Arundhati Roy, Demokrasi ve Orkinoslar

30 Ağustos 2010 15:33 / 1654 kez okundu!

 


Arundhati Roy, Temmuz ayında çıkan “Çekirgeleri Dinlemek – Demokrasi Üzerine Saha Notları” adlı kitabında, demokrasi üzerine düşüncelerini anlatıyor. Demokrasi kavramı üzerinde duruyor, örneklendiriyor. Kitap çok yerinde bir soruyla başlıyor ve düşünmeye çağırıyor:

“Ölümden sonra hayat olup olmadığını tartışadururken, gündemimize bir soru daha ekleyebilir miyiz: Demokrasiden sonra hayat var mıdır? Eğer varsa, bu ne tür bir hayat olacaktır? (...)

Pekala, demokrasiden sonra hayat var mıdır?

Demokrasinin, “gelişmekte olan” bütün toplumların özlemini çektiği bir ütopyayı temsil edip etmemesi gerektiği apayrı bir meseledir.

Buradaki soru gerçekte şöyledir: Biz demokrasiye ne yaptık? Demokrasiyi neye çevirdik? Eskiden “demokrasi” olan şeyi un ufak edip nasıl bir hale getirdik? Onu nasıl sığlaştırdık ve içini boşaltıp anlamını nasıl güdükleştirdik? Demokrasinin kurumları ne zaman metastas geçirip kötü huylu, tehlikeli odaklara dönüştüler? Demokrasi ile serbest piyasa nasıl iç içe geçip kaynaştılar da, neredeyse sadece karı azamiye çıkarmayı hedefleyen, kısır, kısıtlı bir hayal gücüne sahip tek bir yağmacı organizma şeklini aldılar? Bu süreci geriye çevirmek mümkün müdür? Dönüşüm geçirerek ortaya çıkmış olan bu organizma, tekrar eskiden olduğu şekline dönebilir mi?

Üstünde yaşadığımız gezegenin bekası adına bugün ihtiyacımız olan şey, uzun vadeli bir ufka sahip olmaktır. Peki, ayakta kalıp yaşaması dolaysız, asalak ve kısa vadeli kazançlara bağlı olan yönetimler ve hükümetler bize bu ufku sağlayabilir mi? (...) Bizim hayran olunası zekamız, hayatta kalma içgüdümüzden daha baskın bir dürtü olabilir mi? Maddi artık biriktirmenin, kaybetmiş olduğumuz o derindeki, sırrına erişilemez şeyi geri getireceği umuduyla, hepimiz dünyayı, yeryüzünü yağmalayıp durmuyor muyuz? (Sf:1-2-3)

Doğa problemleriyle, demokrasinin aslında birbirinden ayrılmaz halde olduğu nedense bizim ülkemizde pek üzerinde durulan bir olgu değil. Doğrudan yaşama müdahale eden doğa problemlerinin temelinde biraz da demokrasi eksikliği var. Tabii ki Roy’un sorduğu soruyu unutmamak gerek: Biz demokrasiye ne yaptık? Demokrasiyi neye çevirdik? İçine kar dürtüsünü soktuktan sonra, onu neye benzettik? Kar dürtüsünün, demokrasiyi güdükleştirmediği ve yine Roy’un belirttiği gibi, ayakta kalıp yaşaması dolaysız, asalak ve kısa vadeli kazançlara bağlı olan yönetimler ve hükümetler tarafından yönlendirilmediği bir Dünya’da, günümüzdeki kadar doğa probleminin ortaya çıkabileceğini söyleyebilir miyiz?

