Taksim süreci ve “ne yapmalı”?

03 Haziran 2013 11:43 / 1713 kez okundu!

 


Küreselleşme, evrenselleşme ne düzeye varmış olursa olsun, yüzleşmemiş bir Doğu toplumu ödünç kavram ve benzetmelerle tam anlaşılamaz. Ne “Occupy” ne “Sintagma” Taksim’e tam karşılık olur. Böyle teşbihler/ benzetmeler hoş olduğu gibi, fahiş hataya da sebep olabilir.

Toplumsal hareketler ancak örgütlü yapılarla yön bulur, yol alır. Amerika, Avrupa, komşu Yunanistan sivil ve siyasi örgütlenme geleneği olan, sivil örgütlülüğünün toplumsal kılcal damarlar hâline geldiği ülkelerdir. Doğu toplumu olarak Türkiye toplumu, yüz yıllık İttihatçı modernleşmeye rağmen, siyasi ve toplumsal anlamda bugün modernleşme öncesinden de örgütsüz hâldedir. İsyanlarının sonuçsuz kalmasında, kanımca temel eksik budur. Buna rağmen, örgütsüzlüğe mahkûm edilmiş bu halk, önüne her sandık konulduğunda, kötünün iyisi çizgisine göre tercih yapmasını bilmiştir.

Doğulu toplumlarda devlet kahredici bir örgütlülüğe sahiptir. İttihatçı egemenliğindeki yüzyıl boyunca var olan illegal devlet örgütlenmesi, NATO desteğiyle “antikomünist ve Türk milliyetçisi” bir zihniyetle daha sofistike ve güçlü duruma gelmiştir. Su yüzündeki devletin zayıflatılması, asker ve yargı vesayetinin azaltılması açısından “vesayet”in geriletilmesi sağlanmıştır. Ancak, heyula bir örgüt olarak devlet capcanlı ayaktadır; bürokrasideki kadrolarıyla ve özellikle “illegal devlet” örgütlenmesiyle...

Yaşamakta olduğumuz toplumsal ayaklanmaya yön verecek en örgütlü yapı, açıkça ifade edelim ki, işte bu “derin devlet” yani “illegal devlet” yapısıdır. Bu yapı bu tür kitle hareketlerini yönetmek ve yönlendirmekte usta kadrolara sahiptir.

Bugün, “çoğunlukçuluk” hastalığı ile çok sayıda yanlış kararı topluma dayatan legal devlet- hükümet güçleri ile “illegal devlet” güçleri alanlarda çatışan iki örgütlü güçtür. Legal devlet “Ne günah işledim Allah’ım” diyen bir mümin şaşkınlığı içindedir. İllegal devlet ise zaferi tamamına erdirmenin hesapları peşindedir.

Galiba o meşhur soru tam da böyle durumlar için söylenmiş: “Ne Yapmalı?” Kadın- erkek, işçi- köylü, inanan- inanmayan Türkiye insanları çaresiz mi? “Ya kırk katır” yani seçilmiş AKP hükümeti, “ya da kırk satır”, yani hiç seçilemeyen ve hep silahıyla iktidarı zapteden İttihatçı “beyaz, modern ve saf Türk” yönetimi mi?

Ne katıra ne de satıra mahkûmdur Türkiye. Derenin altından çok sular aktı ve “katırcı” ve “satırcı” zihniyetler bunun farkında değil: Türkiye tarihinde ilk kez her ikisine de “hayır” diyen halk örgütlenmeleri var. Siyasi olarak Barış ve Demokrasi Partisi var, Halkların Demokratik Kongresi var, “ufak” deyip burun kıvırsanız da yerinde ve zamanında önemli çıkışlar yapabilen özgürlükçü sol partiler var, kapitalist tahrip ve “despotik zihniyet”ten rahatsız inananlar var. Hele bugün barış sürecini toplumda yükselten barış hareketleri var. Bu güçler Başbakan’ın “gündem değiştirme” merakının karşısına “barış ve demokrasi, hemen şimdi” gündemini alanlarda ve medyada daha görünür ve duyulur biçimde koyabildiklerinde haklı isyandaki kalabalıklar yönünü ve yolunu bulacaktır. Yeni Türkiye’nin müjdecisi bu güçlerdir.

Genç ve ilk kez siyasi taleplerle alanlara çıkan insanların büyük çoğunluğunun, başta “iç savaşın son bulması”, “düşünce ve inanç özgürlüğü” olmak üzere özgürlükçü talepleri olmadığını veya olamayacağını sanmıyorum. Tek eksik, olsa olsa, tarihiyle yüzleşememiş toplumun sıkıntılarını aşamamaktır.

Alanları sadece bir “AKP düşmanlığı”na sıkıştırmaya çalışan, “Gitsin de, nasıl giderse gitsin” nefretine kilitlenmiş bir AKP karşıtlığına mahkûm etmeye çalışan “illegal devlet”in iş üstünde olduğunu görenler, onlara tarihlerindeki ilk ve umarım son darbeyi vurarak barış ve demokrasinin önünü tam olarak açacaktır. Bu ülke 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 süreçlerinde, 1 Mayıs 1977’de, Maraş ve Sivas olaylarında başarılan “derin devlet” manipülasyonlarına bu kez geçit vermeyecektir.


Talat ULUSOY

03.06.2013


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.