TAMAÞALIK TARAÇALARI

15 Kasým 2010 02:16 / 4040 kez okundu!

 


Tilkilik’ten Kale’ye yokuþun orta yeri Tamaþalýk. Siz deyin Türkçe ses uyumunun azizliði, o desin hor görülen sakinlerinin yoksulluðuna taþ; “Temaþalýk” olmuþ “Tam-aþaðýlýk”!
Oysa Ýzmir en güzel Tamaþalýk’tan seyredilir. Ne kýyý ne de Kale körfezi “temaþa”da Tamaþalýk’ýn yerini tutamaz. Orada cümle fakirhanelerin taraçalarý vardýr ve seyre dalan, Þadýrvanaltý’dan Punta’ya düzlüðü, körfezi ve Papaz’a kadar karþý kýyýyý ayaðýnýn altýna alýr. Daha ötesi puslar dünyasý….

Berrak havalarda, hele öðle vaktiyse, taraçadan bakan göz “ deniz taþmýþ” der! Sadece Tamaþalýk taraçalarýndan bakan gözü körfez böylesine aldatýr ve bu kadarla da kalmaz, her kýlýða girer, binbir surattýr: Yeni ayda simsiyah bir ovaya döner, matemlenir; dolunayda yakamozlar takýnýr, gümüþlenir.; lodosta kabaran kasvettir, yýldýran þiddettir. Kuzeyli rüzgarlarda cam gibi perdahlanýr ve dinlenmeye çekilir soðuk bir suratla. En çekici, en çapkýn hali, hiç kuþku yok imbat halidir. Boðucu yaz gecelerinin ilahi esintisidir imbat ve sadece Ýzmir’e ikram olarak bilinir. Ýmbat, Ýzmirliye çaðrýdýr. Serinliðin koynuna kürek çeker kayýklar ve körfez ateþ böcekleriyle çiçeklenir ve o yakada da, bu yakada da sahil insana doyar.
Yoksul evlerin yorgun sakinleri akþam namazýndan sonra doðru taraçaya týrmanýr. Ýslam evlerinin mahrem düzeninde ev evi, taraça taraçayý görmez. Gün çekilmiþtir, gök de, su da mor donanýr. Yorgun gözler gemilerin geldiði, güneþin gittiði yöne dalar gider bir süre. O sýra alçacýk bir masaya benzer sofra kurulmaktadýr yerdeki hasýrýn üstüne; bir kasnak, üstte serili sofra bezi ve kasnaðý merkezine alacak biçimde yerleþtirilmiþ bakýr sofra tepsisi. Her þey elbirliðiyle ve elden ele taþýnýp hazýr edildiðinde, baðdaþlar kurulup sofraya oturulur. Solak olmanýn yasak olduðu zamanlardýr. Sað diz tepsi altýna sokulu, sofra bezi kasýða çekili düzende yemek faslýna geçilir. Yemek sahanýna dalýp çýkan kaþýklarýn sesini bastýrýr sofradaki sessizlik ve öylece biter yemek. Yarabbi þükür!
Sabah ezanýyla ayaklanýr Tamaþalýk. Eskaza ezaný duymayýp da cemaat daðýlýrken uyandýysan eyvah, öðlen olmuþ bil! Kale’den, Ballýkuyu’dan, Tamaþalýk’tan aþaðýya inen öksürük ve kalabalýk ayak sesleri uzaklaþmaktadýr. Yokuþu týrmananlarýn ayaklarý sessizdir ve öksürmeye mecalsizdir. Ballýkuyu yokuþundan aðýr adým Kale’ye týrmanýr ve ancak nefesi boþa alýp Yeþildere tabakhanelerine doðru akarken soluklanýrlar .
Ýnenler üç koldan daðýlýr düzlüðe: Birinci kol Namazgah, Havralar Sokaðý üstünden Kemeraltý’na; ikincisi Dönertaþ, Mezarlýkbaþý üstünden Eski Mahkeme Önü, Þadýrvanaltý, Hisar Önü ve Kale Arkasý’na; üçüncüsü Altýnpark, Çorakkapý üstünden Osmaniye Caddesi ve Kemer’e... Ýþe koþanlarýn ekserisi küçük esnaf veya sanatkar, esnaf yanýnda tezgahtar, sanatkar yanýnda kalfa-çýrak sýnýfýndan çorbayla güne baþlayan insanlardýr. Ýnenlerin kalaný ya Daraðacý’ndaki fabrikalarda çalýþan iþçiler ya da çoðu kadýn tütün iþçileridir. Zenaat erbabýnýn gözünde el iþinde çalýþmak zuldür ve iþçilik eden hor görülür. Ýþe gitmeyenler vardýr bir de, yani mahalleyi bekleyenler, çoðunlukturlar; kadýnlar, týfýllar, yaþlýlar ve illa kahveci….
