Güncelleme-4 KURTULUÞÇU KERAMET ve ÝHANET

08 Ocak 2015 16:23 / 1383 kez okundu!

 

 

Son zamanlarda sýkça kullanýlan “vatan haini” sýfatý, “ifade özgürlüðü” için bir “tehdit” deðil mi? “Þu lâfý etsem hain derler” kuþkusu lâfýný yutturur kimi insana. Niye sürülür yine piyasaya bu “hain” ithamý?

Þemseddin Sami’nin “Kamus-u Türki”sinde (1901) “hain-i devlet” ve “hain-i memleket” tamlamalarý vardýr da; “vatana ihanet” ve “millete ihanet” yoktur! Çok milletli Osmanlý’nýn Abdülhamit saltanatýnda bile “siyasi dil”de yok iken, vatan ve millet üstünden “hain” devþirmek nerede, nasýl ve neden dilde pelesenk olur?

 

Demokratik hayatýn dilinde “hain” kelimesi olmamalý.

 

Belâlý Ýkizler

 

Hain”in dillerden düþmemesi ve “millete ihanet eden” anlamýnda kullanýlýr olmasý, Balkan Savaþý ertesi yoðunlaþýr ve “Tek Millet” yani Ýslâm-Türk milleti anlayýþýna oturur. “Hain”, ikizi “kahraman” ile birlikte siyasette ve edebiyatta kýymete bindirilmiþ bir “Ýttihatçý argo”sudur.

 

Ýkizler birbiriyle hiç geçinemez görünür, ama birbirlerine ölesiye muhtaçtýrlar. Hain görece bir kavramdýr. “Kahraman” olmadan “hain”i tanýmlayamazsýn. “Kahraman“ hep iktidarda, “hain” muhalefettedir. Siz hiç hem iktidarda olup, hem de “hain” olan birisini gördünüz mü? Kahraman ve kahramanlýk “eril” bir kavramdýr; oysa “hain” her cinsiyetten olsa da, “ihanet” asla “erkek” olmayan bir eylemdir, ihanet “kahpelik”tir!

  

Hain”in dillerden düþmemesi ve “millete ihanet eden” anlamýnda kullanýlýr olmasý, Ýttihat”ýn Balkan Savaþý ertesi çokça dillendirmeye baþladýðý “Tek Millet” anlayýþýna paraleldir. Ýttihatçý argosunda diðer anasýr (Hýristiyan Osmanlýlar) ile birlikte yaþamayý savunanlar, Ýslâm milletine “ihanet” edenlerdir. Kavramýn temeli böyle atýldýktan sonra gelsin her derde deva “hain” sýfatý:  Þiddet ile iktidar süren ve savaþ felâketine neden olan Ýttihat ve Terakki’ciler, yani Enver, Talât ve bütün arkadaþlarý “kahraman”; ana muhalefet durumundaki Hürriyet ve Ýtilâf’çýlar “hain”dir; “Alman taraftarý” olan Ýttihatçýlar  “kahraman”, bu “ittifak”ý yanlýþ bulan muhalefet “hain”dir, mutlaka “Ýngiliz iþbirlikçisi”dir;  Çok dilli, çok dinli vatandaþlarýn “özerk yönetim”ler (ademi merkeziyet) istemesi “ihanet”; “tek vatan, tek bayrak, tek millet” demek “kahraman”lýktýr; Osmanlý ülkesini savaþa sürükleyenler “kahraman”, “savaþa hayýr” diyenler “hain”dir; Ermeni Taktili (topluca öldürme) suçlusu Ýttihatçýlar “masum ve kahraman”, onlarýn cezalandýrmalarýný isteyenler “hain”dir;  suçlularý yargýlayýp mahkûm eden mahkemeler “hain”, onlarý kaçýrýp kurtararak “Cumhuriyet kurucusu” yapanlarla birlikte “kahraman”dýr... Bu böyle uzar gider; Alemdar, Müsavat, Islahat gibi gazetelerde yazýlan her þey “ihanet”; Tanin, Akþam, Yenigün’de yazan her þey “kurtuluþçu keramet” olur biter.

