğin çalınıp bir kaç yüz dolara satıldığını öğreniyoruz. Köpeği sahibine götürdüğümüzde kadının yüzündeki sevinç ve mutluluk gerçekten görülmeye değerdi.” İnsanların onlara ulaşması için de gayret gösteren grup üyeleri, kendilerini tanıtan el ilanları basmış ve ev ev dolaşıp bunları New York sakinlerine ulaştırmış, bu nedenle bölgede ufak çapta bir üne de sahip olmuşlar.
Genel olarak yoğun ve hızlı geçen günlere alışık olan grup üyeleri, ‘sıradan bir gününüz nasıl geçiyor’ sorusuna şöyle cevap veriyorlar: “Bronx’un kuzey kısmında Van Cortlandt Park’taki ofisimizde sabah erkenden buluşuruz ve bir durum değerlendirme toplantısı yaparız. Üç kişi hariç diğerlerimiz yakınlarda oturduğumuz için sabah erkenden buraya gelmemiz kolay oluyor. Aslında bir günümüz bir günümüze uymaz. O gün kaç kurtarma işi varsa ona göre gruplara ayrılır, mesafeye göre taşıtlarımızı seçeriz.”
Tahmin edilebilenden daha organize oldukları her hallerinden belli oluyor. İş disiplini de başarılarının arkasında yatan neden gibi görünüyor. Cıvımak yok. Ciddi bir iş yapıyorlar ve en önemlisi yaptıkları işten zevk alıyorlar.
Ancak durmaları gereken yeri de biliyorlar belli ki. İşleri bittiğinde eğer ortada bir suç varsa, işin geri kalan kısmını polise devrediyorlar. Bu konudaki hassasiyetlerini de Robert şu sözlerle anlatıyor: “Bizim işimiz kurtarıcılık yapmak ve köpekleri ya da diğer hayvanları tekrar sahibine kavuşturmak. Gerisi polisin işi.”
Kocaman cüsselerinden de anlaşılacağı gibi bu ‘kahramanlar’ın çoğu vücut geliştirme sporuyla ilgileniyor. “Ben bir vejeteryanım” diyen Dövmeli Mike insanların ön yargılarından oldukça şikayetçi. Mavi gözlü dev Mike “İnsanlar dış görünüşümüz yüzünden korkup kaçıyorlar bizden. Bu da bizi çok üzüyor!” En irileri Koca Karınca (gruptakiler ona ‘küçük adam diyor’) 1.90 boyunda ve 145 kilodaki bir bodyguard! Koca Karınca kolsuz tişörtü ve küçük turuncu güneş gözlükleri ile diğerlerinden kolayca ayrılıyor. En yaşlıları ise Batso, yaşını göstermediği için biraz böbürlenerek “Gelecek ay 75’ime basıyorum. Ama kendime dikkat ediyorum. Dün iki saat koştum ve 120 dakika kürek çektim. Kendimi hiç de 75 yaşındaymış gibi hissetmiyorum” diyerek diğer arkadaşlarına şaka yollu hava atıyor.
Bir kurtarma timini andıran kahramanlarımız aralarında iş bölümü de yapmışlar. Örneğin, lakabı ‘John O’ olan John Orlandini’nin uzmanlık alanı ördek, Biagi’ninki köpek ve Des ise kedilerle ilgileniyor.
Acil durumlar haricinde tüm gün yapılacak rutin işleri de Bruce Feinberg ayarlıyor ve iş bölümüne sadık kalarak üyelere görev dağılımı yapıyor. Şehrin her yerinden telefon aldıklarını belirten Feinberg, asılsız ihbarlardan şikayet ediyor: “Bazen o kadar küçük şeyler için bizi arıyorlar ki şaşırıp kalıyoruz. Belki abartacağım ama “Okyanusta bir balık var” gibi komik ihbarlar bile geliyor.”
Cüsseleri kadar kalpleri de kocaman olan bu adamlar, asıl işlerini bırakıp kendilerini ve tüm zamanlarını kurtarılmaya muhtaç hayvanlara adamışlar. Hayvanları sadece kurtarmakla kalmıyor aynı zamanda boş vakitlerinde -ki daha çok gece geç saatlerde boş kalabiliyorlar- araştırmalar yapıp, ellerindeki hayvanların bakımıyla ilgileniyorlar. Bu iş için de para harcıyorlar. Devasa bir adamı elinde biberonla minik bir kediyi beslerken görmek mümkün. Kısacası dış görünüşe aldanmamalı! Aslolan insanın kalbinde neyin gizli olduğu.
‘Hayvanlara Yapılan Zulmü Önleme Derneği’ne üye olan ‘Cehennemdeki Melekleri’ en çok yoran ve meşgul eden şey insanların izlerken anlamsız bir zevk aldıkları ‘pitbull dövüşleri’. Köpeklere yapılan bu zulmü önlemek için diğer hayvan hakları savunucularıyla ortak çalışan takım, yine de ‘pitbull dövüş’lerinin önüne geçemiyor. Bir çok kişinin pit bull dövüşleriyle ilgili yanlış bilgileri olduğunu ifade eden grup üyelerinden Koca Karınca, “Birçoğu milyonlarca kişinin bir ring çevresine toplanıp, keyif içinde dövüşü izlediklerini sanıyor. Ancak durum bundan çok farklı. Çoğu zaman bir kamyonun arkasındaki kapalı bölmede ya da bir karavanda biraraya gelen iki adamın pitbullarını salmalarıyla başlar herşey. Yani öyle sanıldığı gibi büyük bir kalabalık olmaz. sadece iki kişi ve iki köpek.” Rapor edilen sayıdan çok daha fazla pitbull dövüşü yapıldığını dile getiren grup, dövüşün daha çok Bronx ve Brooklyn’de yaşayan gençler tarafından gerçekleştirildiğini anlatıyor.
25.08.2008
|