Geçen Cumartesi (21 Ağustos), İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı olan Sığacık’ta (İzmirli olmayanlar bu güzel yeri, Kavak Yelleri adlı diziden ya da Türkiye’nin ilk Yavaş Şehir hakkını elde etmesinden bilebilirler) bir eylem gerçekleşti. Yerelde sürekli devam eden bir hareketliliğin sonucunda ilçenin ortak karar verip, gerçekleştirdiği bir eylemdi bu. Eylemin nedeni, Antalya’dan kovulan bir orkinos semirtme çiftliğinin ısrarla Sığacık’a kurulmak istenmesiydi. Kendi halinde bir yer olan Sığacık, biraz da bu kendi halindeliğinden dolayı bu tehlikeyle karşı karşıya kalmış durumda. Seçme şansı tek türlü işliyor çünkü. Ya turizmden yok olacak doğa ya da bu tip çiftliklerle yok edilecek. Kendi halinde kalma şansı yok. Bir şekilde kar getirecek bir düzene girmesi lazım sahillerin. Sığacık’ın payına da balık çiftlikleri düşmüş. Kuzey Denizi’nde yakalanıp, ağlarla sürüklenerek Türkiye’ye getirilecek olan Orkinoslar, 1 kilo balık için 15 kilo balığı yem yapma denklemiyle semirtilecek ve Japonya’daki müşterilerine borsalar aracılığıyla satılacak. Düzen bu. Neresinden tutulsa elde kalan bir düzen aslında.

Bu çiftlik kurulması isteği ve sonrasında gelişen olaylar çevresinde Roy’un sorduğu, tartıştığı tüm kavramları, olguları bulabiliyoruz aslında. Demokrasinin temel öznelerine bir bakalım. Eylemde, Belediye Başkanı, organizasyonun içinde olacak kadar vardı. Kent Konseyi, zaten fikrin ortaya atıldığı yerdi. Halkın kabul etmediği açıktı. Çevre yörelerden yoğun bir katılım vardı. Seferihisarlı ünlüler eyleme katılmıştı. Mahkemeler, hem Antalya’da hem de burada halkın lehine karar veriyordu. Çiftliği isteyen de tek bir kişi ortada yoktu. Fakat, çiftlik tehlikesi tam geçti derken tekrar hortluyordu. Peki, biz demokrasiye ne yaptık gerçekten? Yaşadığınız yerin, bilimsel olarak olumsuzluğu ortada olan ve ekolojik yaşam açısından da hiçbir şekilde kabul edilemez bir “şey”den uzak tutulması için daha nasıl bir koalisyon oluşturmanız gerekir? Terazinin bir kefesinde, merkezi hükümet ve şirketler varken, diğer kefeye ne koyulsa ağır çıkılır? Demokrasinin işlemesi için, insanların yaşamlarında söz sahibi olabilmeleri için daha ne yapmaları gerekir? Belediye Başkanı’nın acil şekilde Ankara’ya toplantıya çağrılmasıyla, şirketlerin kar-zarar tablolarıyla açıklanabilecek, sonuçlanabilecek bir yol mudur demokrasi? Seferihisarlı bir köylünün, evinin önündeki deniz adına söz söyleme hakkı, annesinin girdiği denize, kızının da girebilmesini istemesinin geçerliliği; Japonya’da yaşayan bir suşi severden azsa ve bunun tek nedeni birinin diğerine göre yönlendirebileceği servetiyse... Roy haklı, demokrasi ile serbest piyasa iç içe geçip kaynaştılar ve neredeyse sadece karı azamiye çıkarmayı hedefleyen, kısır, kısıtlı bir hayal gücüne sahip tek bir yağmacı organizma şeklini aldılar.

Her yerde bu tip olaylar yaşanıyor şu anda Türkiye’de. Sığacık bunun en tipik örneklerinden bir tanesi. Demokrasi sorununun, nasıl da doğa sorunu ile ayrı düşmediğinin ve ekoloji düşüncesinin en temel noktalarından bir tanesinin demokrasi olduğunu göstermesi açısından çok tipik. Arundhati Roy, bize genel ve üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken sorular soruyor. Roy’un sorduğu soruların yanıtlar üzerinde düşünmeye devam etmek gerek ama Seferihisarlıların söylediklerine göre demokrasi sonrası denizde pek hayat kalmayacağı kesin gibi. Asıl acil olan ve bizden tepki bekleyen konu da bu sanırım.


Koray Doğan Urbarlı

30.08.2010

Son Güncelleme Tarihi: 30 Ağustos 2010 22:39

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.