Kan gölüne dönen Orta Doğu tam bir cadı kazanı

11 Temmuz 2014 22:02 / 1446 kez okundu!

 

 

Din adına, Allah adına İslam  devleti kurmak isteyen İŞİD ve varsılları El Kaide- El Nusra- Öso terör örgütleri, Orta Doğu'yu 3,5 yıldır kan gölüne çevirdiler. Günlerdir sosyal medyada kan ve dehşet fotoğrafları, clipleri sergilenmekte. Savaş görüntülerini kanıksadık mı ne? Tepkisiz bir toplum olduk, çıktık. Komşumuza ateş düşünce bizim ciğerimiz yanmıyorsa o zaman insanlığımızı ve vicdanlarımızı sorgulamak gerek. Sınır komşularımızın yangına dönüşmüş hayatları; acıtmalı, kanırtmalı bir kez olsun yüreklerimizi. 

Radikal İslami terör örgütlerini besleyen/büyüten, orta doğu halklarının başına bela eden, başta ABD olmak üzere, Türkiye, İsrail, Suudi Arabistan ve Katar'dır...

Libya'dan sonra Suriye ve Irak'ta kanla beslenen İslami terör örgütlerinin Sünni olmayan halklar (Ermeni- Süryani / Keldani, Ezidi, Şiiler) dışında, kendileri gibi düşünmeyen/hareket etmeyen Sünnilere karşı da uyguladıkları akıl almaz ölümler ve tecavüzler neredeyse günlük hayatın bir parçası haline geldi. Türkiye'de ve Avrupa'da insanlar her gün sokaklara çıkıp neden ''Orta doğuda savaşa hayır'' demiyor, demekten kendimi alamıyorum.

Büyük insanlığa neler oluyor?

Bizler neden/ ne zaman/ niçin bu kadar duyarsız ve umarsız olduk. Orta doğuda yaşatılan zulüm karşısında bizim insanlığımız kirleniyor. Vicdanlarımız kararıyor görmüyor musunuz? Neredesiniz vicdanlı insanlar?

Dünya, sanki sessiz bir sinema. Senaristleri; savaş baronları.Oyuncuları ise kadim mazlum halklar ve inançlar.

Savaşa hayır diyen kesimlerin sesleri neden hep cılız çıkıyor. ? Ya da medyada niçin yer almıyor? 2 gün önce Paris ve Marsilya'da Süryani/ Keldanilerin örgütleyici olduğu protesto yürüyüşünde medyadan öğrendiğimiz kadarıyla  Süryani, Ermeni, Alevi, Kürt ve Fransız vatandaşlarından oluşan kitleyle birlikte yaklaşık 2000 kişiydi. Koca Paris’te savaşa hayır diyen 2000 yürek!

Orta doğu'da (Savaşa hayır demek!) küresel güçlere karşı, inanıyorum ki bizim en güçlü silahımız, 1968 ruhunu yeniden yeşertmektir. Orta doğuda daha fazla insan ölmeden savaştan etkilenen tüm halklar, her yeri direniş, her yeri mücadele alanı yapmalı. Dünyanın birçok ülkesinde Suriye ve Irak için eşzamanlı protestolar yapılmalı.1968 ruhu dünyayı öyle sarmalı ki yobaz çetelerinin, silah tüccarlarının ve emperyallerin korkulu rüyaları olsun.

Emperyallerin Orta Doğu'da çıkarları uğruna, kafa kesme, gövdeden ikiye ayırma, masum çocukları katletme, kadınlara tecavüz etme, her türlü işkence yöntemlerini kullanma gibi vahşete karşı, dünya hala göz yummaya devam ediyor.

Musul ve Kerkük'te Kürtler, Ezidiler, Şiiler, Ermeniler, Süryaniler ve Türkmenler kanla yazılan bir senaryonun ölüm yolcularıdır. Rojava ve Kobane kantonunda ise günlerdir İŞİD ile savaşan Kürt grupları (PYJ ve PYD)'nın direnişi, İŞİD'i geri püskürtmeye devam ediyor. Danışıklı dövüşle birkaç saatte Musul’u alan İŞİD, 5-6 gündür Kobane’de ağır kayıplar veriyor. Çünkü Kürtler savaşıyor… Orta doğuda ordusuyla İŞİD'e direnebilen tek halktır Kürtler.

Türkiye ise Rojava ve Kobane'de, Kürt halkının direnişini kırmak,  halk iktidarını boğmak isteyen baş aktördür. Şimdilerde Orta doğu kanla örülen bir tarihe tanıklık ediyor. Kadim topraklarda Ana yurdunda, ışığın ve ateşin çocukları yok ediliyor.

Irak ve Suriye'de tüm bunlar yaşanırken, 3 gündür İsrail'in Gazze şeridinde Filistinliler katlediliyor. Kimyasal gazlarla İsrail katliam yapıyor. Filistin’de Müslümanlara sıkılan gazlar; Gezi- Lice- Soma direnişlerinde, Biber ve Portakal gazıyla ünlenen Türkiye'den gidiyor. Sözde İsrail’e düşman gibi görünen Türkiye, özünde İsrail ile ekonomik iş birliği ve gayrı menkul dostluğu yaşıyor. Türkiye’den giden gazlar Filistin’de Müslümanları öldürüyor. 3 gündür Filistin'e operasyonlar düzenleyen İsrail’i, kınamak için göreceksiniz en başta (öncelikle İsrail'e Gazı veren Türkiye kınanmalı) radikal İslamcı çevreler sonra da demokratik kurum- kuruluşlar sokaklara dökülecek. Filistin'de katliama uğrayan mazlum Arap halkı içinde sokağa dökülmeli, Irak’ta 2 aydır İŞİD’in vahşice saldırıları için de sokaklar işgal edilmeli. Birinin acısını görüp de diğerini görmemek takiyyeciliktir. Nerede bir vahşet yaşatılıyorsa bu kınanmalı ve protesto edilmeli.

ABD emperyalizmi 22 ülkede sınırları kanla çiziyor. Onca insan katlediliyor. Onca kadim halk yerinden, yurdundan ediliyor tık yok kimsede. Ey insanlar! Ölü toprağı mı serildi üstünüze.

Neredeyse insanlık tarihi kadar kadim olan Hıristiyan halklar ve inançlar ( Alevilik, Ezidilik) bu topraklardan bir bir siliniyor. Kimin umurunda? Anayurdunda, Ata toprağında salt inancı uğruna ölüm mangaları tarafından öldürülüyorlar. Ve insanlık susuyor!

Susmayın ey güzel insanlar! Sustukça, bir gün aynı vahşetin hem tanığı, hem mağduru siz olursunuz.1400 yıldır yaşatılan karanlığa inat, ışığın peşinde olmadığımız sürece bu acılar devam edecektir.

Işık direnmektir, ışık vahşet yaşayanların sesine ses olmaktır, ışık; karanlık güçlerin elinde bomba olmaktır, ışık barıştır, ışık özgürlüktür. Işık, sevgidir.

Ne mutlu ışığa tutunanlara...

 

Zeynep TOZDUMAN

11.07.2014

 

Son Güncelleme Tarihi: 11 Temmuz 2014 22:08

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.