Seni özledik be iki gözüm!..

29 Ekim 2013 22:10 / 1356 kez okundu!

 


“Nedir bu başımdaki felaket/kırk yıldır sefalette bu Ahmet/kefenimi alın, dikin bir zahmet/ gömün beni gömün bir başıma

Susamıyorum, susamıyorum/elimde değil susamıyorum”

Yaşasaydı 56 yaşında olacaktı, 13 yıl önce ayrıldı aramızdan. Dayanamadı yüreği vefasızlığa, riyakarlığa ve de vatan hasretine.

Protest müziğin dev ismi, düşün adamı, gönül adamı, adam gibi adam Ahmet Kaya’ya bu ülkeyi dar ettiler, bizleri türkülerinden yoksun, onu yaban ellerde yok ettiler. Şimdi timsah gözyaşı dökenlere bakmayın, yaşasaydı aynı düşmanca tavrı sürdürür, ona ülkesinde cehennemi yaşatırlardı.

43 yaşında, hayatının en verimli döneminde aramızdan ayrılan Ahmet Kaya Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne layık görüldü. Üstelik de her yıl 29 Ekim de açıklanan ödül sahipleri bu yıl Ahmet kaya’ nın doğum günü olan 28 Ekimde açıklandı. “müziği, yorumu ve söylemiyle farklı görüşlerden çok sayıda insanı bir araya getirmesi” gerekçe gösterilerek ödül verilen Ahmet Kaya; yaşıyor olsaydı öyle sanıyorum bu ödülü barış ve demokrasi için mücadele verenlere adardı.

İnanıyorum ki, barış sürecini sonuna kadar destekler, yurdun dört bir yanında barış türküleri söylerdi.

Kürtçe türkü söyleyeceğim dediği bir ödül töreninde kendisini protesto ederek sahneye çatal, bıçak fırlatan şarlatanlar şimdi hiç mi utanmıyorlardır, yaptıklarından.

Yaşamı boyunca haksızlıklara karşı direnmiş, demokrasi, insan hakları ve özgürlük mücadelesinin yılmaz bir neferi olarak türküleriyle, ezilen yoksul insanlara moral ve umut olmuş bu yiğit insanı, bu ödüle layık gören seçici kurula teşekkür borçluyuz, tıpkı Ahmet Kaya’ ya bir özür borcumuz olduğu gibi.

“Ben ardımda yaş bıraktım/ ağlayan bir eş bıraktım/sol yanımı boş bıraktım/siz benim kime küstüğümü/ nereden bileceksiniz.”

Biliyoruz be iki gözüm; o senin küstüğün, sana ülkeni yasak edenlerin kim olduğunu artık hepimiz biliyoruz.

Maskeleri düştü çünkü onların, saklanacak yerleri kalmadı. Artık devletin derinlerine de gizlenemiyorlar.

Artık dağlardan ölüm ve şehit haberleri gelmiyor diye hırsından çatlayanlar, senin özenle ama gür sesinle korumaya çalıştığın barış gelmesin, insanlar eşit ve özgür olmasın diye yeni ittifaklar kurmaya, ülkede yeniden kaos ve kargaşa yaratmaya çalışıyorlar.

“iki damla gözyaşımla/satıldım pazarlarda/kırdılar yüreğimi/kırdılar azarlarla/sürgünlere yolladılar/sabah dörtte yağmurlarla/ben yandım/siz yanmayın Allah aşkına.”

Kırarlar iki gözüm, ellerine fırsat geçse, eski statülerine kavuşsalar, inan kırarlar, kolumuzu da kanadımızı da kırarlar.

Çünkü onlar ümidin düşmanıdırlar; barışın, demokrasinin, insanlığın düşmanıdırlar.

Görünen o ki; buldukları her fırsatta yine ve yeniden barışı ezmek, insanlara zulmetmek, kendileri gibi olmayanları düşman görüp, yok etmek için her şeyi yaparlar.

Ama cin şişeden çıktı be iki gözüm!

Uyandı bu halk, eşit yurttaş olmanın bilincine, barış içinde, bir arada yaşamanın hazzına vardı.

Demokrasi olmadan cumhuriyetin hiçbir anlamı olmayacağını, birilerinin kaybı pahasına elde edilecek kazanımları korumanın beyhude çabalar olduğunu anladı.

Anladı ki; bu savaş çığırtkanlarına, kan emicilere engel olmak için birlik olmak gerekiyor.

Gerçeği aramak, geçmişle yüzleşmek ve geleceğe hazırlanmak, güneşli, güzel günler için mücadele etmek gerekiyor.

Bu mücadelede dostu düşmanı iyi ayırt etmek, dün sana çatal fırlatıp, ardından onuncu yıl marşı söyleyenlerin, bugün nasıl yalakalık yaptığını, nasıl iki yüzlü davrandığını görmek istemeyenlere inat, artık bu ülkede Kürtçe türküler söyleniyor be iki gözüm.

Darbeciler yargılanıyor, nefret söylemi suç sayılıyor, başörtülüler de kamuda çalışabiliyor, adım adım barışa giden yolun taşları örülüyor, analar eskisi gibi gözyaşı dökmüyor, insanlar ölmüyor, öldürülmüyor be iki gözüm.

Ah, bir de başbakanın; yaşamın her anına, her alanına müdahale etmesi, kırıcı, ayrıştırıcı söylemleri olmasa!

Atatürkçülük maskesi ardında milliyetçi ve buyurgan söylemler, üstenci tavırlarla, kendilerini devletin ve cumhuriyetin sahibi sanan Kemalistler, AK Parti karşıtlığı üzerinden muhalefeti, siyaset sanan ulusolcular olmasa!

Seni ülkene hasret, yabancı topraklara mecbur eden zihniyet artık iktidarını yitirdi be iki gözüm, tasalanma, gönlünü ferah tut.

Toprağın bol olsun, seni özledik be iki gözüm.


Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

29.10.2013/BODRUM


Son Güncelleme Tarihi: 31 Ekim 2013 15:08

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.