 

Cumhuriyet eðitimi “kahraman-hain” düalizmi ile kalýplanmýþ “insan” yetiþtirir. Ýttihatçý Cumhuriyet Zaferi’nin yüzüncü yýlýna doðru “Sarýkamýþ” ve “Çanakkale” üzerinden “kahramanlýk” hikâyelerinin, bu hikâyelerin geleneksel “Cumhuriyetçi” biçimlerinin “yeni”den sergilenmeye baþladýðý bu günler, ayný zamanda “yeni hain”lere ihtiyacýn da þiddetlendiði günlerdir.

 

Tarihten Bir Yaprak

 

Aþaðýdaki imzasýz baþyazý, Ermenilerin topluca sürülmesi ve öldürülmesine “hayýr” diyen “hain” Alemdar gazetesinde 13 Þubat 1920 (31 Kanunusani 1336) tarihinde yayýnlanmýþtýr. “Harp Mebuslarý Mücrimdir” baþlýklý, sadece dili “güncelleme” gören yazý, eðer ki Ýttihatçý “kalýp”tan, “kahraman-hain” kapanýndan kurtularak okunabilirse, biliniz ki Cumhuriyet’in “eðitim prangasý” aþýnmaya baþlamýþtýr:

 

“Önceki gün Meclisi Mebusan(Milletvekilleri Meclisi) üyeleri kendi aralarýnda bir özel oturumda toplanarak (padiþahýn) açýþ konuþmasýna (nutku iftitahi) verilecek cevabýn metni hakkýnda düþünce alýþ veriþinde bulunmuþlar; enine boyuna tartýþmalardan sonra bu metne savaþ suçlularýyla, toplu cinayet ve insanlarý önlerine katarak zorla göç ettiren ve bunu yönetenlerin cezalandýrýlmasý istemini içeren bir paragraf ekleme kararý verilmiþ. Bu konuþmalar sýrasýnda genç bir milletvekili acýlý savaþ yýllarý içinde mecliste yer alan üyelerin de bu suçlular arasýnda anýlmasý gerekeceðini iþin içyüzünü pek güzel açýklayarak önermiþ ve fakat deðeri yazýk ki kabul edilen metin ile adeta öz kardeþ olan bu öneri bir kýsým milletvekillerinin boþ gürültüleriyle susturulmuþ!.. Edirneli Faik Bey’in düþüncesine göre savaþ (sýrasýndaki) milletvekilleri suçlu deðilmiþ!.. Alemdar’ýn dünkü baskýsýnda verdiði bu haberi okuyup da üzüntü ve kýzgýnlýkla hiddet isyan etmeyen hiçbir gerçek ve samimi Türk düþünemiyoruz.

 

Hayýr, efendiler, iyice biliniz ve güçlü bir inanç þeklinde kafalarýnýzýn içine yerleþtiriniz ki dört savaþ yýlýnda çete hükümetinin her haydutluðunu avuçlarý patlarcasýna alkýþlayan o düzme milletvekilleri; tam mübarek, talihini terse çevirdikleri muhterem ve büyük milletimizin gözünde Enver’lerden, Talât’lardan, Cemal’lerden, Halil’lerden daha çok suçludurlar.

 

Bu millet belki yüce baþýna cehennem belâsý gibi musallat olmuþ siyasilerin hareketlerini çýlgýnlýklarýna verir, fakat hiçbir zaman o þýmarýk, o küstah, o kanlý çýlgýnlara gardiyanlýk eden; sýrf hasis ve sefil çýkarlarýný saðlamak uðrunda o aklý baþýndan gitmiþlere dalkavukluk eyleyen maymunlarýn bu ihanetlerini asla unutamaz. Eðer 330 senesinde (1914) Komite (Ýttihat Terakki Merkez Komitesi) tarafýndan seçilip atanan bu zenginler alayý insanlýk, Türklük ve vicdan borçlarýný idrak ederek bunu hakkýyla ve yüksek medeni cesaret ile yerine getirmiþ bulunsalardý hiç þüphesiz ne o kanlý hükümet adým attýðý yýkýcý yolda bu derece alabildiðine koþar, ne de vatan ve millet bugün içinde yuvarlandýðý bu feci uçuruma düþerdi.

