Forumİzmir'in Köpüleri  Yeni Konu 

Başkan, sebep olduğu hayvan mezaliminin vebalini nasıl taşıyacak

23 Ocak 2012

hurkus

Başkan, sebep olduğu hayvan mezaliminin vebalini nasıl taşıyacak

Telesiyej/Taraf (23.01.2012)


Hastalandım.

Bolu’daki hayvan barınağında, kar altında kısacık zincirlerle bağlanmış tir tir titreyen –aç susuz– çaresiz köpeklerin, ve soğuğa dayanamayıp donarak ölen o zavallı hayvancığın fotoğrafını görünce.. bir de AKP’li Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz’ın umursamaz, hatta tehditkâr demeçlerini okuyunca (Bolulu seçmenler, seçiminiz hususunda bir vicdan muhasebesine davet ediyorum sizi..) ruhum ve bedenim bu travmaya dayanamadı, hastalandım.

Anlayamadık hâlâ...

Tam olarak anlayabilsek, daha etkili bir mücadele verebiliriz belki bu zihniyete karşı.

Erkeğin iki adet derdi vardır bu âlemde.

Biri kadına hükmetmek, diğeri de diğer canlılara hükmetmek.

Ne zamandan beri böyledir bu, diyecek olursanız.. eski bir hikâyedir elbet, ama çok da eski değil!

Telesiyej, birçok defa yeri geldiğinde –gelmediğinde de hatta– dili döndüğünce anlatmaya çalıştı bunu; erkek egemen toplumun başlangıcından beri böyledir bu! Semavi inanç sistemleriyle birlikte bu egemenlik daha da pekişmiştir tabii. Erkek, kendi dışındaki canlıları kendi yararına değerlendirir ve onların varlığını kerhen kabul eder.

Dedik ya, erkek egemen zihniyetin iki egemenlik alanı vardır.

İkisinde de yaratıcı değil, yıkıcıdır.

Bu alanlardan “kadın”a ilişkin olanında; erkek egemen kültür, kadına hükmeder; onun kendisine kayıtsız ve şartsız biat etmesini örgüleyen bir kültürdür çünkü; bu zihin bu kültürüyle kadınının etrafında neredeyse nefes alamayacağı, içinden çıkamayacağı bir koza örmüştür.

Erkeğin diğer egemenlik alanı doğadır, hayvanlardır. Bu alanda da sadece ve sadece pragmatisttir. Yani “ne yarar ne zarar”cıdır kısaca. Örneğin sokak hayvanlarının hiçbir faydası yoktur –çoğu– erkeğe göre, yok edilmeleri caizdir.

Seçilmiş yerel yönetimler, ezici çoğunlukla erkek kimlikli yönetimlerdir. Türkiye’de 2877 erkek belediye başkanına karşılık sadece 26 kadın belediye başkanı var şu anda.

Ve yine dün olduğu gibi, bugün de (eser miktardaki istisnalar hariç) dolaylı ya da dolaysız sokak hayvanı itlafı yaşanıyor bu ülkede.

Oysa bu coğrafyanın (Anadolu’nun) kadim kültürlerinde doğaya ve hayvana saygı ve koruma diğer coğrafyalara göre çok ileri bir düzeydeydi bir zamanlar. Doğu Anadolu’da köpekler için özel mezarlıklar bile düşünülmüş binlerce yıl önce. Yakın bir zamanda (bir ay) Çanakkale dolaylarında yapılan bir kazıda köpek lahdi bulundu.

Türkiye’nin yerel yönetimlerinin, belediye başkanlarının canlılığa olan hassasiyetleri, TÜRCÜLÜĞE ait bir hassasiyet sadece; onlara göre insan her şeyden önemli! Aslında erkek egemen bir yargıdır bu.. ve modern zamanlardaki şampiyonu da Descartes’dır.

