Moshe
|
Bu sabah işe gitmek için dolmuşa binerken, dolmuşçuların kalkış saatini belirleyen görevlinin “Gelişi de kapatmışlar, gidişi de kapatmışlar” diye söylenerek ortalıkta dolanmaktaydı. Trafik akışında da her gün rastlanmayan bir sıkışıklık hemen göze çarpıyordu. Hareket için aracın dolmasını beklerken son yolcularda bir koşu içeri atladı ve dolmuş hareket etmeye başladı.
Dolmuş hareket ettikten sonra araca binen son kişinin cep telefonu “makineli tüfek” sesi efekti ile çalmaya başladı. Karşıda ki kişinin neden geciktiğine dair sorular sorduğunu yolcunun verdiği cevaplardan anlamak mümkündü. Yolcu yolda ki tıkanıklık yüzünden geciktiğini çünkü ileri bir noktada bomba patladığını söyleyince birden bire irkildim. Hafta’nın beş günü bu yol üzerinde gidip gelmekteyim. Bu yol Büyük İskender tarafından kurulduğu rivayet edilen eski bir kentin içinden akarak İzmir’in diğer ilçelerine doğru devam etmekte.
Bu yoldan geçerken bir çok defa kendime “Dün onlar yürüyordu bugün biz” demekten alıkoyamam. Her ne kadar çarpık bir kentleşmenin sonucu olarak o eski kentin üzerine yığılan betonlar içinizde bir buruk tat bıraksa da her şeye rağmen geçmiş çağlarda bu yollarda yürümüş insanların bırakmak zorunda kaldığı bazı yapılar göz kırpar gibi hala size bakmakta.
Patlatılan bombalar bir araç içerisine yerleştirilmiş. Sabahın erken saatlerinde görev yerlerine giden güvenlik güçlerinin servis araçlarının geçtiği esnada patlatılmış ve birçok kişi yaralanmış.
Eminim İskender öncesi ve sonrası diğer medeniyet zamanlarında da bu tip eylemler olmuştur. Tarihi okuduğumuzda buna benzer birçok eylemleri büyük bir kahramanlık ve özgürlük mücadelesi içinde değerlendirir ve takdir ederiz. İşgalcilere karşı direnen yerel halkın direniş eylemleri de buna benzer niteliklerde olurmuş. Hedef alınan ya yöneticiler ya da yöneticilerin emri altında hareket eden kolluk güçleridir.
Tabi bu sabah yaşanan olayı bir özgürlük mücadelesi çerçevesinde değerlendiremem. Zira yaşanan bu olayın muhteviyatı daha çok tartışılacak olsa da herhangi bir şekilde bu tip eylemleri makul görmek, etrafında dönüp durduğumuz sorunların çözümüne destek olmayacaktır. Çözüme destek olmaktan da öte bu tip eylemler mevcut sorunları daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramaz.
Dolmuş ilerledikçe bombanın nerede patlatıldığını görmeye çalıştım. Çevrede ki polislerin çoğalması ile gittikçe yaklaştığımızı düşünmeye başlamıştım ki olayın cereyan ettiği yerin tam önünde trafik sıkışlığından dolayı durmak zorunda kaldık.
Bombanın patlatıldığı alan olması gerektiği gibi polislerce sivillerden arındırılmış ve güvenlik şeritleri ile kapatılmıştı. Görevlilerden kimisi fotoğraf çekiyor, kimisi yerden delil topluyor, kimisi video kaydı tutuyordu.
Fakat bir tane polis güvenlik şeridinin dışında nöbet tutarak patlamanın yaşandığı alana sivillerin girmesine engel oluyordu. Gerçi yoldan geçen yayalarında pek meraklı olduğunu söylemek mümkün değil. Bu nöbet tutan polis kaldırımda annesi ile yürümekte olan küçük bir kız çocuğunu sevmeye başladı. Sabit duruşunu değiştirip eğilerek çocuğun saçlarını okşuyordu.
1 saat önce birilerinin yaşamına saldırıda bulunulan yerde bu görüntü bana çok şey düşündürdü.
Toplum olarak bu tip saldırıları çok kanıksadığımızı pek sanmıyorum. Savaşın veya saldırıların kanıksanmadığı yerlerde bu tip olaylar daha fazla tepkiye neden olur. Daha fazla tepkiye de neden olmalı. Daha bir gece önce oturup sevgilinizle bir şeyler içip kaçamak yaptığınız yerde ertesi sabah onlarca insanın yaşamına kast etmiş bir saldırı gerçekleşiyor. Güven duygunuzu yitiriyorsunuz. O yolda bir sonraki adımınızı daha çekingen atacaksınız.
Bir yandan da böyle bir olayın akabinde bile bir çocuğu sevebilecek kadar morali yüksek olan bir güvenlik görevlisini görmek hoş bir sahneydi. Her şeye rağmen tanımadığı bir çocuğun saçlarını okşayabilecek sevgiyi taşımak bu saldırıya verilmiş manidar bir cevap gibi geldi.
Bu sahneden gözlerimi ayırmama neden olan iki yol ortasında ki toprak alanda çiçek ekmeye devam eden belediye görevlileriydi. Birçok işçi elinde kazma, çapa ile tahta sandıklarla getirilmiş çiçekleri ekmeye devam ediyordu. Gazeteciler görüntü almaya devam ederken, yolcular işlerine gitmeye çalışırken, birileri daha başka saldırıları planlarken, Belediye İşçileri çiçek ekmeye devam ediyordu.
Bu sabah güne patlayan bombaların bıraktığı kir içinde toprağa ekilerek Tabiata “merhaba” diyen yeni çiçekleri görerek başlamış oldum.
Çiçekler ve bombalar… İnsan doğasında bulunan iyi ve kötü yanlar gibi yan yana yaşamaya devam ediyor. Birileri istemese de hayat akmaya devam ediyor.
|