 

Bir kez þu anlaþýlsýn: Talat, Enver saltanatý içte ve dýþarýya karþý o zorbalýklarda bulunmak için en çok neye dayanýyorlardý? Hiç þüphesiz kötülüklerine, parasýna, tabancasýna, fedaisine, örgütüne deðil mi? Fakat bunlarýn da temeli, ruhu neydi? Hükümetin, milletin sinesinden kopmuþ olduðu iddiasý deðil mi? Talatlar, Enverler yalnýz bize karþý deðil bütün dünyaya karþý Türk milletinin ortak arzusu dahilinde hareket etmekte bulunduklarýný iddia ediyorlar ve buna yegane ve fakat maalesef en kuvvetli bir delil olmak üzere meclisi mebusan (milletvekilleri meclisi) adýný verdikleri daireyi mensubandan (memurlar bürosu) topladýklarý güven alkýþlarýný gösteriyorlardý!

 

O hükümet, Almanya imparatorundan gördüðü iltifatlardan þýmararak, devleti Cermaniye’nin (Almanya’nýn) bol keseden baðýþladýðý altýnlar karþýsýnda gözleri kamaþarak tarihin bir eþini daha kaydetmediði büyük bir maceraya atýlýyor. Dünyayý kan ve ateþ denizine uçurmaya götürecek genel bir savaþa girmek için daha altý ay önce yeni ve bedbaht bir savaþtan kurtulan, zayýf, parasýz, yorgun ve çaresiz bir milleti silâh altýna çaðýrýyor.

 

O bedbaht milletin vekilleri olduklarýný iddia eden kimseler ise; kayýtsýz ve koþulsuz bu delice kararý alkýþlýyorlardý. Ýçlerinden bir kimse çýkýp da: “Ýnsanlarý niye güvenerek silâh altýna alýyorsunuz, seferberlik yüzde yüz savaþ demektir, bizim ise böyle yeni ve feci bir harbe daha girmeye mali gücümüz ve askeri durumumuz uygun mudur, gücümüz ve siyasi durumumuz böyle bir maceraya katlanabilecek bir düzeyde midir?” demedi. Çocuklarýn bile güleceði, delilerin bile kýzacaðý bir güzel sözlerle o çýlgýnca kararý pohpohladý. Doðal olarak hükümet de saðdan soldan aldýðý bu destekler ve coþturmalar arasýnda uðursuz gayesine doðru gözü kara yürüdü. Alman gemilerini durup dururken sýrf Almanlarýn çýkarlarý böyle gerektiriyor diyerek Rus donanmasý üzerine saldýrdý ve bizi bir oldu bitti karþýsýnda býrakarak bu belalý savaþa sürükledi. O saygýn kiþilerin salonunda yine alkýþtan baþka ufak bir eleþtiri sesi ve itiraz bile yükselmedi. Savaþ olanca kötülükleriyle sürüyor; hükümet önde gelenleri zavallý milleti aldatýp ve yerlerde süründürmek için her gün yeni bir dolap çeviriyor, senelerce baþ baþa verip yaþadýðýmýz unsurlarý (Müslüman olmayan Osmanlý vatandaþlarýný) küme küme göçe zorluyor ve topluca öldürüyor, gül bahçeleri yýkýntýlara, köyler mezarlýklara dönüyor; sýnýrlarda kurþun, süngü, bitler ve mikrop; içeride baský ve zulüm, göçe zorlama koca bir milleti, koca bir soyu kürtaj gibi bitiriyor; millet açlýktan ot yiyor, aðaç kemiriyor, ahlaksýzlýk, yoksulluk iliklerini emiyor ve yüzde doksan çoðunluðunun koyuverdiði bu yürek sýzlatan sahne karþýsýnda yüzde beþ veya on gibi bir azýnlýk durmaksýzýn karýnlarýný, gözlerini, kaslarýný dolduruyor, sonucunda büyük bir millete ait muazzam ve eski bir sarayýn enkazýyla üç beþ maceracýnýn yalancý ikbal konaklarý kuruluyor, þimdi kendilerini her suçun uzaðýnda kalmýþ ve zemzem suyu kadar saf kabul eden o zamanki milletvekilleri de ya bahþedilmiþ iki vagon, ya elli okka þeker, ya bir ayrýcalýk, ya dört teneke yað karþýlýðýnda bütün bu kötülüklere göz yumuyor, hayýr yalnýz göz yummuyor, belki bunlarý onaylýyor, alkýþlýyorlardý.