Her caminin altýnda, yanýnda ya da yakýnýnda bir kýraathane farzýmekandýr,yaz- bahar aylarýnda avlu ya da kapý önlerine atýlý masalar, iskemleleriyle... Poyrazlý havalarýn bir açýp bir kapadýðý kýþ günlerinde, “ikinci”den duman altý olmuþ bu mekanlarda orta yaþý aþmýþ adamlarýn dünya hali üstüne alçak perdeden sohbetleri hep kýsa, hep kesik kesiktir. Gözler yere çevrildi mi lafýn arkasý gelmez. Yerin kulaðý hatýrlanýr, lafýn kalaný yutulur. Uzayan suskunlukta gözler bir yerlere dalar gider. Müezzinin ezanýyla kurtulur boðaza düðüm olan anýlardan.
Bunaltýcý yaz akþamlarý çýkmaz kuytularý gölgelenirken, su serpilip süpürülen kapý önlerine atýlan tokmaklara yaþlý kadýnlar ve ellerinde “iþ”leri ev yorgunu taze gelinler iliþir. Hal hatýr ve günlük iþten muhabbetler bir çýrpýda bitiverince, kaygýlý muhabbetlere dalýnýr ve söz, gelip gelip de gönül tellerine vurunca, akþamýn inmesini beklemeden kararýr içleri. Gözler hafiften ýslatýlýp süpürülmüþ sert topraða çakýlýr, çaresiz sohbete noktasý konur. Adamlarýn çarþýdan gelmeleri yakýndýr; sofranýn daha çok eksiði var, hadi bana müsaade komþum…
Gözlerin çevrildiði bu yer, gözlerin çakýlý kaldýðý bu toprak, daha dün baþkalarýnýn da “vataným” dediði ve bu gün uzaklardaki bir baþkalarýnýn da “ah vatan” diye düþlediði yerdir. Kah topraða çakýlan, kah uzaklara giden gözlerde okunan þey, terk edilen vatanlarýn özlemi...
Kimsesiz kimseler þehirlerde bulunur ve o sebepledir ki, þehir kabristanlarýnýn az bir yeri “kimsesizler mezarlýðý”na ayrýlýr. Ama bütün taþlarýnýn altýnda sadece kimsesizlerin yattýðý mezarlar vardýr Ýzmir’de. Bu þehrin türlü dillerden hemþehrileri istavrozlu kabristanlarýnýn mezarlarýnda kimsesiz uyumaktadýr. Onlar Ýzmir’den zorla yollananlardan kalanlardýr. Ýzmir’e zorla yollananlar ise, Fatiha bekleyenlerini pek uzaklarda býrakmýþtýr ve ziyadesiyle meraktadýrlar: Önümdeki istavrozlu kabire dönüp okusam uzakta býraktýðýmýn ruhuna deðer mi?. Peki ama, ata mezarlarý yerli yerinde duran Tamaþalýklý neden “ah vatan” der?
“Toprak eðer uðruna ölen varsa vatandýr”! Öyle mi? O Ýzmirli, Tamaþalýk yoksulu vatan derken “kan” mý düþlüyor sanýrsýn sencileyin?! Yitirdiði komþusunu, dilde ve dinde renkli dünyasýný, sanat ve sanatkarýný, denizin bataðýný doldurup diktiði, külü göklere savrulan þehrini düþlüyor. Tamaþalýk düþünde arkadaþýný arýyor; minarelerinin Ermeni taþ ustalarýný, kubbe tezyinatýný boyayan Rum kalemkarlarýný, altýn varak ustalarýný düþlüyor! Frenk Caddesi’ni, Fasulya Meydaný’ný, Ermeni Mahallat’ý özlüyor. Düþler özlemlerin yattýðý yer. Tamaþalýklýnýn vatan dediði suya muhtaç bir kuru toprak deðildi ki, hele hele sulamak için kana hiç muhtaç deðildi!
Dillere destan þehrinin en güzel yerleri yanmýþ, en güzel eserlerin kül olmuþ, tarihinde en kara günün o gün olmalý. Peki ama, bu þenlik niye, niye bu üç maymunu oynamaklar? 9 Eylül günü “istirdat”, yani “geri alýþ”, henüz “kurtuluþ” lafý yok ortalarda. 13 Eylül günü bir uçta, Basmane’de bir yangýn, az sonra bir daha, üç daha… 18 Eylül günü þehir bitiyor. Yani Ýzmir “kurtuluyor”!
Piromanlarý anlarým, ama vicdan sahipleri neden susar hala? Beyin hücrelerindeki bu aþýrý baðlantý kopukluðunda bir garip hal var. Korkuyla beslenen bir unutkanlýk olabilir mi? Unutmak çare olabilir mi?