Bizim yerel yöneticilerimiz ve belediye başkanlarımız bu meyanda –nedense– hepsi birer “Descartes’çı” kesildiler neredeyse. Çünkü doğa ve hayvan konusunda kartezyen bir düşünce içinde çoğu. (Bu bilgi özellikle AK Partili belediye başkanlarının dikkatine sunulur! Benimsedikleri, uyguladıkları bu kartezyen kültür, Batı-Hıristiyan kültürüne aittir, haberiniz olsun!)

“Hıristiyan öğretilerinin en son, en garip ve –hayvanlar için– en acı verici sonucu, 17. yüzyılın ilk yarısında, Rene Descartes’ın felsefesinde ortaya çıktı. (...) Yani hayvanların ölümsüz ruha sahip olmadığı şeklindeki Hıristiyan öğretisi, Descartes’ın felsefesinde, bilince de sahip olmadıkları şeklinde olağandışı bir sonuca götürüldü. Descartes’a göre hayvanlar yalnızca birer makinedir, otomattır. Ne haz ne acı ne de başka bir şey hissederler” diyor, çağdaş filozof Peter Singer, Hayvan Özgürleşmesi adlı o muhteşem kitabında.

Bolu Belediye Başkanı, AK Partili Alaaddin Yılmaz da kartezyen bir düşünce tarzına sahip görünüyor; medyadan okuyalım:

“Kendilerine gelen ihbarları değerlendiren HAYTAP yetkilileri gece Bolu’dan bir ihbar aldı. İstanbul’dan yola çıkan HAYTAP yaşam arabası ekibindeki Ege Sakin, Şule Baylan, Semih İğdigül ve Kazım Çağın sabaha karşı Bolu Belediyesi’ne ait Aşağısoku Mahallesi’nde bulunan hayvan barınağına geldiler. Hiçbir yetkilinin olmadığı barınağa giren yetkililer, karlar altındaki hayvanları görünce şaşkına döndü. Bu sırada zincire bağlı bir köpeğin yerde ölü halde bulunması HAYTAP yetkililerini kızdırdı. Olay yerindeki hayvanların fotoğraflarını çeken yetkililer nöbetçi savcıya giderek suç duyurusunda bulundu.”

HAYTAP’ın gerçekleştirdiği bu suçüstü baskın karşısında Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ateş püskürüyor; hayvanseverlerin artık hayvan barınağına hiçbir şekilde sokulmayacağını, hayvanseverlerle irtibatı kestiğini söylüyor: “Hayvanseverler psikolojik tatminlerini Bolu üzerinden yapmasınlar” diyor.

Sivil irade bu mudur yavu?

Adam, kral gibi esiyor gürlüyor!

Sokak hayvanlarının Bolu sokaklarında dolaşmasından hoşlanmadığı için hepsini bir bir toplatıp, barınağın bahçesine kısacık zincirlerle bağlatıp, kar altında eksi bilmem kaç derecelerde ölüme mahkûm etmiş. Konuşuyor bir de; “Bolu şov yeri değildir şovmenlere gereken dersi vereceğiz” diyor. Nasıl bir ders verecek merak ediyorum.

Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, hayvanları kısacık zincirlerle kar altında bağlatıp, donarak ölümlerine sebebiyet vermiş olmanın, küçücük çaresiz canlara uygulattığı mezalimin vebaliyle kendi dinî inancı içinde nasıl başa çıkacak acaba? En çok da bunu merak ediyorum.

Prof. Dr. İsmet Sungurbey Hayvan Hakları adlı kitabındaki “İslam Hukukunda Hayvan Hakları” başlıklı bölümünde Hadis-i Şerif’ten alıntı yapıyor: “Yaratıkların hepsi de Allah’ın ıyâlidir (ev halkındandır): Allah’a en sevgili olanı da ıyâline (yaratıklarına) en yararlı olanıdır.(...) Hayvana eziyet edene Allah lânet etsin.”

“Yaratıklara şefkat, onların sevinciyle sevinmek, üzüntüsüyle üzülmek, İslam’ın şartlarındandır. (Fetâvâ-yi Bezzâziyye)

(Bu yazı, Türkiye’nin, sokak hayvanlarına duyarsız olan bütün belediye başkanlarına ithaf edilmiştir ayrıca.)

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0