 

Eðer böyle olmasaydý; o delirmiþ hükümet kendi karþýsýnda milleti denetleyici ve eleþtirel bir durumda görseydi o rezaletler bu kadar uygun ortam bulur ve dehþet doðurabilir miydi? Bir taraftan milletvekillerinin bu utanç verici etliye sütlüye karýþmamasý ve yaltaklanmalarý, diðer taraftan sýrf çetenin parasý ve emriyle çýkan gazetelerin üst perdeden kopardýklarý yaygarayla beðeni ve alkýþ bu milleti felaketine sürükleyen nedenlerin en etkililerinden biridir.

 

Gerek o zamanki milletvekilleri, gerek gazeteciler þimdi biricik mazeret olarak kendilerini zarar gelmesinden kaçýnmak zorunda kaldýklarý için “Ne yapalým; zalim hükümetin baský ve zorbalýðý altýndaydýk, baþka türlü ne yapabilirdik, çaresizlik durumunda yoldan çýkmak günah sayýlmaz” diyorlar!

 

Hayýr efendiler; bu bir mazeret deðil belki mahkumiyetinizi daha da arttýracak bir delildir. Mademki vicdan hürriyetine, yazma hürriyetine, söz söyleme hürriyetine sonuç olarak insanlýðýn ruhu, varoluþ ve yaþama nedeni olan bu kutsal haklara sahip deðildiniz, kendinizin bir esir bir köle düzeyine düþürülmek istendiðini, düþüncenize aykýrý olarak koca bir vatanýn çöküþe yuvarlandýðýný görüyordunuz; nasýl olup da bu alçaklýðý kabul ederek millete vekillik veya akýl hocalýðý etmekte inat ve ýsrar gösterdiniz.

 

Hiçbir þey yapmýyorduysanýz; diðer vatanseverler gibi istifa edip çekilmek, kalemlerinizi kýrýp susmak ve bu suretle manen olsun millete; sürüklendiði bu karanlýk hakkýnda bir uyarý iþareti vermek de ellerinizden gelemez miydi? Acaba bunu yapacak vatanseverliði gösterseniz ve hükümetin çýlgýnca uygulamalarýna karþýsýnda tek yumruk bir muhalefet bulundursanýz sonuç  böyle mi olurdu? Hiç zor ve baský altýnda milletvekilliði, gazetecilik olur mu? Ýnsan ya o baskýya karþý her tehlikeyi göze alarak isyan eder ya da korkuyorsa bir köþeye çekilip susardý. Bunlarýn hiçbiri yapýlmadý. Bundan da anlaþýlýr ki gerek o zamanýn milletvekilleri, gerek gazeteleri bugün idama mahkum ettiðimiz ileri gelenlerinin (Ýttihat Terakki liderlerinin) hareketlerini bile bile, susa susa benimsemiþlerdi!.. Bunun daha baþka bir þýkký yoktur.

 

Evet efendiler, millete dört felaket senesinde boþu boþuna vekillik eden savaþ milletvekillerinin ve savaþ gazetecilerinin her biri Talat kadar, Enver kadar ve onlarýn arkadaþlarý kadar suçludurlar ve yine insanlýk adaleti ve Allah korkusu ile günahtan kaçýnmak duygusundan aldýðý güçle hâlâ hiç yýkýlmayan adaleti ümit ederiz ki bugünkü durumlarý ne olursa olsun, bunlar; kendilerine uygun ve kaçýnýlmaz olan sonuçtan kurtulamayacaklardýr. Yeni milletvekillerinin ve özellikle bunlarýn içinde savaþ alçaklýðýna dokunmamýþ olan kimselerin ellerini vicdanlarý üzerine koyarak ve hiçbir baþka düþünceye kapýlmayarak bu meseleyi enine boyuna düþündükten sonra vicdanlarýnýn kendilerine yüklediði milli, vatani ve dini görevi yerine getirmede parýldayan bir medeni cesaret göstermeleri ne kadar yerinde temenni ve arzudur.”

 

Alemdar Ermenilerin topluca sürülmesi ve öldürülmesine “hayýr” diyen bir “hain” gazete. “Hain”i “kahraman”ýndan güzeldir, bir baþkadýr benim memleketim!

 

Talât ULUSOY

08.01.2015

(Bu yazýnýn bir özeti 08.01.2015 tarihli TARAF gazetesinde yayýnlanmýþtýr.)

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.