Ýzmir’in yangýný bir “çað yangýný”dýr. Bombalar yaðmamýþtýr bu þehrin üstüne, lanet yaðmýþtýr. Osmanlý’nýn eline geçmeyen tek Osmanlý þehridir Ýzmir. Tek bir hatuniye camii biliyorum bu þehirde, ama bildiðim bir tek selatin camii yok. Gayrýmüslim nüfus hep çoðunlukta olmuþtur bu þehirde, yani hep “gavur”dur Ýzmir. Zaten ticarette þöhrettir ve en önemlisi hýzla geliþen sanayidir. Hem de öyle payitahtýn feshane ve çul-çaput iþleri gibi deðil, basbayaðý aðýr sanayii ile, üretim araçlarý üreten sanayii ile kapitalizmin erken küresel þehridir Ýzmir. Ýzmir yükselen zihniyete, tek uluslu devlet dünyasýna bol gelmiþtir. Yani devlet dediðin tek uluslu olmalýdýr, onlarýn tek uluslu devleti vardýr, bizim yeni devletimiz de tek uluslu olmalýdýr. Bu uðurda varsýn yansýn Ýzmir.
Ýzmir hem yüreði yananlarýn yangýn yeridir, hem külleri ve molozlarý yýllarca orta yerde kalmýþ bir yanýk þehirdir. Denizine küsmüþ bir þehirdir Ýzmir lodos olup köpürmedi, alevleri öldürmedi diye. Hala aklýný baþýna toplayamamýþtýr Ýzmir ve ondandýr ki, her eylül, o kara yangýn günlerinde aðýt yakmak yerine zafer taklarýnýn altýndan geçiþi seyreyler!
Ege tarihin tanýdýðý en büyük yangýnýn ve sürgünün suyudur. Sürülüp gidenler ve sürülüp gelenler ayrý dillerden, ayrý sahillerdendir ama ayný derdin, ayný çilenin, ayný azabýn ortaklarýdýr onlar: Ýster suyun öte yanýndan sürülüp gelmiþ olsun, ister Nif’in öte yanýndan sürüklenip gelmiþ olsun, isterse bir kaç göbektir bu þehrin yerlisi olsun; onlar hasrete kaderlenmiþ insanlardýr. “Ah”ý ayný, vataný ayrý insanlardýr onlar!
Ýzmirlinin sýrlarý ve sýrlanmýþ sorularý vardýr ve “ah”ýnda saklar bunlarý. Ondandýr belki, evvel zaman Ýzmirlisi bir baþkasýnýn acýsýný deþmeye çekinir. Sorulmamýþ sorularla sýrlanmýþ, sarmalanmýþtýr o acý. Hep acýlar sýrlanmaz ama; cürümün de, günahýn da sýrlara sarýlmýþý vardýr ve bunlar nedametli sýrlardýr. Nedamet getiren insan suçunu saklar mý? Saklar! Eðer ikrar iltifata tabi hale geldiyse, eðer suçtan kahraman yaratýlýyorsa, vicdanlý nadim suçunu sýr eder de mezara taþýr. Ýzmir mezarlarýnda yalnýz ölüler deðil, sýrlar da yatar.
Tamaþalýk’ýn taraçalarýnýn kuzluk yerinde sýrlý testiler durur. Sýrlý testinin iyisi hafiften sýzdýrýr, hafiften terler. Suyu serin olur, lezzetini ve tazeliðini uzun müddet korur. Sadece susuzluðunuzu gidermez, içini de ferahlatýr içenin. Her yaný sýrlý testilerin dýþý kupkuru kalýr, hamam suyu gibi gelir içtiðin, su aðýrlaþýr, kokar. “Sýr küpü”dür onlar. Sanki sýrlý testi sýr saklar da su ondan kokar. Tamaþalýk testisi bile çok þey görmüþtür, duymuþtur, bilmiþtir.
Osmanlýyý görmüþtür, iyi bilir. Osmanlý çöküþtedir, ama “devlet kapýsý” yerli yerindedir. Zabitler Sarýkýþla’da, katipler Hükümet Konaðý’nda oturur. Sarýkýþla Konak’a bakar. Konak’a adýný veren Konak, Katipzadelerin üç katlý ahþap köþkünün yerine mi konmuþtur? Bey dediðin hem ayandýr, hem eþraftýr, hem de devlettir; bey dediðin hem ittihattýr, hem terakkidir, hem de teþkilattýr!
Ýzmir amuda kalkmýþ þehirdir. En alttakiler tepelerde oturur Ýzmir’de, orta halliler deniz seviyesinde ve fakat içerilerde. En üsttekiler ise deniz kýyýsýnda, konaklarda, yalýlarda. Ýzmir’in Ayan’ý Katipzadeler konaðý kýyýya yapar. Yanýbaþlarýna da yeni “beyler” yerleþir: Birinci, Ýkinci, Üçüncü Beyler sokaklarý… Yeni beyler beceriklidirler, çok iþ becerirler Ýzmir'de.
Ve Tamaþalýk temaþa ederken körfezi, Beyler sokaklarýnda olanlarý görmüþtür; Basmane’de, Osmaniye caddesinde, Meyvedar Gümrüðü’nde, Frenk caddesinde, Bella Vista’da olanlara görmüþtür. Tanýklýklar suçlu bulunmuþ, kýsa ve ürkek sohbetlere hapsolunmuþtur.
Tamaþalýk çok þey görmüþtür Ýzmir'de, çok yutmuþtur. Ýzmir tarihsiz kalmýþ bir öksüzdür.
Ýzmir, bir “aslý gitmiþ, adý kalmýþ yadigar”dýr.


Talat Ulusoy


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.