Mesut ile Carlos...

05 Kasım 2014 14:04 / 1685 kez okundu!

 

 

Birinin adı Mesut Öner. Diğerininki Carlos Slim Helu.

Muhtemelen ikisini de tanımıyorsunuz.       

İtiraf edeyim daha birkaç gün öncesine kadar onları ben de tanımıyordum. Hani Carlos neyse de Mesut’u kendi yakın çevresinin dışında sanmıyorum ki bir başka Allah’ın kulu tanıyor olsun. 

Mesut, isminden anlaşılacağı üzere bizden biri, Türkiyeli. Carlos ise Meksikalı.

Hayatın cilvesi ya, geçen günlerdeki gazete sayfalarına Mesut ile Carlos’a ait haberler birlikte düştü. Haber, birinin kazandığı günlük yevmiye, diğerinin serveti üzerineydi.

Mesut, Ermenek’teki maden kazasında son anda kurtulan genç bir madenci. Kömür ocağını yutan devasa suyu ilk fark edip, arkadaşlarını uyaran da o. Onun hayatta kalmak için yaşadığı son dakikaları okuduğunuzda tüyleriniz ürperiyor.

Çıkan dumandan etkilenmesine rağmen, arkasında önüne çıkan her şeyi kırıp, yutan divane bir suyun önünde tam 350 metre koşup, bin 100 basamak merdiven çıkıyor Mesut. Bir süre sonra nefesi tükenip, adım atacak hali kalmıyor ve artık yaşama ümidini kesmek üzereyken gördüğü ışık ile birlikte ‘Ya Allah’ deyip son bir gayretle dışarı atıyor kendini.

Haber, Mesut ve içeride günlerdir mahsur kalan diğer madencilerin, her gün ölümle burun buruna gelmelerinin veya böylesi facialar sırasında yaşadıkları ölüm kalım mücadelelerinin karşılığında aldıkları ücreti de yazmış.

Topu topu günlük 32 lira. Evet, yanlış okumadınız Mesutlar her gün o cehennemlere inip, yaşadıkları onca tehlikenin, zorluğun, acının, kederin bedeli olarak 32 lira alıyorlarmış. Bugünün kuruyla 14 dolar 48 sent ediyor.

Şimdi gelelim Carlos’a. Ya da Ermenekli bir madenci genç ile bir Meksikalının ilişkisine.

Carlos, Mesut kadar sıradan biri değil. Onun gibi 14 dolar 48 sente bütün gün ter atacak biri ise asla değil.  Aksine o dünyanın en zengin kişisi. Mesut’un can yakan hikâyesinin yer aldığı gazetedeki diğer haber ise onun inanılmaz serveti üzerine.

Habere göre Carlos, bugün oturup, ‘Elimi ayağımı işten güçten çekiyorum arkadaş. Artık bugüne kadar yaptığım servetimi yemekle meşgul olacağım’ dese servetini tüketmesi için kendisine tam 220 yıl ömür gerekiyormuş.

Dile kolay 220 yıl.

Üstelik bütün servetini tüketmek için Carlos’un her gün harcaması gereken para Mesut’un günlük kazancıyla kıyaslanması dahi mümkün olmayacak kadar büyük. Carlos, bütün servetini 220 yılda tüketmek isterse harcaması gereken günlük para 1 milyon dolar.

Gazetedeki Mesut’un hikâyesiyle ürperen tüylerinizden sonra gelsin de Carlos’un hikâyesiyle dudağınız uçuklamasın.

1 milyon dolar, Mesut’un yevmiyesi ile tam 69.063 tane yevmiye anlamına geliyor. Yani Carlos’un her gün harcaması gereken para Mesut gibi 69,063 tane madenciye bir günde ödenecek toplam miktara denk.

Merak ettim, 2013 nüfus sayımlarında Ermenek’in nüfusu 30.064 imiş.

Buna göre Carlos’un bir günde harcayacağı 1 milyon dolar, çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek bütün Ermenek, maden işçisi olsa hepsinin iki günlük yevmiyesinden bile daha fazla ediyor.

Başka bir deyişle Carlos’un sahip olduğu bütün servet bütün Ermeneklilere yevmiye olarak ödense bugünkü nüfusun tamamına 503 yıl boyunca ödenecek yevmiye hazır.

Ya da Carlos’un bir günlük harcamasıyla günlük 14 dolar 48 sentten Ermenek ahalisinin bundan sonraki 20 kuşağı ortalama 25 yıldan emekli olabilir.

Mesut ile Carlos’un hayatlarına ait bu rakamlar, Ermenek’teki gibi kazaların, kederli ölümlerin, insan yaşamına aykırı koşullarda yaşamanın ve çalışmanın ardındaki nedenleri gösteriyor aslında.

Bir maden işçisi ile bir dünya zengininin arasındaki bu sarsıcı ilişki, dünyada yaşanan korkunç adaletsizliği de resmediyor bizlere.

Mesutları inanılmaz pervasızlıkla ilkel çalışma koşullarına terk eden hırs, gelir dağılımındaki adaletsizliği her geçen gün daha çok büyütüyor. Paraya, varlığa servete yönelik iflah olmaz açgözlülük, Mesutların çalıştıkları yerlere de çalışma koşullarına da özen göstermelere engel oluyor çünkü.

Üstüne Mesutları madende, tersanede, tarlada, fabrikada onca kötü koşullarda çalışmaya terk etmekle kalmayıp, onları can acıtan ölümlere de mahkûm ediyor bu zenginlik hırsı.

Doğrusunu söylemek gerekirse, görünür gelecekte bu adaletsizliği tamamen ortadan kaldırabilecek bir beklenti içinde olmak zor.  Çünkü hâlihazırda uygulanan hiçbir politika da insanın değer düzeyi de gittikçe daha da bozulan bu tabloyu bütünüyle düzeltecek düzeyde değil henüz.

Lakin bu kahrolası rakamsal ilişkinin bir nebze de olsa değişmesi, gelir dağılımındaki eşitsizliği büyüten çalışma koşullarının iyileşmesi ile mümkün. O koşulların iyileşmesi ise doğru yasaların çıkarılması, yasal denetimlerin ciddiyetle yapılması, işverenlerin sorumlu davranıp, yasal kuralları pratikte doğru uygulaması ile ilişkili.

O bir nebze değişimi yapabilmek ise toplu bir zihniyet devrimini gerektiriyor.

Yani kaptı kaçtı bir çalışma dünyasının insana değer veren bir çalışma dünyasına evirilmesini sağlayabilecek zihinsel bir değişimden bahsediyoruz.

Hem Mesutların hem Carlosların hem de onların arasındaki adaletsizliğe bile bile göz yuman ve bütün bu vahşi kuralları bizlere ‘Allahın kelamı’ gibi sunan memurların zihinlerini hedef alan bir değişimden.

Kolay mı? Asla.

Mümkün mü? Kesinlikle…

 

Baki MURAT

04.11.2014

 

Son Güncelleme Tarihi: 23 Kasım 2014 11:46

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.