hurkus
|
Bütün Müslümanlar terorist değil ama nedense bütün teroristler Müslüman.’ Yıllardan beri sayısız kitap ve yorumda yáhut seminerlerde işitmeğe alışdığımız bir cümledir bu.
Ben dindar bir insan değilim. Hattá katı ölçülere vurursanız benim Müslüman olmadığımı söylemek bile zor değildir.
Ama ben bu cümleye isyán ediyorum ve doğru olmadığını da ispat etmek istiyorum!
‘Avrupa Birliği’ tarafından resmen ‘terorist’ olarak sınıflandırılan 48 örgütten 36’sının İslámiyetle en ufak bir ilintisi yoktur! Bunlar; Hindû, Singalez, anti-emperyalist, anti-kapitalist, anti-Hind, anti-Türk gibi akla hayále gelebilecek çok sayıda muhtelif kisveler altında Avrasya’da, Kara Afrika’da ve Latin Amerika’da binlerce másum insanı katletmekle uğraşıp durmakdadırlar ama nedense hep ‘İslamcı terör örgütleri’ göz-gez-arpacık hattındadır.
Ben bunu doğru bulmuyorum.
Eğer terorizmle etkin bir mücádele yapmayı gerçekten istiyorsak ve amacımız tamámen yokedilmesi imkánsız olan terörizmi ‘tahammül edilebilir’ seviyeye indirmek ise o zaman teşhîsi doğru koymak ve sebebleri üzerinde durmak da şartdır.
Peter Ustinov’un şöyle bir sözü var:
‘Taarruz savaşları zenginlerin terorizmidir. Terorizm ise yoksulların savaşıdır.’
O bakımdan bu sözü bilmeyen bir Irak veyá Afgan çocuğu için vücûdunu paramparça eden bombanın El Qáide malı mı Hıristiyan malı mı olduğu hiçbir rol oynamaz.
Terörün kökleri
Batılı emperyalist devletler son 250 yıl boyunca yeryüzünün çok büyük bir bölümünü egemenlikleri altına aldılar. Ve girdikleri her ülkede yerli halka akıllara sığmaz eziyetler ederek onları ‘medenîleştirdiler’ . Bu sistem ilk olarak Kuzey Amerika’daki Kızılderililere karşı uygulandı ve sonra Afrika ile Ortadoğu’da. Fransızlar, İngilizler ve arkadan yetişen İtalyanlar gerek Kuzey Afrika’da ve gerekse Arap Yarımadası’nda yaklaşık sekiz milyon kilometrekarelik toprağı Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopararak yerli halka sınırsız vahşet uyguladılar. Çünkü Avrupalılar diğer soydan insanları insandan saymıyorlardı. O yerlere göklere koyamadığımız Tocqueville Kontu Alexis 1835 Yılı’nda ‘İnsanlar için hayvanlar neyse Avrupalılar için de diğer ırklardan insanlar aynı şeydir.’ diye yazmakta bir beis görmüyordu. Fransız Tárihçi Olivier Le Cour Grandmaison (Oliviye Lö Kur Granmezon) Fransa’nın Cezáyir’deki ‘medenîleştirme misyonu’nu kısaca ‘yıkmak, kovalamak, terorize etmek’ diye tanımlar. Victor Hugo Cezáyir’deki Fransız askerlerinin boş vakitlerinde Müslüman kadınların bebeklerini birbirlerine fırlatarak havada süngülemek sûretiyle eğlendiklerini anlatır. 1830 Yılı’nda Türkler çekilirken Cezáyir’de okuma-yazma bilen halkın oranı yüzde 40 idi ve bu oran hem Fransa hem de İngiltere’dekinden yüksekdi. 1962’de Fransızlar çekilirken ise yüzde 20 idi.
İspanyollar Fas’da, İtalyanlar Libya’da ve İngilizler meselá Irak’da farklı davranmadılar. Irak 1920’de İngiliz işgaline dayanamayarak ayaklandı. Yeniden Türkiye’ye bağlanmak istiyorlardı. Winston Churchill Arap ve Kürtleri ‘nankörlük’le suçladı. Irak köylerinin kimyevî maddelerle bombardıman edilip yok edilmesi emrini verdi. Buna bir de ad takmışlardı: ‘Moral bombing’ ... İngilizler daha sonra aynı metodu vergi toplamak için de uyguladılar.
Jean-Paul Sartre der ki ‘Batı, Arapları İkinci Dünyá Savaşı’ndan sonra dahî biraz gelişkin maymunlar olarak telakkıy etmişdir.’
İlginçtir ki sádece son Irak Savaşı’ndan önce bu ülkeye ABD ve İngiltere’nin uyguladığı ambargo sonucu 500.000’i çocuk bir buçuk milyon sivil ölmüştür. Savaş sırası öldürülen sivillerin sayısı ise, 2007 Güzü îtibáriyle bir milyonu aşkındır. Bir o kadarı da yaralanmıştır (İngiliz ORB Enstitüsü) . Oysa Saddam Canavarı’nın 23 yıllık dehşet rejimi boyunca öldürülen sivil sayısı 290.000’dir (Human Rights Watch) .
Netîce-i kelám
Bunları İslámî teröre kulp uydurmak için anlatmadım. Terörün her türünden bütün kalbimle nefret ederim. Ancak mücádele edeceksek sebeblerini de iyi değerlendirelim diye kaydediyorum. Maksadım yoksul ve cáhil gençlerin sádece ekonomik trajediden ötürü bu beláya paspas olmadığını îzáh etmek.
Ayrıca şu sual de var:
Biz şimdi Müslümanlara 800 yıldır, yáni Birinci Haçlı Seferi’nden bu yana, ‘Deus lo vult.’ (Tanrı bunu istiyor.) utanmazlığı ardına sığınarak yapmadıklarını bırakmayan Batı ile neden işbirliği edeceğiz?
Çok basit: Önce sırf kendileri için tasarlamalarına rağmen artık bütün insanlığın ortak serveti háline gelmiş bulunan demokrasi ve hukuk devletini de onlar îcád ettiği için.
Star Gazetesi 13.07.2008
|